Kemal Kılıçdaroğlu: Trump, mahkemeye değil Erdoğan'a teşekkür ediyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu; Brunson konusunda hükümete yüklendi.

16 Ekim 2018 09:55
Paylaş

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:
"Dün gazetelerin birinci sayfalarında çok acı bir olay vardı. 22 göçmenin hayatını kaybettiği katliam. Bu insanlar kendi ülkelerinden çıkıp Avrupa'ya gitmek istiyorlar. Demokratik bir ülkede yaşamak istiyorlar. 22 kişi hayatını kaybetti. Hepsine rahmet diliyoruz. Ama yaşananları unutmuyoruz. Kıyıya bedeni vuran Aylan bebeği unutmuyoruz.

Bütün bunların sorumlusu o koltukta oturan zattır. 'Suriye'ye girme' dedik, 'yanlış yapıyorsun' dedik, 'Akan kan müslüman kanıdır' dedik. Bizi dinlemedi. 'Bildiğimi okurum' dedi.

'SURİYELİLERİ SURİYE'YE GÖNDERECEĞİZ'

Şimdi ülkemizde 4 milyon Suriyeli var. AKP'ye oy veren vatandaşlarım; Suriyelilerden memnunsanız başım üstüne. Onları Suriye'ye gönderecek parti CHP. Kimsenin burnunu kanatmadan bir yarayı saracağız. Bunun yapılması çok önemli. Bunu yapacak siyasi irade bizde vardır.

Aramızda kamuda geçici olarak çalışanlar var. Ayrımcılık var. Çalışanlar işçiler arasında ayrımcılık yapmak doğru değildir. Şehitler, gaziler vatandaşlar arasında ayrımcılık yapmak doğru değildir. Dili dini ne olursa olsun herkes TC vatandaşıdır.

SAĞLIKTA ŞİDDET

Buradan tüm partilerin genel başkanlarına sesleniyorum. Sağlıkta şiddete son vermek istiyorsak el birliği yapalım. Bu işin partiyle ilgisi yok.

ERDOĞAN'A GAZİ ÜNİVERSİTESİ YANITI

Yalan konusuna değinelim biraz. Yalan bütün inançlarda günahtır. Özellikle ülke yönetme pozisyonundaki kişilerin halka yalan söylemesi çok daha bir ayıptır günahın ötesinde. Peygamberimiz bir hadisinde şöyle der, "yalandan sakının çünkü yalanla günah yan yanadır ve sizi cehenneme götürür"

Gazi Üniversitesinin belgesini açıkladık, beyefendi rahatsız olmuş. Bana diyor ki "Yalan olur da böylesi olur mu?" diyerek beni suçluyor. Şunu söylemek isterim. Bir belge önüme geldiğinde hemen o belgeye sarılmam. Önce araştırırım doğru mu değil mi ondan sonra açıklarım, benim huyum da ahlakım da inancım da topluma saygım da böyle. Bir tane belge olsa gene neyse. Gazi Üniversitesi'ni örnek göstermiştim. Ordu Hastanesi belgesi böyle. 'Hayati önem dışında ameliyat yapmayın.' Neden? Hayat pahalı. Karadeniz Teknik Üniversitesi şöyle söylüyor: "Hastanemize hasta sevki ve yönlendirmelerde sağlık kuruluşlarının bilgilendirilmesi..." şeklinde yazıyor. Giresun İl Sağlık Müdürlüğü 'Bu hastaları sevk etmeyin' deniyor. Şimdi soruyorum kim yalan söylüyor. Eğer bu belgeler yalansa, bu belgelerin altına imza atanları görevden alın. Ama bu meydanı bulmuş ya alkışta var, ağzına geleni söylüyor. Onun için yalan söylemek her sabah kahvaltı yapmak gibi birşey.

'SARAY VATANDAŞIN PARASIYLA YAPILDI AMA MALİYETİ BİLEN YOK'

Güç ve yetkiler tek merkezde toplanmaz. Yasama, yargı, yürütme olur. Kuruluşları olur, bütün bunlar güç ve yetkinin dağılımıdır. Uçan kuşun bile bir dengesi vardır tek kanatlı kuş uçmaz. Ama Türkiye'de denge yok. Sarayın maliyetini bilen var mı? Yok. Kimin parasıyla yapıldı? Vatandaşın parasıyla. Ama kimse bilmiyor. Devlet vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlamak zorundadır.

RAHİP BRUNSON'IN TAHLİYESİ

Eğer devlet vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayamıyorsa, baskıcı bir devlete dönüşür. O zaman devlet hukuk devleti olmaktan çıkar, organize suç örgütü olur. Devleti yöntenler yanlış olmadığı sürece başkasının işine karışmamalıdır. Bu papaz işi var ya, Türkiye'nin nasıl yönetildiğine bakın. 'Papaz casus, ajan, terörist' dediler. Şimdi Brunson'un Türkiye cephesine bakıyoruz, ne oldu?

11 Ocak'ta Erdoğan diyor ki, 'Bu fakir bu görevde olduğu sürece bu teröristi alamazsın' Brunson şu an nerede? 11 Ağustos'ta 'Tehdit ediyor yarın saat 18:00'e kadar göndereceksiniz. Burası çatladıkapı ülkesi mi? Burası Türkiye Türkiye!' Ee ne oldu? Brunson'u gönderdin. Senin sayende oldu bunlar. Polis Akademisi'nde 'Ver papazı al papazı' diyor. Bizdeki gitti neyle? Özel uçakla gitti. Utanmasalar devlet töreniyle göndereceklerdi. Ne oldu da verdin? Sen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin onuru ve şerefiyle nasıl oynarsın?

Ne müzakaresi yaptınız. Ya Trump doğruyu söylüyor, sen yalan söylüyorsun; ya sen doğru söylüyorsun, Trump yalan söylüyor. Ama hep Trump'ın dediği çıktı. Sen koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletinin iradesini Trump'a teslim ettin. Senin yatacak yerin yok.

Yok mahkeme karar vermiş. Geçiniz, geçiniz. Trump kime teşekkür ediyor. Mahkemeye değil sana.

BAHÇELİ'YE: SARAY'A DESTEĞİ SÜRDÜRECEK MİSİN?

Bahçeli’ye açık ve net bir çağrıda bulunuyorum: Türkiye’nin onuruyla oynayan bu hükümete ve saraya destek vermeyi sürdürecek misin?

Buna tükürüğünü yalatma politikası deniyor. Bunu yaptılar. Onların ağırına gitmiyor.Benim Ağırıma gidiyor.

Ben ülkemi seviyorum. Bayrağımı seviyorum. Bayrağımın onuru her şeyin üstündedir. Canımın da üstündedir.

CEMAL KAŞIKÇI TEPKİSİ

Neden gerekeni yapmıyorsun? Bir gazeteci senin ülkende nasıl öldürülür? Ses kayıtları var deniyor.

İŞ BANKASI TARTIŞMASI

Atatürk'ün vasiyeti var. Vasiyet hukuk güvencesi altındadır. Vasiyet hala geçerli. Türkiye'nin en büyük özel bankası. Şimde o bankaya el koycağım diyor. Kenan Evren de aynısını yaptı. O da diktatördü. Sen de aynısını yapıyorsun. Yabancılar gelsin deniyor. Niye gelsin. El koyuyorsun. Kamu bankalarını perişan ettiniz. İçini boşalttınız." (Evrensel WebTV)

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Pervin Buldan: Adalet Bakanlığının adını Rehine Bakanlığı yapın

SONRAKİ HABER

Ekonomik kriz esnafı da vurdu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...