21 Eylül 2012 13:08

‘Damlalar’ birleşerek bu yangını söndürebilir

Merhaba, Ben Aslı Kaya, şu an Van F Tipi Cezaevinde bulunan Van Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın eşiyim…Eşim, Van Belediye Başkanı Bekir Kaya, 7 Haziran tarihinde Van’da KCK adı altında yapılan siyasi soykırım operasyonları kapsamında tutuklanarak cezaevine konuldu. Her Kürt’ün çok da yabancı olmadığı bir sabah 04 operasyonu ve Per

‘Damlalar’ birleşerek bu yangını söndürebilir
Paylaş
Aslı Kaya

Merhaba, Ben Aslı Kaya, şu an Van F Tipi Cezaevinde bulunan Van Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın eşiyim…
Eşim, Van Belediye Başkanı Bekir Kaya, 7 Haziran tarihinde Van’da KCK adı altında yapılan siyasi soykırım operasyonları kapsamında tutuklanarak cezaevine konuldu. Her Kürt’ün çok da yabancı olmadığı bir sabah 04 operasyonu ve Perşembe günü… Bugünün sizde nasıl bir anlamı olduğunu bilmiyorum ama milyonların oyları ile seçilen 36 belediye başkanı için kentlerinde ‘kara gün’ olarak ilan edilen bir “Kara Perşembe” günü… Ne tesadüf ki Bekir Kaya’nın alındığı gün de tıpkı diğer birçok belediye başkanının alındığı gün olan Perşembe…
Soruşturma dosyalarının başlangıcına dikkat çekiyor avukatlar… Yine ne tesadüf ki, soruşturma tarihi, Bekir Kaya’nın göreve geldiği tarihe dayanıyor. Sanki daha o gün dosya açılmış, hazırlık yapılmış, yol çizilmiş, tarih belirlenmiş ve günü gelince kullanılmaya hazır bir dosya bırakılmış savcıya… Ne acı ki biz bu puzzle’yi birleştirmeye çalışırken, iktidarın da bunun ön siyasi hazırlığını yaptığını öğreniyoruz.
Tüm bu nedenlerden dolayı Bekir Kaya ifade vermedi. Çünkü yürütülen soruşturmanın ‘taraflı ve siyasi bir soruşturma’ olduğunu düşünüyordu. Bekir Kaya’nın burada yaptığı şey ‘oyunun parçası’ olmamaktı… Böylesi bir senaryonun ortasında “Böyle bir soruşturma ve yargılamaya güvenmiyorum” diyerek binlerce Kürt gibi, adalet olduğu söylenen süreç ve taraflı uygulamalar karşısında, adalete inancının olmadığını gösterdi.  
Hukuki bir gerekçe bulamayan savcı, Bekir Kaya’yı “Toplum barışını bozabileceği öngörüsü ile tutuklamaya sevk” ediyor. İnsan ‘toplumsal barış’ olsun diye insanları bırakırken, bir kentin belediye başkanı ‘Toplumsal barış’ bozulur diye içeriye atılıyor… Bir kentin yüzde 60’ı yani her üç kişiden ikisi, kendi toplumsal barışlarını bozacak bir belediye başkanı neden seçsinler ki?
…Ve söylenecek bir şey kalmıyor geriye. Avukatlar dosyalara bakıp, bir şey söylemiyor. Çünkü KCK dosyalarında süreç başka işliyor. Bir avukatın dışarıda “Kendimi bir tiyatro sahnesinde hissediyorum nedense, çünkü roller belli, senaryo belli, ne yaparsak yapalım sonuç değişmiyor, kulaklar ve zihinler kapalı, hukuka, toplumun barışını esasen oluşturan seslere…” bu sözleri söylediğine tanık olabiliyorum.
Hırsızların, arsızların elini, kolunu sallayarak dolaştığı bir ülkede, halk belediyeciliğini Van’a getiren bir belediye başkanı içeride. AKP siyaseten bükemediği bileğe kelepçe takıyor. Bekir Kaya, egemen iktidar medyasının; itfaiye olayında montajlanmış görüntülerle göstermeye çalıştığının aksine, iyi bir eş, iyi bir baba, hepsinin ötesinde vicdanlı bir İNSAN’dır! Tek kelime ile Bekir’i anlat? Deseler “GÜVEN” derim. Tereddütsüz arkanı dönebileceğin, çıkarsız, hesapsız… İNSAN!
Uydurma dosyalarla, uydurma mahkemeler kuruldu. Sabahlara kadar psikolojik bir işkenceye maruz kaldık. Egemen iktidar medyası, “ İfadeler 12 saat sürdü” diye geçiyordu, ama biz oradaydık. Verilen veya verilecek bir ifade olmadığından böyle bir ifade süresi de yok. Zaten gerekte yok… Kimin tutuklanıp, kimin bırakılacağı önceden belli… Cezaevindeki odaları bile günler öncesinden ‘Buraya başkanlar gelecek’ diye hazırlanmış…
Eşim daha evdeyken tutuklanacağını biliyordu. Gitmeden bana son sözleri “Dik dur ve lütfen annelerin yanında ağlama, üzülme, üzme onları ve moral ver” oldu.  “Kendine veya oğluma ‘İyi bak, üzülme’ değil de; ‘Anneleri üzme”
Bütün bu yaşananlar bir dejavu gibi… Bu anı daha önce yaşamıştım diyorum. Çocukluğumuzda bize yaşattıklarını şimdi bizim çocuklarımıza yaşatmak istiyorlar. Sistem anlayışında hiçbir değişiklik yok tabi… Ama göremedikleri veya görmek istemedikleri bir şey var ki, Kürtler eski Kürt, Anneler eski anneler değil! Biz kadın olarak, anne olarak, eş olarak, bize dayatılan bu adaletsizliğin, hukuksuzluğun hepsini görüyor ve bunun karşısında onurlu duruşlarıyla oyunlarını boşa çıkaran eşlerimize, daha çok saygı duyuyor, daha çok seviyoruz.
İçerde 8 bini aşkın KCK’li var. Bunların eşleri, çocukları, anne-babaları, kardeşleri vs… Hepsini sayarsak milyonların hayatları bir kişinin iki dudağına mahkum ve bunun adına da hukuk devleti, demokrasi diyorlar. Toplumsal barışı böyle mi sağlıyorlar? Kendileri de bunun böyle olmadığını biliyor ama benim insan olarak anlamadığım; neden bu ısrar?
Bir kadın, bir anne olarak diyorum ki; hiçbir evlat dini, dili, rengi ne olursa olsun, diğerinden değersiz değildir. Hiçbir annenin acısı diğerinden farksız, hiçbir sevgilinin hasreti diğerinden yakıcı değil… Biz Kürtler de artık, kaderlerimizi birinin ağzından çıkacak sözlere terk etmek istemiyoruz. Kürt olarak bizi yok saymayan ve bunun sözle değil, hukukla güvence altına alındığı bir hayat istiyoruz. Bu gerçekleşinceye kadar siyasal zeminde bunun mücadelesini veren, eşlerimizin, çocuklarımızın hep yanında olacağız…
Artık ateş sadece düştüğü yeri yakmıyor. Küçük kıvılcımlar, kocaman bir yangına döndü, yüreklerimizi yakıyor. Ateşi yakan elden umudum yok ama sizden birer damla su bekliyorum. Bu damlalar birleşerek bu yangını söndürebilir ancak… Sevgiler

ÖNCEKİ HABER

Aram Kitabevi'ne baskın

SONRAKİ HABER

İşçi mücadele etmezse anayasada yer alamaz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa