12 Nisan 2019 23:20

Sevgi neydi?

Bell Hooks’un “Hep aşka dair” kitabı Türkçe’de. Fulya Paksoy yazdı: Kitap yazarın kendi yaşam öyküsündeki aşk arayışını anlatıyor aslında.

"Hep aşka dair" kitap kitağı.

Paylaş

Fulya PAKSOY

Bu soru hiçbir zaman eski filmlerden kalma demode bir replik olmadı. Hiçbir zaman güncelliğini yitirmedi. Geçmişin kirini pasını döke döke sorulmaya devam ediyor. Aynı sorunun köklerinden sözcükler filizleniyor, o köklerin ezgisinde oyunlar oynanıyor yeniden. Hep Aşka Dair de bu soruya verdiğimiz cevapları temize çekme olanağı olarak çıkıyor karşımıza.

Kitap yazarın kendi yaşam öyküsündeki aşk arayışını anlatıyor aslında. Bu arayışın yazılmaya ve okunmaya değer tarafı ise, aşkın, özgürlük ve adalet ile koparılmaya çalışılan bağlarını yeniden örme çabası. Kitabın adına da yaraşır bir şekilde her şeyin aşkla ilgili olduğu düşüncesine yürekten inanıyor Bell Hooks. Düşünce ile inancı, hikaye ile masalı birbirinden ayıran dualite tuzağından da, insanı; beden akıl ruh diye ayıran pornografiden de bu inançla kurtuluyor zaten.   

AİLE İÇİ İLİŞKİLERE BAKIYOR

Kitabın daha en başında şunu söylüyor: “Çocukken, benim için şu çok netti: Sevgi nedir bilmiyorsak hayat yaşamaya değmezdi.” Yaşamdan yana olmak, sevgiden yana olmak; sevgiden yana olmak, yaşamdan yana olmak demekti o halde. Ama nasıl bir sevgiden? Bunun araştırması için, önce, onu ilk öğrendiğimiz yer olan aile içi ilişkilere bakıyor yazar. Çocuklarımıza sevgi adı altında nasıl davranış biçimleri devrettiğimizi cesurca eleştiriyor. Bu temel öğrenmenin bizim tüm ilişkilerimize nasıl düğümler attığını gösteriyor, bu düğümleri çözerken nasıl sancılar çektiğimizi de. Ama bunu, “Asla çıkamayacağımız hapishaneler” gibi resmetmeden. Sevgi temeli üzerine oturtulmuş bir pedagojinin olanaklarını araştırarak.

Ardından gelen bölümlerde, önce topluma, sonra evrene doğru açılan bir sevgi anlayışının köklerini, teolojinin alanında aramaya devam ediyor yazar. Tüketim kültürünün çıldırtan yok ediciliği içinde, yaşam yerine ölüm sevicilere dönüşme tehdidi içinde olduğumuzu gösteriyor. İşte burası kitabın, kalp atışlarını en sıklaştırdığı bölüm. Çünkü burası, insanlığın uçurum kenarı. Ve soru şu: Yaşamdan yana mı olacağız ölümden yana mı?

SEVGİ EDİMİNİ ARAŞTIRIYOR 

Aşk üzerine yazılan “Çok satan kitaplar”, medya ya da sinemanın sunduğu sevgi anlayışı, tüketim kültürünün parçaları haline getirmeye çalışıyor bizi. “Sevgililik” tanımını, “kadın” ve “erkek” tanımlarını değişmez dönüşmez, yekpare -mümkünmüş gibi- bir yasa olarak kuran bütün bu kurgu aygıtları, insanları kendilerinden ve birbirlerinden sürekli olarak uzaklaştırıyor. Bu ölümcül tehlikeden kurtulma yolunda ilk adım olarak, sevginin bir edim olduğunu kabul etmemiz gerektiğinin üzerinde duruyor yazar. Hazcılık ya da çilecilik kutuplarına savrulmayan bir memnuniyet arayışında sevgi edimini araştırıyor. “Ben de varım.” diye seslenirken, karşıdan yankılanan cevabı duymayı ihmal etmeden. Tüketim kültürünün ittirip durduğu narsisizm tuzağına düşmeden. Kinden yakasını kurtarmış, özgür ve adil bir sevgi anlayışının mümkünlüğünde. Yazar bu arayışı sadece sevgililer ya da çekirdek aile ile sınırlandırmıyor elbette. Arkadaşlık, dostluk, vefa, yardımlaşma gibi kadim oluşların özgürlüğe doğru açılan güçlerini hatırlatıyor yeniden. 

ÇIKMAZDAN KURTULMAYA DAVET EDİYOR 

Hep Aşka Dair’in sonu, insanlık tarihinin teolojiye taşınan masallarıyla sonsuzluğa açılıyor. Bu açılım, metafizik bir çözüm olarak algılanma riskine de sahip. Bence bunun nedeni yazarın tinsel arayışı değil. Bu yolla ulaştığı bütünlük fikri de değil. Bu bölümün başlığı olan “kader” sözcüğünün, bizi edilginliğe mahkum eden kötü bir tanrı fikriyle doldurulmuş olması. Karşısına konulan “özgür irade” düşüncesi ise, belirleyemediğimiz her durum için, yeniden karşı tarafa savrulan bir kısır döngüye neden oluyor. Yazar burada, mitos ile logosu birbirinden ayıran parçalanmış bir akla kafa tutmaya devam ederek, bizi bu çıkmazdan kurtulmaya davet ediyor. Çocukluk düşlerinden devraldığı bir sevgi arayışının yaşamlarımıza nasıl ışık tutabileceğini göstermeye çalışıyor. 

Kitabın çevirisi Bell hooks’un hikaye anlatıcılığına uygun bir akışkanlığa, bir yandan da o anlatıcının bilgeliğine yaraşır bir özenle yapılmış. Nihayet Türkçeye kazandırılmış olmasının, sevgi üzerine en baştan tartışmamız için yarattığı olanağın en güzel şekilde değerlenmesini umuyorum. 

ÖNCEKİ HABER

Yaşam savunucuları Taşyapı İnşaat'ı protesto etti

SONRAKİ HABER

Mithat Sancar: AKP, tabandaki demokratik ittifakı dağıtmak istiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...