08 Ekim 2018 00:48

Şişecam ek zamdan işçiye tek kuruş vermedi

'Ek zam yaptık' diyen Şişecam, işçilere tek kuruş vermedi. Kristal-İş yönetiminin sessiz kalmasına tepki olan işçiler, sendikacıları göreve çağırdı.

Fotoğraf: Facebook/Cam İşçisi sayfası

Paylaş

Şişecam, geçtiğimiz günlerde basına yansıyan açıklamasında, “İçinden geçmekte olduğumuz zorlu ekonomik koşullarda ücretlendirme konumunuzun güçlendirilmesi için aylık ücretli çalışanlarımıza ek ücret artışı yapılması kararı alınmıştır” diyordu. Bu açıklamayı okuyanlar, Şişecam’ın sözü edilen ek zammı tüm çalışanlarına yaptığını zanneder! Gerçekten de konuştuğumuz cam işçileri, birçok kişi tarafından kendilerine bu yönde sorular sorulduğunu, “Hayırlısı olsun, zammı aldınız yine” şeklinde takılanlar olduğunu söyledi. Oysa işin gerçeği, açıklamada yer aldığı gibi değil. Evet, bir ücret artışı yapıldı, ancak bu artıştan sadece, cam işçilerinin ‘memurlar’ dediği, beyaz yakalılar yararlandı. Yani işçilere verilen tek kuruş artış yok.

GREV YASAĞINI UNUTMADIK

Cam işçilerine, basına yansıyan bu açıklamayı, basının açıklamayı veriş şeklini, açıklamadaki muğlak ifadeyi, açıklamadaki bu muğlaklığın amacının ne olduğunu… Ve cam işçilerinin ek zam talebi hakkında ne düşündüklerini, bu konuda sendikaların tutumunu, cam işçilerinin ve genel olarak işçi ve emekçilerin ne yapması gerektiğini sorduk., Şişecam’ın iyi niyetli bir şirket olduğuna dair algı oluşturmak istediğine dikkat çeken işçiler, “Fakat biz de grevlerimizin yasaklandığını unutmadık” diyor.

Bir işçi, “Bu çaba krizin faturasının işçi ve emekçilere kesilmesi için yapılan politik bir aldatmacadan ibarettir” derken, bir başkası şunları söyledi: “Sonuçta borsada işlem gören bir firma… O yüzden iştirakçilerine de ‘biz krizden etkilenmedik’ mesajı veriyor. Basının da Şişecam’ın adını kullanarak reklam şeklinde haber yapması ileriye dönük reklamlarına talip olduklarını gösteriyor” dedi. Gerçeğin peşinde olan basının kendileriyle konuşması gerektiğini anlatan işçi, “Malum, ocak ayında sözleşme başlıyor. İşveren kendince çalışmalar yapıyor” dedi.

KRİSTAL-İŞ’E ÇAĞRI

Tüm işçilerin ek zam istediğini dile getiren bir işçi “Çünkü pazara, markete gidiyorsun, 4-5 parça birşey alıyorsun, 80-90 lira yapıyor. Durmadan zamlar gelirken, böyle bir talebin arkasında durulur tabi” dedi. Genç bir işçi de devam etti: “Cam işçisi arkadaşlar böyle bir zammın kendi saat ücretlerine de yansımasını isterler. Ancak şu anda yapılan biz cam işçilerine yapılan çok büyük bir haksızlık.” Bir başka işçi düşüncelerini, “Madem her fırsatta aynı gemide olduğumuz hatırlatılıyor. Yapılan ek zamlardan bizlerin de alması gerektiği düşüncesindeyiz… Ek zam uygulanan personel ile aynı marketten, aynı mağazadan alış veriş yapıyoruz. Çocuklarımıza aynı oranda zamlanan okul kıyafeti, araç ve gereçlerini, servis ücretlerini ödüyoruz… Bunun yanında Şişecam’ı bugün dünya üçüncüsü, belki yarınlarda dünya birincisi hep birlikte yaptık, yapacağız… Alın terini hep birlikte akıttıysak, karşılığını almak bizlerin de hakkı olmalı. Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz, isteyeceğiz” diye konuştu.

“İşçilerin ek zam talebinden önce sendikanın (Kristal-İş) böyle bir talepte bulunması gerekir” diyen diğer bir işçi, Kristal-İş yönetimini göreve çağırdı.

Bir başka cam işçisi, “Şişecam nasıl memuruna ek zam verdiyse, üyesi olduğumuz Kristal-İş Sendikası yöneticileri de ‘Sözleşme zamanında bakacağız’, ‘Bu ek zam memura göre hesaplanmış’ gibi şeyler söylememeli. Bir çalışma yapıp, bize de sorarak, nasıl yapılacağına bakarak kendine bir yol belirlemesi lazım. Ek zam bir ihtiyaçtır! Ama ancak mücadele edilerek alınabilir” diye konuştu. Başka bir cam işçisi ise, sendikanın ek zam konusunda hiçbir çalışması olmamasını eleştirdi. “Muhalif grupların bu konuyla ilgili şubelerine talepte bulunup şubenin de merkezi sıkıştırıp taleplerimizi iletmesi lazım” diyen bir başka işçi de, şunları söyledi: “Sendikamız maalesef açıklama yapmıyor ve içerde devam eden bu huzursuzluğu izlemekle yetiniyor.”

ARTIK YETER DEMENİN ZAMANI

Ekonomik krizin faturasının, siyasal iktidar ve sermaye sınıfı işbirliği içinde başta işçiler olmak üzere halka ödetilmek istenmesine dikkat çeken bir cam işçisi, ekonomik krize dair şunları söyledi: “AKP Hükümeti, öteden beri yaptığı gibi, krizi sıradan bir olaymış gibi gösterme, yıllardır yürüttüğü politikaları doğruymuş gibi kabul ettirme, yapılan yanlışları ört bas etmek adına, yandaş medya organlarını da kullanarak, algı operasyonunu devreye aldı. Algı operasyonunu, ekonomik krizin dış güçlerin bir oyunu olduğu üzerine kuran hükümet, bu kapsamda milli ve yerli duygular üzerinden krizi birilerinin sırtına yıkma peşinde. Tabii bu anlamda 15 yıllık iktidarı boyunca bir dediğini iki etmediği sermaye sınıfından da destek bulmaktadır.”

Diğer sektör işçileri gibi cam işçilerinin de krizi iliklerine kadar hissettiğini dile getiren işçi, “Hükümetin açıkladığı üç yıllık program, çalışanları korumak yerine, sermayedarların kârlarını korumaya yönelik. Bu program daha fazla işsizlik, hak gaspı ve ücret kaybı getirecek” dedi. Aynı işçi “Ne yapmalıyız?​” konusunda  ise şunları söyledi: “Bizler bunların farkında ve bilincindeyken, ne acıdır ki üyesi olduğumuz sendikalar ve konfederasyonlar duyarsız ve sesiz kalmaktadırlar. Sebebi olmadığımız bu krizi fırsat bilerek bizlerin haklarına saldıran işverenlere karşı, emekçileri savunmasız ve yalnız bırakmaları yetmiyormuş gibi, bir de pişkince bu krizi bizlerin üstlenmesi konusunda hükümetin değirmenine su taşıyan açıklamalarda bulunmaktadırlar. Sanki bugüne kadar canımız pahasına bu şirketlerin, dolayısıyla ülke ekonomisinin kazanması için çalışanlar bizler değilmişiz gibi! Ülkemizin en fazla üyeye sahip konfederasyonu Türk-İş’in başkanı, bu yükün altına tamamıyla çalışanların girmesi gerektiğini söylüyor. Birileri saltanat sürer iken, ‘itibardan tasarruf olmaz’ diyerek sorumsuzca davranırken, bizlerden, ailelerimizle birlikte taşın altına vücudumuzu koymam isteniyor. Dolayısıyla artık yeter demenin vakti gelmiştir.”

1 Ocak itibariyle başlayacak TİS görüşmelerinde krizin etkilerinin ve geçmiş kayıpların karşılanmasını istediklerini ifade eden işçi, “Ülkemiz genelinde de ayni düşünceler ile işçi sınıfı olarak bu talepleri, ‘amasız’, ‘fakatsız’, bir araya gelerek talep etmek hakkımızdır, görevimizdir. Çünkü sıkıntılarımız ortaktır. 3. Havaalanı işçileri, Cargill işçileri, Flormar işçileri ve sayamadığım tüm emekçiler, dayanışma içerisinde mücadele etmeliyiz! Bu mücadele, sadece işçi sınıfı ile de kalmamalı… Akademisyeni, sendika uzmanı, iktisatçısı, gazetecisi, doktoru, mühendisi, esnaf örgütleri, çiftçi birlikleri de bu mücadeleye katkı koymak adına bir araya gelmeli! Muhalif siyasi partilerce bir araya getirilmeli! Çünkü, ya hep beraber sömürülmeye devam edeceğiz, ya da hep beraber iktidarımızı kuracağız, başka yolu yok” diye konuştu. (Lüleburgaz/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Türk-İş üyesi işçiler krizden etkilenmiyor mu?

SONRAKİ HABER

Hakkari'de sokakta öldürülen 4 kişinin davası görülecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...