25 Ocak 2019 10:37

Hukuk örgütleri: Tecrit ceza hukuku sistemine aykırıdır

Hukuk örgütleri ortak açıklamayla açlık grevlerine ilişkin "İnsan haklarına dayalı hukukun işlerlik kazanmasını talep ediyoruz" dedi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Hukuk örgütleri tecrit nedeniyle cezaevlerinde devam eden açlık grevleri ve kritik eşiği geçen Leyla Güven'in durumuna ilişkin ortak basın açıklaması yaptı. Hukukçular açıklamalarında, başta Abdullah Öcalan olmak üzere diğer hükümlüler ve tutuklular için “insan haklarına dayalı hukukun” işlerlik kazanmasını talep ettiler.

Demokrasi İçin Hukukçular (DİH), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), Katılımcı Avukatlar (KAV) ve Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV) İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde tecrit nedeniyle cezaevlerinde devam eden açlık grevleri ve kritik eşiği geçen Leyla Güven'in durumuna ilişkin ortak basın açıklaması yaptı.

‘AÇLIK GREVLERİNİN SEBEBİ ÇİFTE STANDARTLI HUKUK UYGULAMALARI’

Açıklamada ilk olarak Avukat Bahri Belen konuştu. Belen, ülkedeki hukuk sorunlarının çıkış noktasının çifte standartlı hukuk anlayışı ve uygulamaları olduğunu ifade etti: “Leyla Güven’in ve birçok mahpusun açlık grevine başlamalarının sebebi, çifte standartlı hukuk uygulamalarıdır. Sayın Öcalan’ın İmralı’daki tecridi mevcut anayasal sistem içerisinde hukukun farklı ve yanlış anlaşılmasından kaynaklıdır.”

‘TECRİT CEZA HUKUKU SİSTEMİNE AYKIRI’

Belen’in ardından Avukat Yıldız İmrek, DİH, ÇHD, ÖHP, TOHAV, KAV, ÖDAV ve İHD adına hazırlanan ortak basın metnini okudu. İmrek, HDP Milletvekili Leyla Güven’in yaşanan hukuksuzluklara karşı açlık grevine başladığını ve grevin 80. gününde yaşam sınırına dayandığını belirtti: “Milletin vekili Leyla Güven, yüzlerce mahpusla birlikte Abdullah Öcalan'a, İmralı adasında uygulanan yasaya aykırı tecridin, Guantanamo rejimine dönüşen infaz uygulamasının yasa dışılığına, hukuka aykırılığına ve insanlığa aykırılığına dikkat çekmek için kendi yaşam hakkını ortaya koydu. Sayın Öcalan’a uygulanan İmralı infaz rejimi, uzun süredir uygulanan tecrit, ceza hukuku sistemlerine; bu ülkede uygulanan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanuna da aykırıdır.”

‘TECRİT ANAYASAYA VE AİHS’E AYKIRI’

İmralı’daki infaz ve tecridin, Anayasaya da aykırı olduğunu kaydeden İmrek, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 3. maddeye göre; hükümlüye hangi ceza nedeni ile ilgili olursa olsun ‘gayri insani yahut haysiyet kırıcı’ bir ceza infazına ve muamelesine tabi tutulamayacağı belirtiliyor. Milletin vekili Leyla Güven gibi biz hukukçular da; Abdullah Öcalan ile ilgili ailesi, yakınları, avukatları ve verilen ceza nedeniyle tayin edilen ‘yasal temsilcisi’ ile görüşmesinin, iletişiminin engellenmesi şeklinde uygulamaya varan tecritin, infaz yasasına, Anayasaya ve AİHS’e aykırı olduğunu görüyor ve tespit ediyoruz. Ceza hukuku disiplinleri; ceza kanunları, ceza muhakemesi kanunları ve infaz kanunları ile bir bütündür. Bu kanunlar bütünü ve uygulaması oradaki devletin, otoriter mi yoksa hukuk devleti nitelikli mi olduğunun göstergesidir.” dedi.

‘BİR RÜYAMIZ VAR’

İmrek şöyle devam etti: “Biz hukukçuların ‘bir rüyası’ var; Hukuk güvenliği sağlayan, özgürlükleri güvenceleyen, adil ve etkin yargının işlediği, adaletin kurulduğu demokratik bir toplum. Biz aşağıda imzası bulunan hukukçuların talebi; başta Sayın Öcalan ve diğer hükümlüler ve tutuklular için 'insan haklarına dayalı hukukun' işlerlik kazanması. İmralı’da uygulanan ve usule aykırı tecride, en azından yasal temsilci ve avukatları ile yasa yolu başvurularını kullanılabilmesini sağlayacak görüşme ve iletişimin sağlanması, bu konuda adımlar atılmasıdır. Bunlar yapılmalıdır ve yapılması konusunda adımlar atılmalıdır ki, hak ve hukuk için en temel yaşam hakkını ortaya koyan Leyla Güven ve diğer açlık grevine başlayan insanlar da, böyle bir eyleme ihtiyaç duymasın.”

‘DÜŞÜNCELERİMİZ TECRİT ALTINDA’

ÖHP adına konuşan Avukat Serhat Çakmak, İmralı’daki tecridin topluma yayıldığını belirterek, “Belki dışardayız özgürüz ama düşüncelerimiz tecrit altında. Tüm ülkenin toplumsal barış ve huzura kavuşması için tecridin kalkması elzemdir” dedi. TOHAV’dan Avukat Rengin Ergül, kimsenin temel hak özgürlükleri pazarlık konusu yapılamayacağını söyledi. İHD adına konuşan Fırat Vural ise, İHD olarak yaşam hakkını savunduklarını ifade etti: “Sağlık ve yaşam hakkı için tecridin kaldırılması gerekmektedir. İHD olarak pazartesi günü Adalet Bakanlığına yazı yazarak tecridin kaldırılmasını talep edeceğiz.” (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Ekrem İmamoğlu'dan 'Kürt seçmen' yanıtı: Her kesimin oyuna talibiz

SONRAKİ HABER

Anamur’da hortum tarım arazilerine ve hayvanlara zarar verdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa