27 Ocak 2019 14:08

Barış savunucuları: Sorunların çözümü barıştan geçiyor

Akademisyen Vahap Coşkun, yazar Ümit Akdağ, Özgür-Der yöneticisi Süleyman Nazlıcan ve Hak İnisiyatifi yöneticisi Selahattin Çoban ile barışı konuştuk.

(Soldan sağa) Ümit Akdağ, Vahap Coşkun, Süleyman Nazlıcan. | Fotoğraflar: Evrensel

Paylaş

Barış Vakfı’nın Diyarbakır’da gerçekleştirdiği çalıştaya katılan akademisyen Vahap Coşkun, yazar Ümit Akdağ, Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Süleyman Nazlıcan ve Hak İnisiyatifi GYK Üyesi Selahattin Çoban ile barış meselesini konuştuk. Barışı savunmanın zor ve tekrardan ülkenin gündemine sokulmasının önemli olduğunu söyleyen barış savunucuları, “İnsanlara sorunların çözümünün barıştan geçtiğini sürekli hatırlatmalıyız” dediler.

HERKESİN KABUL EDEBİLECEĞİ BİR DİL

Hak İnisiyatifi GYK Üyesi Selahattin Çoban, barışın tüm halkların yararına olduğunu söyleyerek “Toplumun tüm bileşenlerini; batısını, doğusunu Türk’ü, Kürt’ü diğer etnik ve dini yapıları bir masanın etrafına getirip muhalefetin, iktidarın kabul edebileceği ve çatışmanın olmadığı bir ortamın oluşmasını en küçük birimlerden başlayarak sağlamamız lazım” dedi.

Barışı sağlayabilmek için öneriler sunan Çoban, şunları söyledi:

“Önce STK’ler kendi aralarında görev bölüşümleri yapabilirler. Sonra yerelden küçücük kavgaların bitirilerek başlanacağını gerektiğini düşünüyorum. Bunu kendi iç dinamiğimiz ile sağlayabiliriz. Ancak gittikçe bunu aşan dinamikler oluşmalı. Toplumun bizim barış savunumuzdan şüphe etmemesini sağlayabilmemiz, samimi olduğumuzu onlara hissettirmemiz gerekiyor. Herkesin kabul edebileceği bir dil geliştirmemiz gerekiyor.”

Yeniden barış sürecinin konuşulabilmesi için çatışmadan sonraki müzakereci dilin canlı tutulması ve bunu sürekli gündemleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Çoban, “Evet medya bunun çok uzağında. Ancak barışın inşasıyla müzakere ile ilgili bunun sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum. AK Parti maalesef güvenlikçi politikaları bahane ederek şu an toplum üzerinde bir korku hakimiyeti kurmuş. Bunun ilelebet sürmeyeceğini biliyoruz. Demokratik çözüm süreçlerini gördüğümüz günlere dönmemiz gerekiyor” dedi.

BARIŞ TEKRARDAN GÜNDEME SOKULMALI

Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Süleyman Nazlıcan, devletin ilelebet sorunları görmeyip halının altına silme lüksünün olmadığını belirterek, “Siyasetin eninde sonunda bu meseleye çözüm getirmesi gerekmektedir. Eğer biz hayatın olağan akışı içerisinde davranmayı talep ediyorsak, normalleşmeyi ele alıyorsak eninde sonunda barış talebini gündemimize almamız gerekmektedir” dedi.

Barışın tekrar bu ülkenin gündemine sokulması gerektiğini aktaran Nazlıcan, “Geçmişte yaşanan şeyler elbette hafızalarda yer ediniyor ama bildiğiniz gibi ilelebet sürdürülemez. Şu anda milliyetçi devlet merkezli politikalar biraz ön planda. Belirli bir aşamadan sonra bunun çözüm getirmeyeceğini göreceklerdir” dedi.

İÇ POLİTİKA SURİYE’YE GÖRE DİZAYN EDİLİYOR

Yazar Ümit Akdağ, yıllardır süren çatışmalı ortamın olumlu bir sürece doğru evirilmemesinin halk üzerinde bir yıkıklık oluşturduğunu belirtti ve şöyle devam etti:

“Türkiye’deki iktidarın, HDP cephesinin hatta Kandil’in stratejilerinin de bence yanlışlığı söz konusu. Bunların da bir sorgulanması lazım. Bütün bunlar halkın karamsarlığına doğru bir gidişata yol açıyor. Dolayısıyla artık barış kavramı, sorunlara müzakerelerle çözüm bulma yolu giderek itibar kaybediyor, artık neredeyse konuşulmaz hale geliyor” dedi.

Türkiye iç politikasının Suriye’deki duruma göre dizayn edildiğini söyleyen Akdağ, “Suriye’nin iç yapısı ve genel olarak bölgedeki Kürtlerin kaderi ile ilgili durum netleşinceye kadar sanırım bu süreç devam edecek. Suriye politikası üzerinden Türkiye içerisinde oluşturulan milliyetçi blok iktidarının, ‘süreç’ meselesini kısa sürede yeniden ele alabileceğini düşünmüyorum. Küresel güçlerin baskısı altındaki AKP iktidarı da bu baskının altında açıkçası çaresiz bir durumda. Ancak şu anda daha çok MHP stratejilerine mahkum durumda” dedi.

ŞARTLAR YENİ BİR SÜRECİ OLUŞTURABİLİR

Akademisyen Vahap Coşkun, zor süreç ve dönemlerde barışı konuşmanın da oldukça zor bir hal aldığını belirtterek “Şimdi bir çatışma süreci yaşanıyor ve bu çatışma süreci içerisinde bütün barış taleplerini dile getirmek son derece güç bir halde” dedi.

Coşkun, bu süreçte sivil toplum kuruluşlarının yapabileceği işlerin olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Üç temel başlıkta bunları toplayacağım. Bunlardan birincisi, geçmişin muhasebesini çıkartmak yani Türkiye’de bunun ne kadar barış adına yapıldığının muhasebesi. İkincisi, çözüm çerçevesi oluşturmak. Farklı kesimleri işin içerisine katan veya toplumsal grupların hassasiyetini dikkate alan bir çözüm çerçevesi oluşturmak. Üçüncüsü, barış fikrini kamu felsefesi yapmak. Bu son derece önemli bir husus insanlara sorunların çözümünün, demokratik siyasetten, barıştan geçtiği konusunda ki hatırlatmayı sürekli yapmak gerekiyor.”

Türkiye’deki bir çözümün tekrar barış için gündeme gelebilmesinin gerekliliğine vurgu yapan Coşkun, “Suriye’deki durum ile Türkiye’deki durum birbiri ile çok bağlantılı halde. Dolayısıyla Suriye’de bir asgari mutabakat zemini sağlanmadığı sürece Türkiye’de barışı konuşmak daha zor. Ancak; Türkiye’nin kendi iç siyasal aktörlerinin bu konuda bir barış sürecine hazır olması gerekiyor. Şu anda gündem onun üzerine gitmiyor. Seçimler, yerel yönetimlerin nasıl olacağı şeklinde ilerliyor ama eninde sonunda bu konunun gündeme geleceğini ve siyasal aktörlerin bu konuda tavır belirleyecekleri gözüküyor” dedi.  

Geçmişteki ‘çözüm süreçlerinin’ sonuna kadar götürülmediğini ve bu yüzden bir güvensizlik ortamının oluştuğunu belirten Coşkun, “Barış çözümlerini ve buna ilişkin talepleri güncel siyasi beyanlar üzerinden okumamak gerektiği kanaatindeyim. Güncelde verilen beyanlar ile daha farklı olabilir ama şartlar yeni bir sürecin oluşmasını sağlayabilir” dedi. (Diyarbakır/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Mersin'de konkordato ilan eden firmanın civcivlerine yem sağlanacak

SONRAKİ HABER

İsrail'den Venezuela'daki darbe girişimine destek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...