22 Aralık 2018 00:33

HDP, EMEP, ÖDP İstanbul il başkanları yerel seçimleri değerlendirdi

Yerel seçimler yaklaşırken, gözler büyük şehirlere çevrildi. İstanbul'da yer alan demokrasi güçleri ile seçimleri ve gündemlerini konuştuk.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul 

Yerel seçimlere doğru gözler büyük şehirlere çevrilirken bu kentlerin başında ise İstanbul geliyor. AKP döneminde kentler nasıl şekillendi? Halkın yerel yönetimlere ilişkin temel şikayet ve talepleri neler? Türkiye’nin en büyük kenti İstanbul’da yerel seçimlerin siyasal sonuçları neden önemli? Demokrasi güçlerinin İstanbul’da “Cumhur İttifakı”nı geriletme imkanı nedir?  HDP, EMEP, ÖDP İstanbul İl başkanlarıyla konuştuk.

EMEP: KAYNAKLAR VE SÖZ HAKKI HALKIN OLMALI

Emek Partisi (EMEP)  İl Başkanı Sema Barbaros, İstanbul seçim sonuçlarının Türkiye’nin seçim sonuçlarına etkide bulunacağına dikkat çekerek, “Antidemok-ratik baskı politikalarına; Meclis, yargı ve belediyelerin faşist rejimin inşasına uygun olarak ‘tek adam iktidarına’ bağlanmasına dur demek için İstanbul seçim sonuçları önemli” dedi. 

‘AKP DÖNEMİNDE KENT SORUNLARI ÇÖZÜLMEDİ, AĞIRLAŞTI’

15 milyonluk İstanbul’da ulaşımın emekçiler için eziyete dönüştüğünü ifade eden Barbaros, “Kentin inşaat ve betona gömülmesi, tüm tarihsel varlıkların inşa-at projeleriyle heder edilmesi, hava kirliliği, yeşil alanların ortadan kaldırılması, bir iki ilçe hariç neredeyse hiçbir bölgesinde yeterli kreş, kadın sığınma evi, yaşlı bakım evi olmaması 16 yıllık AKP iktidarında bırakalım sorunların çözülmesinin daha da ağırlaştığını göstermektedir” ifadelerini kullandı. İstanbul Havaalanı gibi “Mega Projeler”le, İstanbul ekolojik yıkıma uğratıldığına değinen Barbaros, İstanbul’un içme suyu kaynaklarıyla orman varlıklarının da tahrip edildiğini söyledi. Yerel hizmetlerin parayla alınıp satılmasının kamusal çıkarlara aykırı olduğunu ifade eden Barbaros “Köprüden geçtin, tünele girdin, su kullandın para! Parasız kullanılabilen tek şey hava. Hizmetler yüksek tekel karları gözetilerek satılıyor. Bu da tüm hizmet alımlarında fahiş zam demek” diye konuştu.

HALKÇI YEREL YÖNETİMLER İÇİN ORTAK PLATFORMLAR BELİRLENMELİ

Halkın yerel yönetimlerde söz hakkının olmadığını da hatırlatan Barbaros, “Müteahhitler, taşeron şirketler, inşaatçılar, komisyoncular yani bir bütün olarak sermaye, imar, çevre düzenlemesi ve bir bütün olarak yerel hizmet konularında tek söz sahibi. İstanbul gibi milyonlarca emekçinin yaşadığı bir kent, kamu kaynaklarına ve devasa bütçelere el koyan bir avuç sermaye grubunun çıkarları doğrultusunda yönetiliyor” dedi. 

31 Mart seçimlerine doğru çeşitli yan yana gelişler ve ittifak çalışmalarına da değinen EMEP İl Başkanı Barbaros, “Yerellerde isimlerden çok halkçı yerel yönetimlerin ortaya koyulacağı ortak platformun belirlenmesi gerekir. Demokrasi güçleri bu zeminde yerellerin özgünlüklerini dikkate alarak birlikte çalışmanın zeminini güçlendirerek hareket etmelidir” dedi.

Adayların önemsiz olmadığını fakat halkın sadece isim tartışmalarına da zorlanmaması gerektiğini söyleyen Barbaros, “Adaylar nasıl bir yerel yönetim anlayışını savunuyor, yerel yönetimlerde “tek adam rejimini” ortadan kaldıracak bir mahalle/halk meclisini savunuyor mu? Kaynaklar halk için mi yoksa tekeller, sermaye grupları ve ihaleciler için mi kullanılacak, aday buna ne diyor? Bunlar tartışılmalı” ifadelerini kullandı. 

‘SEÇİM ÇALIŞMALARI DEMOKRASİ MÜCADELESİNE BAĞLANMALI’

AKP’nin İstanbul’u kaybetmesi durumunda “tek adam rejimi”nin önemli bir darbe alacağına vurgu yapan Barbaros, beraberinde şu uyarıyı yaptı: “Devletin kademelerine güçlü bir biçimde yerleşmiş, kadrolaşmış; ülkeyi siyasal kutuplaşma ve baskı ile yönetmeye çalışan bir iktidarın yerel seçim yenilgisinden sonra “kendini toparlayamacağını iddia etmek” gerçekçi bir analiz olmaz. Bu nedenle AKP’nin kaybedip kaybetmemesinden bağımsız olarak partimiz EMEP, diğer de-mokrasi güçleri ile birlikte tek adam rejimine karşı mücadelesini sürdürecektir.”
Yerel seçim çalışmalarının sınıf mücadelesine ve demokrasi mücadelesine bağlanması gerektiğine işaret eden Barbaros, “AKP’nin ve arkasındaki kapitalist güçlerin geriletilmesi işçi sınıfı ve emekçilerin sınıfsal talepleri başta olmak üzere demokratik hak ve özgürlükler için ortak mücadelesiyle mümkün olabilir” ifadelerini kullandı.


ÖDP: YEREL DEMOKRASİNİN ZEMİNİNİ OLUŞTURMAK İÇİN SEÇİMLER ÖNEMLİ FIRSAT 

Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) İl Başkanı Deniz Demirdöğen, İstanbul’un kozmopitilik yapısına dikkat çekerek, İstanbul’un Türkiye’nin fotoğrafı olduğunu belirtti. 16 Nisan referandumu ve ardından 24 Haziran seçimiyle tek adam rejiminin üzerinden kurumsallaştığına vurgu yapan Demirdöğen, toplumun bütün alanlarda bir kuşatma ile karşı karşıya olduğu bir dönemin yaşandığını belirtti. 24 Haziran seçimlerinin adil şartlarda yapılmaması ve sonuçlarının şaibeli olmasından dolayı toplumda seçimlere olan ilginin azalmasına neden olduğunu anlatan Demirdöğen, “Ama bu yerel seçimlerde AKP’ye ders verme eğilimi gelişecek. Bunu da görmek gerekiyor” dedi. 

Parti olarak yerel seçimleri, yerellerde demokrasinin zeminin oluşturulmasının vesilesi yapmak istediklerini belirten Demirdöğen, “Toplumun aşağıda kendi dinamikleriyle, kendi demokrasisini inşa etmesine dair kendi mücadele azmin açığa çıkartması için önemli bir fırsattır” dedi. 

1994’ten beri AKP anlayışının İstanbul’u yönettiğini hatırlatan Demirdö-ğen, çarpık yapılaşma, altyapı, ulaşıma kadar birçok alanda yaşanan sıkıntılarla İstanbul’un yaşanmaz bir hale geldiğini belirtti. Seçiminin AKP’nin yüksek oy aldığı semtlerde, ilçelerde emekçilere, işçilere, kadınlarla, gençlerle buluşma imkanını yaratacağını anlatan Demirdöğen, “Böylesi irade ortaya koyulursa, demokrasi cephesi diyebileceğimiz ittifak ve zemin etrafında ortak hareket edilmesi durumunda İstanbul’da seçimlerin kazanılabileceğini düşünüyoruz. Bu durumun da Türkiye siyasetinde önemli bir değişim yaratabileceğini düşünüyoruz. O açıdan genel yaklaşımın bu çerçevede ele alınması gerektiğini söylüyoruz” diye konuştu.  

Aşağıdan yukarıya bir sürecin inşa edilmesi gerektiğini belirten Demirdö-ğen, “Bu anlamda, Mecliste bulunan CHP ve HDP’nin irade koyması gerektiğini düşünüyoruz. Onların göstereceği irade, bizim gibi ve bizim dışımızda İstanbul’daki bütün toplumsal güçlerin kent  ve yerel inisiyatiflerin, sendikaların ve meslek odalarının bir araya gelmesin sağlayacak bir süreci açığa çıkartabilir” ifadelerini kullandı. 

ORTAK İRADE GELİŞTİRİLMELİ

Emekten, doğadan, yana İstanbul’u yaşanabilir bir kent olmasının gerektiğini belirten bir aday profilinin olması gerektiğini dile getiren Demirdöğen, kadınların sorunlarına işaret ederek şunları söyledi: “Kadın mücadelesini ve kadınların sorunlarına kulak veren ve kadınlarla birlikte sorunları çözme iradesini gösterebilen bir aday profili gerekiyor. İstanbul’da gençliğin yaşam alanları kuşatılmış durumunda buna karşı gençlerle birlikte hareket edebilen ve onları gören bir aday gerekiyor. Bütün bunları taşıyabilen ve bu siyasetin yüzü olabilecek bir adayın ortaya çıkması bizce doğru olacaktır. Böyle bir adaylaşma süreci ve ortak iradenin geliştiği süreçte bizde bunun bir parçası olmak isteriz.” Demirdöğen, İstanbul’da örgütlüklerinin olduğu yerlerde yerel demok-rasinin açığa çıkartılması için çalıştaylar da yapacaklarını belirtti. Demirdö-ğen, “Gezi Direnişi bir yanıyla iktidara yönelen bir isyan idi, bir yanı da iktidarın İstanbul’un doğasına, yaşamına ilişkin büyük bir suç işlediklerini düşündükleri için buna karşı bir iradeydi” dedi. Seçimlerin kaybedilmesi durumunda umutların kırılabileceği ifade eden Demirdöğen, aynı zamanda faşizmin ciddi anlamda kurumsallaştığı bir dönemde insanların kendi mücadele mevzilerini kaybetme hissinin ortaya çıkacağını belirterek, seçimlerin kaybedilmesi durumunda toplumsal muhalefetin yeni mücadele alanları açacağını ifade etti. Esas olanın toplumun kendi demokrasi zeminini, kendi toplumsal muhalefet azmini kaybetmemesi gerektiğini anlatan Demirdöğen, bunun da her alanda yaratılması gerektiğini kaydetti.

HDP: ÖNCELİKLERİMİZİ DEĞİL, ORTAK PAYDALARIMIZI ÖNE ÇIKARTALIM

Kapitalizmin kent politikaları ve siyaset anlamında İstanbul’un Türkiye’nin merkezi olduğunu belirten Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Eş Başkanı Cengiz Çiçek devamla şunları söyledi: “AKP-MHP gerici, faşist blokun geriletilmesi noktasında İstanbul’da yerel seçimler mutlaka kazanılmalı. AKP ve MHP ittifakı kaybedecekse bunun başlangıcı İstanbul’dan olacaktır. Parti olarak da bu başlangıca imza atmak istiyoruz.”

Muhalefetin parçalı olması nedeniyle eleştiri ve öz eleştiri yapılması gerektiğini anlatan Çiçek, “AKP eski AKP değil, devlet eski devlet değil. Muhalif yapıların da eski muhalif yapı olmak yerine, kendi ezberlerini bozarak, yeni döneme göre kendi politikalarını belirlemeleri gerekiyor. Bu bağlamda dikkat edecek olursanız, bizler aday adaylıklarımızla ilgili hâlâ açıklama yapmamış bir partiyiz. Onun nedeni de geç kalmakla alaka değil, kafamızın karışıklığıyla da alakalı değil. Mesele, AKP-MHP gerici ittifakına karşı toplumsal ve siyasal güç birliği yaratılabilir mi? Çalışmalarımızı bu bağlamda yürütüyoruz” dedi.

İstanbul’da fizibilite çalışmalarını yaptıklarını demok-ratik kurumlara, siyasi partilere, meslek odalara, kadın ve çevre örgütlerine kadar ziyaretler yaptıklarını ve döneme ilişkin parti politikalarını anlattıklarını belirten Çiçek, “Seçimlerde nasıl bir ittifak politikası, nasıl bir işleyiş olması konusunda fikirler aldık” dedi. Çiçek, ayrıca yerel demok-rasi buluşmalarını da hatırlattı. “Kendi önceliklerimizi her şeyin önüne koyan değil, ortak paydalarımızı her şeyin önüne koyan ve bu ortak paydalar üzerinden Türkiye halklarının ve ezilenlerinin ortak kurtuluş umudunu sağlayabilmek” diyen Çiçek şunları söyledi: “Bütün demokrasi güçleri açısından söylüyorum. Birbirimize tavizler verelim. Bu faşizme verdiğimiz tavizlerin çok çok azını birbirimize verirsek, İstanbul’da büyük bir başarıya imza atacağımıza inanıyorum” 

İstanbul’da seçim kaybedilmesi durumunda ortaya çıkabilecek tabloya ilişkin Çiçek, AKP-Saray rejiminin halkların elindeki demokrasi ve özgürlük umudunun çalmak istediğini belirtti.

Yazar Stefan Zweig’in Hitler faşizminden kaçması ve sonunda intihar etmesi örneğini veren  Çiçek, “Bugün aydınlarda, belli yapılarda ve çevrelerde bu umutsuzluğu görüyoruz. Toplumsal ve siyasal intiharları engellemek için daha çok bugün kendi önceliklerimizden, parti önceliklerimizden ziyade ülkenin öncelikleri üzerinden mücadeleyi kurmalıyız” dedi. 

‘CHP İLE GÖRÜŞME OLMAYACAĞI ANLAMINA GELMEZ’

CHP ile doğrudan bir görüşmelerinin olmadığını belirten Çiçek, “Bu görüşme olmayacak anlamına gelmez. Çünkü biz meseleyi partiler üzerinden tanımlamıyoruz. Türkiye üzerinden tanımlıyoruz. AKP’nin yapmaya çalıştığı bütün partileri, milliyetçilik politikaları ile tecrit etmek, baskı kurmak. HDP’yi Kürdistan’la sınırlandırarak boğmaya çalışıyor. Biz inadına Türkiye olacağız, Türkiye siyasetinin merkezine ezilenler adına oturacağız. Aynı şekilde CHP’de nasıl dincilik ve milliyetçilik politikaları üzerinden sürekli baskı altında tutulmaya çalışıyorsa, CHP’nin de AKP’nin daraltıcı ve tecrit edici politikalarını aşma gibi derdi olmalı” ifadelerini kullandı.  
Çiçek, ortak aday profiline ilişkin de şunları söyledi: “Türkiye’nin demokratikleşme problemlerinin hepsine demokratik kriterler çerçevesinde yaklaşabilecek, bu konuda bütün seçmen ve bütün parti hassasiyetlerini gözetecek, uçlaşmayan, kamplaştırmayan, bütün muhaliflerin kapısını çalabilecek toplumsal ve siyasal yüzü olacak bir aday profili.  Bu kritik virajda İstanbul’daki seçmenin umudunu heba etmeyecek, bunu temsiliyetini yapabilecek bir aday profili. Bu iki durum yan yana gelirse, hangi partinin adayı olursa olsun, toplumsal teveccüh kazanacağına inanıyoruz.” 

ÖNCEKİ HABER

İş cinayetleriyle anılan 5 firmaya onur ödülü

SONRAKİ HABER

Bahçeli'den Abdüllatif Şener'e: MHP'li olsaydı 'Otur yerine' derdim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...