‘Yerel yönetim adayları mültecilerin de kapısını çalabilmeli’

Metehan UD
İzmir

Türkiye, 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak mahalli idari seçimlerde yeni yerel yöneticilerini belirleyecek ancak mülteciler, bu seçimlerde de gündeme gelebilmiş değil. Seçilecek yerel yöneticilerin politikalarından etkilenecekleri halde mültecilerin sandıkta söz söyleme, yerel yönetime katılma hakkı bulunmuyor. Mültecilerin yerel yönetimlerden beklentileri, talepleri gündemde değil. Seçimlere girecek olan siyasi partiler ise mültecilerin yerel hizmetlere erişim sırasında yaşadıkları sorunlara çözüm bulmak bir yana ‘gönderme’ söylemleri üzerinden oy toplamaya çalışıyor. Seçim bildirgelerinin vaatler kısmında mültecilere yer bile verilmemiş, mültecilerin yaşamları yok sayılmış durumda.

İzmir’de resmi rakamlara göre 150 bin, resmi olmayan rakamlara göre ise bunun çok daha üstünde mülteci yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Çoğunluğunu Suriyelilerin oluşturduğu mülteciler yoksulların yoğun yaşadığı Basmane, Kadifekale, Çamlık, Doğanlar, Örnekköy, Gediz, Çamkule ve Limontepe gibi semtlerde ikamet ediyor. İzmir’de vatandaşlık alabilmiş olan Suriyeli mülteci rakamının ise 200 civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu sayı mahalle muhtarı seçimlerine etki edebilecek nicelikte bile değil.

İzmir’de Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali ile yerel yönetimlerin çalışmaları, adayların söylemleri ve yerel yönetimlerden beklentileri hakkında konuştuk. Ali, son beş yılda İzmirli belediyelerin mülteci karnesinin kötü olduğunu, adayların söylemlerinin gerginliği arttıracak nitelikte olduğunu ve herhangi bir adayın şimdiye kadar kapılarını çalmadığını dile getirdi.

‘MÜLTECİ KONUSUNDA EKSİK KALDILAR’

Belediyelerin son beş yıldaki mültecilerle ilgili çalışmalarını değerlendiren Ali, “Belediyeler maalesef mültecilerin karşı karşıya kaldığı sorunlar karşısında eksik kaldılar. Sosyal hizmetlerden yararlandırma konusunda çaba göstermediler. Yan yana geldiğimiz yöneticiler iş birliği içinde olacaklarını söylediler ancak bunlar da seminerlerden ya da günlük etkinliklerden öteye geçemedi. Yüksek bütçeli bir kurum olan belediyelerin de mültecilerle ilgili yaptıkları çalışmaları alabildikleri projeler ve fonlarla yürütmeye çalışıyor olması anlaşılır değil. Büyükşehrin Süt Kuzusu projesinden bile çok sayıda derneğin göstermiş olduğu çaba ile mülteci çocuklar da faydalanabildi” dedi.

‘HİZMETLERE ERİŞİMDE ADIM ATABİLİRLER’

Yerel yönetimlerin yapabileceklerine anlatan Ali şunları söyledi: “Öncelikle mültecilerin varlığı kabul edilmeli. Mülteciler özellikle barınma olmak üzere eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimde problem yarışıyorlar. Belediyeler bu konuda birimler kurarak adımlar atabilir. Semt merkezleri kapılarını mültecilere de açabilir. Buradaki çalışmalar mülteciler de dikkate alınarak hazırlanmalı. Karşılıklı entegrasyon konusunda çalışmalar yapabilirler. Herhangi bir kurumun da entegrasyon konusunda çalışma yapmamasından dolayı Suriyeliler kendilerini hâlâ misafir olarak görüyor. Hemen hemen her aday kenti birlikte yönetmekten bahsediyor. Seçim sonrasında buna mültecilerin de dahil edilmesi için çalışmalarımız olacak.”

‘OYUMUZ OLMAYABİLİR AMA FİKİRLERİMİZ VAR’

Adayların söylemlerine de değinen Ali, “Mültecilik bir haktır ve bunu mültecilerin aleyhine bir şekilde oy toplamaya çalışmak yanlıştır. Belediyeler hizmet vermekle görevlidir. Mülteci karşıtı söylemler endişelerimizi arttırıyor. Zaten mültecilere yönelik toplumda bir gerginlik var. Konak’ta çok sayıda mülteci aile yaşıyor. Bu düşünceye sahip bir belediye başkanı, bu ilçeye nasıl hizmet getirecek? Kenti yönetmeye aday olan siyasetçilerden herhangi bir aday derneğimizin kapısını çalmadı. Bu konuda da yerel yönetimlerin eksikleri bulunuyor. Bizim oyumuz olmayabilir ama fikrimiz var. En azından fikrimizi almaları gerekiyor. Suriyeliler olmasa da Suriyelilerin sorunlarını gündeme getirebilecek derneklerin yöneticileri de meclis adayı yapılabilirdi” dedi.