Asgari ücretli işçi: Ders vermek istiyorsan seçimler önünde

Yasemin taşerondan ‘kadro’ya geçen, kızıyla yaşayan asgari ücretli bir işçi. Yasemin soruyor: Kızımın evlendiğini varsayalım. O gitti, ne yiyeceğim?

31 Aralık 2018 22:50
Son Güncellenme Tarihi: 01 Ocak 2019 14:37
Paylaş

Vedat YALVAÇ
İstanbul 

Açıklanan asgari ücret bazı işçilere “Şükür, bunu da beklemiyorduk” dedirtse de pek çok işçiyi ise memnun etmedi. Artan enflasyon ve iğneden ipliğe gelen zamlar karşısında yapılan zammı yetersiz bulan işçiler, asgari ücretin en az 2 bin 500 lira olmasını beklediklerini belirtti. Memnun olmayan işçilerden biri de 696 KHK ile taşerondan kadroya geçen işçilerden biri olan Yasemin. Kendisinin de zamanında AKP’ye oy verdiğini ve Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sevdiğini söyleyen Yasemin “Belki bir şekilde bir şeyler verir diye düşünüyordum ama ortada hiçbir şey yok. Niye o zaman ben belediye seçimlerinde sana oy vereyim. Bir şekilde insanlara ders vermek istiyorsan seçimler önünde, ver işte ders” diyor.

Asgari ücrete yapılan zamlardan kimi arkadaşlarının memnun kaldığını söyleyen Yasemin, rakamın kendisini neden mutlu etmediğini şu sözlerle anlattı: “AK Parti’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi fark etmiyor. Bu rakam bizi hiç mutlu etmedi. Benle AK Parti’li bir arkadaşım da karşı çıktı. En azından 2 bin 500 lira bekliyorduk. Çünkü bugün bir ev kirası 1500 liraysa ne ile geçinecek bu insan. Bunları düşünmeden mi yapıyorlar bilmiyorum. Madem öyle ev kiralarını düşürsün, yiyeceklerin fiyatlarını düşürsün. 2 bin 20 liranın az olduğunu söylediğimde tanıdıklarım da neden öyle diyorsun diyorlar. Ben de onlara ‘2 bin 20 lirayı ben size vereyim harca. Bana sadece ayda 10 lira ver, benim bütün giderlerimle sen ilgilen. Kalan para senin olsun’ diyorum. Bunu yapabilecek babayiğit varsa buyursun gelsin veriyorum maaşımı, evimin idaresini ona bırakıyorum. Yok. Çünkü öyle bir şey olamaz. Mümkün değil. İki kişi için pazara gidiyorum. Eskiden 100 lirayla ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorken bugün hiçbir şey yapamıyorum. Aldığım yarım kilo meyvedir, bir kilo peynirdir ya da birazcık sebzedir.”

‘KIZIM ÇALIŞMASA AÇIZ’

Kızlarından birini evlendirdiği için kredi çektiğini anlatan Yasemin, “Krediyi ödediğim için benim maaşım kredi ve kiraya gidiyor. Şu an 1600 lira maaş, yol ve yemekle birlikte 2 bin lira alıyorum. Yol parası vermemek için yürüyerek gidip geliyorum, yemek parası vermemek için de evden yemek götürüyorum iş yerine. Yemek ve yol parası kalsın en azından. 1500 lira ev kirası veriyorum, doğal gaz ve elektriği yatırınca bana hiçbir şey kalmıyor. Büyük kızım da çalışıp evin masraflarını karşılıyor. Doğal gazı yakmaya korkuyorum ya ödeyemezsek diye. Kızım çalışmasa açız” diye konuştu.

ARTIK KİMSE KİMSEYE BORÇ VEREMİYOR

“Eskiden arkadaşlar olarak birbirimizden borç alıp, borç veriyorduk ay başını öyle çıkarıyorduk” diyen Yasemin şöyle devam ediyor: “Şimdi artık kimse kimseye borç veremiyor. Çünkü kimsede yok. Yani o ayı çıkarana kadar hiçbir şey yapamıyorsun. Kredi kartına dayanıyorsun. Kredi kartını nereden ödeyeceksin. Zaten borç alsan da nasıl ödeyeceksin. Bu zamanda geri dönmez düşüncesiyle kimse kimseye borç bile vermiyor. Çok lüks bir yaşam yaşamıyoruz ki. Yemek bizim temel ihtiyacımız, kira temel ihtiyacımız. Biz sinemaya falan da gitmiyoruz ki. Eskiden ayda yılda bir gittiğimiz sinemaya da artık gidemiyoruz. Belediyelerin 20 liralık tiyatrolarına bile gitmiyorum. Diyorum ki 20 lira dursun, belki ekmek param olmaz, belki bir an bir şey çıkar, bunu düşünüyorsun. Evde iki kişiyiz. Ne yiyip ne içelim? Kızımın evlendiğini varsayalım. O gitti ben tek kaldım. Ne yiyeceğim? Ben her gün birisinin kapısını mı çalacağım bana ekmek  ver diye. Bir gün, iki gün gidersin kardeşine, üçüncü gün onu da bıktırırsın. Nereye kadar? Tek başına yaşayan insan için bu kadar zorsa 4-5 çocuğu olanları düşünemiyorum. Ya tüm aile çalışacak ya da geçinemez.” 

ABİMLERDEN DESTEK ALIYORUM 

Pek çok ürüne gelen zammın kendilerini çok etkilediğini ifade eden Yasemin, “Sana yemin ediyorum çok fena yansıdı son zamlar. Fena halde fakirim. Ekmek alabildiğime şükür ediyorum. Bu durumumu ailem bildiği için bazen büyük abim, bazen ortanca abim gelir, ‘hadi çık sana pazardan bir şeyler alalım’ diyorlar. Bir taraftan utanıyorum gitmiyorum. Kızıyorlar bana. O da zaten maaşlı elaman, ne yapabilir? Eskiden insanlar emekli olurum da birikmiş paramı alır, ev alırım diyordu. Sen şimdi tazminatınla hiçbir şey alamıyorsun” diye konuştu.

BİRLİK OLMAMIZ LAZIM

“Bizim çok büyük hatalarımız var” diyen Yasemin şöyle devam etti: “Birlik olmamız lazım, karşı koymamız lazım. ‘Düşün ortalığa her şeyi kırıp dökün’ demiyorum ama sorunlarımızı dile getirmemiz lazım. Sendikalarda toplantılar yapmamız lazım, verilen ücreti kabul etmememiz lazım, biz insanız, yaşamak istiyoruz dememiz lazım ama demiyoruz. Neden demiyoruz halen anlamış değilim. Benden daha kötü durumda olanlar dahi sesini çıkarmıyor. 

Ben de zamanında AK Parti’ye oy verdim, Recep Tayip Erdoğan’ı çok sevdiğimi de söylüyorum ve bunu herkes biliyor. Belki bir şekilde bir şeyler verir diyorsun ama hiçbir şey yok. Niye o zaman ben belediye seçimlerinde sana oy vereyim. Bir şekilde insanlara ders vermek istiyorsan seçimler önünde, ver işte ders... Bir silkele insanları. ‘Biz bir hata yaptık’ der en azından. Bizler çıkıp bir şeyler söylersek eminim ki dinlerler. ‘Biz insanlara ne kadar para veriyoruz. Bu parayla geçinilmez’ demesi lazım.”

EVİ ZATEN OTEL OLARAK KULLANIYORUZ

Çalışma koşullarının zorluğundan da söz eden Yasemin, “Evi zaten otel olarak kullanıyoruz. Akşama kadar işteyiz. Gelip bayılıp kalıyoruz, sabah kalkıp işe gidiyoruz. Bu kadar. Hangi sosyal yaşam, hangi hayat. Dünyadan haberimiz yok. Ben haberleri izleyemiyorum ki, televizyonun başında uyuyakalıyorum. Kalkıyorum ki haberler bitmiş. Belki telefonu açıp internetten bakarsam. O da o yorgunlukla ona bile bakmıyorum” diye konuştu.

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Tarım sigortaları havuzu, 12 yılda 4.4 milyar TL tazminat ödedi

SONRAKİ HABER

Asgari ücret arttı mı azaldı mı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...