17 Şubat 2019 19:07

Emek ve demokrasi güçleri tartıştı: Nasıl bir Esenyurt istiyoruz?

Esenyurt Yerel Yönetim Meclisi İnisiyatifi, Esenyurt halkıyla bir araya gelerek mahalle meclislerini ve yerel seçimleri tartıştı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Esenyurt Yerel Yönetim Meclisi İnisiyatifi, mahalle meclislerini ve yerel seçimleri konuşmak üzere İstanbul Esenyurt Hoçvan Dernekler Federasyonu'nda Esenyurt halkıyla bir araya geldi. Esenyurt Yerel Yönetim Meclisi İnisiyatifi'nin deklarasyon metninin okunmasıyla başlanan panelde demokratik, halkçı bir yerel yönetim için birleşme çağrısı yapıldı.

"ZORLU SÜRECİ BİRLEŞEREK AŞACAĞIZ"

Deklarasyon metninde 31 Mart yerel seçimlerine ilişkin “Gelinen noktada, yerel yönetimler, yeni rejimin dayanağı yapılmak isteniyor. 31 Mart yerel seçimlerinin sonuçları itibarıyla yalnızca bir yerel seçim olarak kalmayacağı, ülkemizin ve halkımızın geleceğinin şekillenmesinde tayin edici bir rol oynayacağı görülmektedir” ifadeleri kullanıldı.

Birliktelik vurgusunun yapıldığı metinde “Ülkenin geleceğini ve halkın yaşamını bu derece derinden etkileyen bu gelişmeler en çok emek ve demokrasi güçlerini ilgilendirmektedir. Baskılara karşı demokrasi, kısıtlamalara karşı özgürlük isteyen bizler, içinden geçtiğimiz bu süreci tek tek değil birleşerek aşacağımıza inanıyoruz” ifadeleri yer aldı.

"HER MAHALLE KENDİ MECLİSİNİ SEÇSİN"

Deklarasyon metninin okunmasından sonra söz alan İkbal Polat, mahalle meclisleri üzerine örnekler verdi. Nilüfer Belediyesinde hayata geçirilen mahalle meclisi örneği üzerinde duran Polat, Nilüfer Belediyesindeki tutumu her mahallenin kendi meclisini seçtiği model olarak tanımladı. Mahalle meclislerinde neler konuşulabileceği üzerine örnekler veren Polat “Genelde konuşulan konullar, kaldırım kırıldı, asfalt yamalanacak, ağaçlar budanacak, diyelim ki kadına şiddet var mahallede onun sorunu çözülecek, üstün zekalı bir genç var diyelim mahallede o daha iyi bir okula gönderilecek gibi. Bir mahallelinin bir kaldırım taşından ağaç budamaya, sokak hayvanlarına ulaştığı bir meclis” dedi.

"BELEDİYELER HALK EGEMENLİĞİNİN ORGANLARI OLARAK ÖRGÜTLENMELİ"

Esenyurt Yerel Yönetim Meclisi İnisiyatifi demokratik, halkçı belediyecilik için, şu maddeleri sıraladı:

  • Yerel yönetim organları, tüm karar ve uygulama süreçlerinde halkın tüm katman ve kesimleri inisiyatifle yer alabildiğinde, halkın kendi kendini yönetmesinin aracı olabilir.
  • Belediye başkan yardımcıları da dahil olmak üzere bütün yönetici ve müdürler, talep edildiğinde Kent Meclisleri’ne faaliyetleri konusunda bilgi vermekle yükümlüdür. Kent Meclisleri, yöneticileri denetlemek ve gerektiğinde ilgili yöneticinin görevden alınması konusunda Belediye yönetimine tavsiye kararı sunmak ile yükümlüdür.
  • Belediye Meclisi toplantılarını halkın takip edebilmesinin önündeki engeller kaldırılmalı, toplantılar belediyenin internet sitesinde canlı olarak yayınlanmalıdır.
  • Kâr değil toplumsal yarar amaçlı üretim ve hizmet esas alınmalıdır.
  • Kâr getirmediği için, belediyelerin sağlık, eğitim, ulaşım, beslenme, ısınma, konut, sosyal yardım ve kültür harcamaları kısıtlanamaz. Belediyeler, bu hizmetlerin halka nitelikli ve eşit bir şekilde sağlanmasını garantiye alır.
  • Taşeronlaştırmanın her geçen gün arttığı belediyeler bir yönüyle ucuz emek sömürüsü diğer yönüyle de yandaşa kaynak aktarım aracı olarak kullanılmamalıdır.
  • Kamusal hizmet olarak belediye hizmetleri; serbest piyasa ekonomisi ve ona uyum kapsamında ve kâr kaygısıyla yürütülemez. Ekmek ve su fiyatından tutalım toplu ulaşıma kadar belediye hizmetlerinin sürekli zamlanması ya da piyasaya müdahalesizlik ilke edinilerek tüketiciyi koruyacak fiyat belirleme ve tanzim satışlarının terk edilmesi kabul edilemez. Toplu ulaşım ve su kullanımı ile ilgili yoksul halkın temel ihtiyacı kadar olanı ücretsiz ya da ücretsize yakın olmalıdır.
  • Belediyeler şirket değildir; yerel kamusal hizmetlerin özelleştirilmesi ve taşeronlaştırılması kabul edilemez.
  • Kent Meclisleri kaynakların dağıtımı, kullanılması, gelir-gider hesapları ve bütçenin kararlaştırılacağı toplantılarla uygulamaları sürekli denetlemelidir.
  • İşçi ve kamu emekçisi statüsündeki belediye personelinin sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi hakkı hiçbir şekilde engellenemez. Ücretler ve sosyal haklar toplu iş sözleşmesiyle belirlenir. Uyuşmazlık halinde yasal grev süreci öncesinde taraflar talep ettikleri takdirde Kent Meclisi’nin görüşüne başvurabilirler.
  • Üretici ve tüketici kooperatifleriyle, kooperatif birliklerinin kuruluş ve faaliyetleri halkçı belediyecilik tarafından teşvik edilmelidir. Üreticilerin ürünlerinin karşılığını alması, tüketicilerin ise ihtiyaçlarını en ucuz ve kolay şekilde karşılaması, tüccar/rant belediyeciliğinin karşıtı halkçı belediyeciliğin ilkelerinden olmalıdır.
  • Kadınların her alanda eşit haklara sahip olması ve eşit temsili sağlanmalıdır. Kadınların toplumsal hayata katılımının önünde önemli bir engel olan cinsiyetçi işbölümü engellenmelidir. İşbölümünü toplumsallaştırarak ortaklaştırmak için sosyal tesisler (kreş, çamaşırhane, atölye ve üretim alanları vb) açılmalıdır. Kadınların ev içi şiddete karşı güçlenmesini ve korunmasını sağlayacak mekanizmalar (kadın dayanışma merkezleri, sığınma evi, kadın eğitim merkezleri) kurulmalıdır.
  • Sosyal hizmet ve yardımlar başta olmak üzere, halkın yaşam ve çalışmasını kolaylaştıracak, geleceğini garanti altına alacak bütün hizmetler belediyelerin başlıca faaliyet alanı olmalıdır. Her yoksul emekçi ailesinin faydalanacağı düğün ve taziye salonları açılmalıdır.
  • Başta evsizler olmak üzere beslenme ve barınma ihtiyacı olanlara (öğrenciler için belediye yurt ve öğrenci evleri açılması da dahil olmak üzere) bu imkanlar sağlanmalıdır.
  • Halk sağlığı hizmetlerinin tüm kent halkına eşit şekilde ulaşması belediyelerce garantiye alınmalıdır. Çocuklar için kreş ve yuva, yaşlılar için huzurevleri açılmalıdır.
  • Engellilerin yaşamını esas alan bir kent yaşamı için düzenleme yapılmalıdır.
  • “Kentsel dönüşüm” adıyla başta TOKİ tarafından rant yağmasına bağlanan, özellikle yandaş müteahhitlerin talan alanına çevrilen halkın barınma sorunu, yerel yönetimler tarafından halkçı bir anlayışla mağduriyet yaratılmadan giderilmelidir.
  • Tüm yurttaşların anadilinden ya da inancından kaynaklı mağduriyet yaşamasının önüne geçmeyi esas alan bir belediyecilik anlayış olmalıdır.
  • Yerel yönetimler, eğitim alanı da dâhil olmak üzere, kültür-sanat hayatının geliştirilmesi için, bu alana yatırım yapılmalı ve bu alanda faal kişi ve kurumlardan halka hizmet için yararlanmalıdır.
  • Kent gençliğinin sosyal, eğitsel, kültürel ihtiyaçları karşılanmalı ve gençliğin temsiliyetinin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere mahalle halkının kültürel, sanatsal ve kişisel gelişimlerine katkı sunacak ve yan yana gelerek dayanışma duygularını teşvik edecek mahalle kültür evleri açılmalıdır.
  • Şehrimizde yaşayan tek canlı türünün insanlar olmadığından hareketle; ekolojik dengeyi koruyacak önlemler alınmalıdır. Bu nedenle bitki ve hayvan sağlığının gözetilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Sokak hayvanlarının barınma, bakım ve tedavilerinin yapılacağı hayvan bakımevleri açılmalıdır.

(İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Cizrespor futbolcularına ve teknik ekibine saldırı

SONRAKİ HABER

Varşova Konferansı: İsrail ile normalleşme zirvesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa