'Her inşaatta paramızı bırakırsak nasıl geçiniriz!'

Bostancı’da Köroğlu İnşaatta çalışan işçiler krizin faturasını ödememek için mücadeleyi seçti, ödenmeyen paraları sebebiyle şantiyeyi işgal etti.

16 Kasım 2018 00:06
Paylaş

Seçil SİNANOĞLU
Ersin KARADAĞ
İstanbul

Bostancı’da pahalı konutların olduğu, yüksek katlı binaların arasından bir grup inşaat işçisi hakları için seslerini duyurmaya çalışıyor. Köroğlu adlı firmaya ait inşaatın yüzde 80’ini tamamladıkları halde tek bir kuruş alamadıklarını söyleyen işçiler, şantiyeyi işgal eylemlerini sürdürüyor. Direniş yerini döviz ve yazılamalarla donatan işçiler Ali Atay’ın yönettiği “Ölümlü Dünya” filminden de etkilenmişler. “Bıçak kemiğe dayandı. Her gece yeminler ediyorum” yazısı bu nedenle hemen göze çarpıyor. Direnişin ilk günlerinde polisin zorluklarıyla karşılaşsalar da haklarından vazgeçmeyen işçiler “Her yaptığımız inşatta paramızı bırakırsak nasıl geçiniriz” diyor.

İşçilerden Taner Mutlu direnişin ilk günlerinde polis tehdidiyle karşılaştıklarını ve onlara “Patronun hakkını koruyorsun bizim hakkımızı neden korumuyorsun” diye tepki gösterdiklerini anlattı. 3. Havalimanı işçilerinin direnişlerini ve ne kadar sert bir müdahaleyle karşılaştıklarını hatırlattığımız Mutlu devam etti: “Tabii biz kalabalık olmadığımız için de çok üstelemediler. 300 kişi olsak biz de o kadar ses getirsek bizi de alırlardı. Savcılığa gittik ifade  verdik hepimiz şimdilik o kadar.” Patronun krizi bahane ettiğini söyleyen Mutlu, “Kriz işçiye var, patron kazancını azaltmak istemiyor. Patron kazancından vazgeçmiyor ama işçide hakkından” diye konuştu.

NERESİ DÜZGÜN Kİ!

Bu zamana kadar çalışma koşullarınızda problem var mıydı diye soruyoruz. İşçilerden Tuncay Turan “Neresi düzgündü ki ben yanlışını söyleyeyim” diyor. Aylarca çalıştığı inşatta iş güvenlik uzmanını sadece bir defa gördüğünü söyleyen Turan, devam etti: “Ben inşaatı bitirmişim, 6. kata kadar gelmişim bana diyor ki ‘Senin emniyet kemerin nerede?’ Ben de dedim ‘Sen daha yeni mi geliyorsun? Bunu bana mı soruyorsun? Git patrona sor.’ Patronun yanına gittiği gibi çıktı. İki kuruş para aldı gitti. Aslında bütün suç devletin. Bir sistem kursaydı, bunu dört dörtlük görevini yerine getirseydi biz bugün bu noktada olmazdık.” Paralarını, haklarını alana kadar direnişi bitirmeyeceklerini belirten Mutlu, “Her akşam eşim yine mi paranı alamadın diye soruyor! Ama ne yapayım. Biz ekmeğimizi bu işten çalışıyoruz. Her çalıştığımız inşaatta paramızı bırakırsak nasıl geçiniriz? Şimdi birlik olup hakkımızı alalım ki başka yerde de paramızı ödemezlik yapamasınlar” diye konuştu.

DÜĞÜNÜ NASIL YAPTI?

İşçilerden Raif Yılmaz yıllardır inşaatlarda çalıştığını ancak Köroğlu İnşaat kadar beterine rastlamadığını söylüyor. Direnişe başladıklarında patronun yurt dışında olduğunun söylediğini anlatan Yılmaz, “Sonra patron çıktı geldi, sözde yurtdışındaydı. Bu olaydan bir hafta sonra patron gitti düğününü yaptı. Parası olmayan adam nasıl düğün yapar?” diye sordu.

Yoldan gelip geçenlerin “Siz ne yapıyorsunuz? Neyi bekliyorsunuz?” diye sorduğunu aktaran işçiler, slogan attıklarında pencerelerden bakanlar olduğunu çay, şeker getirerek destek verenler olduğunu dile getirdiler. Ama şikayet edip polis çağıranlar da olmamış değil. O yüzden çok da slogan atamadıklarını söylüyorlar ve “İktidar abi her yerde bizi susturmayı başarıyor” diye kızıyorlar. İşçiler Ekmek ve Onur Derneği’nin desteğine de dikkat çekiyor.

O YABANCI SİZE NE!

Afgan arkadaşlarının hastanede rehin kaldığı günü anlatan Taner Mutlu, o gün patronun işçi arkadaşlarını hastaneden çıkarmak için eksik olan 1400 TL’yi bile ödemediğini söyledi ve şöyle devam etti: “Direnişimizin 40. günüydü. Akşam olmuştu. Evlerimize gidecektik. Baktık çocuklar içeride ağlıyor. Niye ağlıyorsunuz diye sorduk. Birisi şunu dedi: ‘Amcam yok, babam yok, dayım yok, kimsem yok. Ben niye ağlamayım.’ Bu söz bana çok dokundu. O ağlama aslında parasızlıktan değildi çaresizliktendi. Biz de çaresiz kaldık. Onu anlamak zorundaydık, savunmak zorundaydık. Patrona söyledik, ‘Bu adam 1400 lira için hastanede rehin tutuluyor git getir’ diye. ‘Bende çalışmadı zaten yabancı, size ne?’ dedi. Biz de ona 1 saat verdik. Bir saat sonra binayı yakarız dedik. 40 gün direnişi çöpe attık. Yakmadık ama işgal ettik.”

BİRBİRİMİZE SAHİP ÇIKMAMIZ LAZIM

İsmini vermek istemeyen başka bir işçi de göçmen işçi arkadaşlarının şantiyedeki barakasını gösteriyor. Orada yatıp kalktıklarını anlatan işçi şunları söyledi: “Adam gurbetten çıkıp geliyor. Bir yıl çalışıyor alacağı oluyor alamıyor. Siz bu adamdan ne beklersiniz. Bu adam ya hırsızlık yapacak, gaspçı olacak yada uyuşturucu satacak. Ne olacak sonu cezaevi, biz bunları görüyoruz. Sen ne yaparsın ki yaşamak için?”

Taner Mutlu da söze giriyor yeniden: “Afgan arkadaşların burada nasıl yaşadıklarını görüyoruz. Her gün beraberiz. O da işçi o da emekçi. Birbirimize sahip çıkmamız lazım. Yoksa o gelmiş Afganistan’dan vurayım, öbürü Suriye’den gelmiş döveyim. Bu insanlar ne yapacak peki! İki kulak ameliyatı 11 bin lira. Adam burada bir yıl çalışıyor 11 bin alamıyor.  Hastanede rehin kalıyor. Devlet hastanesine gidemiyor. Kendi ülkesinden olsa belki beş para vermeden ameliyat olacak. Benim ülkem de benim devletim ona diyor ki, ‘Benim hastanemde işin yok."

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Ahmet Aslan ve Ahmet İhvani’den iki konser

SONRAKİ HABER

Yeni yılın sanatçılar takvimi hazır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...