02 Ekim 2012 15:18

Mahkemeler kışla, yargıçlar komutan değildir

Silivri’de görülen ‘KCK İstanbul Ana Davası’nda dün askerler tarafından darp edilerek mahkeme salonundan çıkarılan avukatlar, bugünkü duruşmada reddi hakim talebinde bulundu. Avukat Ercan Kanar, “Mahkemeler kışla, yargıçlar komutan, sanıklar da er değildir” dedi. Mahkeme heyeti, kendisi hakkında karar verek avukatl

Mahkemeler kışla, yargıçlar komutan değildir
Paylaş

124’ü tutuklu 205 Kürt siyasetçisinin yargılandığı ‘KCK İstanbul Ana Davası’nın bugün 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden duruşmasına tutuklu sanıklar, 11 tutuksuz sanık, avukatlar, BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve çok sayıda sanık yakını katıldı. Dün görülen duruşmada askerlerce dışarı çıkarılan avukatların reddi hakim talebinin reddedilmesinin ardından salonda hareketli dakikalar yaşandı. Mahkeme heyeti sanıklar ve avukatlar tarafından protesto edildi.

‘MAHKEME HEYETİ ÖN YARGILI VE HASMANE’

Dün askerlerin darp ederek mahkeme salonundan çıkardığı avukatlar adına söz alan avukat Ercan Kanar, Mahkeme Başkanı Ali Alçık, üye hakimler Kazım Kahyaoğlu ve Alpaslan Uz hakkında reddi hakim talebini iletti ve gerekçelerini sıraladı. Kanar, yargılama başladığından bu yana mahkeme heyetinin savunma makamını bir organ olarak görmediğini, işlevsiz kılmaya çalıştığını, tarafsızlık konumundan tamamen uzaklaştığını, avukatları askerlerin şiddetiyle salondan attırdığını, aleniyet ilkesini sürekli ihlal ettiğini söyledi. Mahkemenin sürekli önyargılı ve hasımane tavırlar sergilediğini, dürüst yargılama hakkına uygun bir yargılama yapmadığını belirten Kanar, izliyicilerin salondan çıkarılarak yargılamanın gizli yapılmaya çalışıldığını ve bu nedenle de aleniyet ilkesinin çiğnendiğini söyledi.

‘TALEPLER GEREKÇESİZ REDDEDİLİYOR’

Avukatların tüm taleplerinin yargılama başından bu yana gerekçesiz olarak reddedildiğini, önyargılı, ideolojik yaklaşım sergilendiğini söyleyen Kanar, Temmuz ayında görülen birinci duruşmayı da hatırlatarak avukatların arandığını, askerlerin sürekli avukatlara saldırdığını ve mahkeme heyeti tarafından bunların engellenmediğini aktardı.

‘HUKUK TARİHİNDE KARA BİR LEKE’

Mahkemenin aleniyet ilkesini ortadan kaldıran ara kararlar verdiğini de vurgulayan Kanar, yargılama boyunca hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek uygulamalar gerçekleştiğini söyledi.

‘12 EYLÜLDE BİLE ÖZEL TİM SALONA GİRMEDİ’

Mahkeme heyetinin duruşmanın başında savunmaları sözlü değil yazılı olarak alma kararının da savunmayı ne kadar geçersiz gördüğünü ortaya koyduğunu belirten Kanar, “Mahkeme heyetik kati tahkik sistemi ve gizlilik yöntemi ile sanıklar ve avukatların suskun hale getirildiği bir ortamda avukatsız bir yargılama özlemi içinde olmuştur. Müvekkil Aslan İşçioğlu, hakaret içeren, mahkemenin düzenini bozacak bir fiilde bulunmamamış, Abdullah Öcalan ismi geçtiği için ideolojik önyargıyla engellenmiştir. Avukat Ercan Kanar, savunma hakkının kısıtlanamayacağını belirtmiş buna dahi tahammül edilmemiştir” dedi. Kanar “Sizin talimatlarınız sonucu robocop ekipleri tarafından salon işgal edilerek halkın hak arama özgürlüğü, savunma hakkı çembere alınmıştır. 12 Eylül’de ölüm oruçlarının olduğu dönemde bu tür şeylere bir iki defa rastladık. Ama o zaman dahi özel timler salona girmedi” şeklinde konuştu.

‘TARAFSIZLIĞINIZA İNANCIMIZI YİTİRDİK’

Yargılamanın temel ilkelerinin sürekli ihlal edildiğinin altını çizen Kanar, “Mahkemeler kışla, ilkokul ya da ortaokul değil, yargıçlar da komutan ya da hükümdar değildir. Sanıklar er ya da erbaş değil, avukatlar ve savcı arasında ast üst ilişkisi yoktur. Mahkeme heyetinin tarafsızlığına olan inancımızı yitirdik. Red talebimiz yönünde nesnel karar verilmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.

Kanar’ın ardından söz alarak taleplere ilişkin mütalaasını veren savcı Hüseyin Kaplan ise taleplerin yargılamayı uzatmak, iddianamenin okunmasını engelleme amaçlı olduğunu söyleyerek, reddine karar verilmesini istedi.

HAKİM REDDİ HAKİM TALEBİNİ REDDETTİ

Verilen aradan sonra kararını açıklayan Mahkeme Başkanı Ali Alçık, heyetin sanıklara, avukatlar ve izleyicilere karşı yanlı, taraflı olmadığını, aleniyet ilkelerini çiğnemediğini savunarak, “Mahkeme sürekli olması ve kesilmemesi için tüm engellemelere rağmen duruşmaya sürdürdü” dedi. Reddi hakim talebini reddeden heyet, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurulabileceğini söyledi. Kendi heyetinin reddi konusunda karar veren mahkeme heyetine avukatlar tepki gösterdi. ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı söz almak istedi, ancak mahkeme başkanı izin vermeyerek iddianameyi okutmaya başladı. Bu sırada sesini yükselten Kozağaçlı “Kendiniz hakkında ara kararlar alarak mahkemeyi yürütmeye çalışıyorsunuz. Buna itiraz ediyoruz. Kendiniz hakkında güzel fikirler yazın ara kararınızda” dedi. Daha sonra avukatlar salonu terk etti. Avukatların salonu terk etmesinin ardından tutuklu ve tutuksuz yargılananlar, arkalarını mahkeme heyetine dönerek alkışlarla protesto etti. İzleyiciler de alkışlarla mahkeme heyetini protesto etti. Bunun üzerine duruşmaya tekrar ara verildi.

İDDİANAME BOŞ SALONA OKUNDU

Aranın ardından duruşma avukatsız ve izleyicisiz devam etti. Mahkeme heyetinin avukatlar olmadan iddianameyi okutmaya devam etmesi üzerine tutuklu sanıklardan Erdal Avcı söz isteyerek, “Bizim iddianame okunacağı zaman avukatlarımıza bir şey sorma şansımız yok. Bunlar usule uygun mudur? Adil yargılama hakkı uygulanıyor mu?​” diye sordu. Mahkeme başkanı iddianameyi okutmaya devam edince tutuklu ve tutuksuz sanıklar yeniden arkalarını mahkeme heyetine döndü. İddianame bu şekilde de okunmaya devam edince sanıklar mahkemenin inadını alkışlarla protesto etti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Ali Alçık, sanıkların dışarı çıkarttı. Salonda hakimler, savcı, askerler ve itirafçı sanık dışında kimse kalmadı. İddianame TRT spikeri tarafından 750 kişilik boş salona okundu. Dışarıda ise mahkeme protesto edildi.

Yarın açık görüş olduğu için görülmeyecek olan duruşmaya 4 Ekim'e devam edilecek.  (İSTANBUL)


‘SİLİVRİ EN ZALİM SIKIYÖNETİM MAHKEMELERİ GİBİ ANILACAK’

Duruşma salonunu terkeden avukatlar mahkeme salonu önüne çıkarak bir açıklama yaptı. Burada konuşan Avukat Filiz Kerestecioğlu, mahkeme boyunca yaşananları anlatarak, “Avukatlar çembere alındı. Masa ve bilgisayarlar yerinden sökerek meslektaşlarımıza jop, kalkan ve tekme ile fiziki müdahalede bulundular. Mahkeme heyeti müdafi salonda olmadan duruşmaya devam edilemeyeceği ilkesini ihlal etti” dedi. Avukatların baroya başvurarak, HSYK, savcılık ve Adalet Bakanlığı nezdinde gerekli girişimlerin yapılmasını ve mahkemede gözlemci bulundurulmasını istediklerini ve sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunduklarını aktaran Kerestecioğlu, “Silivri tarihimizde, en zalim sıkıyönetim mahkemeleri gibi anılacak” dedi.

BAŞBAKAN’A ÇAĞRI: YARGIDAN ELİNİ ÇEK

Mahkeme heyetinin avukatsız, izleyicisiz, sanıksız, basın olmadan yargılama yapmak istediğini vurgulayan Kerestecioğlu, yargılama yapmak değil doğrudan doğruya ceza kesilmek istendiğini söyledi. “O zaman alın boş koltuklarınızı kendi kendinize iddianamenizi okuyun. Size ‘yargı gereğini yapsın’ denildiğinde hemen gereğini yapacaksanız, savunma makamını, avukatları uğraştırmayın gitsin. Bu yargı sistemi ve yargıçlara ‘artık yeter’ diyoruz. ‘Kürt kardeşlerine’ seslenen Başbakan’a da sözümüz var: Kürt kardeşlerinizin mühim bölümü cezaevlerinde bulunuyor. Yargı gereğini yerine getiriyor. Yargıdan elinizi çekin” dedi.

ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ise, “Mahkeme, talebimizi bir üst mahkemeye iletmek yerine kendisi karar verdi. Bu taraf olduğunun kanıtıdır. Kendisinden başkası yürütsün istemiyor. Eziyet etme isteğinden vazgeçmemiştir” dedi.


HDK’DAN HUKUKSUZLUĞA KARŞI DUYARLILIK ÇAĞRISI

Silivri’de mahkeme heyetinin avukatlara yönelik tutumunu kınayan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Yürütme Kurulu da yaptığı açıklamada “Uygulamaları ve kararlarıyla tepki toplayan Silivri Özel Yetkili Mahkemeleri, hukuksuzlukta sınır tanımıyor” denildi. Savunma hakkının hiçe sayıldığı, sanık sandalyesine oturtulanların baştan suçlu ilan edildiği ve avukatlara tahammül gösterilmediği dile getirilen açıklamada “Uluslararası hukuk sözleşmeleriyle teminat altına alınan tutuklu haklarının ve savunma hakkının çiğnendiği bir süreç yaşanıyor. 12 Eylül mahkemelerini hatırlatan, insan hak ve özgürlükleriyle bağdaşmayan uygulamalara her duruşmada bir yenisi ekleniyor” denildi. Duruşmada, avukatların darp edilerek dışarı çıkarıldığı hatırlatılan açıklamada şu ifadelere yerr verildi; “Mahkeme heyeti usulü de esası da keyfince belirliyor. Yüzlerce kişinin onlarca yıl ceza talebiyle yargılandığı KCK davası iddianamesini sanıkların ve avukatların hiçbir talebini kabul edilmeyerek, iddianame okutulmaya devam edildi. Tutukluları da salondan çıkaran Mahkeme Başkanı, “Bunlar duruşmayı engelleme çalışmalarıdır. Sanıkların taleplerine göre düzen ayarlayamayız” diyerek, gazetecileri de dışarı çıkarmıştır. Duruşma salonunda sadece askerler, mahkeme heyeti ve iddianameyi okuyan TRT spikeri kalmıştır. HDK olarak, bu yönlü gelişmeler ve devam eden hukuksuzluk karşısında demokratik kamuoyunu duruşmaları dikkatle izlemeye ve duyarlı olmaya çağırıyoruz.” (HABER MERKEZİ)


TUNCEL: İNCELDİĞİ YERDEN KOPSUN

İddianamenin boş salona okunduğu sırada dışarıda da protetso gösterisi vardı. Dışarıda bekleyen çok sayıda kişiye seslenen BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, “KCK adı altında yürütülen yargılamalarda. ‘Siz bizim elimizde rehinsiniz’ mesajı veriliyor” dedi. Başbakanın sürekli olarak partilerine saldırdığını söyleyen Tuncel, “Biz de diyoruz ki, ‘inceldiği yerden kopsun.’ Kürtlere ‘gelin kanatlarımın altında yaşayın, ama onurunuzdan özgürlüğünüzden vazgeçin’ diyor. Türkiye yolun sonuna geldi. Ya özgürce yan yana birlikte yaşayacağız ya da ayrışacağız. Kürtler birlikte yaşamak için çok mücadele etti. Bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti karar versin” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Kılıçdaroğlu: Sen önce 1923’ü öğren

SONRAKİ HABER

Okul inşaatında göçük: 2 işçi öldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...