30 Mart 2019 10:38

Cumartesi Anneleri, Özgür Gündem muhabiri Babaoğlu’nun akıbetini sordu

Cumartesi anneleri, gözaltında kaybedilen Özgür Gündem muhabiri Nazım Babaoğlu’nun akıbeti sordu.

Fotoğraf: Kerim Eren

Paylaş

Cumartesi Anneleri, zorla kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için 731. kez bir araya geldi. Buluşma mekanları olan Galatasaray Meydanı’nda toplanmalarına izin verilmeyen Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki eylemi de İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde polis ablukasında gerçekleştirildi. Cumartesi Anneleri, üzerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu tişörtler giydi, kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını ve kırmızı karanfilleri taşıdı. 

Bu hafta 12 Mart 1994’te gözaltında kaybedilen Özgür Gündem muhabiri Nazım Babaoğlu’nun akıbeti soruldu.

“ÇEYREK ASIRLIK CEZASIZLIK SON BULSUN”

Basın açıklamasını 21 Mart 1995’te gözaltında kaybedilen ve daha sonra cenazesi bulunan Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak yaptı. Ocak, “Bu topraklarda hak ihlallerini kamuoyuna ulaştıran gazeteciler de yönetenler tarafından her zaman hedef olarak görüldü. Nazım Babaoğlu da 90’lı yıllarda hak ihlallerinin haberlerini yapan ve hedef haline getirilen gazetecilerden biriydi” dedi. 

“GAZETECİLER ÖLÜME TERK EDİLDİ”

Urfa'da yaşayan Babaoğlu’nun hem üniversiteye hazırlandığını hem de Özgür Gündem gazetesinin Urfa bürosunda çalıştığını dile getiren Ocak, “Büro ağır baskı altındaydı. Ölüm tehditleri alan gazeteciler can güvenliklerinin sağlanması için Urfa Valisine ve emniyete başvurdu. Yetkililer hiçbir önlem almadı ve gazeteciler ölüme terk edildi. Doğru Yol Partisi (DYP) Urfa Milletvekili Sedat Bucak'ın liderliğini yaptığı Bucak Aşireti'nin Urfa'yı cehenneme çevirdiği günlerdi. Bucak Aşireti'ne mensup korucuların tecavüz ettiği öğretmenlerle ilgili Urfa Büro'nun hazırladığı haber gazetenin manşetine taşınınca, çalışanlara yönelik tehditler daha da arttı” diye konuştu. 

“OĞLUMUN MEZARINI GÖRMEK İSTİYORUM”

12 Mart 1994 sabahı Anadolu Ajansı Muhabiri Murat Yoğunlu’nun gazete bürosunu telefonla arayarak "Çok önemli bir haber var, bir muhabiriniz mutlaka Siverek'e gelsin” dediğini belirten Ocak, şu ifadeleri kullandı: “Bu telefon üzerine Siverek'e giden Nazım Babaoğlu orada gözaltına alınarak Korucubaşı Sedat Bucak'ın evine götürüldü ve kaybedildi. Murat Yoğunlu, Sedat Bucak’ın baskı ve tehdidi altında gazeteye telefon ettiğini söyledi. Nazım Babaoğlu'nu Bucak Aşireti korucularının arabaya bindirerek götürüldüğü ve Sedat Bucak'ın işkencehane olarak kullanılan evinde görüldüğü tanıklarca beyan edildi.”

Bunun üzerine Babaoğlu ailesinin yaptığı tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını söyleyen Ocak, “25 yıldır Babaoğlu dosyasında hukuk işletilmedi, etkin soruşturma yürütülmedi. 19 yaşındaki gazeteci Nazım Babaoğlu'nu kaybedenler cezasızlık zırhıyla korundu. Aile Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuruya halen bir cevap alamadı. Makbule Babaoğlu, 4 yıl önce Galatasaray Meydanı'na gönderdiği mektubunda ‘Sadece oğlumun nereye gömüldüğünü bilsem bana yeter. Sadece onun kemiklerini bulmak bana yeter. Babası ondan bir haber alamadan öldü. Ben sağken oğlumun mezarını görmek istiyorum. Ben sağken bize bu acıları yaşatanlar hesap versin istiyorum’ diyerek kamuoyuna seslenmişti” dedi. 

OĞLUNA KAVUŞAMADAN YAŞAMA VEDA ETTİ

Ocak, Ağustos 2017’de oğlu Babaoğlu’na kavuşmadan yaşamını yitiren anne Makbule’nin ısrarını sürdüreceklerini ifade ederek, “Savcılık makamını Nazım Babaoğlu dosyasında çeyrek asırdır cezasız bırakılan dosyasında maddi gerçeği açığa çıkartacak, sorumluların cezalandırılmasını sağlayacak etkinlikte bir soruşturma yürütülmesi için göreve çağırıyoruz” diye belirtti.

“GAZETECİLİĞİ SEVMİŞTİ”

Daha sonra ise Babaoğlu ailesinin göndermiş olduğu mektup okundu. Mektubu gözaltında katledilen Mecit Baskın oğlu Eren Baskın okudu. Mektupta, “Nazım 44 yaşında! 19 yaşında iken tuzak kurarak kaçırdılar Nazım’ı. Gazeteciydi. Gerçeklerin karartılmaya çalışıldığı bir dönemde o Özgür Gündem gazetesi Urfa muhabiri olarak, Urfa merkezden ve ilçelerinden sosyal, ekonomik ve siyasal hayata dair haberler geçiyordu gazetesine. Bir yandan da Nisan ayında yapılacak Üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. Gazeteciliği sevmişti. Bunu bir meslek olarak benimsemiş ve buna göre bir okul seçecekti. 19 yaşında geleceğe dair umutları olan bir gençti. Gazetecilik için zor yıllardı 1994. Egemenlerin iktidar hırsı genç gazetecilerin bu idealleri gerçekleştirmesine engeldi. Öyle ki 1994 yılı en çok gazetecinin kaçırıldığı, katledildiği yıl olarak tarihimizde karar bir leke olarak yer aldı. 1994 yılı en çok faili belli karanlık cinayetlerin işlendiği yıl oldu. Nazım böyle bir yılda kaçırıldı. Günlerce kaçıranların elinde bir rehin olarak kaldı. Sonra da akıbeti belli olmayacak şekilde katledildi” denildi. Mektubun devamında şu ifadeler kullanıldı: "Nazım 44 yaşında. Ama kaçırıldığı andaki gibi genç ve idealleri olan bir genç olarak yüreğimizde ve zihnimizde, halkımızın özgürlük ve demokrasi mücadelesinde, sonsuza dek var olacaktır." (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

“Kuzey Ormanları rant projelerine kapatılmalıdır”

SONRAKİ HABER

Ege Üniversitesi Öğrenci Köyü'ne zam: Öğrenciler tepkili

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...