24 Eylül 2012 04:51

Irkçı sürgünün perde arkası

"Gaziantep’te olay anını müteakip sıcak saatlerde, halkımızın bir tepkisi ortaya çıktı. Hatta bu tepki öfkeye dönüştü. Bunlar örgüte, onun eylemlerine duruş açısından beklediğimiz, hatta doğru bulduğumuz tepkilerdir, duyarlılığın ifadesidir. Bu tür olaylarda, bizim örgüte yönelik tepkimizi vermemi

Irkçı sürgünün perde arkası
Paylaş
Eylem Lodos / Yücel Karasu

Bu sözler AKP Hükümetinin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e ait.  Bakanın Gaziantep patlaması sonrası BDP binalarına yönelik saldırılara ilişkin sarf ettiği sözler, “duyarlı vatandaşlar” diye adlandırılan, ırkçı güruhu cesaretlendiren, yapılacak olan linç girişimlerinin cezai yaptırımının olmayacağına yönelik bir güvence anlamına geliyor. Hükümet sözcülerinin bu cesaret ve güvence veren sözleri ülkenin birçok şehrinde Kürtlere yönelik linç girişimleriyle kendisini gösteriyor. Kürtlere yönelik linç girişimlerinden biri de geçtiğimiz günlerde Eskişehir’in Çifteler İlçesi Körhasan köyünde yaşandı. Irkçı saldırılara maruz kalan 3 Kürt aile köyü terk etmek zorunda kaldı. Gazetemiz ırkçı saldırılardan ve linç girişiminden kurtulmak için köyü terk eden 3 aileden biri olan Güzüngü ailesi ile görüştü.   Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinden 2003 yılında, 5 çocuğu ile birlikte Eskişehir’e gelen Güzüngü ailesi bir yıl önce de Körhasan Köyü’ne yerleşmiş. 15 gün öncesine kadar hiçbir sıkıntı yaşamayan aile önce işinden oldu, sonra da köylüler tarafından dışlandı. Tehdit edilen, ekmek satılmayan, köy arabalarına alınmayan Güzüngü ailesi bir gece adeta savaştan kaçarcasına başka bir köydeki arkadaşlarına sığınmak zorunda kaldı.  Güzüngü ailesi şimdi zor bela buldukları 2 göz bir evde kalıyor. Aile anne Güzüngü’nün kazandığı 30 lira ile geçinmeye çalışıyor, çocuklarını okula gönderiyor.

‘ÇOK PERİŞAN OLDUK’

Geçen sene köye yerleştiklerini anlatan baba Abdullah Güzüngü, 15 gün öncesine kadar hiçbir sorun yaşamadıklarını söyledi. 15 gün önce eşini ve çocuklarını işe götüren Kemal Kabak’ın kendisini arayarak  ‘yarın çocukları işe götürmeyeceğim, hatta hiç dışarı çıkmasınlar’ dediğini ifade eden Güzüngü, Kabak’ın aynı görüşmede kendisine ‘Muhtar bir toplantı yaptı. Hiçbir Kürt çocuğuna iş verilmeyecek, hiçbiri işe götürülmeyecek dedi. Bu yüzden onları işe götüremem’ dediğini anlattı. Bu olaydan 2 gün sonra muhtarın evine gittiğini belirten Güzüngü, daha bahçe kapısından girmeden küfür ederek kendisini kovduklarını ifade etti. “Yola çıktık arabalara almadılar, çocukları bakkala gönderdik bize ekmek vermediler. Kahveye almadılar, sütlerimizi mandıracıya aldırtmadılar” diyen Güzüngü, çok perişan olduklarını söyledi.

BEN SİZİNLE UĞRAŞAMAM JANDARMAYA GİDİN!

Köyde oturdukları evin sahibinin gelip kendilerine ‘kaymakam, savcı, jandarma komutanı, köyün muhtar heyeti toplanmışlar sizi bu köyden çıkaracaklar’ dediğini vurgulayan Güzüngü, bu olaydan 1 gün sonra kaymakama gittiğini belirtti. Kaymakamın kendilerine ‘ben sizinle uğraşamam jandarmaya gidin’ dediğine dikkat çeken Güzüngü, jandarmada yaşadıklarını ise şöyle anlattı: “Jandarmaya gittim o da kaymakamı aradı. Onlar telefonda konuşurken ben duyuyordum. Kaymakam onlar buraya geldi ben kovdum dedi. Biz de tekrar taksi tuttuk çünkü arabalara almıyorlar bizi, köye gittik.” Aynı gün ev sahibinin yanlarına geldiğini belirten Güzüngü, ev sahibinin kendisine ‘çabuk çoluk çocuğunu al köyden kaç, senin genç kızların var. Allah korusun, baskın yapacaklar’ dediğini anlattı. Bu olaydan sonra başka köyde yaşayan bir arkadaşını arayarak yardım istediğini kaydeden Güzüngü, “gece geldi bizi aldı. Bir arkadaşın evine sığındık bir hafta orada kaldık. Sonra burada bir ev bulduk” dedi. Karşılaştıkları haksızlığa karşı Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduklarını belirten Güzüngü, Eskişehir Valiliğine de gittiklerini ancak ‘siz kaymakamdan şikayetçi oluyorsunuz denerek dilekçelerinin yırtıldığını söyledi. Güzüngü, yetkililerin valiliğe polis çağırarak kendilerini polis ile valilikten attıklarını belirtti. (Eskişehir/EVRENSEL)


“Çoluk çocukla çok perişan olduk” diyen anne Peri Güzüngü,”Köyde bir sorunumuz yoktu sorunlu olduk” diyerek konuşmasına devam etti. Sokağa çıkamadıklarını belirten Güzüngü, çocuklar sokağa çıktığında ise çocuklarının üzerine köylülerin motosiklet sürdüklerini kaydetti. Kürt oldukları için bunları yaşadıklarına dikkat çeken anne Güzüngü, kendilerine sokağa çıkmayın sizi öldürürler dendiğini söyledi. “Bize neden bunları yaptılar bilmiyorum. Üç gün işe gittik dördüncü gün telefon geldi. Patates topluyorduk. Ekmeğimizden olduk” diyen Peri Güzüngü, daha sonra da Eskişehir’e göç etmek zorunda kaldıklarını belirtti. Şimdi evde sadece kendisinin çalıştığını kaydeden Güzüngü, günlük 30 liraya domates toplamaya gittiğini anlattı. Aldığı paranın sadece suya ve ekmeğe yettiğine dikkat çeken Güzüngü, “Okullar yeni açıldı listeler de geldi. Onları nasıl alacağım bilmiyorum. Müdür kıyafetlerinizi alın demiş. Nasıl alacağım bilmiyorum” diye konuştu. Başbakan Erdoğan’a seslenen anne Güzüngü, “Bizim ne suçumuz vardı. İnsanlar bu ülkeye sığınıyor biz hangi ülkeye sığınacağız” dedi. 

‘BİZE TÜKÜRÜYORLARDI, VURUYORLARDI’

12 yaşındaki Ahmet, Güzüngü ailesinin 5 çocuğundan biri. Altıncı sınıf öğrencisi olan Ahmet Güzüngü, hâlâ yaşadıklarının etkisinde. “Bize köyden gidin dediler. Bir gece bizim gibi Kürt olan başka amcalara gittik sığındık. Oradan da başka bir köye gittik, orada biraz kaldık. Sonra da buraya taşındık” diyerek yaşadıklarını anlatan Ahmet, kardeşi köyde bisikletle gezerken 2 kişinin bisikleti tekmelediğini söyledi. Bu olaydan sonra babasının muhtara gittiğini belirten Ahmet, “zaten muhtar bizi istemiyordu. Buraya geldik. Keşke köye taşınmasaydık” diyor. Okulda da arkadaşlarının kendilerini istemediğini anlatan Ahmet, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Gidin buradan diyorlardı. Bizimle hep kavda ediyorlardı. Ablamı da sıkıştırıyorlardı okulda. Bize tükürüyorlardı, vuruyorlardı”.

ÖNCEKİ HABER

Ekvador’da hükümet halka ihanet etmiştir

SONRAKİ HABER

Müge vicdanımızdır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...