Binali Yıldırım'ın İstanbul planı: Tekellere kırmızı halı serilecek

AKP'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Adayı Binali Yıldırım’ın İstanbulluya vaadi, İstanbul’u uluslararası tekellere daha çok açmak. "Yatırımcının önüne kırmızı halı sermen gerekirse onu da sermen lazım” diyen Yıldırım, kaynak olarak da İstanbullulardan toplanan vergiyi gösterdi.

AKP İstanbul Adayı Binali Yıldırım Hürriyet gazetesinden Ertuğrul Özkök ile yaptığı söyleşide “İstanbul’u tekrar uluslararası planda bir Londra, bir Paris ile yarışır duruma getirmek için ne yapılabilir?​” sorusuna şöyle cevap verdi:

“Küresel şirketlerin dünyadaki değişik yerlerde işlerini yönetecekleri en uygun yer İstanbul’dur. Buradan 3-4 saat uçuşla 60’a yakın ülkeye ulaşıyorsunuz. Bunlar gelişmiş teknolojilere talebi yoğun olan ülkeler. Bu şirketler pekala buradan yönetilebilir. Benim iddiam şu. İstanbul’u yatırım yapılacak cazip şehirler arasına sokacağım. Bunu da o insanlara sadece yemek yaparak sağlayamazsın. Yatırımcıların beklentilerini karşılamalısın. Yani yatırımcının önüne kırmızı halı sermen gerekirse onu da sermen lazım.”

Yıldırım bunu nasıl yapacağına ilişkin de “Bunları yapabilmek için İstanbul’dan daha çok vergi almamız gerekir. Daha çok vergi alındıkça ülke kalkınacak, İstanbul kalkınacak. Yani hepsi birbiriyle zincirleme reaksiyon gibi” cevabını verdi.

TEPKİ GELİNCE DÜZELTME GEÇTİLER

Binali Yıldırım’ın açıklamaları sosyal medyada tepkiyle karşılanınca günün ilerleyen saatlerinde ‘düzeltme’ geldi. Yıldırım’ın iletişim ofisinden yapılan açıklamada ifadelerin yanlış anlaşılmalara yol açtığı belirtilerek şöyle denildi: “Doğru ifade şu şekildedir: İstanbul, Türkiye’de ödenen vergilerin yüzde 49’unu toplarken, bu gelirden yüzde 10’u pay almaktadır. İstanbul’un toplanan vergilerden aldığı pay artmalıdır”

ÖZKÖK’ÜN BİNALİ YILDIRIM SÖYLEŞİSİNE ‘VERGİ’ DÜZENLEMESİ

Hürriyet internet sitesinde yer alan söyleşideki ifadeler de öğlen saatlerinde değiştirildi. 

Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök de köşesinde yer alan Yıldırım söyleşisi ile ilgili şu açıklamayı yaptı: “Binali Yıldırım’la ilgili yazımın İstanbul vergileri ile ilgili bölümü kısaltılırken sanki, “İstanbulludan daha fazla vergi alınacakmış” gibi bir anlam çıkmış."

"KÜRESEL ŞİRKETLER KÂR İÇİN GELİYOR"

Konuyu Evrensel'e değerlendiren İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe, küresel şirketlerin daha çok kâr için Türkiye'ye geldiğini, yıllardır İstanbul’da daha fazla AVM ve gökdelenlerin yükseldiğini, insanların dışarı çıkarak nefes alacak yerlerinin kalmadığını ve deprem bölgesi olmasına rağmen toplanma alanlarının bile ortadan kaldırıldığını söyledi. Gökçe, “İstanbul’u küresel bir şehir yapacağız dedikçe, yaşanacak bir kent olmaktan çıktı” dedi.

"İSTANBULLU ZATEN ÇOK VERGİ ÖDÜYOR"

İstanbul’un ülkenin en fazla katma değer üreten şehri olduğuna dikkat çeken Gökçe, “İstanbullu diğer şehirlerden zaten daha çok vergi veriyor ama karşılığında sağlıklı bir yaşam alanına kavuşamıyor. Daha çok vergi alınmak istenmesi zenginlerden değil dar gelirliden, emekçiden vergi alınması anlamına gelir. Benzinin, mazotun, ulaştırmanın pahalılaşması anlamına gelir. Küresel şirketlere kırmızı halı serilmesi İstanbul’un iyice gözden çıkarılması ve yaşam standartlarının giderek kötüleşmesi anlamına gelir” dedi.

"GEÇMEDİĞİMİZ KÖPRÜLERİN BİLE PARASINI ÖDÜYORUZ"

İstanbul’un köprülerinden geçmeyenlerin bile para ödediğine dikkat çeken Gökçe, iktidarın övündüğü mega projelerinin şirketlere kaynak aktaran yapılar olduğunu söyledi. Özellikle üçüncü köprü ve Osman Gazi Köprüsü’nde çok büyük meblağların söz konusu olduğunu aktaran Gökçe, “Hani dev eserler diyorlar ya; üçüncü köprüden 2018 yılında 49 milyon 775 bin araç geçecekti fakat 13 milyon 796 bin araç geçti. Dolayısıyla bir yılda geçmeyen araçlar için insanlarımız 29 milyon lira para ödedi. Ayrıca geçen araçların ödediği paranın enflasyon farkı da geçmeyenler tarafından, yani bizim vergilerimizle ödendi” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

Posta, Hürriyet ve CNN Türk'ten Sezai Temelli çarpıtması

Hürriyet aynı ‘andıç’ kafasıyla devam ediyor

Binali Yıldırım, EYT'li yurttaşa "Sabır" demekle yetindi