16 Ocak 2019 11:17

17-25 Aralık çatı davasında gerekçeli karar açıklandı

17-25 Aralık çatı davasına ilişkin gerekçeli kararda, "hükümetin istifasını sağlamaya yönelik eylemlerin anayasayı ihlal suçu oluşturduğu" savunuldu.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

17/25 Aralık çatı davasında gerekçeli karar açıklandı. Kararda, "17-25 Aralık 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen hükümetin iş göremez hale getirilmesi ve istifasını sağlamaya yönelik eylemlerin anayasayı ihlal suçunu oluşturduğu" öne sürüldü.

Kararda, "güç dengesini ele geçirdiğini düşünen örgütün emniyet, adliye ve medya yapılanmasının, 2006'dan itibaren planlı ve sistemli iş birliğiyle kamu kurumlarında kitlesel tasfiyelere neden olan operasyon ve soruşturmalara başladığı" savunuldu ve "örgütün nihai amacının cemaat zümre egemenliğine dayalı teokratik totaliter rejim kurmak olduğu" söylendi.

Kararda, "FETÖ/PDY örgüt mensuplarınca 17-25 Aralık 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen hükümeti yıkmaya teşebbüs eylemlerinin, anayasayı ihlal suçu yönünden vahim bir araç suç olarak görülebileceği" savunularak "esasında örgütün bu eylemlerle siyasi ve ekonomik kriz ve kaos ortamı oluşturarak hükümeti iş göremez hale getirip istifaya zorladığı" kaydedildi.

MİT TIR'LARI, "İNSANİ YARDIM TIR'LARI" OLARAK NİTELENDİ

"Hükümetin iş göremez hale getirilmesi ve istifasını sağlamaya yönelik eylemlerin aynı zamanda anayasayı ihlal suçunu oluşturduğu" ifade edilen kararda, MİT TIR'ları vakasına ilişkin de aynı suçlama yöneltildi. Raporda MİT TIR'ları "insani yardım TIR'ları" olarak nitelendi.

Gerekçeli kararda "Hükümet tarafından 17/25 Aralık 2013 tarihlerindeki darbe girişimi püskürtülerek, örgütün emniyet, yargı ve medya yapılanmasına yönelik operasyonlara başlanması üzerine, 1 ve 19 Ocak 2014'te MİT'in kullandığı insani yardım TIR'larının örgütçe durdurulması suretiyle devletin Suriye'deki terör örgütlerine yardım ettiği intibasının oluşması istendiği" savunuldu. Bununla da "dış güçler vasıtasıyla devletin ve hükümetin zora sokulup kaos ortamı yaratılmasının amaçlandığı" öne sürüldü.

Kararda, şunlar kaydedildi:

"Yukarıda anlatılan ve örgüt mensupları tarafından örgüt amaçlarının gerçekleştirilmesi için işlenen suçların Anayasayı ihlal suçu yönünden vahim nitelikteki araç suçlar olduğu anlaşılmıştır. Hukuk kılıfı altında hukuka aykırı şekilde örgüt liderinin ve örgüt imamlarının emir ve talimatları ile örgütün yargı, emniyet, jandarma ve medya yapılanmasındaki mensupları tarafından örgütün devleti ele geçirip anayasal düzeni değiştirmek ve örgüt ideolojisini hakim kılmak amacıyla örgüt tarafından yapılan planlama ve strateji doğrultusunda cebir şiddet tehdit korkutma ve baskı altına alma yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilen eylemlerin, Anayasayı ihlal suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır."

NE OLMUŞTU?

17 Aralık 2013 sabahı dönemin Cumhuriyet Savcısı Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç'in talimatıyla, birçok kişinin gözaltına alındığı büyük bir operasyon başlatılmış ve gözaltındaki kişilere "Rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık" gibi suçlamalar yöneltilmişti.

Gözaltına alınanlar içerisinde dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, işadamları Ali Ağaoğlu, Reza Zarrab ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de aralarında yer aldığı 89 kişi vardı.

Evlerden çıkan ayakkabı kutularındaki paralar ve para sayma makineleri ülke gündemine oturmuştu.

Operasyonlar 25 Aralık'ta da devam etmiş ve kamuoyunda "17-25 Aralık Operasyonları" olarak isimlendirilmişti.

Operasyonu yöneten savcılar ve emniyet yetkilileri daha sonra "FETÖ" suçlaması ile tutuklanmıştı. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Bakanlığa göre havalimanındaki ölümler doğalmış

SONRAKİ HABER

"Feray Şahin’i katleden polis başka cinayetler de işleyebilir"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...