02 Ekim 2018 00:56

Arkadaşlarımızın niçin ihraç edildiğini maddelerle itiraf ediyorum

Ahmet Karagöz, Eğitim Sen üyelerinin ihraç sebeplerini yazdı.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Ahmet KARAGÖZ
Ankara

Tarih 29 Ekim 2016, 675 sayılı KHK ile ihraç edilen 10 bin 159 kamu çalışanı içerisinde 2 bin 173 MEB çalışanı öğretmende ihraç edilmişti. İhraç edilen 2 bin 173 öğretmenden biri de benim. 29 Ekim 2016 tarihine kadar Adana ili Yüreğir ilçesindeki Koza İlkokulunda sınıf öğretmeni olarak başarılı bir şekilde görev yaptığımı iddia ediyorum. Referans olarak da Koza İlkokulunda görev yapan bütün öğretmenleri, öğrencilerimi ve öğrencilerini o okula gönderen bütün velileri gösteriyorum. İrtibatlı ve iltisaklı olduğum örgüt; KESK ve bağlı Eğitim Sen’dir. Bizleri farklı illegal örgütlerle yan yana getirmeye çalışanlara hodri meydan diyorum. Elinizde bir bilgi veya belge varsa çıkarır, yargı veya kolluk güçleriyle paylaşır ve bizleri yargılatırsanız. Ancak bizler biliyoruz ki elinizde en ufak bir belge olsa, değil ihraç etmeyi, ip sallayarak idam edilmemizi bile talep ederdiniz.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası örgütümüz Eğitim Sen’e özel yönelimlerle sendikal eylem ve etkinliklerimiz suç kapsamında değerlendirilmiş ve bu kapsamda hukukun en temel ilkesi olan savunma hakkı tanınmadan binlerce üye ve yöneticimiz ihraç, sürgün ve açığa alınmıştır.

Yaklaşık iki yıldır KHK’lerle ihraç edilerek açlığa mahkum edilmiş üyelerimizin ihraç gerekçelerini hiçbir üyemiz bilmemektedir. Ancak, ihraçların hukuksuz olduğunu ve siyasi bir cezalandırma olduğunu biliyoruz. Üye yöneticilerimizin ihraç gerekçesini açıklamayan Milli Eğitim Bakanlığına inat arkadaşlarımızın niçin ihraç edildiğini maddeler halinde itiraf ediyorum.

Kamusal, parasız, bilimsel, laik ve anadilinde eğitim hakkı talep ettiğimiz için,

Ülkenin, ötekisi ve ezileni olmayı ret ettiğimiz için,

Eğitim ve bilim emekçilerinin taleplerini yüksek sesle haykırdığımız için,

Bir arada birlikte kardeşçe yaşamı savunduğumuz için,

Güvencesiz sözleşmeli, ücretli istihdamı değil, iş güvenceli kadrolu çalışmayı talep ettiğimiz için,

İşsizliğin ve yoksulluğun kader olmadığını haykırdığımız için,

Savaşı değil barışı, ölümleri değil yaşamı savunduğumuz için,

Kürt sorunun barışçıl, demokratik kanallarla çözüm bulmasını talep ettiğimiz için,

MEB, yönetici atama ve yer değiştirmede, AKP il ve ilçe yöneticilerinin talimatlarını ve yine sizler, öğretmenlerin sendikal ve siyasal kimliklerini referans alırken, Eğitim Sen olarak bizler; liyakati, deneyimi, tecrübeyi önerdiğimiz için,

Ülkemizde yaşanan iş katliamlarını, iş cinayetlerini, kadın katliamlarını, çocuk katliamlarını, Suruç katliamını, Ankara Gar katliamını, Gaziantep katliamını, Maraş, Sivas, Çorum katliamlarını gerçekleştirenlerin hukuk önünde yargılanmasını talep ettiğimiz için,

Köy okulları devlet tarafından kapatılarak yoksul emekçi ailelerin çocukları cemaat ve tarikat yurtlarına yönlendirilmiş Konya- Karaman’da, İzmir- Dikili’de, Diyarbakır-Kulp’ta, Adana-Aladağ’da denetimin olmadığı cemaat-tarikat yurtlarında yanarak bedenleri kömürleşen çocuklarımızın ailelerle dayanışma içinde olduğumuz için,

Turan Akpınar gibi kendisini CEO olarak tanımlayan bir pazarlamacının Adana gibi büyük bir metropolde İl Milli Eğitim Müdürü olmasını, Eğitim Sen Adana Şube olarak istemediğimizi; basın yoluyla her seferinde kamuoyu ile paylaştığımız için...

İHRAÇ EDİLDİK.

Örgütü, örgütün değerlerini, ilkelerini ve örgütünün tarif ettiği eylem ve etkinliklerini işsiz kalma uğruna, hayata geçirme çabasında olan arkadaşlarımızın bir bölümü ihraç edildi. İhraç olmuş, sürgün olmuş, açığa alınmış, tutuklanmış ve işyerlerinde sistematik bir şekilde her türlü baskıya ve manüpilasyona rağmen Eğitim Sen’li olmayı sürdüren bir örgütün üye ve yöneticilerine;örgütümüz, daima örgütlü bir tutum alarak mücadele ve dayanışma ile bir bütün olarak bütünleşmesini sağlamıştır. Eğitim Sen’i, Eğitim Sen yapan değer de budur zaten.

AKP, eğitimde 4+4+4 dayatmasından aldığı güçle eğitim alanındaki gerici ırkçı tutumunu asimilasyon politikası ile birleştirdiği bilinen bir gerçektir. Bu gerçek karşısında direnenlerin ise, siyasal iktidar tarafından her türlü cezayla cezalandırıldığı bir süreci yaşamaktayız. Hukuksuz, ahlaksız ve acımasızca bizlere dayatılan bu sürece elbette kapsayıcı ve örgütlü bir tutumla aşılacağından hiçbir kuşkum yoktur. Emekçi kimliğini taşıyan bütün emekçilerin hayat bulacak bir çıkış için, alanları, sokakları talepleriyle, renkleriyle doldurmaları elzem kaçınılmaz bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Faşizmin kurumlaştığı bu süreçte, geri çekileceğimizi, sineceğimizi düşünülüyorsa yanıldıklarını mutlaka göreceklerdir. Bizler gücümüzü; haklılığımızdan ve örgütlü mücadelemizden alıyoruz.

“Biz haklıyız, biz kazanacağı” ve istemeseniz de bizler GERİ DÖNECEĞİZ!

Örgütlü olun, sevgi ile kalın.

ÖNCEKİ HABER

İHD: Nefret suçları cezasız kalamaz

SONRAKİ HABER

İşçiler üzerinde koşullar ağırlaşıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...