18 Aralık 2018 20:03

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Aybet: Gazetecilikten mahkum olan yok

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet, BBC'de yayımlanan HARDTalk programında gazetecinin sorduğu sorulara yanıt vermekte zorlandı.

Ekran görüntüsü Youtube'dan alınmıştır. 

Paylaş

BBC'de yayımlanan HARDTalk programına konuk olan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet, Cemal Kaşıkçı cinayeti, gazeteci tutuklamaları, akademisyenlere yönelik devam eden soruşturmalar ve Suriye’nin kuzeyine dönük operasyon konusunda soruları yanıtladı.

Türkiye'de mesleklerini yaptıkları için hiçbir gazetecinin mahkum olmadığını iddia eden Aybet, haklarında soruşturmalar olan akademisyenlerle ilgili olarak, "bir örgütü ya da diğerini destekledikleri için başlarının belada olduğu" iddiasında bulundu. Aybet'in programın sunucularından Stephen Sackur'ın sorularına yanıt verirken zorlandığı görüldü. 

BBC Türkçe’nin aktardığına göre; Aybet'in programın sunucularından Stephen Sackur'ın bazı sorularına verdiği yanıtlar şu şekilde:

(Cemal Kaşıkçı soruşturması) Türkiye neden Birleşmiş Milletler'e bağımsız, üçüncü şahıslar tarafından yapılacak uluslararası bir soruşturma için resmi başvuru yapmadı?

Bunun şu anda değerlendirildiğini sanıyorum. Ve halen (Suudi Arabistan'ın) bir işbirliği süreci başlatabileceklerini umuyoruz. Eğer bu olmazsa uluslararası soruşturma için Birlemiş Milletler'e (BM) gideceğiz. BM de buna istekli, demek ki Suudiler işbirliğine yanaşmaz ise sonuç bu olacak.

Ancak Türkiye, Kaşıkçı cinayeti ile ilgili çok ses çıkarsa da buna çok istekli değil gibi. Türkiye BM ve uluslararası camiayı soruşturmaya dahil etmek konusunda istekli değil gibi… İnsan Hakları İzleme Örgütü Orta Doğu yöneticisi Sarah Leah Whitson, BM Genel Sekreteri önderliğinde uluslararası bir soruşturma karşısında tek engelin, Ankara'nın yazılı bir resmi talepte bulunmaması olduğunu söyledi. Bunu yapmak çok kolay.

Ama soruşturma öncelikle Türkiye'de devam etmeli.

Öyle mi? Çünkü siz BM'nin de dahil olduğu insan hakları denetçilerinin ülkenize girmesini istemiyorsunuz. Çünkü bir kez girdiler mi, görmelerini istemediğiniz başka şeyler de bulabilirler.

Hayır bu saçmalık. Türkiye bu soruşturmayı çok düzgün bir şekilde sürdürüyor. Tüm deliller de ilgili ülkeler ve talep eden ülkelerle paylaşılmış durumda. Soruşturma süreci son derece şeffaftı. Eğer Suudi Arabistan, işbirliği yapmamakta ısrar ederse de BM'ye gidilecek. Belli ki bizim Dışişleri Bakanımızın, "Süreç çok yakında BM'ye taşınabilir" şeklindeki açıklamasını duymadınız.

Ben sadece gecikmenin sebebini merak ediyorum. Ve aynı zamanda ABD'den Türkiye'ye, bu konuda geri durursanız, ilişkilerimiz gelişebilir, mesajı gelip gelmediğini merak ediyorum. Çünkü Trump'ın kararını verdiğini biliyoruz. Daha geçen gün, "Belki Veliaht Prens biliyordu, belki de bilmiyordu" dedi. Devamında da ABD'nin Suudi Arabistan ile stratejik ilişkilerini sorgulamasının aptalca olacağını söyledi. Belki de bu yüzden Amerikalılar sizin bu soruşturmayı ilerletmenizi istemiyor.

Bu suç Türk topraklarında işlendi. Ve düzgün bir şekilde de inceleniyor. Bu suçla ilgili bir başka ülkenin düşünceleri bizim meselemiz değil bu aşamada. Biz onlarla delilleri paylaştık. O delillerle ne yapacakları onların problemi.

'ABD'NİN TÜRKİYE'YE BASKI YAPTIĞINI SANMIYORUM'

Daha direkt sorayım: BM'nin desteklediği bağımsız bir soruşturma talep etmeme konusunda ABD Türkiye'ye herhangi bir baskıda bulundu mu?

Bildiğim kadarıyla hayır. Bunun olduğunu sanmıyorum.

Türkiye aynı zamanda, dünyada en çok gazetecinin cezaevinde olduğu ülke.

Bu rakamları nereden elde ediyorsunuz?

Gazetecilerin güvenliği için çalışan ve çok saygın bir uluslararası kurum olan Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi'nden aldım.

Ben de Af Örgütü dahil birçok kurumun rakamlarına baktım. Aslına bakarsanız, rakamlar birbirleri ile çelişiyor. İlk olarak söylemek istediğim bu. İkincisi ise, izin verin bitireyim, bu kurumların, gazeteci olduğunu iddia ettikleri kişileri göz önüne alırsak, Türkiye'de bir kişi tutuklandığında bir belge doldurmak zorunda. Ve o belgedeki "meslek" başlığına, işleri ne ise onu yazarlar. O bölüme "gazeteci" yazan kişiler var. Ama bu onların gazeteci olduğu anlamına gelmiyor. Aynı zamanda, bu kayıtları incelediğimizde, raporlara 90'lı yıllarda adli suçlardan tutuklananları da eklediklerini gördük. Aile içi şiddetten tutuklananların rakamlara eklendiğini gördük.

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) isimli bir diğer saygı değer uluslararası kurumun verilerine göre, 150 civarında gazeteci...

Civarında! Geçen gün, 120'nin üzerinde diye bir rakama denk geldim. Ne demek bu 120'nin üzeri... 121 mi, 3 bin mi? 120'nin üzeri ne demek?

Siz Cumhurbaşkanı danışmanısınız. Eğer bunu önemseseydiniz, rakamlara bakardınız.

Bu durumu elbette önemsiyorum.

Sizin vereceğiniz rakamlarla, bağımsız uluslararası kurumlarınkini karşılaştırabiliriz.

Rakamlar hatalı çünkü...

Kaç kişi? Cezaevinde şu anda kaç gazeteci bulunuyor?

Şu anda cezaevinde gazeteci bulunmuyor.

'GAZETECİER BAŞKA SUÇLARDAN MAHKUM OLDULAR'

Hiç gazeteci yok mu? Yani tüm bu uluslararası kurumlar...

Bitirmeme izin verin. Bitirmeme izin vermiyorsunuz. Hiç gazeteci yok derken, gazetecilik faaliyetinden mahkum olan yok dedim. Başka suçlardan mahkum oldular.

Yani bana cezaevinde onlarca gazeteci olduğunu ve bunların tamamının, meslekleriyle ilgisi olmayan suçlamalarla hapsedildiğini mi söylüyorsunuz?

Evet.

Ve buna benim ve uluslarası camianın inanmasını bekliyorsunuz.

Neye inanmak istediğiniz size kalmış ama gerçek olan bu.

Sizin çevrenizde bulunan hiçbir akademisyenin soruşturmalardan etkilenmediğini iddia ediyorsunuz.

Evet etkilenmediler.

Ama onun söylediğine (eski bir çalışma arkadaşı) göre, eski üniversitenizde çalışan onlarca akademisyen işlerinden oldu.

Benim eski üniversitemde, henüz ben oraya atanmamışken, bazı akademisyenler, terörü öven bir imza kampanyasına destek verdikleri için gözaltına alındılar, tutuklandılar ya da işlerinden oldular. Bunlar neden oluyor diye kendimize sormalıyız. Neden sorusu hiç sorulmuyor. Darbe davalarından birine hiç girdiniz mi? Adalet için ağlayan yakınları mahkemede gördünüz mü? Onların ne zamandır adalet beklediğini biliyor musunuz?

O zaman bana vermek istediğiniz mesaj, gerek yüzlerce gazeteci olsun, gerek binlerce akademisyen, bunların tamamının terörist olduğu mu?

PKK tarafından kaç kişinin öldürüldüğünü biliyor musunuz? Siz terörü övmenin yanlış olmadığını mı düşünüyorsunuz?

'EĞER ÖYLE OLMASAYDI BAŞLARI BELADA OLMAZDI'

Siz tüm bu insanların terörist olduğunu mu söylüyorsunuz? Böyle düşünüp düşünmediğinizi öğrenmek istiyorum.

Bir örgütü ya da diğerini destekliyorlar. Eğer böyle olmasaydı, başları belada olmazdı.

Pentagon, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye'nin kuzeyine yönelik yeni bir askeri operasyon yapılacağı duyurusu nedeniyle alarma geçtiğini belirten çok ciddi bir açıklama yaptı. Türkiye'nin atmayı düşündüğü adımla ilgili derin endişe duyulduğu vurgulandı.

Türkiye en başından beri samimi ve açık olarak, Suriye ile 900 kilometrelik sınırında bir terör koridoruna izin vermeyeceğini ilan etti. Bu ne size ne de kimseye sürpriz olmalı.

Yani siz Amerikalıların, sizin sınırınızda bulunan ve terörist olarak belirlediğiniz unsurlara karşı en azından gözlerini yumduğunu mu söylüyorsunuz?

Hayır, hayır. Yalnızca biz değil, PKK, ABD ve AB tarafından da terörist olarak tanınıyor.

Ama biz burada YPG'den bahsediyoruz ki onlar, ABD ile birlikte çalışan ve IŞİD ile cihatçı örgütlerle mücadele eden Suriye Demokratik Güçleri'nin bir unsuru.

Biz her zaman Amerikalılar'a, eğer DEAŞ ile savaşacaksınız, bizimle birlikte çalışın dedik. "Terörist bir organizasyonu silahlandırmayın" dedik ama onlar bunu yaptı. Sonra bize bu silahların yalnızca Rakka operasyonu ile ilgili olacağını ve silahları geri aldıklarına dair tüm sayımı verecekleri sözünü verdiler. Bunu halen yapmış değiller.

Ve siz tüm bu söylediklerinizden sonra Batı tarafından tecrit edilmediğinizi söylüyorsunuz.

Tabii ki edilmedik çünkü şu anda bile Menbic'de Amerika ile ortak devriye yapıyoruz. Bu size tecrit edilmiş bir ülke izlenimi veriyor mu?

Ben sadece son 24 saat içinde Pentagon'dan yapılan ve derin bir endişenin dile getirildiği…

Tabii ki endişeliler çünkü bunun olamayacağı konusunda çok kararlıyız. Sınırımızda bir terör koridoruna izin vermeyeceğiz. Amerikalılar eğer istiyorlarsa bizimle burada işbirliği yapabilirler.

Eğer istemezlerse?

Sonunda isteyeceklerini düşünüyorum. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

'Trump Erdoğan'a Gülen'in iadesi konusunda 'bir bakacağını' söyledi'

SONRAKİ HABER

Kar yağışı nedeniyle 3 ilde eğitime ara verildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...