13 Nisan 2019 03:51

Alzheimerın sebebini tamamen yanlış mı anladık?

Alzheimer’ın tedavisinde kullanılan aducanumab yöntemi yanlış zamanda doğru tedavi mi?

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Vicky JONES

20. yüzyılın başlarında, Alois Alzheimer 50 yaşında bir kadında ilerleyici bellek kaybını ve karışıklığını ilk kez açıkladı. Öldükten sonra kadının beynini inceleyen Alzheimer, alışılmışın aksine, beynin plak olarak bilinen protein öbekleri ile dolu olduğunu gördü. Bir asırdan fazla bir süre sonra, bu plakların beta-amiloid adlı bir proteinle dolu olduğunu ve Alzheimer’ın adını taşıyan hastalığın bir işareti olduğunu biliyoruz. Alzheimer hastalığının diğer özellikleri keşfedilmiş olsa da şu an için tedavisi bilinmeyen bu hastalığın ana nedeni olarak beta-amiloid teorisi egemen oldu.

“Beta-amiloid hipotezinin” anlaşılması güç olan pek çok varyasyonu vardır, ancak genel olarak teori, beta-amiloidin beyinde biriktiği ve sonra yığın haline döndüğü yönünde. Bu süreç içerisinde beyindeki sinir hücreleri zarar görür ve bu da hafıza kaybına ve alzheimer hastalığının diğer semptomlarına yol açar. Öyleyse, bunu tedavi etme yaklaşımı oldukça basit olmalı: Kümeleşmeyi durdurursanız, hastalığı durdurursunuz.

Ne yazık ki, onlarca yıllık araştırma, milyonlarca dolarlık yatırım ve daha sonra başarısız klinik denemeler sonucunda bu yaklaşımın işe yaramadığı anlaşılıyor. Hayal kırıklığı yaratan sonuçlar üreten son plak tedavisi, beta-amiloide yapışıp yok etmek için tasarlanmış, antikor bazlı bir tedavi olan aducanumab olmuştur.

İlk veriler, tedavinin gerçekten de beyinden beta-amiloidi temizlediğini gösterdi. Ancak, bu hafta, aducanumabın arkasındaki ilaç şirketleri olan Biogen ve Esai, “Denemelerin hedefledikleri süre zarfında tamamlanması olasılığının düşük olması” gerekçesiyle önceden binlerce hastanın katıldığı klinik denemelere son verdi.

Bu, birçok kişinin alzheimer hastalığının amiloid hipotezini terk edip etmemesi gerektiğini sormaya yöneltti. Gerçekte, az sayıda nörobilimci hâlâ alzheimer hastalığının semptomlarına neden olan beta-amiloid plakların kendisi olduğu görüşünde.

İnsandaki alzheimer hastalığına benzer özellikler gösteren farelerle yapılan çalışmalar, hafıza kaybının beyinde plak oluşmadan önce meydana geldiğini göstermiştir. Diğer çalışmalar, sinir hücreleri için ciddi anlamda toksik olan beta-amiloidin daha küçük parçaları (“oligomerler”) olduğunu göstermiştir. Ve plakların oluşumunun beynin tüm bu tehlikeli oligomerleri güvenlik için bir yere toplamaya çalıştığı bile öne sürüldü.

Aducanumab denemesinin tam bilgileri olmadan bunu söylemek çok zor, ama belki de katılımcılarda hastalığın ilerleme düzeyi tedavinin etkili olması için çok yüksekti. Belki de küçük beta-amiloid oligomerleri zararlarını çoktan vermişti, katılımcılar denemeye alınmadan önce hastalık harekete geçmişti.

ALZHEIMER HASTALIĞI VE
ALZHEIMER HASTALIĞINDA BUNAMA

Son Alzheimer’s Research UK Konferansında, alzheimer hastalığı kavramını bunama tehdidinden ayırmanın zamanının geldiğine dair evrensel bir anlaşmaya varıldı.

Alzheimer hastalığı, beta-amiloid plaklarının oluşması ve tau denilen başka bir proteinin dolanmasının bazı hafif bellek değişiklikleriyle bir araya gelmesi olarak tanımlanmakta. Bunama bu hastalığın bir belirtisidir. Beyin görüntülemedeki gelişmeler, doktorların şimdi alzheimer hastalığının bu göstergelerini çok daha erken tespit edebilecekleri anlamına geliyor (Bunama semptomlarının ortaya çıkmasından 25 yıl öncesine kadar). Şaşırtıcı derecede az bildirilen bir gerçek, bunamanın ilerlemesinin doğuştan olmadığıdır. Alzheimer hastalığının bu klinik belirtilerini gösteren herkes yaşamları boyunca bunamaya doğru ilerlemeyecektir.

Alzheimer hastalığı olan bazı kimselerin alzheimerdaki bunamadan kurtulma nedenlerini araştırmaya yeni başlıyoruz. Yaş, bu ilerleme için en büyük risk faktörüdür; beta-amiloid beyinde birikmeye başladığında ne kadar küçük olursanız, bunamaya maruz kalma olasılığınız o kadar artar. Diyet, eğitim ve kafa travmaları da bu süreçte rol oynayabilir, ancak ne ölçüde bilmiyoruz.

Daha yeni anlamaya başladığımız bir diğer önemli faktör ise genetik. Genlerimizdeki küçük farklılıklar, sadece beynimizde beta-amiloid birikimi olup olmayacağını değil, bu birikimin bunama semptomlarına yol açıp açmayacağını da etkiliyor gibi görünüyor.

Fakat, “risk genleri” olarak adlandırılan bu genleri bulma süreci yavaş. İlerleme çoğunlukla, on binlerce insan arasında, insan genomunun iki milyar DNA bazındaki ufak değişiklikleri izleyen, değişiklikler ve alzheimer hastalığı oranları arasındaki ilişkiyi bulmaya çalışan “büyük veri” çalışmalarından geliyor.

Kesinlikle keşfedilmesi gereken daha çok alan olmasına rağmen, insan genomunun alzheimer bunaması gelişme riski ile bağlantılı yaklaşık 30 alanı var.

ADUCANUMAB: YANLIŞ ZAMANDA DOĞRU TEDAVİ Mİ?

İnsan hastalıklarına yönelik diğer birçok tedavide olduğu gibi, aducanumab gibi tedavilerin, ancak hastalık geri dönüşü olmayan değişikliklere sebep olmadan önce verildiğinde etkili olabilir. Alzheimer hastalığının arkasındaki çevresel ve genetik faktörlerin daha hassas beyin görüntüleme teknikleriyle birlikte daha iyi anlaşılması, doktorların küçük bellek kaybı oluşmadan bile uyarı işaretlerini belirlemelerine yardımcı olacaktır.

Semptomlar ortaya çıkmadan önce insanları taramak ve hastalığı teşhis etmek henüz tedavi edilemeyen bir hastalık için birçok etik ikilemi ortaya çıkarırken, aducanumab gibi beta-amiloid ilaçlarını tekrar test etmek için yeni bir fırsat penceresi sunabilir. Sonuç olarak, araştırmamızı hastalığın erken evrelerini anlamaya odaklamamız gerekiyor, böylece alzheimer hastalığını bunama ortaya çıkmadan önce önleyebiliriz.

theconversation.com’dan çeviren Senem YAŞAR

ÖNCEKİ HABER

CHP'li Gülizar Biçer Karaca: Honaz halkının iradesi hiçe sayılıyor

SONRAKİ HABER

Gıda-İş, Cam Keramik-İş ve TÜMTİS: "Reform" işçiye karşı yapılıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa