15 Eylül 2012 12:10

Kültürler arası diyalog sanat ve müzikle kuruluyor

30 Eylül-19 Ekim tarihleri arasında üçüncüsü düzenlenecek olan “Uluslararası Şefika Kutluer Müzik Festivali”nde Ankaralılar “Sihirli Flüt”le müziğe doyacak. “Doğu-Batı ile Buluşuyor” başlıklı festivalin öncesinde yoğun bir koşuşturma içinde olan Şefika Kutluer ile festivalin temas

Kültürler arası diyalog sanat ve müzikle kuruluyor
Paylaş
Hilal Ünlü / Öznur Oğuz


Festivali neden Ankara’da düzenliyorsunuz?
Ben Ankara doğumlu bir sanatçıyım. Ankara’da doğan bir sanatçının Ankara’ya bir parça olsun katkısı olsun istedim. Düşüncem, dünyanın kaliteli orkestralarının Ankara halkıyla buluşmasını sağlamak; yani kültürlerarası diyaloğu gerçekleştirmek. Türkiye’de, dünyanın doğusunu ve batısını birleştiren topraklardayız. Festival Ankara’da doğu batıyla buluşuyor konseptiyle yapılıyor ve bunun da sanatla, müzikle sağlanacağına inanıyorum. Anadolu’nun da bugüne kadar çok fazla gündeme gelmemiş unutulmuş felsefelerini, Anadolu’nun öz birikimlerini de ortaya çıkartmak ve geliştirmekti düşüncemiz.

Dünyada ve ülkemizde barışa ihtiyaç duyulduğu şu günlerde festivallerinizdeki diyalog, kültürler arası ve halklar arası dayanışma vurgusu dikkat çekiyor…
Halkların müziklerinin birbirleriyle tanışması en güzel kaynaşma ve iletişim yollarından biri bence. Ben kişilik olarak da dünyevi ve maddesel değerlere düşkün biri değilim. Yaşamımda Yunus Emre’nin ve Mevlana’nın felsefeleri bana hep rehber olmuştur. Sevgi ve insan… Anadolu… İşte böyle çok kültürlü, çok dinli bir bölge olmuş hep. Bunun değerini çok iyi bilmeliyiz diye düşünüyorum. İnsanlar gerçekten kendilerinin ve karşısındakinin ne kadar değerli olduğuna inansalardı hiçbir koruma mekanizmasına gerek kalmazdı. Bu, bütün insanlığı kurtarır diye düşünüyorum. İnsanlar arasında ayrım yapmadan, salt insan olduğu için değerli gören bir anlayış. Bunu herkes benimserse bir anlamı olur.

ÇEVRE BİLİNCİ ÇOCUKLUKTAN İTİBAREN VERİLMELİ

Bu yılki festivalinizde ayrıca çevre sorununu işleyeceksiniz. İçilebilir su kaynaklarının tahrip edildiği, HES’lerin yapıldığı, nükleer santrallerin tartışıldığı bir ülkede önemli bir mesaj...
Benim kişiliğim de sanatım da doğadan çok etkileniyor ve doğanın insana sağlık verdiğini düşünüyorum. Bir fikir sahibi olmak için bilgiye sahip olmak gerekiyor. Doğayı yok etmek demek, insanın kendini besleyen kaynağı yok etmesi demektir. Bu bilincin çocukluktan itibaren verilmesi lazım. Bilgisizlik çağında yaşıyoruz. Ve ayrıca insanlardaki vicdan mekanizmasının tamamen bozulduğuna inanıyorum. Örneğin, maddi çıkarlar için besinlere konan katkı maddeleri ve tarım ilaçlarıyla insanları bilerek zehirliyorlar. Kâr uğruna bebek mamalarında zehir kullanıyorlar. İnsan ve etik anlayışının sorgulanması lazım.  İnsana verilen değerin yerini artık para aldı. Sağlıksız olursak hangi zenginlik içinde yaşarsak yaşayalım bir anlamı yok. Güç ve paranın insan yoksa, doğa yoksa bir anlamı da yok. İnsanı değersizleştirerek satılan malın da kazanılan paranın da insan olmakla bir bağlantısı olamaz. Maalesef günümüz dünyamızın egemen sistemi merkezinde paranın olduğu bir sistem.

Festivalinizde çevre teması için neden Karadağ Orkestrasını seçtiniz?
Karadağ’ın kuruluş anayasasında ekolojik kanunlar var. Bu nedenle Karadağ topraklarında zehirli ve sağlığa zararlı kimyasallar kullanılamıyor. Bizimki gibi bunca doğal zenginliğe, bitki örtüsüne sahip bir ülke için de Karadağ örnek olsun istedim.  Yeni anayasa yapım sürecindeyiz. Çevre bilinci oluşturulmasını ve Anadolu topraklarının güzelliklerinin korunmasını anayasal güvenceye almamız lazım.

KLASİK MÜZİK HALKA YAKIN BİR MÜZİK TÜRÜDÜR

Para ve güç, doğruyu yanlış gösterebiliyor, bilgisizliği avantaja çevirebiliyor. Yakın tarihlerde resmi ağızlarca “Böyle sanatın içine tükürürüm”, “Yıkın bu ucubeyi” argo tabirleri kullanıldı. Tiyatroların, sanatın özelleştirilmesi savunuldu. Neler söyleyeceksiniz?
Bilgi olmayınca değerlendirme de olamıyor. Alınan eğitimin içi dolu olursa kültür sanata da daha anlayarak yaklaşılabileceğine inanıyorum. Bana hep soruyorlar “Kapitalizmin, burjuvazinin müziğini yapıyorsunuz”. Ben bir kere halk çocuğuyum bu bir, ikincisi, bugüne kadar verdiğimiz halk konserlerini düşünüyorum, müziği ücretsiz olarak halka tanıtmak amacıyla... Bu ülkede bir maç için 100 milyonlar harcanıyor. Bilgi sahibi olmayanlar, örneğin, klasik müziği bizim kültürümüz değil, burjuva kültürünün bir ürünü diye düşünüyorlar. Halbuki eski komünist ülkelere bakın; bu ülkelerde klasik müzik, halka yakın ve halkın da ilgi gösterdiği bir müzik türüdür. Halka verilen eğitim bu ilgiyi yaratmış ve müziğin kendisini değerli olduğunu hissettirmesine hizmet eden bir eğitim sürecinden geçirmişler halkı.
Özelleştirmeye gelince bu, Türkiye’de işleri daha da zorlaştıracaktır. Cumhuriyetin kuruluş sürecinde Mustafa Kemal’in talimatıyla devlet konservatuvarı kuruldu. Bu da Anadolu müziğinin, Anadolu kültürünün ritimlerinin dünyadaki çok sesli yeni teknik içinde kullanılmasının yolunu açtı. Bunu sağlamak için Bela Bartok gibi tanınmış müzik adamları Türkiye’ye getirildi; halk müziği derlemeleri yaptırıldı. Bu zenginliğin tekrar yerleştirilmesi ve geliştirilmesi için devlet güvencesi önemlidir. Kültürel geçmişinin, tarihinin bilgisine sahip olmadan bugün de gelecek de yorumlanamaz, eksik kalır. Bunların da devletin eğitim politikası olarak güvenceye alınması gerekir.

Çin ve Meksika kadın orkestralarını bilinçli mi seçtiniz? Kadın sanatçı olmanın zorlukları var mı?
Festivalimde doğunun ve batının farklı örneklerine yer vermeye çok önem veriyorum. 45 kişilik Çin Geleneksel Kadınlar Orkestrası ve Kore Geleneksel Milli Orkestrası Doğu kültürünün çok değerli iki örneğidir. Festivale katılacak bütün gruplar Ankara’ya ilk kez gelecekler. Mümkün olduğunca farklı gruplar seçmeye gayret ettim.
Flütün bedenle çok önemli bir bağı var. Çok kuvvetli olmanız gerekiyor. Bir balona bile kısa bir süre üflediğinizde başınız döner. Düşünün ki flütü saatlerce üflüyorsunuz. Bu performansı sağlamak için de çok güçlü bir vücut yapınızın olması gerekiyor. Bir sporcu gibi… İyi beslenmeli, adaleler disipline edilmeli. Gerçekten önemli bir fedakarlık istiyor. İyi bir sinir yapısına sahip olmanız şart. Seyahatler ise vücut için ekstra bir yük. İklimle, gittiğiniz ortamla uyum sağlamak için savaş veriyorsunuz. Bir de bunların üzerine kadının fizyolojik özellikleri eklenince gerçekten zor oluyor. Öte yandan kadın duyarlılığı, dayanıklılığı ve ruhsal zenginliği de kolaylaştırıcı oluyor. Kadın sanatçıların festival programında yer almasını önemsiyorum. Bu grupları da özellikle seçtim.

‘HALKINI TOPRAĞINI SEVEN BİR YÖNETİM HALKINI DA İYİ EĞİTİR’

“Halk klasik müzikten anlamaz” şeklinde bir ön yargı var…
Nitelikli eğitim verirseniz halk bunu anlayacaktır. Bakın; Rusya’da herkesin evinde çamaşır makinesi yoktur ama konser biletleri haftalar öncesinden tükenir. Biletler çok sembolik fiyatlıdır.
Sovyetlerde kaliteli eğitim çok önemliydi. İnsan ve doğal olarak toplum çok bilgiliydi. Sanatta da bilgi ve disiplin vardı. Hâlâ dünyayı besleyen Rus sanatçılardır. Kabiliyetli olabilirsiniz ama emek vermiyorsanız, disiplinli bir şekilde çalışmıyorsanız hiçbir şey yapamazsınız. “Doğu’da Oxford vardı da gitmedik mi” deniyor ya, hakikaten öyle. Okul olacak, nitelikli eğitim olacak, fırsatlar sunulacak. Halkını, toprağını seven bir yönetim halkını da çok iyi eğitir diye düşünüyorum. Hiçbir ayrım yapmadan herkes için parasız eğitim tabii ki. Resmi eğitim politikasının içinde bu yönlendirme olmayınca halkın uzakta durmasını yadırgamamak gerekiyor. Hükümetlerimiz bu konuyu iyileştirmek için elinden geleni yapmakta, ancak başarı için çok zamana ihtiyacımız olduğu açıktır.
Benim CD’lerim İnternet’ten sürekli indiriliyor. Ve ben buna yasak koydurmuyorum. Bana ulaşmak isteniyorsa, ben zaten halka ulaşmak istiyorum. Bana imzalarda kopya CD’ler getiriliyor; ben bunları bilerek ve memnuniyetle imzalıyorum.

Festivalinize katılamayacak olanlara ne söylemek istersiniz?
Sanatın dönüştürücü özelliği vardır. İnsanı doğadaki canlılardan ayıran önemli faktör,  insanın sanatla buluşması ve sanatsal gücünün devreye girmesidir. Müzik insan ruhu için şifadır. Anadolu topraklarındaki şifahanelerde hep müzik kullanılmış. Bu bilimsel olarak da kanıtlanmış. Örneğin Mozart ritimlerinin mutluluk verdiği söyleniyor. Bu toplumlar için de şifa ve mutluluk sağlayacaktır. Şunu mutlaka eklemek istiyorum: İnsan klasik müziği dinlediğinde kendisinin ne kadar değerli olduğunu anlar.
Festival programı www.sefikakutluerfest.com adresinden bakılabilir... (Ankara/EVRENSEL)


ŞEFİKA KUTLUER KİMDİR?

1979 yılında üstün başarı ile Ankara Devlet Konservatuarından mezun oldu. Kariyer çalışmalarına Viyana ve Roma’da S.Cecilia Akademisinde devam etti. Birçok uluslararası ödül alan sanatçı, Viyana’da Uluslararası Flüt Yarışması’nda dünya birincisi oldu..New York Times eleştirmeninin taktığı unvanla, “Sihirli Flüt” diye tanınan Kutluer, Zubin Mehta, İngiliz Royal Filarmoni Orkestrası, Berlin Filarmoni, İskoç Oda Orkestrası, Northern Sinfonia, Tokyo Senfoni Orkestrası, Litvanya Filarmoni, Virtuosi Di Praga, St.Petersburg Akademik Filarmoni Orkestrası,  Festival Strings Lucerne gibi ünlü şef ve orkestralarla konserler verdi, CD kayıtları yaptı. Ian Anderson Kutluer için “Şefika’s Tango” adlı bir eser besteledi.
Flüt Sanatçımız Şefika Kutluer Avusturya hükümetinden, “Avusturya Cumhuriyeti  Altın Liyakat Nişanı”  ve İtalya Cumhurbaşkanından (“Cavaliere dell’Ordine della Stella della Solidarieta’ Italiana”)  “İtalyan Devlet Nişanı” aldı.
Kutluer’in dünya çapında çok ilgi gören Mevlana CD’si Türk kültüründeki geleneksel ile evrensel değerlerin çok başarılı bir sentezini sergilemektedir.
Sony Classical tarafından çıkarılan  “Carmen Fantasy” adlı albümü “Altın CD” ödülüne layık görülen Kutluer’in “Bach Sonatas” CD’si American Record Guide kritikleri tarafından yılın en iyi CD’leri arasında gösterildi.  Ayrıca Gallo International firmasından “Gallo Altın CD Koleksiyonu”  ödülü aldı, Gallo Kutluer’in  bütün CD’lerini “Altın CD Koleksiyonu” etiketi ile yayınlamaktadır.

ÖNCEKİ HABER

İşçi kendi siyasetini yapmalı

SONRAKİ HABER

G.Afrika'da polisten grevcilere baskın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...