18 Şubat 2011 02:22

Ahmet Özer’e Mektup

Merhaba Ahmet Özer,Merhaba adı Trabzon’un kıyısıyla ve vefayla anılan kardeşim.Nasılsın, nicesin? Yeni kitabında bir şehrin boynunda olduğunu söylüyorsun ya, aklıma hep Trabzon’un tükenmez yokuşları düşüyor. Ve Karadeniz’in güleçliğiyle sarplığını örten insanları.Şiirin tükenmez yokuşlar gibi y

Ahmet Özer’e Mektup
Paylaş
Sennur Sezer

Merhaba Ahmet Özer,
Merhaba adı Trabzon’un kıyısıyla ve vefayla anılan kardeşim.
Nasılsın, nicesin? Yeni kitabında bir şehrin boynunda olduğunu söylüyorsun ya, aklıma hep Trabzon’un tükenmez yokuşları düşüyor. Ve Karadeniz’in güleçliğiyle sarplığını örten insanları.
Şiirin tükenmez yokuşlar gibi yine. Her dönemecinde yeni bir görüntü saklıyor, her dönemeci şaşırtıcı: Yitirdiği babasının gömütü olarak görmek ana yüzünü ve gurbetin ana kucağına dönüşmesi... Kim bilir nasıl bir acıdan süzmüştür çiçekler kokularını. Manolyanın solan çiçeklerinin tohumlarının kan damlalarına benzediğini kaç kişi fark etmiştir? Ve kaç kişi bir şairin fotoğrafına bakarken duyar ıhlamur kokusunu. Kendi geçmişi gibi duyar onların geleceğinin acısını. Şiirinin mırıltısıyla taşıyor bize baktığı fotoğrafı:

havuzdaki suyu ayaklandırıyor
                          gökkuşağı
bir bulut çatlıyor birdenbire
yağıyor bir sevgi yağmur yerine

nazım
sarı saçları fırtına
daha düşmemiş şiirlerine
    ne çankırı
    ne bursa.

Bir kuşak yaşayamadıklarını vefayla ödedi. Hep hatırlayıp hatırlatarak kitapları, kitaplar arasında güneşten çok gölgede kalmanın karartısını kazanmış gelincikleri... Bir papatyanın yaprağıyla anımsanan kuş kanatlarını. Adları türkülere işlenmiş göçmen kuşları.
Gece yarılarını andıkça saçlarına rüzgar vurmuş bir kuşak senin kuşağın Ahmet Özer.
Gönül indirmeye yürek isteyen işlere sıvanan bir kuşak. Bir derginin yaşamasını önemseyen, adı unutturulan bir eleştirmeni anmayı savsaklamayan ve kendinden söz ederken utangaç bir kuşak. Her işlerinde ciddi davrananların kuşağı.
Sevgili Ahmet Özer,
Gecenin kanamasını söylemek kolay iş değil. Ama asıl zor olan o kanın sıcaklığını aktarmak her okuyana. Bir kuş, bir kelebek gibi savrulup giden günlerde avuçlarımızda sakladıklarımızın aydınlığını yansıtarak yazmak. Dudaklarımızı ısırarak ve dilimizde kanımızın tadı, gözlerimiz yanarak geceyi dinleyişimizi hatırlatmak. Neden senin şiirlerini okurken hep başka dizeler yansıyor uzaktan:
bir kapının bir yüzü gökyüzüdür
bir yüzünde ağıtı gizlidir tüm annelerin.
Annelerin ağıtının nelere sindiğini bilen bir kuşaktansın Ahmet Özer. Bir yanını erken yitirmiş bir gövde. Durmadan uçmayı düşleyen bir kuş. Kanatları çiğnenmiş. Uçurumun hemen ucunda. Bir taşı aşağı yuvarlasa ve taşla birlikte gövdesi. Uçmasa da avcıyı oyalar ya.
Gözlerinde uçurumun karanlığını ve avcının tüfeğini taşıyan kuşların telekleri savruluyor erken çıkan fırtınada.
Çocukluğunu yazmayan var mıdır Ahmet Özer? Annesini yazmayan?
Anasının ayakkabılarını durmadan hatırlayan bir çocuk sesini saklamışsın farkında olmadan: ayakkabıları büyüktü annemin/onlarda yorgun ayakları uyurdu/gündüzün/uykuyu unuttuğunda gözleri. Anasının ayaklarıyla ayakkabılarını durmadan karıştıran bir küçük çocuk. Karadeniz’in tükenmeyen yağmurlarının sesini dinlerken uyuyakalan bir çocuk. Ve rüyasında hep annesinin pabuçlarını giyerek büyüyen. Çıplak ayaklarında derenin ıslaklığı...
Sevgili Ahmet Özer.
Seni okurken usulca anılarıma kayıyorum. Ve daha iyi anlıyorum bir şehrin boynunda olmayı. Bir ırmak gibi geçiyoruz köprüden okul arkadaşlarımla. Korkuluklardan eğilmek istiyorum. Babam elimden çekiyor. Anam beni alıp bir atın terli, ıslak boynuna bırakıyor. Gözlerimi aralıyorum. Boynuna yattığım bir at değil doğduğum şehir. İğde kokuyor. Yüzüme çarpıyor salkım söğütler. Omuz başımda sıra arkadaşım. Bir şehrin boynundayız. Durmadan kayıyor dünya ayaklarımızın altından... durmadan... günlerim

ÖNCEKİ HABER

Deri-İş Sendikasından DESA’ya boykot çağrısı

SONRAKİ HABER

Kültür Sanat Sen’den sendikal eğitime yönelik iki yayın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...