16 Ocak 2019 09:11

Akademinin boşluklarından sermaye sızıyor

Üniversitelerin bilim merkezleri olmaktan çıkıp para karşılığı diploma basan ticarethaneler haline gelmesi bu cinayetin başka bir yüzünü oluşturmakta.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Janset REYHAN

Kayseri

Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan Ceren Damar kopya çektiğini tespit ettiği öğrencisi tarafından odasında acımasızca katledildi. Ceren Damar’ın genç yaşında türlü engellerle dolu akademik yaşamda kalma kararı dahi çok değerliyken, mesleğini ahlaki ve etik bir çerçevede sürdürme gayretinin hayatına mal olmuş olması yaşanan acıyı katmerlendirmektedir. Ceren Damar’ı kaybetmemiz, üniversitelerimizin ne öğrenciler ne de akademisyenler için güvenli olduğu gerçeğini acı bir şekilde yüzümüze vurmuştur. Ceren hocanın katledilmesi münferit bir olay olmayıp, bu olayın altında üniversitelerdeki çalışma şartlarından ülkedeki iktidar eliyle şiddetin tırmandırılmasına, akademideki cinsiyet eşitsizliğinden eğitimin ticarileştirilmesine kadar geniş bir yelpazede sayılabilecek yanlışlıklar dizisi yatmaktadır.

HER TÜRLÜ GÜVENCEDEN YOKSUN

Akademisyenler üniversitelerde güvencesiz şekilde çalışmaya zorlanıyor. Araştırma görevlileri ise bu güvencesiz çalışma ortamının ağırlığında en çok ezilen, görev tanımlarının net olmaması nedeniyle angarya diye tabir edilebilecek işler de dâhil olmak üzere birçok işi yapan bunun karşılığında sabit ücretler alan ve öğrencilerle en çok karşı karşıya kalan kişilerdir. Üniversitelerin sürekli artan kontenjanları ve bunun karşısında çok kısıtlı olan akademik kadro sayılarının ortaya çıkardığı tüm yükler de araştırma görevlilerinin sırtına yüklenmiştir. Ayrıca daimi kadroların kaldırılması araştırma görevlilerinin çalışma güvencesini de ortadan kaldırmış olup, genç akademisyenleri hem ücret hem de çalışma güvencesizliği ile karşı karşıya bırakmıştır. Genç akademisyenler bu güvencesiz çalışma ortamında sıklıkla öğrencilerin tehditlerine hatta tacize varan davranışlarına maruz kalmaktadır ve dolayısıyla çalışma ortamlarında can güvenliği de dâhil olmak üzere her türlü güvenceden yoksun çalışmaya mahkûm edilmiştir.

“BENZER DURUMLAR DAHA ÖNCE YAŞANMIŞ”

Üniversitelerin bilim merkezleri olmaktan çıkarılıp para karşılığı diploma basan ticarethaneler haline getirilmesi işlenen cinayetin başka bir yüzünü oluşturmaktadır. Yükseköğretimden bilimin çıkarılıp, alınan eğitimin salt diploma alma sürecine indirgenmesi, öğrencilerin diploma almak için her yolu meşru görmesine sebep olmaktadır. Üniversite yönetimleri akademisyenlerin şikâyetlerini dikkate almazken, öğrencilerin derslerden geçmesi veya diploma almaya hak kazanması için akademisyenlere baskı uygulamaktadır. Olayın yaşandığı Çankaya Üniversitesi’nde daha önce de öğrencilerden şiddet gören akademisyenlerin şikâyette bulunduğu fakat yönetimin şikayetleri değerlendirmediği öğrenilmiştir. 2017 yılında aynı üniversitede araştırma görevlisi olan Emre Yılmaz, öğrenciler tarafından darp edildiğini fakat yönetimin buna karşı bir adım atmadığını açıklamıştır.

Üniversitelerin kurumsal sistemlerinden veya kadro statülerinden kaynaklanan ciddi sorunlara bir de iktidarın üniversiteleri baskı ve sindirme yoluyla kontrol altında tutmaya yönelik politikaları eklenmiştir. Öğretim üyelerinin KHK’larla ihraç edilmesi, okul önlerinde cübbelerinin polisler tarafından çiğnenmesi akademisyenlerin siyaset ile terbiye edilebileceği algısını beslemektedir. BİMER ve CİMER üzerinden yapılan ihbarlar yüzünden akademisyenler soruşturma hatta mesleklerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalırken, derslerde sansür ve otosansür uygulanmakta, dolayısıyla bilimsel özgürlüğün altı oyulmaktadır. Öğrenciler derslerinden kaldığı hocalarını asılsız ihbarla şikayet edebilecek noktaya gelebilmektedir. Hayli zor ve emek isteyen bir mesleğin bizzat devlet eliyle itibarsızlaştırılması, her türlü güvenceden mahrum hale getirilmesi akademisyenlerin şiddet gördüğü, öldürüldüğü bir ortamın yaratılmasına sebep olmuştur. Bilimsel yetkinliğin siyasi yakınlıktan daha az değer gördüğü üniversitelerimizde öğrencilerin, siyasi şiddetin taşeronluğunu yapabilecek kindar bireyler haline getirilmiş olması, böylece öğrenciler ve akademisyenlerin terbiye edilmeye çalışılması Ceren Damar’ın katledilmesinin ve yüzlerce akademisyenin şiddete ve tehdite maruz kalmasının yolunu hazırlamıştır.

CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİN AKADEMİDE TETİKLEDİKLERİ

Akademideki cinsiyet eşitsizliği de bu cinayetin altında yatan sebeplerden bir tanesidir. Kadının konumuna dair cinsiyetçi bakış açısı ve kadın emeğinin ikincil görülmesi akademik hayattan söküp atılmış değildir. Kadın akademisyenler kadrolarının yükselmesi için erkek akademisyenlerden çok daha fazla çalışmak zorundadır. Bunun karşısında daha az itibar gördükleri ve daha az güvende oldukları bir üniversite ortamı ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Öğrenciler kadın akademisyenleri kendi üzerlerinden otorite kurmaya çalışan kaprisli ve kibirli insanlar olarak görürken, kadın akademisyenlerle aynı davranış kalıplarını sergileyen erkek akademisyenleri başarılı olarak nitelendirmektedir. Üniversite yönetimlerinde erkek akademisyenler kadınlara oranla daha etkin ve söz sahibi konumlara getirilmektedir. Tüm bunlar kadına yönelik şiddeti akademik hayat içerisinde de yeniden örgütlemekte, kadın akademisyenleri öğrencilerin şiddetine daha açık hale getirmektedir.

ÜNİVERSİTELERİ SERMAYEYE TESLİM ETMEMEK İÇİN...

Ceren Damar gibi yaşamının en verimli dönemini bilime ve akademiye adamış akademisyenler iş, ücret ve yaşam güvencesine sahip koşullarda çalışmayı hak etmektedir. Üniversitelerin güvenliğinin hak arayan öğrencilere ve akademisyenlere saldıran güvenlik görevlileri ve insan boyunda turnikelerle sağlanamayacağı açıktır. Üniversitelerin ticarethaneler olmasını engellemek ve üniversitelerimizi biz öğrenciler ve hocalarımız için güvenli yerler haline getirmek hepimizin en acil sorumlulukları arasındadır. Üniversitelerimizi, hocalarımızı ve geleceğimizi sermayeye ve şiddete teslim etmemek için parasız, bilimsel, demokratik eğitim talebimizi daha da yükseltmek en büyük zorunluluğumuzdur.

ÖNCEKİ HABER

Resmin tamamını görmek

SONRAKİ HABER

Sarı basın kartı düzenlemesi Meclis gündemine taşındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...