26 Ocak 2019 00:22

İşçilerle kriz sohbeti: Poşete bile para vermek zorumuza gidiyor

Tarık KAYA
İstanbul

Yerel seçimler yaklaşırken, krizin etkileri de daha fazla yansıyor. Biz de İkitelli'de mahalle kahvesinde işçilere seçimden beklentilerini, krizin etkilerini, poşet tartışmalarını konuştuk… İşçiler krizin etkilerini konuşmak konusunda rahat ama çözümler, ne yapılacağı konusunda karamsarlar. Doğal gaz ve elektrik faturalarının yakıcılığı öne çıkarken, hükümetin sunduğu “enflasyonla topyekün mücadele” de işçileri ikna etmemiş görünüyor.

İşçilerden biri örneğin “Mağazadaki indirim etiketinin altındaki fiyata bakıyorsun, aslında zam yaptıklarını görüyorsun; indirimli yazan 256 liralık montun altındaki etikete bakıyorum 239 çıkıyor” diye yaşadığı bir olayı anlatıyor. Asgari ücrete yapılan zamma dair işçilerin görüşleri ilk bakışta olumlu. İşçiler genel olarak “400 liralık bir zam, iyi bir zamdır” diyor. Ama yine kendilerine hiç sorulmadan, yapılan zammın eridiğini, her şeye zam gelmemiş olsaydı yapılan zammın bir anlamı olabileceğini söylüyorlar. Bir işçi “Futbol kulüplerinin borçlarını bile bize ödetiyorlar, biz transfer yapmadık, ben takım bile tutmuyorum” diyor. Yine de kriz tartışmalarının eskisi kadar yoğunlukta olmadığı, pazar fiyatları ve doğal gaz fiyatlarının bir ölçüde konuşulduğu söylenebilir. Marketlerde poşetlerden ücret alınmasına ne diyorsunuz dediğimizde ise poşetin çevre koruma amacıyla satılmadığını, şirketler kazansın diye yapıldığını söyleyenler çoğunlukta. “Esas poşete bile para vermek insanın zoruna gidiyor” şeklinde ifade ediyorlar.

SOSYAL YARDIMLAR KOPUŞU ZORLAŞTIRIYOR

Krizin yerel seçimlere etkileri konusunda da farklı görüşler var, birkaç işçi çevresinde bir sürü yardım alan insanın olduğunu, bu nedenle ekonomi kötüleştikçe AKP’den kopma şansları azalıyor. Bu yardımlara bir şekilde bağımlılar. Belediye seçimleri de bu yardım dağıtım ağı açısından önemli bir yerde duruyor. AKP’li işçilerin de bu durumdan sıkıldığını, kötüye gidişten etkilendiğini, AKP’ye oy vermeyeceğim diyenlerin sayısında bir atış olduğunu söylemek mümkün. Ama İkitelli’de bir genelleme yapılması zor gibi. Çünkü her seçimde bu tür tutum değişiklikleri olabiliyor. AKP’yi çok keskin savunan ama bugünlerde AKP’yi tartışan işçiler konusunda ise bir artış olduğu kesin. Sohbet ettiğimiz işçilerden biri şöyle ifade ediyor, “Erdoğan’ın çözemediği ekonomik sorunu, Kılıçdaroğlu çözebilir mi, değişsin ama değiştirecek bir lider ben göremiyorum” Belediyeye bağlı bir firmada çalışan işçi şöyle devam ediyor “AKP seçim için çoğu ihaleyi durdurdu, seçime hazırlanıyor, ekonomik durgunluğun bir nedeni de belediyenin seçim için ayırdığı kaynaklar. AKP ile iş yapan çoğu firmada seçim endişesi var.” AKP referansları, belediye şirketleri, kamu ihaleleriyle iş yapan birçok şirket sözleşme yenilemek için kritik eşiğin aşılmasını bekliyor böylece. AKP’li olmayan ama ihale almak için AKP’nin kazanmasını isteyen de epey kesimin olduğu çokça ifade ediliyor.

KULLANILAN DİLE DİKKAT ETMEK GEREK

Adayların silik olduğu konusunda da AKP’li CHP’li herkes hemfikir. İşçilerden biri bunu “Binali Yıldırım’ın aday gösterilmesine, en büyük rant kapısının başına kendisine en fazla kukla olacak, el kırılsa, yen içinde kalacağı bir ismin geçirildiğini söylüyor.” CHP’nin adayının da bir heyecan yaratmadığı gözüküyor. Adayların öne çıkmadığı koşullarda siyasal kamplaşmanın oy davranışında etkili olacağı söylenebilir. Geçen seçimlerde HDP’ye oy veren işçilerden biri, “Kayyım atayan, halkın iradesini yok sayan AKP, karşısında birleşebileceğimiz herkesle birleşeceğiz” diyor, CHP adaylarının desteklenmesine ilişkin tartışmaları da olumlu karşılıyor. İttifaklar yapılmasına genel olarak bir itiraz yok gibi. Yani birleşilsin, birlikte hareket edilsin gibi bir duygu var, HDP’li ve CHP’li işçilerden yansıyan. Ancak yine adayların bu birlikte hareketi temsil etmediğine dair itirazlar var. Genç bir işçi, komedyenlerin, sanatçıların, CHP’den daha aktif politika yaptığından yakınıyor. Bu yüzden de seçimlerden çok umudu olmadığını aktarıyor. Sanatçı Metin Akpınar’ın Erdoğan’ın tepki gösterdiği konuşmasına gelince, işçiler niyetinden bağımsız hızlıca yanlış bir yere çekilebileceğini söylüyorlar Akpınar’ın sözlerini. Bu yüzden muhalefet yaparken Cumhurbaşkanından korktuğu için değil ama siyasi kamplaşmanın malzemesi olmamak için daha titiz bir dil kullanılmasından taraflar. AKP’li bir işçinin tepkisini şöyle aktarıyorlar “Sonu böyle olur, şöyle olur, diyende Cumhurbaşkanını tehdit etmiş olmuyor mu?​” Başka bir işçi şöyle özetliyor tartışmayı “Evet böyle demek yerine, ne olmalıydı, ne yanlış yapılıyor”u anlatan, AKP seçmenine dost bir dil kullanılması gerekiyor.

ÖNEMLİ GÜNDEM EKONOMİ

Görünen o ki kriz tartışmalarının düzeyi biraz düşse de hâlâ işçilerin en önemli gündemleri ekonomi. Ama hem ekonomi gem de seçimler meselesinde çok umutlu görüşler, beklentiler yok ve yerel seçimlerde de ekonomi konusunda da bir şey söylerken işçiler siyaseten karşılığını düşünerek, bundan önceki siyasi ayrışmaları referans alarak yanıt veriyorlar. AKP’li işçiler ekonomik sorunları tek adam ittifakına bağlamazken, CHP’liler ve HDP’lilerde ekonomideki kötü gidişi sistemle bir bağını sorgulamadan doğrudan AKP’nin kötü yönetimine bağlıyor.

Evrensel'i Takip Et