01 Ekim 2012 09:48

Başbakan hangi ülkeden bahsediyor?

Barış savunucusu Halil Savda, savaş uçaklarının bombalanması ile 34 yoksul Kürt köylüsünün yaşamını yitirmesinin sorumlularının açığa çıkartılmamış olmasına dikkat çekmek ve artık ölümlerin olmadığı kalıcı bir barışın kurulması talebi ile 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Roboski'

Başbakan hangi ülkeden bahsediyor?
Paylaş
Tugay Bek

Barış savunucusu Halil Savda, savaş uçaklarının bombalanması ile 34 yoksul Kürt köylüsünün yaşamını yitirmesinin sorumlularının açığa çıkartılmamış olmasına dikkat çekmek ve artık ölümlerin olmadığı kalıcı bir barışın kurulması talebi ile 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Roboski'den Ankara'ya bir yürüyüş başlattı.  Halil Savda ve birlikte yürüdüğü dört barış savunucusu yürüdükleri tüm kentlerde halkın yoğun ilgisi ile karşılaştı.
Geçmiş olukları kentlerde herhangi bir sorun yaşamayan barış yürüyüşçüleri, polis tarafından Osmaniye'ye sokulmak istenmemiştir. Polisler "Osmaniye'nin hassasiyetleri var" diyerek beş saat boyunca barış yürüyüşçülerini kelepçeli bir şekilde bekletmiş, hiçbir hukuki işlem yapmadan kentin dışına çıkartıp Adana polisine teslim etmiştir. Osmaniye polisi "kayıt dışı" olarak gözaltı işlemi yapmıştır. Osmaniye polisinin yaptığı hukuksuzluk ve pervasızlık barış yürüyüşçülerini teslim almaya gelen Adana polisini dahi şaşırtmıştır. Barış yürüyüşçüleri bu olay sonrasında Osmaniye Valisi ve emniyet yetkilileri hakkında Osmaniye Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştur.
Ekmeği için mücadele eden işçilerin, grevli toplu sözleşme hakkı isteyen kamu emekçilerinin, talepleri için 8 Martlarda sokakları dolduran kadınların,  parasız bilimsel bir eğitim isteyen öğrencilerin, gecekondusu başına yıkılan yoksulların, İstanbul Emniyet Müdürü oluğu dönemden toplumsal olaylarda kullandığı gaz bombaları ve kullanılan aşırı şiddetle tanıdığı Celalettin Cerrah Osmaniye Valisi olduktan sonra,  "popülerliğini" yitirmiş, unutulmaya başlanmıştır. Celalettin Cerrah, Osmaniye Valisi olduktan sonra "taşrada" olmanın bir sonucu olarak ulusal basında eskisi kadar boy gösterememektedir.
Celalettin Cerrah'ın barış yürüyüşçülerine yönelik uygulaması ve ruh hali, insana, yönetmenliğini Nesli Çölgeçen'in yaptığı Şener Şen'in başrolünü oynadığı "Selamsız Bandosu" filmini hatırlatmaktadır.  Bu filmde, Anadolu'nun ücra bir yerindeki Selamsız Kasabası'ndan Cumhurbaşkanı'nın geçeceğini öğrenen Belediye Başkanı (Şener Şen) bunu kasabanın kötü kaderini tersine çevirebileceği tarihi bir fırsat olarak görmektedir. Belediye başkanı kasaba sakinlerinden bir bando kurup Cumhurbaşkanı'nı karşılamaya hazırlanır. Ancak, Cumhurbaşkanı kasabada hiç durmadan trenle geçer ve belediye başkanının tüm beklentileri boşa çıkar.
Hükümetin içerde ve dışarıda her türlü sorunu şiddetle çözmeyi yöntem olarak seçtiği ve otoriter uygulamaların artığı bu günlerde, Celalettin Cerrah, barış yürüyüşçülerini kente sokmayıp, yürümelerini engelleyerek kendisini hükümete hatırlatmak mı istemiştir? Epeydir gözden ırak olan Celalettin Cerrah, İstanbul'daki performansından birşey kaybetmediğini AKP Hükümeti'ne göstermek mi istemiştir? Osmaniye Valisi, barış yürüyüşçülerine müdahale ederek kendi "makus talihini" geri çevirip, medyanın kendisinden bahsettiği eski "gözde polis şefi" günlerine mi dönmek istemiştir?  
Barış yürüyüşçülerinin İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi'nde yürüyüşlerinin amacını ve Osmaniye'de yaşadıkları muameleleri bir basın toplantısı ile kamuoyu ile paylaştığı saatlerde, Başbakan Tayyip Erdoğan AKP Genel Kongresinde konuşuyordu.  Başbakan Erdoğan, uzun konuşmasının bir yerinde  'Hiç kimse devletin bekasını bahane ederek hukukun dışına çıkamaz. Hiç kimse iç düşmanlar ihdas ederek milletin ve bireyin hukukunu çiğneyemez. Bu ülkede artık hiç kimse sırtını devlete dayayıp işkence yapamaz, faili meçhullerin üzerini örtemez, hakkı hukuku çiğneyemez. Hiçbir memur, hiçbir bürokrat, hiçbir siyasetçi benim vatandaşıma tepeden bakamaz, üstten konuşamaz, kendisine kutsallık izafe edemez. Milletin fertleri arasında ayrımcılığı elimizin tersi ile ittik. Makbul vatandaş, tehlikeli vatandaş ayrımını ortadan kaldırdık' dedi.
Yukarda alıntı yapmış olduğumuz konuşma, Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah'ın barış yürüyüşçülerine hukuk tanımaz uygulamasından yalnızca iki gün sonra yapılmıştır ve Başbakan Erdoğan ne söylemişse Osmaniye'de tam tersi olmuştur:
Osmaniye'de devletin bekası bahane edilerek hukukun dışına çıkılmıştır.
Osmaniye Valisi'nin emrindeki polisler barış yürüyüşçülerine işkence ve kötü muamelede bulunmuş, hakkı-hukuku çiğnemiştir.
Osmaniye Valisi'nin emri ile hareket eden polisler barış yürüyüşçülerine, tepeden bakmış, üstten konuşmuş, kendisine kutsallık izafe etmiştir.
Osmaniye Valisi ve emrindekiler barış yürüyüşçülerinin yürüyüş yapma hakkını engelleyerek makbul vatandaş, tehlikeli vatandaş muamelesinin alasını yapmıştır.
Başbakan Erdoğan'ın, söylediklerinde samimi olması halinde Celalettin Cerrah ve emrindekileri derhal "kızağa" alması germektedir. Ancak Roboski'nin hesabının sormayan Başbakan'ın, Osmaniye Valisi'nin üzerine gideceğini düşünmek hayalperestlik olur.
Günlerdir AKP Kongresi ile ilgili reklam niteliğinde haberler yapan,  Kongreyi canlı olarak yayınlayan, adeta propaganda aygıtına dönüşen büyük medya ise Osmaniye'de yaşanan hukuksuzluğu ve Barış yürüyüşçülerini görmezden gelmektedir.

*Avukat

ÖNCEKİ HABER

Öğrenciler biçare hazırlığa bir çare

SONRAKİ HABER

Mimarlar Odası'ndan Dünya Mimarlar Günü kutlaması

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...