24 Ekim 2018 07:47

MEB ‘Öğrenci Andı' kararını temyize götürdü

MEB siyasetin gündeminde sıcak tartışmalara yol açan 'Öğrenci Andı' kararını temyize götürdü.

Fotoğraf: Enes Sansar/AA

Paylaş

Milli Eğitim Bakanlığı, Danıştay'ın 'Öğrenci Andı'yla ilgili kararına itiraz etti, yürütmenin durdurulmasını talep etti.

İlköğretim okullarında 2013'e kadar her sabah öğrencilere derse girmeden önce okutulan ‘Öğrenci Andı’, 2009'dan bu yana sayısız kez dava konusu yapıldı. Kaldırılmadan önce ‘bir ırkı esas aldığı, zorla okutulduğu’ gerekçesiyle kaldırılması için dava açılan ‘Öğrenci Andı’ dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından hazırlanarak, 10 Mayıs 1933 tarihli Milli Talim ve Terbiye Heyeti kararıyla uygulamaya konuldu. 1972, 1997 ve 2012'de değişikliğe uğrayan ‘Öğrenci Andı’, Milli Eğitim Bakanlığının 8 Ekim 2013 tarihli İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle kaldırıldı. Kaldırılmadan önce de kaldırıldıktan sonra da birçok sivil toplum kuruluşu ve vatandaş tarafından dava konusu yapılan ‘Öğrenci Andı’ ile ilgili son sözü, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu söyleyecek.

DANIŞTAY BAŞKANI: TABİ OLDUĞUMUZ TEK İLKE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜDÜR

‘Öğrenci Andı’ tartışmasıyla gözlerin çevrildiği Danıştay’dan da açıklama geldi. Danıştay Başkanı Zerrin Güngör “Danıştayın faaliyetlerinde tabi olduğu tek ilke kuşkusuz hukukun üstünlüğüdür. Unutulmamalıdır ki, hukuki güvenlik ilkesi, hukukun üstünlüğünün temel unsurlarındandır. Türk milleti adına karar veren hakimlerin, hukukun evrensel ilkeleri yanında özellikle içinde yaşadıkları toplumun değerleriyle çelişmeyen, adalet duygusunu güçlendiren kararlarıyla güven yaratan bir yargı düzeni, hepimizin arzusudur. Danıştayın verdiği karaların hukuki sınırlar içinde bilimsel yönden eleştirilmesi mümkündür. Yargı mensupları olarak kararlarımızın bilimsel eleştirisine her zaman açığız. Yargı kararlarının taraf menfaati bakışıyla değil, objektif, bilimsel kriterlere göre değerlendirilmesinin hukukun gelişmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz. Yargılama süreci devam eden bir dava hakkında görüş beyan edilmesinin, hukuka, adalete ve yargıya olan güveni sarsacağı unutulmamalıdır” dedi.

KALDIRILMADAN ÖNCE DAVALIK OLDU

Okullarda öğrenci andının okutulması uygulamasının ‘ırkçı söylemler içerdiği’ gerekçesiyle kaldırılması istemiyle bir vatandaş tarafından 2009'da açılan dava, Danıştay 8. Dairesince görüşüldü. Danıştay 8. Dairesi, 9 Kasım 2009'da davanın ilk incelemesini yaptı, yürütmenin durdurulması istemini oy birliğiyle reddetti.

İki yıl sonra davayı esastan karara bağlayan Daire, andın okutulmasına olanak tanıyan düzenlemenin iptal istemini de 1 Nisan 2011'de oy birliğiyle reddetti.

Kararda, öğrenci andında geçen ‘Türk’ kelimesinin bir ırkın değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları, herkesi kapsayan ve kucaklayan milletin ortak adı olduğu iddia edildi.

8 EKİM 2013'TE KALDIRILDI

Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde değişiklik yapılarak ‘öğrenci andı’ başlıklı 12. madde yürürlükten kaldırıldı. Yönetmelik Resmi Gazete'de yayımlanarak 8 Ekim 2013'te yürürlüğe girdi.

Dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı aynı gün “1933 yılında zamanın Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip önce kendi kızları için yazmış, söylendiğine göre öyle bir hikayesi de var, sonra hoşlarına gitmiş okullarda da okunsun bu denmiş. Yönetmelikle de şöyle okunsun, sabah yapılsın gibi düzenlemeye konu edilmiş” bilgisini paylaşmıştı.

Bunun daha çok 1930'ların atmosferinden etkilenerek başlatıldığını ifade eden Nabi Avcı, “Anakronik (herhangi bir olay ya da varlığın içinde bulunduğu zaman dilimiyle kronolojik açıdan uyumsuz olması) bir uygulamaydı” değerlendirmesini yapmıştı.

BİRÇOK DAVA AÇILDI

Uygulamanın kaldırılmasının ardından bu kez de andın geri gelmesi için bazı kitle örgütleri ve vatandaşlar tarafından davalar açıldı.

Öğrenci andının okunması uygulamasını kaldıran yönetmeliğin iptali istemiyle açılan davalardan birinde ilk incelemeyi yapan Danıştay 8. Dairesi, 10 Mayıs 2014'te yürütmesinin durdurulması istemini oy çokluğuyla reddetti.

Milli Eğitim Bakanlığının, bu davada Danıştay 8. Dairesine gönderdiği savunmada, “Andın kaldırılmasının Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyinin göstergesi sayılan demokratikleşmenin gereği olduğu, andın pedagojik olarak ilköğretim çağındaki çocuklar için uygun olmadığı, bu nevi yeminlerin demokratik toplumlarda söz konusu olamayacağı” belirtildi.

‘KİMLER DAVA AÇABİLİR’ KONUSU DA TARTIŞILDI

Bu arada, Danıştay 8. Dairesi, andın kaldırılmasına karşı açılan davalarda, davacıların “dava açma ehliyeti” bulunup bulunmadığını tartışarak ilköğretim çağında çocuğu bulunmayan davacıların davasını ‘menfaat ilişkisi bulunmadığı’ gerekçesiyle reddetti.

Bu kararın temyiz istemini görüşen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise öğrenci andının ilköğretim okullarında okunması uygulamasını kaldıran yönetmeliğin iptali istemiyle dava açmak için ‘Türk vatandaşı’ olmanın yeterli olacağına karar verdi.

DAİRE BAŞKANI ÇOĞUNLUĞA KATILMADI

Danıştay 8. Dairesinin açılan davalarda yaptığı ilk incelemenin ardından esastan verdiği son karar kamuoyunda tartışılmaya başlandı.

Türk Eğitim-Sen'in açtığı davada, öğrenci andını kaldıran düzenlemeyi oy çokluğuyla iptal eden Daire'nin bu son kararına, Danıştay 8. Daire Başkanı muhalif kaldı.

Anayasa ve yasalarla çizilen çerçeve içinde idarelerin işlem tesis ederken takdir hakkına sahip olduklarının açık olduğunu vurgulayan Daire Başkanı Yüksel Öztürk, muhalefet şerhinde şu görüşü paylaştı:

“Milli Eğitim sisteminin genel ve özel amacının Anayasanın başlangıç kısmında ve 1739 sayılı Yasa'da belirtilen konular doğrultusunda, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, Türk milletini çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak, insan haklarına saygılı nesiller yetiştirmek olduğu açık olup, bu niteliklerin öğrencilere sadece dava konusu andın okutulması ile kazandırılamayacağı tabiidir. Anayasa ve yasada belirtilen amaç ve ilkelerin milli eğitim sisteminde hangi yol ve yöntemle yerine getirileceği konusunun ise Bakanlığın takdir hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.”

Davalı Milli Eğitim Bakanlığının, bu kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde temyiz hakkı bulunuyor. Temyiz istemini, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu görüşecek. (AA)

ÖNCEKİ HABER

10 Ekim Ankara Katliamında bakanlığa hizmet kusuru cezası

SONRAKİ HABER

Erdoğan'dan Danıştay'ı hedef aldı: Çok başlılığa giden bir süreç var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...