11 Kasım 2018 23:15

Psikoloğa eziyet: 4 kez atandı, göreve başlatılmadı

Eylem NAZLIER
İstanbul

15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hâl (OHAL) ile birlikte çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile on binlerce kamu çalışanı ihraç edildi. Şimdi ise göreve atandığı halde çalışma hakları gasbedilen hekimler gündemde. AKP’nin meclise sunduğu sağlık alanına ilişkin yasa teklifiyle ihraç edilen hekimlerin hem kamuda hem de özelde çalışmasının yolu kapatılıyor. Güvenlik soruşturması nedeniyle ataması yapılmayan hekimlere ise kamunun yolu kapatılıyor. İşte bu tartışmalar güvenlik soruşturması nedeniyle ataması yapılmayan binlerce kişiyi yeniden gündeme getirdi.

2014 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olan Mahmut Çelik de 4 kez ataması yapıldığı halde güvenlik soruşturması nedeniyle görevine başlayamayan bir psikolog. Güvenlik soruşturmasının sonucuna dair kendisine hiçbir gerekçe sunulmadığını ifade eden Çelik, yaşanan hukuksuzluğa karşı mücadele etmek için hukuk fakültesi okumaya, avukat olmaya karar vermiş. Tekrar üniversite sınavına giren Çelik, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandı. Hem kamuda hem de özel sektörde iş bulma olanağının kalmadığını aktaran Çelik, “Hiçbir kurum benimle çalışmak istemedi. Ben de bu adaletsizlik yüzünden tekrar sınava girdim. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandım. Şimdi hukuk fakültesi ikinci sınıf öğrencisiyim” dedi.

4 KERE ATANDI, GÖREVE BAŞLATILMADI

Ataması yapıldığı halde güvenlik soruşturması nedeniyle göreve başlatılmayan binlerce kişiden biri Mahmut Çelik.  2014’te Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Psikoloji Bölümünden mezun olan Çelik, 16 Temmuz 2016’da açıklanan KPSS 85 puan almış.  Kendi alanında sınava giren yaklaşık 9 bin psikoloji mezunu arasından 255. olduğunu anlatan Çelik  “Sınava girenler arasında derece yaptım. 3 defa Sağlık Bakanlığı, 1 defa da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına psikolog unvanıyla atandım. Tüm bu atamalarda da görevime başlatılmadım” dedi.

‘GÖREVE BAŞLATILMAMAM HAKSIZ VE HUKUKSUZ’

2 defa Ankara’da bulunan Sağlık Bakanlığına gittiğini ve bir muhatap aradığını aktaran Çelik, “Çaresiz ve umutsuz bir şekilde geri döndüm. Haksız ve hukuksuz yere görevime başlatılmadım. Defalarca Sağlık Bakanlığını aradım. Ancak telefonlarıma cevap veren olmadı. Yine defalarca BİMER üzerinden de neden görevime başlatılmadığımla ilgili talepte bulundum ama sonuç alamadım” diye konuştu.

GEREKÇELER AYNI

Güvenlik soruşturması nedeniyle göreve başlatılmayan Çelik’e yapılan tebligatlarda ise, ‘657 sayılı devlet memurları kanununun 48. Maddenin birinci fıkrasının 8 numaralı alt bendinde belirtilen şartları taşımadığınızdan atamanız yapılamamıştır’ denilmiş. Çelik, “ Başka herhangi bir bilgilendirme yapılmadı. 4 atamamda da aynı gerekçelerle göreve başlatılmadım” diye konuştu. Güvenlik soruşturmasından geçememesini geçmişte haksız yere gözaltına alınmasına bağlayan Çelik “Mersin’de kız arkadaşımı yurta bırakırken, ülkücüler ve Kürt öğrencilerin bulunduğu grup kavga etti. Ben de olayın ortasında kaldım. Polisler geldi. Oradaki herkesi gözaltına aldılar. 4 gün gözaltında kaldım. Daha sonra savcılıktan serbest bırakıldım. Olayla ilgili bir alakam olmadığı anlaşıldı. Avukatım aracılığıyla haksız yere gözaltına alındığım için dava açtım. Davayı kazandım”  dedi.

Arkadaşlarının 1 yıldır çalıştığını ama kendisinin hala hukuksuz yere çalıştırılmadığını anlatan Çelik,  Ankara İdare Mahkemesi’ne birinci ve ikinci atamasıyla ilgili “yürütmenin durdurulması istemli” başvuruda bulunduğunu belirterek “Ancak İdare Mahkemesi yürütmenin durdurulmasının reddine karar verdi. Daha sonra Ankara Bölge İdare Mahkemelerine 2. atamamla ilgili başvuruda bulundum. Onlardan da ret cevabı aldım” dedi.

‘HAKKIMI SAVUNMAK İÇİN HUKUK OKUYORUM’

Kendi hakkını savunmak için üniversite sınavına girerek hukuk fakültesini kazandığını söyleyen Çelik, “Babam vefat etti. Annem ev hanımı, aileme ben bakıyordum, artık bakamıyorum. Ciddi anlamda mağdur oldum. Zor şartlar altında okudum. Üniversiteyi bitirdim. Gerekçesiz olarak göreve başlatmadılar. Ben de bu adaletsizlik yüzünden tekrardan sınava girdim. Dicle Üniversitesi Hukuk fakültesini kazandım. Şimdi hukuk fakültesi ikinci sınıf öğrencisiyim. Hukuk Fakültesine devam edeceğim.  Bu haksızlığın bir an önce giderilmesini istiyorum” diye konuştu.

ENGELLİLERE YAPILANLARA İTİRAZ ETTİ İŞİNDEN OLDU

“Devlet kapısı hukuksuz bir şekilde tarafıma kapanmış oldu” diyen Çelik, özel sektörde çalışmaya karar verdiğini ancak orada da haksızlığa karşı geldiği için işinden olduğunu aktardı. Çelik, Diyarbakır Ergani’de bir Engelli Bakım Merkezinde psikolog ve sorumlu müdür olarak çalıştığını fakat  kurumda engellilere yönelik kurum sahibinin ve çalışanlarının uyguladığı birçok hak ihlalini ortaya çıkardığını söyledi. 2017’nin ağustos ayında basına da yansıyan olayı hatırlatan Çelik, “Engellilere darp, engellilerin zorla ağır işlerde çalıştırılması, istismar, engellilerin aç bırakılması, paralarına el konulması vb. durumlar vardı. Hatta 2012 yılında bir engelli kurumda intihar etmiş, kurumun ihmali tespit edilmişti. Engellilere yapılan bu hak ihlallerini kabul etmedim ve Ergani Cumhuriyet Başsavcılığına, engellilere bunları yaşatan kurucular ve çalışanlar hakkında suç duyurusunda bulundum. Benim suç duyurusunda bulunmamla birlikte kimi eski çalışanlar ve engelli yakınları da kuruluş ve yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundular. Ve olay basına yansıdı” dedi.

Kuruma her bir engelli yurttaş için bakanlıkça her ay yaklaşık 3 bin lira ödenek ayrıldığını dile getiren Çelik, “Toplam aylık 200 bin lira yapıyor. Ki bu da yıllık 2.4 milyon lira yapıyor. Bu kadar çok ödeneğin ayrıldığı bir kurum daha çok kar elde etmek ve masrafları en aza indirmek için akla gelmedik yollara başvuruyordu” diye konuştu.

DENETLEME OLACAĞI GİZLİDEN SÖYLENİYORDU

Birçok yere suç duyurusunda bulunduğunu ifade eden Çelik, Diyarbakır Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü ile iki defa görüştüğünü, engellilere yapılan haksızlık ve hukuksuzları anlattığını ifade ederek “Elimdeki belgeleri savcılıkla paylaştığım gibi idareyle de paylaştım. Tarafıma gerekli işlemlerin yapılacağını söylediler. Böylesine büyük bir haksızlığı ortaya çıkarttığım için idarece pek hoş karşılanmadım. Sonrasında neredeyse il müdürlüğüne alınmayacak hale geldim. Bana ‘şikayet ettiğin kurum sahibinin Ankara’da tanıdıkları var, şikayet etsen de bir şeyin değişmeyecek’ dediler. İl Müdürlüğü denetim yapacağı sırada İl Müdür yardımcısı F.Y., ekibinden,  denetim grubundan bir kişinin kurum sahibine gizlice haber verdiğini ve kurum sahibinin de kurumu denetime hazır hale getirdiğine bizzat şahit oldum” dedi.

BAŞKA YERLERDE ÇALIŞMASI ENGELLENDİ

“Ben kurumun kapanmasını, hukuksuzlukları yapanların ciddi müeyyidelerle cezalandırılmasını beklerken savcılık bir ay içinde olayları sonuçlandırıp, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi” diyen Çelik, “Şahsımın, daha önceki çalışanların, engelli yakınlarının ve engellilerin kuruluş hakkındaki şikayetleri hasır altı edilip dosya kapatıldı. Daha sonra kuruluş avukatı aracılığıyla şahsım hakkında kamu davası açılması için şikayetçi oldular. Beni işten çıkartmaları, şikayet etmeleri yetmezmiş gibi Türkiye’deki bütün engelli bakım merkezleri kurucularının olduğu WhatsApp gurubunda adımı açıkça paylaşıp, başka kurumlarca da işe alınmama engel oldular. Daha sonra çalıştığım ve Diyarbakır kurumu şikayet ettiğimi öğrenen 3 bakım merkezi de sözleşmemi hukuksuz yere feshetti. Çünkü Diyarbakır’daki kurumun sahibi çalıştığım kurumları arayarak, işten çıkarılmamı istedi. İşten çıkarılmamam halinde benim başıma gelen aynı durumların sizin de başına geleceğini söyledi.  Bir nevi fişlenmiş oldum. Hiçbir kurum benimle çalışmak istemedi” dedi.

Evrensel'i Takip Et