12 Kasım 2018 00:18

Enflasyona karşı ek zam şart oldu!

Ankara'da bulunan Türk Traktör, Man, YDS'de çalışan işçiler enflasyon ve krize ilişkin görüşlerini, taleplerini Evrensel'e anlattı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Hasan KARA
Hüseyin Sinan GÜLER
Ankara

Ankara'da bulunan Türk Traktör, Man, YDS'de çalışan işçiler, kriz sürecinde nasıl geçineceklerini tartışıyor. Krizden patronların değil, asıl kendilerinin etkilendiğini anlatan işçiler, enflasyon rekoruna, zamlara, işten atmalara ve eriyen maaşlara karşı ek zammın şart olduğunu vurguluyor.

Enflasyon geçtiğimiz ay yüzde 25.24 olarak son 15 yılın rekorunu kırdı. Enflasyonun bu denli yüksek oluşunu, ekonomik krizin yansımalarını ve fabrikalardaki son durumları Ankara’nın çeşitli işyerlerinde çalışan işçilerle konuştuk.

Türk Traktör fabrikasından bir işçi şunları söyledi, “Enflasyonla topyekün mücadele dedikleri politikaya rağmen enflasyon bu seviyelerde açıklandı. Özellikle gıda ürünlerindeki enflasyon bunun çok daha üzerindedir. Şimdi bu şartlarda Mart gibi enflasyon farkı bizim ücretlerimize yansıtılacak. Burada doğru bir ek zam uygulanması lazım, bunun da en az yüzde 15 civarı alt sınırı olmalı. Otomobil sektöründe 60 binlik araç, 100 bin liraya yükselmiş durumda. Neredeyse tüm sektörlerde daralma var. Bizim fabrika çoktan bu sürece girmişti. Şu süreçte de işten atmalar devam ediyor. İşten atmaların yanı sıra silah üreten TAİ isimli firma, bizim fabrikadan özellikle makine, otomotiv gibi bölümlerden mezun olan 10 civarı işçiyi geçen haftalarda kendi bünyesine kattı. Neredeyse her hafta eleman çekiyorlar. Ancak aynı zamanda üretimde de bir artış var. Daha az işçi çalışmasına rağmen çalışma yoğunluğu daha çok arttı diyebiliriz. Yani özetle fabrikanın çoğunluğunda vardiya teke düştü, şimdi de o tek vardiyadan maksimum seviyede ürün çıkartmaya çalışıyorlar.”

‘ENFLASYON FARKI SÖZLEŞMEYE DOĞRU YANSITILMALI’

Bir başka Türk Traktör işçisi “Her ne kadar her şeye zam yapılmasıyla ücretler erise de, enflasyon farkının sözleşmeye bağlı olarak doğru biçimde yansıtılması lazım. Mart ayına doğru bizim için o belli olacak. Topyekün mücadeleyle her tarafta fiyatlarda indirim yapıldı ancak enflasyon yine yüksek çıktı. Ben bundan sonrası açısından enflasyonun daha düşük seviyelerde açıklanacağını düşünüyorum. Açıklananla gerçek enflasyon arasında bile bir fark var. Bakkalların bazıları ekmek satmayacağını duyurdu, un faturalarının çok yüksek gelmesi yüzünden. Çoğu ürüne neredeyse yüzde 100'e varan zam yapılmış durumda. Bir de bizim fabrikada işten atmalar da devam ediyor. Onun da tedirginliği hâlâ herkesin üstünde. İşten kendi isteğiyle çıkanların çoğu borçlarını kapatmak için alacağı tazminata güvenip çıktı. İşten çıkan veya çıkarılan arkadaşların çoğu hala işsiz durumda. Bakalım bundan sonra umarım herkes için hayırlısı olur” diye konuştu.

‘MAN’DAKİ ÜRETİM ARTIŞI, BENİM ÜCRETİMDEKİ DÜŞÜŞ DEMEK’

MAN Otobüs Fabrikasında çalışan bir işçi, “Bizim fabrikada işten atılma korkusu şimdilik söz konusu değil. 2019’a kadar üretim süreci planlanmış durumda. Üretim artışı sürüyor, 11’den 15’e çıkacak günde üretilen araç sayısı. Bu yüzden işçi almaya devam ediyorlar. Enflasyonun yüksek olması bizim fabrikada en çok sözleşmede ne kadar fark yaratacağı üzerinden tartışıldı. İkinci 6 aylık süreç kapsamında neredeyse yeni imzalanan bir sözleşme etkisi yaratacak düzeyde bir enflasyon farkının verilmesi lazım. Bizim fabrikanın çoğu AKP ve MHP’ye oy veren işçilerden oluşuyor. Önceden körü körüne özellikle Cumhurbaşkanı’nı savunan arkadaşlar, özellikle ‘emeklilikte yaşa takılanlar’ meselesiyle ilgili çok tepki gösterdi. Küfür edenler, bir daha oy vermem diyenler var. Bakalım bu tepki seçim sürecinde değişecek mi, değişmeyecek mi o da ayrı konu” dedi. Bir diğer Man işçisi ise şunları söyledi: “YEP’i açıkladıktan sonra dolar ve avroda bir düşüş oldu. Ancak bu daha ne kadar gider belirsiz. Bu YEP’e göre zaten herkes zorunlu BES’e geçirilecek ve kıdem tazminatının da fona devredilmesi gündeme getirilecek. Aslında bu herkesi etkileyecek. Şimdi bizim fabrikada üretim artmasına artıyor, çünkü Alman patronlar krizi fırsata çevirmesini iyi biliyor. Bu üretimin artması da aslında bir işçiden patronun kazandığı kârın daha fazla artması demektir. Yani bizim ücretlerimizin aslında bir yönüyle düşmesi demektir. Şimdilik biz buna razıyız, asgari ücretli bir çalışana göre bizim durumumuz çok daha iyi elbette. Ama özellikle emeklilik meselesi ve hükümetin diğer politikaları hepimizi daha çok etkileyecek gibi duruyor.”

PARAYI BİZDEN TOPLUYOR AMA PATRONLARA VERİYORLAR

ANKARA havalimanı yolundaki Akyurt bölgesinde bulunan YDS (Yakupoğlu Deri Sanayi) fabrikasından görüştüğümüz işçiler ise kriz konusuna biraz temkinli yaklaşıyor. Ancak daha önceleri ülke gündemindeki konuları daha az tartıştan işçilerin, kriz ile beraber gündemi daha ilgili bir şekilde takip ettiklerini gördük. Çoğunluğu Çubuk, Akyurt, Pursaklar gibi bölgelerde oturan YDS işçilerinin önemli bir bölümü AKP ve MHP’li olarak kendini tanımlıyor.

MHP’li olduğunu söyleyen bir işçi, “Bunlar ekonomiyi bitirdi. Memleketi perişan etti. Geçen seçimde oy versek de bu seçimde bunlara oy vermeyeceğiz. İyi ki MHP ile ortaklık bozulmuş” dedi. Bir başka işçi şöyle devam etti: “Kriz falan yok, memleketi karıştırmaya çalışanlar kriz diye ortalığı bulandırıyor. Bir şekilde herkes çalışıyor ve maaşını alıyor. Camilerde bile geçmişte para toplanıp memurların maaşları ödendi. Bu ülkede kimse aç kalmaz, bir şekilde yolu bulunur. Kriz var diyenlerin hiçbirinin memlekete bir faydası yok.”

‘BİZDEN TOPLAYIP, PATRONLARIN BORCUNU ÖDÜYORLAR’

Bir diğer YDS işçisi, “Burada halimize şükrediyoruz, aslında çalışma şartları çok iyi değil. Kadrolu çalışanlar bir şekilde asgari ücretin az üstüne maaş alsa da, hâlâ çok sayıda yevmiyeci çalışan var. Deri işi zor, zahmetli bir iştir ama bir şekilde halimize şükretmek zorundayız” dedi. YDS fabrikasında çalışan bir başka işçi ise “Biz her zaman milletimizin, devletimizin yanında olduk ama devletimiz şimdi bizim yanımızda olmuyor. Her şeyin fiyatı arttı, bir bizim maaşlarımız artmadı” dedi. Diğer bir YDS işçisi de ekonomik olarak bazı sıkıntılar yaşansa da buna kriz demediğini söyledi ve ardından da hükümetin ekonomi politikalarında işçiyi savunmadığını söyledi: “Parayı bizden topluyor ama patronlara veriyorlar, borçlarını ödüyor.”

ÖNCEKİ HABER

100 işçi 17 yıldır haklarını almayı bekliyor

SONRAKİ HABER

Uludağ Üniversitesi öğrencileri zamlara karşı kampanya başlattı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa