16 Ocak 2019 07:30

Bir kavram: Agnostisizm (Bilinmezcilik)

Bu sayımızda, günlük yaşamda sıkça duyduğumuz Agnostisizmi inceledik.

Paylaş

“Agnostisizm, utangaç bir materyalizmden başka nedir ki? Agnostiğin doğa anlayışı, baştan sona materyalisttir. Tüm doğal dünya, yasaların hükmü altındadır ve dışardan her türlü etkiyi kesinlikle dışlar. Fakat, diye ekler agnostik, bize bilinen dünyanın ötesinde en yüce bir varlığın varlığını ya da yokluğunu tanıtlayacak durumda değiliz.”  (Engels, Sosyalizmin Ütopyadan Bilime Gelişmesi, İnter Yayınları, s.21)

Agnostisizm, genellikle tanrının varlığı ya da yokluğunu bilmenin imkansız olduğunu savunan akımı ifade eder. Marksist literatürde ise agnostisizm, nesnel dünyayı bilme imkanını reddetme anlamına gelir. Agnostisizm, kuşkuculuğun bir uzantısıdır, fakat kuşku doğru bir araştırma usulüyken, agnostisizm bu kuşkuyu bilginin imkansızlığına vardıracak kadar ileri götürür.

AGNOSTİSİZME GÖRE DÜNYA BİLİNEBİLİR Mİ?

Bilinç, maddi dünyayı doğru bir biçimde yansıtma yeteneğinde midir? İnsan, doğanın ve toplumun gelişmesini yöneten yasaları, dış nesnelerin temel özelliklerini ve ilişkilerini bulma yeteneğinde midir? Eğer bu yetenekte ise, o zaman, onun bilgisi, tamamlanmış, ayrıntılarına kadar ulaşılmış ve son biçimini almış mıdır, yoksa daha kısmi bir halde midir? Bu sorulara yanıt getiren kavramlar ve öğretilerin hepsinin toplamı bilgi teorisini ya da epistemolojiyi oluşturur. Hepimiz geniş bir şeyler çeşidini tanımaktayız ve hiç kimsenin, geçerliği konusunda kuşkuya kapılmayacağı bilgiye sahibiz.

Elektriğin nasıl devreye sokulacağını, bir konserve kutusunun nasıl lehimleneceğini, bir makinenin nasıl harekete geçirildiğini ya da bir rehberde nasıl telefon numarasına bakılacağını biliriz. Günlük deneyimlerle sınanan bu bilgi birikimi, bilgimizin doğruluğu ve güvensizliği konusundaki her türlü kuşku olasılığına son vermiş görünmektedir.

Ne var ki, ilk bakışta kesinkes hiçbir kuşkuya yer vermiyor görünen şeyin, çoğu kez doğru olmadığı ortaya çıkmaktadır. Deneyimine güvenerek, insanlar, yerin düz ve durağan olduğunu kabul ediyorlar ve güneşin gökyüzünde aşağı ve yukarı doğru hareket ettiğine inanıyorlardı.

Ama bugün, her okul çocuğu bilmektedir ki, Dünyanın biçimi küreye yakındır ve Güneşin etrafında dönmektedir. Böylesine olgular, bildiklerimizin gerçekten doğru ve kuşkuya yer bırakmayan şeyler olduğu konusunda bizi şaşkınlığa düşürüyor.

YANILGILARA KARŞI GÜVENİLİR BİR BİLGİLENME YÖNTEMİ VAR MIDIR?

Bu türden sorular, eski çağların filozoflarının kafalarında uyanmıştır. Eski Yunan materyalist filozoflarından Demokritos (MÖ 460-370 dolaylarında) ve Epiküros (MÖ 341-270) dünyanın bilinebildiği ve bilgimizin şeylere ve olaylara ilişkin bize doğru bir fikir verdiği konusunda hiçbir kuşku duymadıkları halde, Kratylos, şeylerin, bilinmelerine zaman kalmayacak kadar çabuk değişmelerinden ötürü, dünyanın bilinmezliğini öne sürmüştü.

Böylece, felsefe tarihinde, dünyanın bilinmesi olanağının hem yanında hem de karşısında görüşler buluyoruz. Bu nedenle asıl sorun, yalıtılmış olguların bir sıralaması sorunu değil, daha çok bilgilenmenin bir tahlili, belli başlı özelliklerinin, nesnel yasalarının araştırılması sorunudur. Yani “bilinebilirdir” ya da “bilinmezdir” diye tekil bir hüküm vermekten ziyade, hangi nesnel yasalara dayanarak “bilinir olup olmadığını” ortaya koyma sorunuyla karşı karşıyayız.

BİLGİ EDİNİMİNE BİR ÖRNEK

Bilinmezciliğe karşı çıkan diyalektik materyalist bilgi teorisinin ana konumu şudur: Dış dünyanın bilinmesi, insanın aletler, araçlar ve öteki düzenekler yardımıyla yürüttüğü deneylemeden kaynaklanır. Maddenin en temel özellikleri konusundaki bilgimiz, belli maddi nesneleri yeniden üretmeye ya da istediğimiz yönde değiştirmeye yardımcı oluyorsa, o zaman bu bilgi geçerli bir bilgi olarak görülür.

19. yüzyıl Fransız filozofu Auguste Comte, örneğin, Ay’ın ters yüzünün insan için hep bir gizem olarak kalacağını kesin bir biçimde öne sürdü. Ne var ki, Ay’ın öte yanının resimlerini çeken yapay uydular kadar, Ay taşından örnekler getiren Ay robotları ve astronotları tarafından Ay yüzey şekillerinin araştırılması da yukarıdaki sorulara doğru yanıtlar sağlanmasını olanaklı kıldı.

Demek ki, birincisi, ister duyumlar aracıyla olsun, ister aletler aracıyla olsun, bir nesneyi bilmek için gözlem esastır. İkincisi, insanlar, bir şeyin temel özelliklerini ve onu yöneten yasaları ancak incelenmekte olan görüngü ile dinamik olarak karşılıklı etkide bulunarak bilgilenebilir.

SÜREÇLE ETKİLEŞİME GİRMEK

Dış görüngüleri, bunların yaşamsal işlevleri içine karışmadan, incelenen süreç ile karşılıklı etkileşime girmeden gözlemlemek, pasif tasarıma girişmek demektir. Bundan, ancak şeyler ve olaylara ilişkin bazı bilgiler çıkarabiliriz, ama bunların daha derin ilişkileri, temel nitelikleri ve bağıntıları konusunda hiçbir şey öğrenemeyiz.

Bir ağacı tasarımlayarak, yapraklarının biçimini ve rengini, tacının biçimini, kabuğunun özel niteliklerini vb. tanımlayabiliriz. Ama bu ağacın yaşını, gövde kesitindeki görülebilen halkaların sayısıyla belirlemek için, onu kesip biçmek zorundayız.

Bitkinin hücrelerinin nasıl kurulmuş olduğunu ya da bunlar içinde biyokimyasal tepkimelerin nasıl geliştiğini ortaya koymak için mikroskop ve kimyasal belirteçler kullanmak zorundayız. Onu karanlıkta tutarak ya da karbondioksiti olmayan bir havada tutarak ya da genel olarak toprakta bulunan şu ya da bu besinden yapay olarak yoksun bırakılmış bir toprağa dikerek vb., ağaç ya da onun bölümleri için yapay bir ortam yaratmak zorundayız.

Ağacın kerestesinin kimyasal bileşimini ya da sertlik derecesini ya da esnekliğini bulabilmek için, ağacı daha da karmaşık işlemlerden geçirmek zorunda kalırız; gövdenin çeşitli bölümlerine, köklerine, dallarına ve yapraklarına, birçok kez kimyasal maddeler uygulayarak bükülmesini, kırılmasını saptarız. Nesne ile olan bu aktif karşılıklı etkileşim, deneyleme olarak tanımlanır. Deneyle, pasif tasarımlama ile öğrenemeyeceğimiz şeyleri öğreniriz.

ÖNCEKİ HABER

Diriliş Ertuğrul dizisinin setinde 'çocuk oyuncuya şiddet' iddiası

SONRAKİ HABER

Sayıştay: Yer altında taşeron, vahim olaylar meydana getirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...