11 Mart 2019 00:52

TÜÖBİK nefes oldu

TÜÖBİK katılımcısı üniversite öğrencileri: ‘Özgür tartışma ortamının engellenmeye çalışıldığı bir dönemde kongre nefes oldu.’

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Yunus ALPERGÜN
İzmir

Bu yıl 17.si düzenlenen Türkiye Üniversite Öğrencileri Bağımsız İktisat Kongresi (TÜÖBİK), 12 üniversiteden 100’ü aşkın üniversite öğrencisinin katılımıyla 6-7-8 Mart tarihinde Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Kulübünün ev sahipliğinde ‘Ekonomik Değişimden Toplumsal Değişime’ ana başlığıyla gerçekleşti. Genç işsizlik ve gelecek kaygısı, Türkiye’nin ekonomik yapısı, krizin yükü kadının yükü, ekonomik sistemler ve kriz ilişkileri, endüstri 4.0 ve iktisat, sanat ve medya ilişkisi alt başlıklarında gerçekleşen kongre iktisat öğrencilerinin bağımsız kürsüsü olma yolunda bir yılı daha geride bıraktı.

Kongrenin sürdüğü 3 gün boyunca öğrencilerin ‘Üniversitelerin içinde olduğu bir süreçte rahat bir nefes aldık’ sözlerinin ve kongrenin bir kez daha gözler önüne serdiği bir şey var: Bilimsel üretimin, özgürce tartışma ortamının engellenmeye çalışıldığı, amfilerinde öğrencilerin itirazlarının yok sayıldığı, kulüplerin etkinliklerin engellendiği ve öğrencilerin bir araya gelebileceği her kanalı kapatmanın yollarının arandığı bir dönemde iktisat öğrencileri ‘başka bir iktisat mümkün’ tartışmasıyla önlerine örülen duvardan bir delik daha açarak geçmeyi başardı. Tabi tüm bunların yapılmaya çalışıldığı bir dönemde kongrenin ilk gününden itibaren üniversitede yaratılmaya çalışılan hava da bundan farksızdı. Kongreden çok öncesinden başlayarak ve kongre sırasında da gerçekleşen üniversitenin yönetiminin, bazı akademisyenlerin ‘aman öğrenciler başımıza bir iş açmadan bitsin’ havası içinde olmaları, özel güvenlik ve polisin sürekli olarak kongre oturumlarının yapıldığı salonlarda ve etrafında yarattıkları hava, öğrencilerin kongreyi daha nitelikli tartışmalarla ilerletme çabasına engel olamadı.

İŞSİZLİĞİN ÇÖZÜMÜ ‘KENDİNE İNANMAK’ MI?

Üniversitelerin içinde bulunduğu süreçte kongrenin nasıl bir anlam ifade ettiğini görmek açısından bazı öne çıkan başlıkları biraz daha detaylı incelemek gerekir. Türkiye’nin içinde bulunduğu kriz ve tartışmalarının sıcaklığı kongrenin ana gündem maddesini de oluşturdu demek yanlış olmaz. Kriz tartışmalarının ana eksenini kapitalist üretimin kâr amacıyla yapılması sebebiyle halkın ve geniş emekçi kesimlerin satın alabildiğinden çok daha fazla üretmesinin bunalımlara yol açtığıydı. Krizin etkisinin hissedildiği bu günlerde işsizlik oranlarının da artması gençlik içinde gelecek kaygısını artırıyor. Kongrenin bir başka gündemini de bu konu oluşturdu. Çoğunluklu olarak sosyal bilimler bölümlerinden katılım olması da bu tartışmanın bir başka yanını oluşturuyordu. Kariyerist kulüplerin, kişisel gelişim eğitimlerinin arttığı ve gençliğin ilgisini belli noktalarda çekiyor olması bir yandan gelecek kaygısını hafifletir gibi bir hava yaratıyor. Ancak kongrede de tartışmaların ana gündemini bu tarz etkinliklerin verimliliği ve işsizliğe etkileri oldu. Tartışma bir yanıyla da üniversite gençliğinin  kaygılarına sistemin sunduğu çözümlerin ‘gerçekliğini’ gösterdi. Kendini geliştir, kendine inan, kendine güven gibi kalıp sözcüklerle sorunu kişilere indirgeyen sistem, bu söylemlerle bizi sistem içinde eritmenin kolay yolunu bulmuş oluyor. Ancak tartışmanın bir sonucu olarak görebilirsek eğer, kapitalist düzenin çözüm olarak sunduğu seçenekler sisteme uyum sağlamamız gerekliliğini önümüze sunar. Buradan hareketle aslında bir şeyi daha görmüş olduk. Kongreye katılan birçok üniversiteli gelecek kaygısının, işsizliğin çözümünün bize sunulan yöntemler olmadığını bir kere daha göstermiş oldu.

Sonuç olarak koşulların ağırlaştığı, baskının arttığı bir dönemde bile bir araya gelerek tartışmalar sürdürmek biraz da olsa nefes almamızı sağlamış oldu. Farklı üniversitelerden gelen öğrencilerin bir araya gelerek kongre süreçlerini tartışması, deneyimlerini aktarması da bir yanıyla kongrenin önemini bir kere daha göstermiş oldu. Yılda belirli günlere sığmadan bir sürekliliği yaşadığını görmüş olduk. Okullarda kulüplerden, topluluklardan, okuma gruplarından gelen ve kongre ruhunu aslında yıl boyu Türkiye’ye yayılan bir süreç olduğu aşikar bir hal aldı. Kongrenin son gününde yapılan değerlendirme forumunda da vurgu yapılan bu değerlendirmelerle birlikte önümüzdeki kongreyi daha fazla üniversite ve öğrenciyle birlikte örgütlemenin yollarını bulmanın ‘başka bir iktisatı mümkün’ kılmanın da bir yolu olduğunu ve bu konuda çabanın artması gerekliliğiyle üniversitelerine dönen öğrenciler seneye buluşacakları günleri iple çekiyor.


BASKI ORTAMINDA ‘İKTİSAT KONGRESİ’NDE BULUŞTUK

Cemre KAVUKER
Ekin BAL
İzmir

Türkiye Üniversitesi Öğrencileri Bağımsız İktisat Kongresi’nin (TÜÖBİK) ikinci gününde ‘Türkiye’nin Ekonomik Yapısı’ oturumunda 2008 krizi ve güncel krizle birlikte neo-liberal politikalar ile devlet-sermaye ilişkisi üzerine değerlendirmeler yaptık. 2008 Krizi, güncel kriz ve çözüm önerileri, neo-liberal politikaları tartıştığımız sunumların arkasından soru cevap bölümünde de tartışmaları genişletme imkanımız oldu. Özellikle son dönemde iktisadi idari bilimler fakültelerinde tartışılan ‘Endüstri 4.0’, ‘Sosyalizmin güncelliği’, ‘İşçi sınıfının bileşimi’, ‘Krizden nasıl çıkabiliriz’ gibi konular ekseninde tartışmalarımızı sürdürdük. Endüstri 4.0 ile makinelerin üretimde rol almasıyla beraber işçi sınıfının üretimden komple çekileceği tartışmalarının karşısında, bunun şu anki sistemde hem üretim hem de tüketim açısından gerçekçi olup-olmayacağı konusunda tartıştık.

İŞÇİ SINIFI VAR OLACAK MI?

İşçi sınıfının şu anki yapısı ve ilerleyen dönemde ‘İşçilerin sınıf olarak var olup olmayacağı’ şeklinde gelen soruya ise “Bunun gerçekçi bir inceleme olmadığını, endüstri 4.0 ile bağlantılı olarak şu an orta sınıf olarak tabir ettiğimiz kesimin de gün geçtikçe proleterleştiğini ve işçi sınıfı kitlesinin sürekli olarak büyüdüğünü” söyledik. Sunumlarımızda kapitalist krizlere alternatif olarak sunduğumuz sosyalist sistemde ise işsizliğin olmadığını, planlı bir üretimin gerçekleşmesinden doğru aşırı üretim krizlerine karşı güvence altında olduğunu vurguladık. Bu bölümde üniversite gençliği üzerindeki baskılar ve bu baskılar karşısında “Gençliğin hangi sınıftan olacağına” dair bir tartışma da söz konusu oldu. Çoğu üniversitenin çeşitli baskılarla karşı karşıya olduğu, kulüplerin toplulukların işlevsiz hale getirilmesiyle öğrencilerin bir araya gelmesi de engellenirken bu tip öğrenci kongrelerinin düzenlenmesinin üniversite öğrencilerinin nefes alabileceği ortamda olduğu bir kere daha görülmüş oldu. Farklı üniversitelerden öğrencilerin bir araya geldiği, farklı bir iktisadın mümkün olduğunun konuşulduğu bu gibi kongreler günümüz açısından bir kere daha önemini göstermiş oldu.

ÖNCEKİ HABER

İzmir'de 8 Mart mitingi: Emeğimize saldıranlara karşı bir aradayız

SONRAKİ HABER

2. Uluslararası İstanbul Hikaye Anlatıcılığı Festivali başlıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...