05 Nisan 2019 23:10

ABD üniversitelerinde yolsuzluk ve yoksulluk

ABD’de yüksek eğitimde yolsuzluk tartışmaları sürerken çok sayıda öğrenci evsizlik, gıda eksikliği ve borç batağına saplanmış durumda.

ARŞİV | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Ekim KILIÇ
New York

ABD’de geçtiğimiz mart ayında grevler, hak arama mücadeleleri ile eğitimde ve sağlıkta eşitsizliklere karşı tepkiler hız kesmeden devam etti. Liyakate dayalı olduğu iddia edilen eğitim sistemi önce yüksek eğitimdeki yolsuzluk iddialarıyla sarsılmıştı. Bugünlerde ise sistem mağduru gençlere dair haberler, Amerikan rüyasının gerçek yüzünü gözler önüne seriyor.

EĞİTİMDE SINIF FARKI

Geçtiğimiz ay FBI’nın yaptığı soruşturma kapsamında onlarca zengin ailenin, rüşvet yoluyla çocuklarını seçkin üniversitelere kayıt yaptırdıkları ortaya çıkmıştı. 30’un üzerinde kişi, yolsuzluk iddialarından suçlu bulundu. “Amerikan fikri olan meritokrasi”nin bir yalan olduğunu da ortaya çıktı. Bu düşünce yapısı, ancak yetenekli kişilerin seçkin okullara gidebileceğini öne sürse de gerçekte yaşananlar oldukça farklı. Daniel Goldon’un “Başvurunun Bedeli: Amerika’nın Yönetici Sınıfları Seçkin Kolejlere Yollarını Nasıl Yapıyorlar?​” kitabında, mezunların ve okul bağışçılarının çocuklarına başvurularda öncelik tanındığını belirtiyor. Hatta bazı adayların “kurumsal ilerleme adayları” olarak kabul edildiğine dikkat çekiyor. Örneğin Kushner ailesinin, bugün Trump’ın damadı ve danışmanı olan Jared Kushner için Harvard Üniversitesine 2.5 milyon dolar bağış yaptığı biliniyor.

Son yolsuzluğun mimarı olan William Singer’ın açıklaması da Goldon’un iddiasını pekiştiriyor. Singer seçkin okullara alınmak için “ön, arka ve yan” olmak üzere “üç kapı” olduğunu söylüyor: Ön kapı kendi başının çaresine bakanlara, arka kapı “kurumsal ilerlemeciler”e, yan kapı ise rüşvetle başvuranlara...

GENÇLER BARINMA VE YİYECEK SORUNU YAŞIYOR

Her yıl 2.5 milyon dolaylarında çocuğun evsizliği tecrübe ettiği ABD’de eşitsizlik bununla sınırlı değil. New York Şehir Üniversitelerinde okuyan ve 2018’de yapılan bir ankete katılan 22 bin öğrencinin yüzde 48’i yiyecek sıkıntısı yaşadıklarını belirtti. Anket, öğrencilerin yüzde 55’inin barınma sorunu yaşadığını ve yüzde 14’ünün evsiz olduğunu gösteriyor.

New York Şehir Üniversiteleri, işçi sınıfından ve yoksul kesimlerden öğrencileri orta sınıfa “yükseltme” mottosuyla ve 20 kampüsüyle kentin en yaygın kamu okul sistemi. NY Daily News’dan Rockefeller Enstitüsünün 2018 tarihli bir çalışmasına dayandırılan başka bir habere göre, New York’ta her 5 üniversite mezunundan 3’ü borçla mezun oluyor. Eyalet çapında mezuniyete kadar eğitim maliyetinin 30 bin dolar olduğu ifade ediliyor. Milletvekili Alexandria Ocasio-Cortez ise Time’a verdiği bir röportajında “Ev satın almaktan vazgeçen veya erteleyen yekpare bir kuşağa sahibiz” diyerek üniversite öğrencilerinin eğitimleri için girdikleri aşırı borçlanmaya dikkat çekiyor.

Kendisinin de zamanında 25 bin dolar borcunu restoranlarda ve barlarda çalışıp aylık 300 dolar ödeyerek kapattığı belirtiliyor. 29 yaşındaki Ocasio-Cortez, Amerika’nın en büyük seçmen kitlesi olan kendi kuşağının, Amerikan refahını hiç tatmadığının altını çiziyor.

GREVLER, DİRENİŞLER VE SENDİKALAŞMA ÇABALARI

Eğitim, fast food, sanal oyun ve sağlık sektörlerinde emekçiler seslerini yükseltiyor. 16 Mart günü Oregon eyaletinin Portland kentinde Little Big Burger fast food zincirinin emekçileri 100 civarı destekçileri ile beraber yaptıkları eylem sonunda restoran yöneticisine sendikalarını tanımaları için bir mektup verdiler. Ashley Reyes “Özgürce örgütlenmemize izin verin. Sendikayı uzaklaştırmaya çalışmayın” dedi. Little Big sendikası, Dünya Endüstriyel İşçileri sendikasına bağlı. Emekçiler sendikalarını duyururken düşük ücretlerden, düşük saatlere, personel yetersizliğinden zayıf iş odaklı eğitime ve yönetim tarafından profesyonel olmayan davranışlarından şikayetçi olduklarını belirttiler.

Yine Oregon eyaletinde eğitime ayrılan bütçeyi yetersiz bulan eğitimciler yakında uzlaşmaya varılamadığı takdirde iş bırakmaya gideceklerini açıkladılar.

40 BİN ÜNİVERSİTE ÇALIŞANINDAN GREV

Batı yakasında ise 20 Mart’ta Kaliforniya Üniversitesi, sendikalı 40 bin civarındaki çalışanının bir günlük greviyle çalkalandı. Emekçilerin mesajı gayet açıktı: “Kemer sıkma politikaları ve özelleştirme, eğitimi yıkıma uğratıyor.”

Araştırmacılardan, teknik çalışanlardan, sağlık çalışanlarından, bekçilerden, kafeterya çalışanlarından, saha görevlilerinden, güvenlik görevlilerinden ve teslimat kamyonu şoförlerinden oluşan on binlerce emekçi, araştırmacıları ve teknik uzmanları temsil eden sendikanın adil bir sözleşme imzalamasını garantilemek için greve gitti. Üniversitenin yüksek yöneticileri aşırı ücretler alırken emekçilere emekli aylığı kesintileri, yaşam maliyeti ile uyumsuz maaş ayarlamaları, yarı zamanlı pozisyonların çoğalması ve sürekli dış kaynak kullanımı tehdidi reva görülüyor. Grevin diğer bir önemli yanı ise eyalet, ilçe ve belediye çalışanlarının Amerikan Federasyonu (AFSCME 3299) üyesi sağlık emekçilerinin geçtiğimiz yaz gittikleri 3 günlük grevde gördükleri dayanışma nedeniyle bu kez kendilerinin dayanışma amacıyla grevi ziyaret etmesiydi.

Şikago Illinois, Loyola ve Rutgers (New Jersey) üniversitelerinde yüksek lisans bölümünde çalışanlar da geçtiğimiz haftalarda talepleri için çeşitli eylemliliklerde yer aldılar. Illinois Üniversitesi asistanları yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde ücret alamadıkları için eylem yaparken, bir yıldan fazla süren sözleşme görüşmelerinin başarısız olduğuna dikkat çektiler. Yine bir yıldan fazla bir süre Loyola Üniversitesi Yüksek Lisans Bölümü çalışanları da sendikalaşma mücadelesi veriyor ve yönetimi pazarlık masasına oturtmak için uğraşıyor. Mücadeleye lisans öğrencileri de destek veriyor.

İLK DEFA GREVE ÇIKILABİLİR

Son olarak doğu yakasındaki New Jersey’in 253 yıllık üniversitesi olan Rutgers’da da sendika, görüşmelerin başarısızlığa uğraması akabinde grev çağrısı yaptı. Sendika üyeleri daha fazla tam zamanlı öğretim üyesi, kadın personel için eşit ücret, personelin kültürel, etnik ve toplumsal cinsiyet çeşitliliğinin arttırılması, kütüphaneciler için iş koruması ve öğretim görevlileri için maaş artışı talep ediyor. Sendika greve giderse okulun tarihinde fakülte ve yüksek lisans emekçileri için bir ilk olacak.

OYUN GELİŞTİRİCİLERİ SENDİKALAŞTI

Ülkede sendikalaşmadaki artış her sektöre yayılıyor. 2018 Oyun Geliştiricileri Konferansından sonra birkaç hafta sonra Oyun İşçileri Sendikası (GWU) kendini resmi olarak ilan etti. Uluslararası Oyun Geliştiricileri Derneği (IGDA) tarafından ortaya konan sendika projesine karşı “Oyun endüstrisinin sendikaya ihtiyacı olmadığı” iddialarına yönelik mücadele, sendikanın kurulmasıyla sonuç verdi.

Sendikanın aynı zamanda oyun stüdyolarının işleyiş şekillerini dönüştürmeyi hedefleyen planları da var. Bunlardan birisinin tepeden inmeci geleneksel stüdyo modelinin yerine işçi kooperatifleri oluşturulması olduğu dile getiriliyor. Böylece her bir işçi, sahip olarak muamele görecek ve kârdan ve zarardan eşit pay sahibi olacak.

HEMŞİRELER VE İNŞAAT İŞÇİLERİ

New York kent ve eyalet çapında hemşireler ve inşaat işçileri çeşitli eylemliliklerde bulundular. New York kent hastane sistemlerine kayıtlı hemşireler personel yetersizliğinin hastaları tehlikeye attığını ve sağlık merkezlerinin şikayetlerini görmezden geldiğini iddia ederek 2 Nisan’da greve çıktı. Sözleşme görüşmeleri 10 binden fazla hemşireyi etkiliyor. Hemşireler, aralık ayından bu yana sözleşmesi olmadan çalışıyorlar. Hemşire Anthony Ciampa, “Kayıtlı hemşireler hiç mola veremiyorlar… Görevlerimiz ikiye katlanıyor. Bir hemşire hastalanırsa, bir birimi kapatılarak her şey karışır” dedi.

New York’lu inşaat işçileri ise 24 Mart’ta New York eyalet başkenti Albany’de kamuya açık olarak finanse edilen projelerde işçilere zam yapılması çağrısında bulundu. Yüzlerce inşaat işçisi, eyalet başkent binasını doldurarak “Şirketlerin refahını sona erdir, kamuya açık işleri geçir!” diye slogan attı.

MUELLER RAPORU, TRUMP’I GÖREVDEN ALMAYACAK

Özel Yetkili Savcı Robert Mueller, 2016 başkanlık seçimlerinden beri yürüttüğü Rusya soruşturmasının sonucunda ABD Başkanı Donald Trump’ın veya seçim kampanya ekibinin Rusya ile gizli iş birliğine girdiği yönünde bir kanıt olmadığına hükmetmişti.

Geçtiğimiz çarşamba günü ise ABD Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu, Savcı Mueller’den gizli raporun tamamını almak için resmi bir çağrıyı onayladı. Başsavcı William Barr’ı ise Mueller raporu üzerinde herhangi bir düzeltme yapmaması ve Kongre ile Trump yönetimi arasında bir çatışmaya zemin hazırlamaması konusunda uyardı.

Çarşamba günü yapılan oylama Temsilciler Meclisindeki Demokrat Partililerin, Barr’ın raporun tamamını açıklaması için 2 Nisan’a kadar olan sürenin bitmesinden sonra gerçekleşti. Meclis Başkanı Demokrat Jerry Nadler’ın üzerinde düzeltme yapılmamış Mueller raporunun yayımlanması ve 22 aylık soruşturmada toplanan bütün kanıtların açığa çıkarılması için resmi bir çağrıda bulunma hakkı var.

CNN’de yer alan habere göre ise Nadler hemen bir çağrıda bulunmayacağını söyledi. Ancak çarşamba günü yapılan çağrı Temsilciler Meclisindeki Demokratlar ile Trump arasındaki kavgayı kızıştırdı. Barr’ın Mueller ile beraber raporun düzeltilmiş versiyonu üzerine çalıştıklarını ve nisan ayının ortasında yayımlanmayı planladıklarını belirtmesine rağmen, Demokratlar, düzeltilmiş bir raporun kabul edilemez olduğunun altını çiziyor. Raporun düzeltilmiş halinin 400 sayfaya yakın olduğu belirtiliyor.

ABD sermaye medyasında, raporun yayımlanmayan kısmının, yayımlandığı takdirde ne gibi hukuksal yaptırımlar olabileceği üzerine tartışılıyor. Eski bir savcı yardımcısı olan Randall Samborn Mueller’in Kongrenin önünün tıkanması sorununda kaçamak davranacağını beklemediğini belirtirken, Bağımsız Danışman Julie Myers Wood ise Mueller’in kanıtlara ve sürece hakim olması nedeniyle karar vermek için en uygun pozisyonda olduğuna, ancak bunu yapmadığına dikkat çekiyor.

1988-1992 arasında İran-Kontra ofisinde yardımcı danışmanlık yapmış John Q. Barrett ise Mueller’in Adalet Bakanlığında bir ast olduğunu belirterek onun patronunun Başsavcı William Barr olduğunu ifade ediyor. Uzmanlar, Barr’ın verdiği özetten tatmin olmadıklarını raporun tamamını görmeleri gerektiğini belirtiyorlar.

Öte yandan ABD’li Demokratlara mesafeli ilerici basın çevrelerinde de Mueller soruşturması gündemde. The Intercept’ten Glenn Greenwald, Jacobin’den Branko Marcetic, ve Matt Taibbi, Aaron Maté ve Michael Tracey gibi birçok araştırmacı gazeteci Mueller soruşturmasının sonucunda bir şey çıkmamasında şaşılacak bir şey olmadığında ve bu soruşturmanın sonucunun Trump’a yarayacağı görüşünde uzlaşıyorlar.

Jacobin’den Corey Robin, Trump’ı başarısızlığa uğratacak olanın, kendisine oy verenleri tatmin edememesi olacağının altını çiziyor. Sağda büyüyen tutarsızlığın ve solun yükselen örgütlülüğünün bu süreçte payının olduğunu ifade ediyor.

ÖNCEKİ HABER

HDP’li eş başkana "KHK’li olduğu için" mazbata verilmedi

SONRAKİ HABER

Gözaltında işkence gören 3 kişi ile gazeteci Akbaş serbest bırakıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...