10 Nisan 2019 00:32

"Livaneli, Pamuk, İnanır açlık grevleri konusunda devreye girebilir"

Açlık grevlerine dair konuşan İHD MYK Üyesi Mehmet Raci Bilici: Livaneli, Pamuk, İnanır gibi kişiler güçlü bir sesle ara buluculuk yapabilirler.

Leyla Güven | Fotoğraf: MA

Paylaş

Fırat TOPAL
Orhan KURUL
Diyarbakır

Kritik aşamayı aşan ve iktidarının sessizliğini sürdüğü açlık grevlerine dair Evrensel’e konuşan İHD MYK Üyesi Mehmet Raci Bilici, ara buluculuk için yaptıkları çeşitli girişimlerden yanıt alamadıklarını söyleyerek, “Zülfü Livaneli, Orhan Pamuk, Kadir İnanır gibi kişiler çok güçlü bir sesle ara buluculuk yapabilirler” çağrısı yaptı.

HDP Hakkâri milletvekili ve DTK Eş Genel Başkanı Leyla Güven’in başlatmış olduğu açlık grevi 153. günü geride bıraktı. Aynı taleple 16 Aralık’ta başlayan tutukluların eylemi ise 116. günü geride bıraktı. Açlık grevleri 1 Mart itibariyle de tüm cezaevlerine yayıldı. Birçok kez açlık grevcilerinin kritik eşiği aştığı söylenmesine ve cezaevlerinden ölüm haberleri gelmesine rağmen yetkililer cephesinde ki sessizlik ise sürüyor. Cezaevindekilerin durumunu, neler yapılmasını, devam eden sessizliği İnsan Hakları Derneği MYK Üyesi Mehmet Raci Bilici ile konuştuk.

"İÇ SİYASETTEN BAĞIMSIZ DÜŞÜNÜLMEMELİ"

Uzun yıllardır insan hakları savunuculuğu yapan ve daha önce yaşanmış açlık grevlerinin de sonlanması için önemli roller üstlenmiş Bilici, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerinin durumunun Türkiye’nin iç siyasetinden bağımsız düşünülemeyeceğini belirterek, “Çünkü içeride bulunan siyasi mahpusların tamamı belli bir kişiliği olan, içerisinde bir çok siyasetçinin de olduğu ve başta Kürt meselesi olmak üzere birçok meseleyle ilgilenen insanlardır. Bu meselelerin çözümünü isteyen insanlardır. Bunlar tamamıyla siyasal iktidardan farklı düşünen ve meselelere ilişkin projelerini ortaya koyan insanlardır.” dedi.

"ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE GÖRE TECRİT SUÇTUR"

Bu açlık grevlerinin Türkiye’de tıkanan sürecin önünü açma çabası olduğunu aktaran Bilici, “Ortaya konulan talepler açık ve nettir. Demokratik siyasetin önünün açılması, çözüm sürecinin başlayabilmesi, mevcut olan durumdan çıkmanın yolu, tecridin son bulmasına bağlı olduğunu söylüyorlar.” dedi. Tecridin, uluslararası sözleşmelere, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelere ve referans alınan insan hakları belgelerine göre de işkence olarak tariflendiğini aktaran Bilici, “ Hangi koşul altında, kim olursa olsun, hiçbir şekilde hiç kimseye işkence uygulanamaz. Bir bireyi sevseniz de sevmeseniz de kabul etseniz de etmeseniz de yasaların, uluslararası sözleşmelerin her bireye tanıdığı haklar vardır. Öcalan da dahildir buna. Öcalan’ın da; ailesiyle, vasisiyle, avukatlarıyla görüşme hakkı vardır.” dedi.

"CHP KİŞİYE GÖRE YAKLAŞMAMALI"

Geçmişten bu güne kadar olan açlık grevleri sürecinde, birçok kurumun ve kişinin sorumluluk aldığını, diyalog temelinde bir ara buluculuk yolunun izlendiğini ancak bu süreçte böyle bir şeyin olmadığını aktaran Bilici, “Bazı insanlar girişimde bulundu. Fakat siyasal iktidar buna cevap vermedi. İstediğimiz düzeyde değildir, biz defalarca şu çağrıda bulunduk, yine bulunacağız. Türkiye içerisinde sağduyulu insanlar, Türkiye’nin geleceğini düşünen ve öngörülü olan birçok; şahsiyet, kurum kuruluş var. Örneğin; Zülfü Livaneli, Orhan Pamuk, Kadir İnanır gibi kişiler çok güçlü bir sesle ara buluculuk yapabilirler. STK’ler daha farklı bir tutum içerisine girip bu tıkanmışlığın önün açma noktasında daha fazla çalışma yapabilirler. Ana muhalefet partisi bunu yapabilir. Biliyorsunuz CHP Adalet Yürüyüşü yaptı. Adalet diyorsanız, hak, hukuk diyorsanız kişilere göre yaklaşamazsınız. Hak ve hukuk her kişi için vardır. Buna Öcalan da dahildir. CHP anayasaya sahip çıkmalıdır. Çıkıp ‘Bizim anayasamız kişilere haklar tanımış ve hakların uygulanmasında ayrımcılık yapılamaz diyebilmeli. Anayasayı ihlal ediyorsunuz,yasaları yerine getirmiyorsunuz demelidir ve arkasında durmalıdır.’ demediği sürece Adalet Yürüyüşü de anlamsızlaşır.” dedi. 

"ULUSLARARASI KURULUŞLARIN YAKLAŞIMI ÇOK YETERSİZ"

Uluslararası kuruluşların yaklaşımının da çok yetersiz olduğunu ve bu yaklaşımın tehlikeli olduğunu söyleyen Bilici, “Ölümler yaşanıyor, uluslararası kuruluşlar bir an önce bu; sessizliğinden, tutarsızlığında, yaklaşımından vazgeçmelidir. Uluslararası insan hakları kuruluşları olsun, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT) olsun hakikaten bizi ciddi anlamda endişelendiriyor, kaygılandırıyor. CPT’nin, uluslararası insan hakları kuruluşlarının, Avrupa Konseyinin, AB’nin, BM’nin harekete geçmesi lazım. Burada ciddi bir sorun var ve bu kurumların bu sorunlarla yüzleşmeleri gerekmektedir. Bu mevcut durum aşılırsa herkes rahatlar. Sorunların çözümü daha kolaylaşır. Onun için herkesin sorunudur. Sadece açlık grevine girenlerin sorunu değildir.” dedi.

"YAPTIĞIMIZ GÖRÜŞMELERE KARŞILIK ALAMADIK"

Güven’in açlık grevine başlamasıyla birlikte İHD olarak bu sorunla daha da yakından ilgilenmeye başladıklarını aktaran Bilici, “Bütün cezaevlerinin sağlık sorunlarını takip ediyoruz. Bunu yaparken de koordineli bir şekilde Diyarbakır’da TİHV, TTB, BARO, ÖHD olsun bunlarla birlikte çalışıyoruz. Cezaevlerinde yaşanan sorunları toplayıp raporlaştırılıp basınla paylaşıyor tehlikelere dikkat çekiyoruz. Önlenmesi için müracaatlarda bulunuyoruz.” dedi. Açlık grevlerinin sonlanması için bir dizi görüşmeler de yaptıklarını aktaran Bilici, “Biz İHD olarak bu süre içerisinde Adalet Bakanlığı ile, Cezaevi Genel Müdürleriyle, Kamu Denetçisiyle görüşmeler yaptık. Diyarbakır’dan oluşturduğumuz bir heyetle randevu taleplerinde bulunduk. Cumhurbaşkanı’na, adalet bakanına, Meclis başkanına görüşme noktasında taleplerimiz oldu. Hâlâ karşılık verilmiş değil. İHD olarak akil insanların devreye girmesi, başka kurum ve şahsiyetlerin bu süreç içinde ara bulucu olmaları için çağrılarımız oldu. O çağrılar hâlâ devam ediyor.” dedi.

"HİÇ KİMSE YAŞAMINA SON VERMESİN"

Son olarak Türkiye kamuoyuna çağrıda bulunan Bilici şunları söyledi: “Çok kritik bir aşamadayız. Çok sayıda kişi yaşamına son verdi. Yaşam hakkı ihlali söz konusu. Açlık grevinde olanlara, şu çağrıda bulunuyorum. Hiç kimse yaşamına son vermesin. Biz kabul etmiyoruz, doğru bulmuyoruz. Bu yaklaşımdan vazgeçmeleri gerektiğini, yaşam hakkına, yaşamın kutsallığına saygı göstermelerini istiyoruz. Siyasal iktidara da geçmişteki deneyimlerden hareketle daha önceki açlık grevlerinde  yine bu siyasal iktidarla biz görüşerek birlikte hareket ederek aşabildik. Bu açlık grevinin de bitmesi için açlık grevindekilerin taleplerine saygı gösterilmesi ve yerine getirilmesi çağrısında bulunuyoruz.” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Kulp davasının zaman aşımı kararı Tahir Elçi’nin adresine gönderildi

SONRAKİ HABER

Gebzeli EYT'li işçiler: 1 Mayıs’ın Gebze’de kutlanması önemli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa