09 Nisan 2011 10:57

Dikkatli olun herkes tutuklanabilir

Bilim ve Gelecek dergisinin İdare Müdürü ve editörü olan Baha Okar’ın evi, 21 Eylül 2010 sabahı otomatik silahlı polisler tarafından basıldı, Okar gözaltına alındı ve tutuklandı. Okar bu olaydan sonra bir anda bambaşka bir kimlikle anılmaya başlandı. Yaklaşık 7 yıldır Bilim ve Gelecek dergisinin her alanında çalışan, bilim ve

Dikkatli olun herkes tutuklanabilir
Paylaş

Bilim ve Gelecek dergisinin İdare Müdürü ve editörü olan Baha Okar’ın evi, 21 Eylül 2010 sabahı otomatik silahlı polisler tarafından basıldı, Okar gözaltına alındı ve tutuklandı. Okar bu olaydan sonra bir anda bambaşka bir kimlikle anılmaya başlandı. Yaklaşık 7 yıldır Bilim ve Gelecek dergisinin her alanında çalışan, bilim ve yayıncılık dünyasının yakından tanıdığı Okar, artık Devrimci Karargah örgütünün üyesi ve Kuzey Irak kamplarında eğitim görmüş tehlikeli bir “terörist”.
7 aydır tutuklu bulunan Okar, benzer iddialarla tutuklanan diğer kişilerle birlikte Tekirdağ F Tipi Cezaevinde yatıyor.

Davanın ilk duruşması 13 Nisanda gerçekleşecek. Baha Okar’ın “suçu”nun kanıtı olarak gösterilen delillere bakıldığında, bu tür delillerle Türkiye’de birçok insanı tutuklamanın mümkün olacağı görünüyor. Zira Baha Okar ile 7 yıldır birlikte çalışan Bilim ve Gelecek Dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Ender Helvacıoğlu, “Sayın savcılara ve davayı yürütecek sayın hakimlere soruyoruz: Siz bu tür ‘delil’leri öne sürerek Türkiye’de kaç kişiyi içeri atabileceğinizi hiç hesap ettiniz mi? İddia ediyorum: Kendiniz de dahil en az 40 milyon kişi! 72 milyon demememin nedeni, 18 yaşın altındakileri saymamam. Ya bütün bu insanları da tutuklayacaksınız ya da Baha’yı ve benzer iddialarla tutuklanan diğer kişileri serbest bırakacaksınız.”

‘SUÇ ATANIN, ATTIĞI SUÇU KANITLAMASI GEREKMİYOR’

Savcı ve hakimlerin de Baha Okar gibi oldukça aktif bir yaşamı olduğu varsayımını hatırlatan Helvacıoğlu, “Kim bilir günde kaç tane dosya ve kağıt elinizden geçiyor… Kimlerin evinde parmak izinizin bulunabileceğini veya kimlerin parmak izlerinin evinizde veya büronuzda bulunabileceğini hiç düşündünüz mü? İllegal bir örgüt üyesinin gizli evinde bile 1832 adet parmak izi bulunmuş; bir de kendi evlerinizi düşünün! Evlerinizin bu açıdan tetkik edilmesine var mısınız?  Demek ki bir insanın tutuklanması için, ne idüğü belirsiz birinin ‘Ben onu şurada gördüm’ demesi yeterliymiş! Suç atanın, attığı suçu kanıtlaması gerekmiyor! Suç atılan suçsuz olduğunu kanıtlamak zorunda! Baha’nın 2005 yılında İstanbul’da işinde gücünde olduğuna tanıklık edecek yüzlerce insan bulunabilir. Zavallı bir PKK itirafçısının ‘tanıklığı’, yüzlerce insanın tanıklığından (ve sayısız kanıttan) daha mı değerlidir de Baha’yı içerde tutuyorsunuz? Madem öyle, bizim Baha mahkemede kalkıp ‘Hakim Bey, ben sizi Kuzey Irak’taki kampta gördüm’ derse ne yapacaksınız?​” diye sordu. (MEDYA SERVİSİ)


BAHA OKAR’I TUTUKLATAN DELİLLER

*Evinde bulunan, bir ÇYDD kurultayına ait resimleri, bir ADD toplantısına ait videoyu, Marksist içerikli bazı kitapları ve solcu bir kişinin cenaze törenine ait fotoğrafları içeren CD ve DVD’ler.
*Baha’nın çalıştığı derginin çalışanlarıyla, yazarlarıyla, temsilcileriyle, diğer yayıncılarla, eşiyle, dostuyla yaptığı, işini ve günlük yaşamını sürdürdüğünü gösteren (Ama iddianame tarafından “örgütsel içerikli” diye nitelenen) telefon görüşmeleri.
*Devrimci Karargah örgütü yöneticisi olduğu ileri sürülen ve Bostancı’daki bir evde ölü ele geçirilen kişinin evindeki taşınır bir belgede, bir kimlik fotokopisinde tespit edilen Baha’ya ait tek bir parmak izi (Söz konusu evde 1832 adet farklı parmak izi tespit edilmiş)
*Baha’nın annesinin üzerine kayıtlı olduğu söylenen telefondan Ulusal Kanal’ın birkaç kez aranması.
*Baha’nın Ergenekon soruşturması kapsamında hakkında soruşturma yürütülen bir kısım şahıslar ile irtibatlarının bulunduğu.
*Bir PKK itirafçısının “2005 yılında Kuzey Irak’taki kampta Baha da vardı” şeklindeki beyanı.


BİLİM İNSANLARI VE YAZARLARDAN TEPKİ

Bilim ve Gelecek dergisinin yazarı ve okuru olan bilim insanları ve yayıncıları Baha Okar ve yargılandığı davaya ilişkin şunları söylüyorlar:

Mine G. Kırıkkanat (Edebiyatçı-Yazar): Sayın Baha Okar, karanlıkların içinde ateş böceği olmak suçundan sanık. Sayın Baha Okar’ı suçlayan zihniyet, Ankara’daki Tabiat Tarihi Müzesini, üzerinde yükseldikleri hurafeleri çürütecek gerçekleri içerdiği için açtırmayan, açtıramayan zihniyettir. Baha Okar, devrimci karargah safsataları için değil, aklın yolunu izlemeye teşvik eden “evrimci güzergah”a ışık tuttuğu, kapana kısılmış zavallı beyinlere, zekaya, gerçeğe, özgürlüğe çıkış yönünü gösterdiği için suçludur.

Tarık Günersel (Türkiye PEN Başkanı ve Uluslararası PEN Yönetim Kurulu Üyesi): Sayın Baha Okar ile geçen yıl tanışmış ve olumlu kişiliğinden son derece etkilenmiştim. Uğratıldığı bu büyük haksızlığın derhal giderilmesini PEN Başkanı ve bir okur olarak talep ediyorum.

Prof. Dr. E. Rennan Pekünlü (Ege Ünv. Fen Fak. Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü): Türkiye’ye “İleri Demokrasi” getirmeye soyunmuş olanlar Marksizmi çok iyi bilen bir kesim! Marxs, devlete ilişkin eserinin bir sayfasının kenarına, “Devlet = Demokrasi = Sınıf diktatörlüğü” notunu düşmüştü. “Demokrasinin = Sınıf diktatörlüğü”nün “İleri” kısmına da Faşizm denir. “İleri Demokrasi” havarileri hem söylemleri hem de icraatlarıyla Marx’ın saptamasının doğruluğunu kanıtlıyorlar. Bu açıdan kendilerine teşekkür ediyoruz!
“Türkiye’de söz, ifade özgürlüğü yok!” çığlıklarına karşı verdikleri yanıt ve icraatları açık ve de seçik: “Yanılıyorsunuz Türkiye’de söz ve ifade özgürlüğü var, sadece söz ve ifadeden sonra özgürlük garantisi yok!”

İsmail Hakkı Demircioğlu (Müzisyen): Baha’nın tutuklanması ve diğer tutuklanmalardan anladığım bu işin çığırından çıkmış olduğu. Herkes bir iddia ile tutuklanıyor, başka türlü başlamıştı ama en son Nedim Şener ve Ahmet Şık tutuklanmalarından gördüğüm gerçekten de çığırından çıktığı.

Özgür Deniz / Versus Kitap Editörü: Baha’nın yaşadığı akıl almaz sürecin dehşetini henüz yaşarken, Ahmet Şık’ın kitabı daha basılmadan imha edildi. Zaten her daim militarizmin ayakları altında kalmış olan demokrasinin ileriye gitmesinden değil olsa olsa bir trajediye dönüşmesinden bahsedebiliyoruz artık. Bu korkunç gösteriye derhal son verilmeli ve yıllardır herkesin gözü önünde yayın dünyasının içinde bulunan Baha’ya özgürlüğü iade edilmelidir.

Emirali Türkmen / Dipnot Yayınları Editörü : Devrimci Karargah operasyonu adı altında Türkiye’deki farklı çizgilerde duran farklı sosyalist arkadaşlarımıza yapılan tutuklama operasyonu muhalif olan hepimize yapılmıştır. Dokunan yanar sözü bir kez daha hepimizin yüzüne tokat gibi indi. Yayıncılık alanında çalışırken tanıdığım ve muhalif yayınların dağıtımı konusunda birlikte kafa yorduğumuz arkadaşlarımızdan olan Baha arkadaşımın sesini özledim. Demokrasi ve özgürlüklerimiz için  13 Nisanda Beşiktaş Adliyesinin önünde olacağım.

ÖNCEKİ HABER

Cumartesi Anneleri, Üskül’ü ciddiyete davet etti

SONRAKİ HABER

Rakel Dink: İnkarla yüzleşilmeli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...