10 Mart 2019 09:43

Bursa Kitap Fuarı’nda “Kriz koşullarında yerel seçimler” söyleşisi

17. Bursa Kitap Fuarı’nda Kor Kitap, Nuray Sancar ve Orhan Sarıbal'ın katılımıyla “Kriz koşullarında yerel seçimler” söyleşisi düzenledi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Dilancan KARABATAK
Bursa

17. Bursa Kitap Fuarı’nın ilk gününde Kor Kitap “Kriz koşullarında yerel seçimler” başlıklı söyleşi düzenledi. Berna Yeşiltepe’nin moderatörlüğünde düzenlenen söyleşiye Evrensel Gazetesi Yazarı Nuray Sancar ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal konuşmacı olarak katıldı.

KRİZLERİN DOĞRDUĞU SONUÇLAR

Krizin sonuçlarına işaret ederek konuşmasına başlayan Nuray Sancar, “Dünyada kimi krizler diğerlerinden daha büyük sonuçlar doğurmuştur. Bunlardan biri 1929 krizidir. Bir yandan iktidardaki sosyal demokratlar, bir yandan yükselen Nazi Partisi… Naziler kriz koşullarındaki halkın taleplerine sahip çıkıyormuş gibi görünerek iktidara geldiler. Doğrudan doğruya olmasa da bu kriz 2. Dünya Savaşı'na vesile oldu” dedi.

Ardından 2008 krizini hatırlatan Sancar, bu krizinin Arap ayaklanması ve Yunanistan halkının krize karşı mücadelesine ön ayak olduğunu belirterek, “Yunanistan halkı krizin ve devletin yükünü üstlenmemek için aylarca mücadele etti fakat Avrupa Birliği dışarıdan müdahaleyle iktidara teknokrat bir hükümet atadı. Aynı şekilde Arap ayaklanmalarını vesile bilerek bölgeye müdahale eden başta ABD olmak üzere birçok emperyalist ülke burayı kaotik bir bölge haline getirmiştir. 2008 krizinin siyasi sonuçları oldukça önemlidir. Çünkü dünyadaki muhafazakarlaşma, gericileşme giderek artmaktadır” dedi

"ÖRGÜTLÜ DEĞİLSENİZ, KENDİLİĞİNDEN BİR KOPUŞ YA DA ALTERNATİF ÇIKMAZ"

Üretim ve tüketim dengesizliğine vurgu yapan ve Türkiye’deki krizi geniş bir perspektif ile ele alan Sancar sözlerine şöyle devam etti:

“Türkiye’deki kriz dolarla başladı fakat çok önceden tahmin ediliyordu. Milyonlarca dolar dış borç birikimi, borcun borçla ödenmesi, çeşitli kurumların özelleştirilmesi, bu kurumların hazineye yük olarak kendini dayatması bize açıkça gösteriyordu. Şimdiyse tanzim satışlar ve esnafa dayatılan düzenlemeler piyasanın düzelmediğini ve düzelmeyeceğini gösteriyor bize.”

Hükümetin kayyım tehditleriyle yerel seçimleri etkilemeye çalıştığını dile getiren Sancar, “Kentler 17 yıldır rantçı belediyecilikle yönetilmiştir. Bizi böyle bir kriz içinde yerel seçimlere götüren ve açıkladığı 11 maddelik seçim programında bile rantçı belediyecilikten başka bir şey önermeyen ve neoliberal anlayışa karşı bu dönemde mücadele etmeliyiz” dedi.

Sancar, “Rantçı belediyeciliğe karşı nasıl bir yerel yönetim istiyoruz?​” sorusunu ise “Yalnızca beş yılda bir oy kullandığımız değil, seçtiğimiz belediyeleri denetleyebildiğimiz halk meclisleri kurmalıyız. Belediye bütçelerinin şeffaf olması gerekiyor. Toplumun bütün kesimlerinin ihtiyaçlarını sağlayacak destekleri talep etmeliyiz” şeklinde yanıtladı.

Sancar, “Kriz sürecinde eğer alternatif politikalar için örgütlü değilseniz, mücadele etmiyorsanız dünyada hiçbir kriz kendiliğinden bir kopuş ya da alternatif çıkmamıştır. Dolayısıyla birliğimizi gücümüzü, başka bir dünya için mücadele etme arzumuzu, dayanışmamızı bırakmamalıyız” diyerek konuşmasını noktaladı.

"TÜRKİYE'DEKİ EN BÜYÜK BÜTÇE AÇIĞI YEREL YÖNETİMLERDİR"

Krizden en çok üreten kesimler ve yoksul halkın etkilendiğini belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal "Zenginler yalnızca zenginliklerini katladılar" dedi.

Sarıbal, "Ne zaman kriz başlar" sorusuna "Borcumuzu giderek artırıyorsak, kamuda yap-işlet-devret modeli varsa, ithalat iktidarın rant alanına dönüştüyse krizin geldiğini söyleyebiliriz. Bu krizin altında yoksul da kalır, sanayici de kalır, esnaf da kalır. Çünkü borçlanan halktır. Borcunu ödeyemeyecek olan yine halktır" diyerek yanıt verdi.

İplerin koptuğu yılın 2013 olduğunu belirten Sarıbal sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu ülkeden toplumsal muhalefet herhangi bir siyasi parti olmaksızın Gezi direnişiyle ayağa kalktı. O günden sonra hükümet aslında meşru değildi. Halka rağmen bu ülkeyi yönetmek istedi. Bir taraftan baskıcı bir ekonomi ve hayat, bir taraftan demokrasiden uzak politikayla kimlik ve din siyaseti üzerinden böl parçala yönet modeliyle halk üzerinde baskı kurdu. O günden sonra istatistiklerdeki dövizlerde değişiklikler olmaya başladı. Ama bilmeliyiz ki bu kriz daha da derinleşecek çünkü borcu ödeyecek bir mekanizma yok. Bundan sonraki süreçte bankalar eğer paralarını alamazlarsa dönüp hükümete yüklenecekler hükümet de halka. Türkiye’deki en büyük bütçe açığı yerel yönetimlerdir. Kimse bunu söylemez çünkü belediyelerin çoğu iktidar partisinindir. Yani bu kriz hayatın her alanını etkilediği gibi belediyeleri de etkiliyor. Ama bizler eğer Türkiye’nin tekrar kalkınma modeli üzerindeki yapısını kamucu, halkçı, kendi kaynakları üzerinden yeniden inşa edebilirsek ve bunu halkla birlikte yapabilirsek tekrar ayağa kalkabiliriz.”

Söyleşiye CHP Bursa İl Başkanı Hüseyin Akkuş, Emek Partisi Bursa İl Başkanı Hasan Özaydın, DİSK/Gıda-İş Bursa Temsilcisi Nuri Aysever ve Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Fehmi Enginalp’ın yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.

ÖNCEKİ HABER

EMEP'in bağımsız adayları seçim ziyaretlerini sürdürüyor

SONRAKİ HABER

Erdoğan, kadınları hedef aldı: Ezana terbiyesizlik ettiler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...