05 Ekim 2012 16:08

Bütün 4’ler İmam Hatip’e çıkıyor

Bilenler bilir, İstanbul’da Gazi Mahallesi deyince çoğunlukla Alevilerin oturduğu ve genel olarak solcu bir mahalle akla gelir. Belki de Türkiye’nin en ünlü mahallelerinden biridir. Gelgelelim Gazi Mahallesi’nin sürekli “olaylarla” gündeme gelmesi memleketin genel sorunlarının bu mahallede de yaşandığı gerçeğinin &uu

Bütün 4’ler İmam Hatip’e çıkıyor
Paylaş
Şirvan Işık / Türkan Kotankıran

 

Pendik’ten bir tekstil işçisi

Ben 27 yaşında bir çocuk annesiyim. Yaklaşık 7 yıldır evliyim. Tuzla Sanayide bir tekstil fabrikasında 4 yıldır çalışıyorum. Pendik’e bağlı Esenyalı mahallesinde oturuyorum. Eşim de Kurtköy Sanayide çalışıyor. Her işçi ailesi gibi biz de zar zor geçiniyoruz. Zaten benim de işe başlamam ekonomik nedenlerden. Yaşanan krizle beraber eşim uzun süre işsiz kalınca ben çalışmaya başladım. Kızım üç yaşındaydı ben işe başladığımda. Bir süre köye kaynanamın yanına gönderdim. Tam bir yıl kaldı, bizi özlediği için hep hastalandı. Sonra mecburen kaynanam yanımıza yerleşti. Çocuğun bakım sorununu böylelikle çözmeye çalıştık. Şimdi kızım 66 aylık ve bu yıl mecburen zorunlu eğitime başladı. Benim kızım okul öncesi eğitim almadı. Parasızlıktan dolayı kreşe gönderemedik. Zaten eşimin işsiz kaldığı dönem çok borç yaptık, kira birikti,  aylarca elektriğimiz kesildi. Yani bu kadar sıkıntının içinde bir çocuğumuz olduğunu unuttuk nerdeyse. Ve hala borçlarla yaşıyoruz. Aslında bu yıl çocuğumu anasınıfına gönderecektim fakat yeni eğitim sistemiyle birlikte otomatik olarak kaydı yapılmış. Derken okul günü geldi çattı. Okulun ilk gün ben işyerinden izin alamadım. Ancak ikinci gün yalvar yakar bir haftalık ücretsiz izne çıktım. Okula gittik, bütün çocuklar ağlıyor tabi benim kızım da ağlamaya başladı. Çocukların hepsi çok küçükler, benimki daha da küçük göründü gözüme. Sınıflar kalabalık, öğretmenler ne yapacaklarını bilemez durumda. Okul öncesi eğitim almış çocuklar, aralarında yaş farkı olan çocuklar hepsi bir arada aynı sınıflarda. İlk hafta olur, normal, düzelir dedim ama yok. Sonuç ikinci hafta da değişmedi. Bir hafta boyunca gittik geldik. Benim kızımın uyum sorunu var. Çünkü babaanne bakıyor ve çok yaşlı, pek dışarı çıkartamaz çocuğu çünkü peşinden koşacak enerjisi yok ne yapsın kadın mecburen hep evde ve televizyonun karşısında. Ve şu an çok zorlanıyoruz. Okula gitmek istemiyor. Üçüncü hafta ben izin alamadım işyerinden ve çocuk kaç gece hastalandı acillere kaldırdık. Uykusunda bile sayıklıyor ‘anne beni bırakma’ diye. Bırakın iki hafta bence çok uzun süre alışamayacak. Bu yüzden bir dahaki hafta eşim ücretsiz izne çıkacak. Böyle devam ederse işimizi de kaybedeceğiz, çünkü ücretli ücretsiz izin almak çok zor. Ben 4+4+4 sistemi ilk açıklandığında aslında sevinmiştim, çocuk erken okula başlar, daha iyi olur. Hem öğretmeni başında olur diye. Biraz da medyadan da etkilenerek böyle düşünüyordum. Yaşayınca gördük aslında ne kadar kötü olduğunu. Şimdi birçok endişem, var nasıl tuvalete gider, nasıl yemek yer... Çünkü evde bu ihtiyaçlarını kendi göremiyor. Okul bize epey uzak. Havalar soğuduğunda nasıl gidecek? Servise vereceğimiz para da yok, şimdiden çocuk sürekli hasta. Okulların fiziki koşulları bu yaştaki çocuklara uygun değil. Bu yasayı çıkaranlar bu sorulara da cevap verirse sevinirim.

 

GÖRÜŞLER… GÖRÜŞLER…GÖRÜŞLER… GÖRÜŞLER… Svatline Çölgeçen/ Alibeyköy İki çocuk annesiyim. Ben eğitimimi Ukrayna’da gördüm. Orada 3 yaşında anaokulu zorunludur ve 7 yaşında ilkokula başlanır. Çocuklar oyunlar oynar, müzikle ilgilenir, spor yaparlar ve okumayı öğrenerek 1.sınıfa başlarlar. Veliler en ufak bir para vermezler, okul sabahtan akşama kadar, öğle yemekleri ücretsiz. Çocuk derslerini okulda yapar eve öğlen döner. Kadınların hepsi çalıştığı için çocuğa evde ders çalışmak eziyet olmasın diye ücretsiz etütler ile çocuklara ders çalıştırılır. Din dersi bizde de var. En son derse koyarlar, çocuk isterse derse girer, istemez ise etüt görür. Zorlama yok. Müzik, spor, resim gibi dersler zorunludur. Bunların da her türlü malzemelerini devlet karşılar. Okul bahçeleri beton değildir. Bahçeye çiçek ve ağaç dikimi çocuklara yaptırılır. Okulların mimarisi, çocukların  kendilerini rahat hissedecekleri gibi düzenlenmiştir. Türkiye’de dersler çok basit ve ezberci. Küçücük çocuklara ders anlatımı sırasında savaştan yada yabancı ülkelerden bahsederken “düşman” kelimesi kullanılıyor. Bunlar çok yanlış, çocuklara güzellikleri ve dostlukları, doğayı ve insanlar sevmeyi , onurlu yaşamayı öğretmek her şeyin başında gelmeli.  

Funda Örün/Alibeyköy Oğlum bu sene okula başladı. Yaşını doldurduğu halde kendine yetme durumunu henüz tamamlayamadı. Bir de daha küçüklerle aynı sıraları paylaşacaklar. Biz, 4+4+4 ile tam bir kaos yaşıyoruz. Okullardaki tuvaletler zaten büyüklere ayarlanmışken, daha küçük çocuklar kullanmak zorunda kalıyor. Çocuklarımıza uygun tuvaletleri ancak özel okullarda görebiliyoruz.  Sınıflar yine kalabalık ve öğretmenlerin yetişmeleri zor, yetemedikleri yerde sinirleri bozulunca veliye ister istemez patlıyorlar. Okul saatleri çok uzun olduğu için, anneler daha çok zamanlarını ayırmak zorundalar çocuklarına. Kadınların çalışması da böylelikle kısıtlanmış oluyor. Çocuğun eğitimi için işten ayrılmak zorunda kalıyor. Sınıfların çok kalabalık olmasına tepki verince 80 kişilik sınıflar 40’a düştü. Fakat prefabrik yapılar başladı. Sınıfların bir kısmını prefabriklere pay edecekler. Prefabrik deyince, deprem sonrası zorda kalınca yapılan yapılar aklımıza gelirdi. Şimdi  eğitim sistemi geliyor aklımıza. Tam ağlanacak halimize gülme durumu! Van’da insanlar kışı çadırda geçirdi, ders zili yine geç çaldı. Ama istendiğinde hemen prefabrik kurulabiliyormuş demek.

Dergimizi pdf formatında görüntülemek için tıklayın

ÖNCEKİ HABER

Susup oturacağımızı mı zannediyorlar

SONRAKİ HABER

Atılan her bomba kadınların ocağına

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...