02 Mart 2019 00:06

Taşeron işçi kadınlar: Bizimki yaşamak değil nefes almak

Sincan'daki taşeron işçi kadınlar: 'Pek çok okulda , ücretler bankaya 2 bin 20 lira olarak yatarken, yapılan zam yönetime geri veriliyor.'

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Ayfer KAPLAN
Ankara

Sincan’da bir okulda taşeron olarak çalışan işçi kadınlarla zamları, seçimleri ve çalışma koşullarını konuştuk. Hemen hepsi fazla çalışma koşullarından şikayet eden kadınların aldıkları ücret ihtiyaçları karşılamazken, kadınlar “Ay sonunu nasıl getireceğiz” derdinde.

Beş yıldır aynı okulda çalışan Derya, 30 yaşında ve iki çocuk annesi. Asgari ücret alan Derya, maaşını hâlâ zamlı alamamış. Ve pek çok okulda bu durum yaşanıyor, ücretler bankaya 2 bin 20 lira olarak yatarken, yapılan zam yönetime geri veriliyor. Bütün okullarda bu uygulamanın yaşandığını söyleyen Derya, şubat tatilinde ve yaz döneminde de girdi çıktı yapıldığını anlatıyor. Çalışma koşullarından dolayı iş değiştirmek istese de yeni bir iş bulamıyor. “6 liraya aldığım salça artık 17 lira, markete gitmeye korkuyorum, evde kuru diri ne varsa onu pişiriyorum” diyen Derya, hayat pahalılığıyla baş edemediğini dile getiriyor ve ekliyor: “Mutsuzum.”

BUNLAR YOKSULU İYİCE EZDİLER

Daha önce ev temizliğine giden 32 yaşındaki Songül ilk kez bu sene okulda çalışmaya başladığını, işin çok ağır ve yorucu olduğunu anlatıyor. Şimdiye kadar hep AKP’ye oy vermiş Songül, ama bu seçimlerde kime oy vereceğimi bilmiyor. Hükümete öfkeli ama ortada oy verecek kimse olmadığını söylüyor. Songül, “Hazine ve Maliye Bakanı ‘Ekonomik hedeflerimizi tutturduk’ diyor. Peki, bizim hedeflerimiz ne olacak! Yoksulu fukarayı bunlar iyice ezdiler! Bizimki yaşamak değil nefes almak. Aybaşını nasıl getireceğiz diye düşünüyoruz” diyor. Her ay kredi kartı borcunun arttığını belirten Songül, tanzim satışlarını olumlu ama yetersiz buluyor.

Hayatında hiç tatile gitmemiş Songül, “Çocuklar ‘Her sene köye mi gideceğiz’ diyorlar, üzülüyorum. Sinema, gezme, tozma hak getire...” diyor. Sosyal yaşamı akraba gezmekten ibaret.

‘NE YAPABİLİRİZ Kİ...’

Birgül ise 29 yaşında, evli, iki çocuğu var, kocası inşaat işçisi. Çocukların beslenme çantasına her gün ne koyacağını bilemediğini, yol parası vermemek için araçla gidilecek yolu yürüyerek gittiğini anlatıyor. Pahalılık ve zamların aracı ve komisyonculardan kaynaklandığını düşünen Birgül, ailesinin köyden gönderdiği erzakla idare ettiklerini söylüyor.

Birgül en çok işsizlikten şikayetçi. Kuzeninin uzun süredir iş aramasına rağmen bulmadığını, 10 işçi alınacak yere yüzlerce kişinin başvurduğunu anlatıyor. Kendisi de işsiz kalmaktan korkuyor. Bu yüzden çalışma koşullarının ağırlığı karşısındaki tepkisi “Biz ne yapabiliriz ki” oluyor.

Sohbetimizde kadınlarla 8 Mart’ı da konuştuk. 8 Mart’ın ‘Dünya Kadınlar Günü’ olduğunu, erkeklerin kadınlara çiçek verdiği, kadınların şımartıldığı bir gün olarak bildiklerini dile getirdiler. 8 Mart’ın tarihini anlattığımızda ise çalışma koşullarının hâlâ 1850’li yıllardaki gibi olduğunu söyleyen kadınlar, bir yandan da hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını, kadınların çok şeyi aştığını söylediler.

ÖNCEKİ HABER

Uludağ'da öğrencileri taşıyan tur otobüs devrildi: 45 kişi yaralandı

SONRAKİ HABER

ODTÜ Rektörlüğü 8 Mart etkinliğini ‘siyasi’ diyerek yasakladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...