22 Ekim 2018 03:29

Antep’te kara kış hazırlığına kriz engeli

Antep'te turşu ve salça yapmanın püf noktalarını sormak için yola çıktık; 'Salça yapamadık, biber almadık, zeytini akrabam yolladı' cevapları aldık.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Deniz KAR
Umut YEĞİN

"Turşu nasıl kurulur", "Salça yapmanın püf noktaları nedir" sorularıyla yola çıktığımız Antep sokaklarında, "Salça yapamadık", "Turşuluk biberi almadık", "Zeytini akrabam yolladı" gibi cevaplar aldık.

Antep’in Vatan Mahallesi’nde yaşayan yurttaşlar ile temel tüketim maddelerine gelen zamları ve kış hazırlıklarını konuştuk. İlk olarak zeytin ayıklayan Rahşan Abla’nın yanına gidiyoruz. Rahşan Abla bu yıl biber fiyatlarının artmasından dolayı salça yapamadığını ve ayıkladığı zeytini de bir tanıdıklarının gönderdiğini söylüyor. Rahşan Abla’nın eşi bir halı fabrikasında işçi olarak çalışıyor. 4 çocuğu var ve asgari ücret alan eşinin maaşı dışında gelirleri yok. Bu maaş ile geçinemediklerini söylüyor Rahşan Abla ve “Mesela geçen sene kışlık erzak hazırlığımız daha fazlaydı. Bu sene daha az oldu. Daha az tüketeceğiz. Evimiz sobalı. Henüz kömür bile alamadık” diyor.

‘EŞİM İKİ AYDIR MAAŞINI ALAMIYOR’

Sokakta yürümeye devam ediyoruz. Karşılaştığımız Songül Abla da yine köyden gelen zeytinlerin çekirdeğini ayıklıyor. “Kışa hazırlık yapabildiniz mi?” sorumuza “Bu sene salça yapamadım. Biber çok pahalı. Eşimin işleri de kötü. Eşim fabrikada çalışıyor. Parasını vermiyorlar. İki aydır maaş alamıyor. Uzun süredir çalıştığı bir iplik fabrikası aslında ama ilk olarak yedi ay önce ücretsiz izne çıkardılar. Şimdi de iki aydır ‘para yok’ deyip maaşları ödemiyorlar” diye cevap veriyor. Songül Abla’nın iki çocuğu var, geçinmekte zorlandıklarını belirtiyor. Birkaç aydır daha kötü durumda olduklarına dikkat çekiyor ve “Dolar yükseldi yükseleli bu haldeyiz. İş güç açılsın ki biz de iyi olalım, yoksa borç ödeyemiyoruz” diyor.

‘FİYATLARIN DÜŞMESİNİ BEKLİYORUZ!’

Başka bir sokakta bir grup kadının turşu kurduklarını görüyoruz. Turşu, Antep sofralarında sık rastlanan yeşil biber turşusu. Kadınlar bir yandan biberleri ve arasına attıkları sarımsakları doğrayıp bidona doldururken diğer yandan da zamlara ilişkin konuşuyorlar. İsimlerinin yazılmasını istemeyen kadınlar, geçen yıl ile bu yıl arasında sebze ve tüm gıda maddeleri fiyatlarında uçurum olduğu, fiyatların neredeyse iki katına çıktığı konusunda hemfikir. Kadınlardan biri, eşinin işçi olduğuna ve ailede tek gelirin bu asgari ücret olduğuna dikkat çekerek, “Bu sene hâlâ kömür alamadık. Fiyatların düşmesini bekliyoruz ama salçalık düşmediğine göre kömür hiç düşmez. Yumurtanın kolisi 17 lira olmuş. Fakir fukara ne yapsın? Alamıyor işte. Markete bir girip çıkıyorsun en az 100 lira tutuyor. Bakıyorsun poşete aldığın bir şey de yok. Unun çuvalı 70 lira olmuş. Alıp ekmek yapmak zorundayız” diye yakınıyor.

‘KRİZ YOKSA İŞÇİLER NEDEN ÇIKARILIYOR?’

‘’Ülkede kriz olmadığını söylüyorlar. Sizce kriz var mı?” diye sorduğumuzda, kadınların üçü birden “olmaz olur mu?” diye cevap veriyorlar ve anlatmaya devam ediyorlar. Kadınlardan biri, “Kriz yoksa bu kadar işçi neden işten çıkarılıyor?” diyor. Diğerleri ise un ve kömür fiyatlarının geçen seneye oranla iki katına çıktığını söylüyor ve “kriz var” diyorlar. Yanlarından ayrılmadan önce “son olarak söylemek istediğiniz, talep ettiğiniz bir şey var mı?” sorumuza ise “söylersek değişecek mi?” diye karşılık verseler de zamların geri alınması taleplerinin olduğunu dile getiriyorlar.

‘OLAN FAKİRE OLUYOR!’

Bir başka sokağa döner dönmez, biraz ileride 8-10 kişilik bir grup görüyoruz. Ellerindeki al biberleri tohumlarından ayıklıyorlar. Müsaade isteyip yanlarına oturuyoruz. Kolay gelsin salça mı yapıyorsunuz demeye fırsat vermeden, hep bir ağızdan uğultu yükseliyor, “Acı biber bir buçuk lira, tatlı biber iki buçuk lira oldu, tek bibere mi, her şeye zam geldi” diyorlar. Aslen Vanlı olup, 25 yıldır Antep’te yaşadığını öğrendiğimiz Fatma Abla, “Bu sene her şeyde artış var, bir yumurta 60 kuruş olmuş, zenginlere bir şey olmuyor olan fakire oluyor” diye sitem ediyor. Eşinin ne iş yaptığını soruyoruz. Elindeki tokmakla biberi döverken “Eşim fabrikada çalışıyordu, şu anda boş geziyor, tatile çıkarılmış” diyor, gülerek. Eşinin çalıştığı işyerinin kapandığını, 1 aydır işsiz olduğunu söyleyen Fatma Abla “Bazen sıvaya gidiyor, bazen canı sıkılıyor kahveye gidiyor” diyor. “Kriz yoksa bu işçiler niye boşta?” diye de ekliyor.

‘KÖMÜRE YAZILMAYA GİTTİM, ANA BABA GÜNÜYDÜ’

Başka bir kadın ‘Kış hazırlığı salça, turşu olsa keşke, kömür fiyatları almış başını gidiyor, ayaklarımızı yakıp ısınacağız. Bu sene hiçbir şey alamayacağız, devlet hastanesinde bir bardak çay olmuş 2 lira, çayın kilosu 80 lira” diye söze karışıyor.  Kadınlar geçen yıllarda kömür yardımı yapıldığını, bu yıl onun da kesildiğini belirtiyorlar. Bir başka kadın ise, “Devlete para veriyoruz, beş kuruş geri alamıyoruz, vergiymiş, şuymuş, buymuş” dedikten sonra “Bizim malımız, arabamız var, köyde arazimiz var ondan vermiyorlar” diye ekliyor. Bu sözleri duyan Fatma Abla ise “Hadi sizin malınız var, bizim de öyle olsaydı da vermeselerdi. Ben onlara verseydim. Geçen gün kömüre yazılmaya gittim, ana baba günüydü yazılamadan geri döndüm” diyor.

‘GİDİP KOMİSYONCUDAN FİYATLARI ÖĞRENSİNLER’

Başka bir sokakta ilerliyoruz. Mahallenin marketlerinden birinin önünde bir yurttaş domates alıyor. “Salça mı yapacaksınız?” sorumuza, “Domates 5 buçuk lira olmuş. Çok pahalı” diye cevap veriyor. Market sahibi Arif de muhabbete dahil oluyor ve geçtiğimiz günlerde Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu’nun pazarcı esnafının fiyatına tepki göstermesini hatırlatıyor. Fiyatların yükselmesinde suçlunun küçük esnafmış gibi gösterilmeye çalışıldığını belirtip “Ben üretici değilim ki. Asıl gidip komisyoncudan fiyatları öğrensinler. Komisyoncular fiyatı düşük gösterip bize pahalı satıyor. Ama hesap sormaya geldiklerinde de bizden hesap soruyorlar. Gidip önce büyük esnaftan sorsunlar bakalım. A101’i, BİM’i, buraları gerçekten denetliyorlar mı?” diyor.

Girdiğimiz başka bir manav, yaşanan sürecin kendisini de etkilediğini, işlerde düşüş yaşandığını belirtiyor. “Benim ürünlerden kazandığım, zamlardan önce 25-30 kuruştu, hâlâ 25-30 kuruş” diyor ve ekliyor: ‘’Ben zamlı alınca ister istemez zamlı veriyorum. 4.20 TL’ye domates almışım, 4 buçuk liraya veriyorum” Tahmazoğlu’nun pazarcı esnafına verdiği tepkiyi soruyoruz ve “Adamın faturasını bulmuşlar, 70 kuruşa domates aldığı yazıyor. Toptancılar faturada fiyatı düşük gösteriyorlar ki vergiyi az versinler, yoksa nerede görülmüş 70 kuruşa domates satıldığı. Bir tane gösterin bana. O pazarcı da kendini anlatamamış sorun ondan çıkmış” cevabını alıyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Kocaeli Demokrasi Girişiminden forum: Faturayı ödeyen biz olmayacağız

SONRAKİ HABER

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği: Piyasa yavaşladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...