09 Ekim 2018 12:11

Siyaset Bilimci Sezin Öney: Türkiye siyaseti Ortadoğu’ya demirlendi

Evrensel’e konuşan Siyaset Bilimci Sezin Öney, Erdoğan’ın Macaristan ziyaretinde Ortadoğu gündemi nedeniyle AB'nin ikinci planda kaldığını belirtti.

Siyaset Bilimci Sezin Öney

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

İstanbul’daki Suudi Arabistan konsolosluğuna girdikten sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın durumu, Erdoğan’ın Macaristan ziyaretini de etkiledi. Siyaset Bilimci Sezin Öner, “Erdoğan’ın Kaşıkçı ve Suudi Arabistan’a yönelik açıklamalarının, Ortadoğu’daki ilişkileri ve gelişmeleri nasıl şekillendireceğine yönelik ilgi; AB’nin tartışmalı bir ülkesine yaptığı ziyarette, Avrupa ile ilgili söyleyebileceği her şeyin önüne geçmiş oldu. Bu durum da, Türkiye’nin dünya gündemindeki siyasi ağırlığının ve etkisinin Avrupa politikasından çok Ortadoğu siyasetine demirlediğinin bir ifadesiydi” dedi.

Öney, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın görüşmesini gazetemize değerlendirdi.

AVRUPA GÜNDEMİNİN ÖNÜNE GEÇTİ

Macaristan ziyareti esnasında dünyanın gözlerin, Erdoğan’ın üzerinde olduğunu anlatan Öney şöyle devam etti: “Ancak bu ilginin sebebi Erdoğan’ın, İstanbul’da “kaybolan” Suudi Arabistan uyruklu Gazeteci Cemal Kaşıkçı’ya yönelik bir açıklama yapıp yapmayacağı merakı idi. Diğer bir deyişle, Erdoğan’ın Kaşıkçı ve Suudi Arabistan’a yönelik açıklamalarının, Ortadoğu’daki ilişkileri ve gelişmeleri nasıl şekillendireceğine yönelik ilgi; Avrupa Birliği’nin tartışmalı bir ülkesine yaptığı ziyarette, Avrupa ile ilgili söyleyebileceği her şeyin önüne geçmiş oldu. Bu durum da, Türkiye’nin dünya gündemindeki siyasi ağırlığının ve etkisinin Avrupa politikasından çok Ortadoğu siyasetine demirlediğinin bir ifadesiydi. Kimine göre ‘pozitif’, kimine göre ‘negatif’ yorumlanabilir; ama Türkiye’nin dünya gündemine etkisi Ortadoğu üzerinden oluyor artık-Avrupa değil.”

TÜRKİYE’YE BİÇİLEN GÖREV MÜLTECİLERİ ENGELLEMEK

Avrupa ile Türkiye’nin ticari ilişkiler dışında “mülteci meselesi”nde ortak olduğunu belirten Öney değerlendirmesini şöyle devam etti: “Macaristan ziyaretinde de, Başbakan Viktor Orbán’ın açıklamalarının odaklandığı üzere Türkiye, ‘Avrupa’nın güvenliği ve istikrarı için kilit rol oynayan ülke’. ‘Güvenlik ve istikrar’ sözcüklerinin de işaret ettiği üzere, Türkiye’nin ‘aslî’ görevi, Avrupa’ya mültecilerin gelmesini engellemek olarak şekilleniyor. Oysa Macaristan ziyareti esnasında Orbán ile yaptığı basın toplantısında, AB’ye yönelik sert eleştirilerde de bulundu, ‘1963’ten bu yana oyalanan bir Türkiye var. Hiçbir AB üyesi ülkeye böyle bir zulüm yapılmadı. Ne evet ne hayır. Evetse evet, hayırsa hayır. Samimi olmak lazım. Alacaksanız sinyallerini verin, almayacaksanız bunu da söyleyin. Ne bizi yorun ne biz sizi yoralım. Siz yolunuza, biz yolumuza devam edelim. Bu kadar açık ve net olmak lazım. Ben, siyasette özellikle açıklığı severim, netliği severim, dürüstlüğü severim. Bu adımı da buna göre atmak lazım diyorum ve şu anda sabır noktasındayız, sonu hayrolur diyorum’ dedi. Aslında bu sözler, Erdoğan’ın son dönemde, ‘Avrupa Birliği konusunda  referanduma gideriz’ ifadelerini akla getiriyor. Erdoğan, geçen hafta da TRT World Forum’un kapanış oturumundaki konuşmasında neredeyse Budapeşte’de söylediklerinin aynısı sözlerle ‘AB referandumu’ konusunu gündeme getirmişti, ‘Sene 2018, hâlâ bizi oyalıyorlar. Böyle zulüm olmaz. AB bu mantıkla giderse bize düşen de herhalde 81 milyona gitmek, 81 milyon ne karar veriyor ona bakmak. Öyle Avrupa ülkeleri var ki, bir sene içine 2-3 referandum sıkıştırıyor’ demişti.

Türkiye, ‘AB üyeliği’ konusunda referanduma gidip, Britanya tarzı bir Brexit denemesine mi girişecek?  Olası referandumda, ‘AB üyeliğine hayır oyu çıkması halinde de, ‘TREXIT’ yoluyla da, AB’ye daha girmeden AB’yi terk eden ilk ülke mi olacak?​”

Spekülasyonlar bir yana Orbán nezdinde, AB’ye söylenecek her eleştirel sözün ayrı bir değeri olduğuna dikkat çeken Öney, “Avrupa Parlamentosu’nun, Macaristan’a karşı AB yaptırımları uygulanmasına neden olabilecek Lizbon Anlaşması’nın 7. Maddesi’nin devreye girmesini desteklemesinden sonra Orbán, AB’yi güç duruma düşürecek her türlü eleştiri ve adıma (her zamankinden de) pozitif yaklaşıyor.  Ankara ve Cumhurbaşkanlığı için, Buda tarafındaki Gül Baba Türbesi’nin, Türkiye tarafından  restorasyonu ertesi açılışı gibi ‘hoş’ detaylar ve Türk Hava Yolları’nın Budapeşte’yi ‘Avrupa üssü’ haline getirmesi projesi gibi ticari imkânlar dışında, Macaristan ziyareti ‘çok önemli’ addedilmemiş olabilir. Ama Orbán için bu ziyaret ‘anlam ve ehemmiyet’ bakımından çok daha farklı bir noktaydı” yorumunu yaptı.

ORBÁN İÇİN ERDOĞAN BİR ‘SEMBOL’

2014’te, Orbán’ın  kendisini dünya gündemine oturtan konuşmasında “liberal demokrasinin zamanının geçtiği”ni savunduğunu hatırlatan Sezin Öney devamla şunları söyledi: “Orbán bu konuşmasında, kendisi ve partisi Fidesz’in hedefinin ‘liberal olmayan (illberal) bir devlet kurmak olduğunu’ ifade etmişti. ‘Özel, farklı bir milli anlayış’ sergileyen ve özgürlüğü, ‘o milliyet için’ savunan bir ideoloji geliştireceğini vurgulayan Orbán, Erdoğan’ı da örnek göstermişti. Orbán, 2015’teki mülteci krizi ve o dönemde, Macaristan sınırlarından geçip Batı Avrupa’ya yönelen mültecilerin imgelerini  kullanarak, bahsettiği ideolojisini, gerçekten de ülkesinin siyaseti ve kurumları şekillendiren başlıca öğe haline getirdi. ‘Göçmen’ ve ‘yabancı’ fobisi de, Macaristan’ın başlıca gündem maddesi haline geldi. Bugün, bu fobilerin de etkisiyle, Orbán’ın partisi Fidesz’e destek yüzde 50’lerin üzerinde gözüküyor. Bu desteğin de ötesinde, Fidesz’e en yakın parti bile ancak yüzde 17 civarı oy alabiliyor; yani, 2017 Nisan’ındaki genel seçimlerden sonra, Macaristan’da muhalefet diye bir şey kalmadı dense yeridir. Veya Fidesz, Macaristan’ın tek partisi haline geldi desek de yeridir.”

MACARİSTAN BASINI GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİ ÖNE ÇIKARDI

Sezin Öney, Macaristan medyasında ziyaretten ziyade Budapeşte’de hiç görülmemiş boyutta güvenlik önlemlerinin alınmasının ön planı çıktığını belirterek şunları söyledi: “Gerçekten de, Budapeşte’de ve özellikle havaalanı çevresinde 8-9 Ekim günleri ‘kuş uçurtulmadı’ dense yeridir. Budapeşte ziyareti, Demokratikus Koalíció (Demokratik Koalisyon-DK) adlı sol liberal partinin, parlamento penceresine posterler asarak protestosu ve Identitás Generációt (Kimlik Jenerasyonu) adlı aşırı sağ gençlik grubunun bir avuç üyesinin, Gül Baba Türbesi çevresinde yaptığı “Avrupa’da İslam istemiyoruz” gösterisi dışında olaysız geçen bir geziydi.

Orbán’ın kendisinin liderliğindeki Macaristan’ın, ‘Avrupa’nın İslâmizasyonuna karşı duran son kale’ olduğuna yönelik söylemleri var. Partisi Fidesz’in de, çarşaflı bir kadın ile dekolte giyinmiş bir kadının görsellerini yanyana koyarak, ‘Avrupa’nın İslâmizasyonuna set çektikleri’ iddiasındaki kampanya posterleri vardı. Son dönemde, Macaristan’da aşırı sağ hareketlerin yükselmesinde ‘İslamofobi’ propagandasının rolü olması da enteresan bir ironik durum.”

Mithat Fabian Sözmen yazdı | İkiz gibi: Erdoğan ve Orban

ÖNCEKİ HABER

Hekimler: Ölümleri beklemeyin, yasayı çıkarın

SONRAKİ HABER

Sağlık emekçileri: İcap hakkımız gasbedilemez

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...