24 Ekim 2018 23:25

‘Dolar hayallerimizden hızlı büyüyor’

Krizden en fazla etkilenen kesimlerden birini oluşturan öğrenciler, kitaplardan çay kahve fiyatlarına kadar her şeyin zamlanmasından şikayetçi

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Bilgesu KİPER
Melis BANA
Okan MERDİN
Ankara

ODTÜ'de krizin yaşam koşullarına etkisini anlatan öğrenciler, kantinden kitaba ev kirasına kadar her şeye gelen zamlardan şikayetçi. “Geleceği garanti” denilen bölümlerde okuyan öğrenciler de krizin gelecek planlarını etkilediğini söylerken, bir öğrenci durumu şöyle özetliyor: “Dolar hayallerimizden hızlı büyüyor!”

ODTÜ'de konuştuğumuz öğrenciler krizin günlük yaşamlarına olan etkilerini kantin zamları, eğitim ihtiyaçlarını karşılayamama şeklinde sıralıyor. Krizin sebebinin yalnızca belli bir zümrenin ekonomik çıkarlarına göre politika üretilmesi olduğunu söyleyen öğrenciler, bu krizin çözümünün ancak krizden etkilenen milyonlarca insanın birleşmesinde olduğunu dile getiriyorlar. Hazırlık öğrencisi Hamit, “Öyle bir kriz var ki insanlar bunu ifade etmekten çekiniyor. Ben de bir nebze böyleyim. Çalışan insanlar işten çıkarılma korkusu yaşıyor ve az tatil günü nedeniyle mutsuz. Hayatım üzerindeki etkilerine değinecek olursam; kırmızı et diye bir şey yok artık. Hem pahalı hem şüpheli…” diyor. Bölümü İşletme olan bir hazırlık öğrencisi ekliyor: “Geçen ay almak istediğim bilgisayar 3 bin TL idi. Bu ay 6 bin TL olmuş. Yurt dışı hayallerim var ancak dolar hayallerimden hızlı büyüyor. Markete girdiğimde artık 100 TL bozuk para gibi harcanıyor.” Esra da üniversiteye bu sene başlayan bir öğrenci olarak kışların son derece soğuk geçtiği Ankara'ya gelirken alması gereken mont, ayakkabı, hırka gibi ihtiyaçlarını alamadığını söylüyor.

'KRİZDEN KURTULMANIN BİRLİK OLMAK'

Hazırlık öğrencisi Hakan medyanın Türkiye’de bir ekonomik krizin olduğunu saklamaya çalıştığını söylüyor. Sadece ekonomik değil, sosyal ve siyasi bir krizin de insanları zorladığını belirten Hakan, krizden kurtulma yolunun ise insanların birlik içinde çözümler aramasından geçtiğini söylüyor. Emekçi bir ailenin çocuğu olduğunu belirten Bilal de krizin etkilerinin en çok düşük gelirli ailelerde görüldüğünü söylüyor. 1600 TL asgari ücret için 11-12 saat çalışıldığını hatırlatan Bilal, bu koşullarda çalışan insanlar için en ufak zammın bile hayat şartlarını zorlaştırdığını vurguluyor.

'GELECEĞİ GARANTİ' DENİLENLER DE ŞİKAYETÇİ

Yönümüzü bu kez ODTÜ içinde “geleceği en garanti” görülen Mühendislik fakültesine çeviriyoruz. Ancak ne kadar olumlu gelecek planı yapsalar da mühendislik öğrencileri de ekonomik koşullardan şikayetçi. Endüstri Mühendisliği bölümünden İsmail Eren, krizin asıl kurbanının alt gelir grubu olduğunun altını çiziyor. Harcamaların büyük kısmını temel gereksinimlere kullandığını belirten İsmail, kültür ve eğlence etkinliklerine de seyrek katıldığını anlatıyor.

Can ise krizin başlıca nedenin dış saldırı olduğunu savunuyor. Can, krizin hem zenginleri, hem de yoksulları etkilediğini söylüyor. Can yurtta kaldığı için krizin etkilerini daha fazla hissettiğini belirtiyor.

‘GEÇEN YIL ARAKADAŞLARIMLA ÇAY KAHVE İÇEBİLİYORDUM’

Adını vermek istemeyen bir Elektrik Elektronik Mühendisliği öğrencisi de okulun açılması ile krizin daha çok hissedildiğini, kura bağlı kitap fiyatlarında artış olduğunu anlatıyor. Elindeki kitabı gösteren öğrenci “130 liraya almak zorundayım” diyor.

Makina Mühendisliği Bölümü son sınıf öğrencisi Yiğit, üniversite hayatının beş yılını evde geçirdiğini belirterek, asgari gereksinimleri için ödediği paranın önceki seneye oranla iki katına çıktığını söylüyor. Medyada dolaşan TÜİK verilerinin iyimser bir tablo çizse de yanlış olduğunu ifade eden Yiğit, geçen yıl arkadaşlarıyla dışarıda çay kahve içebilirken şimdi gücünün anca temel gereksinimleri karşılamaya yettiğini söylüyor. Yaşadığı mahallede kiraların en az 1200-1300 TL olduğunu vurgulayan Yiğit, emlakçıların da kira bedeli adı altında bu durumdan yararlandığını ve ev stokladığını anlatıyor.

Hazırlık öğrencisi Başak da ülkede kriz olduğunu, ancak çıkış noktası bulunabileceğini söylüyor. Başak, “Ancak insanların uyanabileceğini düşünüyorum. Çünkü ezilenler sadece Aleviler veya solcular değil. Hepimizi ilgilendiren bir durum var. Bence duyduğumuz gelecek kaygısı bu noktada çok önemli. Özellikle bilim yapmak isteyen bir insan olarak korkularım büyük” diyor.


ÖĞRENCİLERİN İŞSİZLİK KAYGISI BÜYÜYOR

Dilan ORTAKCI
Ankara

Son vakitlerde çoğu sohbetin konusu haline gelmiş ekonomik kriz Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde okuyan öğrencilerin gündemini de meşgul ediyor. Fakültenin bahçelerinde, kantinlerinde veya da sınıflarda sürdürülen tartışmalar ise krizin iktisadi niteliğinden, krizin günlük yaşama yansımalarına kadar çeşitlenen bir vaziyette.

Kapitalizmin her krizinde faturayı halka keserek düz yola çıkma refleksi, üniversite gençliğini de es geçmemekte. Üniversitenin kapısından içeri adımımızı attığımızdan beri bir dizi masraf ile uğraşırken son dönemlerde bu giderlere yapılan katmer katmer zamlarla yüz yüze geliyoruz. Bir öğrencinin “en basit ihtiyacı” olarak kategorize edeceğimiz şeyler dahi cep yakıyor. Hele de memleketteki kağıt zammı gündemiyle, kağıda ilişkin ne varsa o ihtiyacı satın alırken öğrenci, başkaca ihtiyaçlarından fedakarlık yapmaya mecbur kalıyor. Böylesi bir tabloda da akademik kültüründe fazlaca okuma yapılan Siyasal öğrencisi bir hayli zorlanıyor.

Onun dışında insanın “yaşamsal ihtiyaçlardan beslenme ve barınmanın” da krizin cenderesi altında kaldığını söylemek mümkün. Fakülteye şehir dışından gelmiş 1. sınıftaki arkadaşlarımız ile aşırı olan yurt ve kira fiyatlarının, yemekhanelere gelen zamların yanında koşulların yetersizliği ve daha da kötüleşmesi üzerine sohbetler ediyoruz. Sohbetlerimizin diğer bir öznesi olan üst sınıflarda okuyan arkadaşlarımızda ise durum okulun yanında ek bir işe girmek ile sürdürülüyor. Hele de hükümetin krize dair ilk refleksinin eğitimdeki tasarruf olduğunu düşünürsek, iktidarca çokça övülen burs ve kredilerin yetersizliği apaçık ortadadır.

Öte yandan krizin öğrencilerin gelecek kaygısını daha da arttırdığını söylemek mümkün. Genç işsizlik sorununa ilaveten kriz bahanesi ile işten atmaların yaygınlaşması ile öğrenciler arasında kaygı yükseliyor. Mezuniyet safhasına yaklaştıkça da bu kaygı doğrusal olarak artıyor. Siyasal Bilgiler Fakültesinde de durum farklı değil. Belki de çoğumuzun “Mülkiyeli olma” özgüveni ile girdiği fakültede, öğrencilerin -akademilerin yozlaştırılmaya çalışılmasını da bağımsız düşünmeyerek- ciddi bir gelecek kaygısının, işsizlik korkusunu büyüdüğünü söyleyebiliriz.


ÖĞRENCİLER SUYU BİLE YEMEKHANEDEN DOLDURUYOR

Selin ÜNALAN
Hacettepe Üniversitesi

Hacettepe Üniversitesinde de ekonomik krizin etkilerinin ne kadar yakıcı hale geldiğini görmek mümkün. Bulunduğumuz her yerde amfilerden yemekhanelere kadar neredeyse konuşulan tek konu ekonomideki bu dengesizlik.

Yemekhaneden tutun da, ders arasında içtiğimiz çaya, sabah aldığımız poğaçaya kadar her şey zamlanmış durumda. Yemek arası olmadığından ötürü öğrencilerin yemek yediği yerlerde ise durum daha da vahim. Öğrencilerin başka alternatifinin olmaması, yani okul içerisindeki yeme olanaklarının yetersiz olması; bu yemekhane sıralarının eski zamanlara kıyasla daha fazla olmasına yol açtı. Ki Hacettepe yemekhanesi onarılıp büyütülmüştü. Bu da uzun yemek kuyruklarına, dolayısıyla öğle arasının yemek için yetmemesine sebep oluyor. Yemek yiyemeyen öğrenciler de var olan en uygun yemeğe yönelmek durumunda kalıyor.

Tabi bu etkiler sadece  yemek ile sınırlı da değil. Suya dahi para vermenin öğrencileri zorladığı bu dönemde herkes suyunu yemekhaneden dolduruyor.

Üniversiteye bağlı olan kantinlerde bile fiyatlar hayli fazla. Çay, su, poğaça fiyatları okul dışındaki fiyatlara göre daha fazla. Bu öğrenciler arasında oldukça tepki topluyor. Ekonomik durum bu kadar kötüye giderken KYK bursu asla ve asla yetmiyor. Mutlaka bir ek gelir gerekirken, şehir dışında okuyan çoğu öğrenci çalışmak zorunda kalıyor. Ekonomik gidişat öğrencileri sadece maddi yönden değil psikolojik olarak da kötü etkiliyor. Sınav stresleri yetmezmiş gibi bir de buna  ekonomik kaygıların her geçen gün artması ekleniyor.

Son dönemde ekonomik kriz öğrencilerin yaşamını bu kadar etkilerken öğrenciler bu duruma sessiz kalmıyor ve bunu ülkenin politikalarından bağımsız değerlendirmiyor. Aksine öğrencilerin bulundukları her alanda bunu tartıştığında çözüme ilişkin fikir birliğini yakaladığına şahitlik ediyoruz.


BURSLARA YAPILAN 30 TL, KİTAP PARASI BİLE DEĞİL

Gazi Üniversitesi ve onun bölünmesiyle kurulan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğrencileri de krizin etkilerini yoğun bir şekilde hissettiklerini anlatıyor. Sosyoloji bölümünden bir öğrenci sınıfında çoğu arkadaşının geçim sıkıntısı çektiğini, yurt parasını ödemekte zorlandığını ve bu yüzden part-time iş aradığını anlatarak, “Eve çıkan öğrencilerin temel tüketim ihtiyaçlarından, doğal gaza, elektriğe gelen zamlar geçim sıkıntısını daha çok derinleştirdi. Kredi/burslar neredeyse hiçbir ihtiyacımızı karşılamıyor” diyor. Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden başka öğrenci de “Burslara zam yaptık diye her yerde duyuruyorlar ama toplam 30 lira artış oldu. 30 liraya bugün okulda istenilen bir kitabı bile alamayız. Kitabı almayı geçtim, günlük ulaşıma ve yemeğe gelen zamları düşünürsek bu para bir günlük ihtiyacımızı anca karşılıyor” diyor.

ÖĞRENCİ TOPLULUKLARINA ARAÇ VERİLMEYECEK

Öte yandan Gazi Üniversitesinde İdari ve Mali İşler Başkanlığının gönderdiği yazıda, “Devletimizce alınan tasarruf tedbirleri nedeniyle” bu yıl öğrenci topluluklarının etkinliklerine araç verilmeyeceği belirtildi.

Gazi Üniversitesi geçtiğimiz günlerde sağlık malzemeleri ve tedavide tasarruf talimatıyla tartışmalara neden olmuştu. Ancak tasarrufun sadece hastanede olmadığı ortaya çıktı. Okulun ilk haftalarında Gazi Üniversitesinde tasarruf tedbirleri nedeniyle öğrenci topluluklarının etkinliklerinde kısıntıya gidildi. İdari ve Mali İşler Başkanlığı, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına gönderdiği yazıda, öğrenci topluluklarının bu yıl yapmayı planladıkları etkinlikler kapsamında şehir içi ve şehir dışı araç taleplerinin tasarruf tedbirleri nedeniyle karşılanmasının mümkün olmayacağı bildirildi. Mevcut araçların yetersizliği ve mekanik, kaporta ve gerekli belgelerin olmadığına dikkat çekilen yazıda, “Devletimizce alınan tasarruf tedbirleri nedeniyle taleplerin karşılanması mümkün görülmemektedir” denildi. Mağduriyet yaşanmaması için etkinliklerin bu yönde planlanması istendi. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

ABD’de alarm: Clinton ve Obama'ya patlayıcı bulunan paket yollandı

SONRAKİ HABER

Nazi dönemi yayınlarında ırkçı propaganda

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...