04 Ocak 2019 23:32

Halk sağlığı bahane, vergi şahane

Prof. Dr. Beyza Üstün “Paralı poşet uygulaması bir taraftan halkın sırtına yük diğer taraftan bakanlığın bütçesini kalkındırma projesi” dedi.

Fotoğraf: Mahmut Serdar Alakuş/AA

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

Çevre Yasası değişikliğiyle naylon poşet ve plastik ambalaj tüketimine getirilen sınırlama kapsamında, alışveriş poşetleri ücretle satılmaya başladı. 25 kuruştan satılan plastik poşetlerin 10 kuruşu maliyete kesilirken 15 kuruşluk kısmı da vergi olarak devlete yatırılacak. Prof. Dr. Beyza Üstün değişikliği “Paralı poşet uygulaması bir taraftan halkın sırtına yük diğer taraftan bakanlığın bütçesini kalkındırma projesi.” şeklinde yorumladı. 

Her yıl 25 milyar naylon poşet kullanılan Türkiye’de paralı poşet uygulamasının poşet kullanımını azaltacağı öngörülüyor ancak üretimine ilişkin herhangi bir sınırlama söz konusu değil. Resmi verilere göre farklı sektörlerde toplam 8 milyon 612 bin ton plastik üretiliyor ve 1 milyon 800 bin ton plastik ambalaj piyasaya sürülüyor. TBMM Genel Kurulunda kabul edilen Çevre Yasası değişikliği kapsamındaki naylon poşet uygulamasını Prof. Dr. Beyza Üstün ve İstanbul Çevre Mühendisleri Odasından Fırat Durel ile konuştuk.

‘SERMAYENİN YENİ AÇILIM ALANI’

Çevrenin ve ekosistemin korunması için cezayla ya da parayla önlem alınamayacağını savunan Çevre Mühendisi Prof. Dr. Beyza Üstün “Para karşılığında yapılan hiçbir stratejik hamle yaşamı korumaz. Bu sermayenin yeni bir açılım alanıdır. 2011’den bu yana baktığımızda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yaşam alanlarını sermayeye sunan, yapılaşmaya açan ve buradan sermaye biriktiren bir devlet organı. Bu değişiklik de Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ayrı bir bütçe katkısı sağlıyor. Ortada bir plastik poşet üretimi var ve bakanlık ya da sistem diyor ki, ‘Öde ama kullan’, ‘yaptığın aykırılıktır bunun karşılığını peşinen öde.’ Ödeyerek kullandırarak bir şeyi azaltmanız mümkün değil. Bunun halkın bütçesine girdisi şüphesiz gerçek.” dedi.

BÜTÇEYİ KALKINDIRMA PROJESİ!

“Poşet üretimi devam ediyor, plastiğin gerekli gereksiz bütün alanlarda üretimi devam ediyor.” diyen Üstün “Doğanın tanımadığı, parçalanma süreleri yüzlerce yılı bulan, ekosistem açısından ciddi olarak tehlikelilik boyutu olan böylesi bir maddenin kullanımdan ve üretimden kaldırılması yerine ‘Üretiyoruz ama az kullan bak’ deyip bütün yükümlülüğün halkların sırtına vurulması trajikomik. Paralı poşet uygulaması bir taraftan halkın sırtına yük diğer taraftan bakanlığın bütçesini kalkındırma projesi.” ifadelerini kullandı.

‘PLASTİK KULLANIMINI ÖNLEYECEK BİR STRATEJİ DEĞİL’

Paralı poşet uygulamasını “çevreci” görünümlü bir strateji olarak yorumlayan Üstün, öncelikli olarak plastik üretiminin sınırlandırılması gerektiğini vurguladı: “Bu uygulama; plastik üreticisine dur demeyen, üretimine yol veren, oradan sermaye birikimine izin veren ama onun ürettiğinin yükünü halka doğru ekleyen, dolayısıyla çevreci görünümlü ‘iyilik yapıyoruz’ stratejisi. Yani değişen bir şey olmayacak. Aynen suyun ticarileştirilmesinde olduğu gibi. Suyun şirketlere verilmesinin ve parayla suyun satılması ‘Fazla kullanımın önlenmesi’ olarak yorumlanmıştı. Halk fazla kullanamaz zaten belli oranda kullanır. Poşeti de öyle. Azaltmak çoğaltmak oranıyla ilgili değil. Bu uygulama sürekli üretilen ve hayatımızın her evresine giren plastiğin kullanımını önleyecek bir strateji değil.” 

'HALK SAĞLIĞI İÇİN PLASTİK ÜRETİMİ SINIRLANDIRILMALI’

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinden Fırat Durel de, halk sağlığı açısından plastik üretiminin sınırlandırılması gerektiğine dikkat çekti. Plastiklerin doğada çözülmediğini fakat deforme olarak çok küçük parçalar halinde (mikroplastik) etrafa dağılıp sucul ortamlarda depolandığını anlatan Durel, “Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’deki sofra tuzlarının tamamında (deniz tuzu, kaya tuzu, göl tuzu vs.) mikroplastik olduğu ortaya çıkmıştı. Mikroplastik, vücuttan atılamayan kanserojen üreten bir madde. Bu halk sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor ve kanser oranlarını da ciddi şekilde arttırıyor.” dedi. “Poşet makyajıyla” sermayeye katkı sağlanacağını ifade eden Durel şöyle devam etti: “Yasaya baktığımızda çok göstermelik bir biçimde sadece poşeti ortaya çıkarıyor. Biz de bugün yalnızca fiyatı ve ne kadarının devlete ne kadarının firmaya gittiğini tartışıyoruz. Halbuki esas problem tek kullanımlık plastiklerin sınırlandırılması, dayanıklı tüketime yönlendirilmesi, plastik ambalajların azaltılması. Mevcut yasa ile sorun üreticiye yani aslında kapitalist ilişkilere değil, onu tüketen işçi-emekçiye yıkılmış oldu. Ama plastik üretimi hâlâ devam ediyor ve bu konuda hiçbir azaltma yok. Bu yasanın plastik yığınlardan kurtulma kaygısı yok. Poşet makyajıyla sermayeye katkı sağlanıyor.” 

AB TEK KULLANIMLUK PLASTİĞİ YASAKLADI

Türkiye’de paralı poşet uygulaması ile plastik kullanımının önüne geçilmeye çalışılırken Avrupa ise tek kullanımlık plastik ürünlerin yasaklanmasına karar verdi. Avrupa Parlamentosu (AP) ve Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun geçtiğimiz aralık ayında uzlaştığı karara göre, uygun alternatiflerin bulunduğu tek kullanımlık plastik ürünler, 2021 yılından itibaren piyasalardan yasaklanacak. Plastik kulak pamukları, çatal-bıçak setleri, tabaklar, pipetler, içecek karıştırıcılar, balon çubukları ve gıda kapları AB ülkelerinde kullanılmayacak.   

 

 

 

ÖNCEKİ HABER

Gazeteci Murat Aksoy tahliye edildi

SONRAKİ HABER

Lübnan'da emekçiler yeni hükümetin kurulması talebiyle greve çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...