30 Eylül 2018 23:03

OHAL hapishanelerde hâlâ devam ediyor

Ülke genelindeki birçok hapishaneden gazetemize mektup gönderen mahpuslar, resmiyette kaldırılan OHAL’in fiiliyatta devam ettiğini söyledi.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye genelinde ilan edilen ve tam iki yıl sonra kaldırılan OHAL’in etkileri hapishanelerdeki varlığını sürdürüyor. Tutuldukları hapishanelerden gazetemize mektup gönderen mahpuslar, yaşadıkları hak gasplarının artarak devam ettiğini yazdı.

2 yıl süren OHAL boyunca Anayasal haklar dahil olmak üzere pek çok hak askıya alınmış, en ağır hak ihlalleri ise hapishanelerde yaşanmıştı. Mahpusların kazanılmış hakları OHAL gerekçe gösterilerek hapishane yönetimlerince ellerinden alınmıştı. Türkiye genelindeki birçok hapishaneden gazetemize mektup gönderen mahpuslar, resmiyette kaldırılan OHAL’in fiiliyatta devam ettiğini söyledi. Mahpuslar gönderdiği mektuplarda, sohbet ve etkinlik haklarının gasp edildiğine, kitap ve gazeteye ulaşmakta zorluk yaşadıklarını, keyfi bir şekilde hücre cezasına çarptırıldıklarını anlattı.

‘KÜRTÇE KİTAPLAR VERİLMİYOR, ÇEVİRİ PARASI İSTENİYOR’

Elazığ 1 No’lu Cezaevi’nde kalmakta olan Bülent Akar isimli mahpus gönderdiği mektupta, yaklaşık 1 yıldır tek kişilik hücrede tutulduklarını yazdı. Koşullarının hukuki mevzuata göre gitmediğini kaydeden Akar, “Tek kişilik yerlerde tutulma yasal mevzuatlarda sadece ağırlaştırılmış müebbet alanların infazında belirtilmiş. Fakat buna rağmen 20 yıldan fazla süredir hapiste bulunanlardan tutun da yaşlı-hasta ayrımı yapılmaksızın 30 kişi tekli hücrelere alındı. Üstelik herhangi bir disiplin cezası almadan. Kaldı ki disiplin cezası gereği tek kişilik hücrede tutulma süresi en fazla 20 günle sınırlıyken bizim bir disiplin cezamız olmadan 1 yıldır tek kişilik hücrede tutuluyoruz.” dedi. OHAL koşulları sebep gösterilerek yasal mevzuatlarda gösterilen tüm haklarının ortadan kaldırıldığını hatırlatan Akar, bu durumun OHAL sonrası da sürdürüldüğüne dikkat çekti. Akar, “Yasada, haftada 10 saat ortak avluda 10 kişi ile sohbet, spor etkinliği yapılacağı belirtilmesine rağmen ayda üç hafta, birer saatlik spora çıkarılıyoruz. Sohbet, kurslar, hobi veya atölye etkinlikleri yaptırılmıyor. İdare kütüphanesi kitaplarından defterlere aldığımız notlara el konuluyor. Kürtçe kitaplar verilmiyor. Kitabın verilmesi için çeviri parası isteniyor. Hiçbir itirazımıza da yanıt verilmiyor.” diyerek yasa ve infaz rejiminin uygulanmasını talep etti.

‘ABONEYİZ AMA EVRENSEL GAZETESİ VERİLMİYOR’

Bolu F Tipi Cezaevi’nden mektup gönderen Bayram Eksik, Cabbar Palabıyık ve Suat Duman isimli mahpuslar OHAL’den önce de hak ihlalleri olduğuna dikkat çekerek, “OHAL ile birlikte tüm haklarımız OHAL bahane edilerek elimizden alındı. Evrensel gazetesine aboneyiz, her gün verilmesi gerekiyor. Ancak ‘Hafta sonları gazeteleri kontrol edecek personel yok’ denilerek verilmiyor. Kurban Bayramı’nda da bu nedenle 9 gün boyunca gazeteler verilmedi.” dedi. Eksik, Palabıyık ve Duman, haftalık 10 saat olan sosyal faaliyetlerinin de haftada 3 saate indirildiği bilgisini verdi. Oda değişim taleplerinin keyfi bir şekilde reddedildiğini kaydeden mahpuslar mektubun devamında şu ifadelere yer verdiler: “Sorunlarımızı aktaracağımız cezaevi müdürü, psikolog ve diğer yetkililer görüşme taleplerimizi reddediyor. Yaklaşık 1 yıldır telefona çıkmıyoruz. Telefona çıkabilmemiz için bize askeri tekmil dayatılıyor. Hem bizden hem de ailemizden isim ve soyadımızın söylenmesi isteniyor. Bu sorunlara OHAL gerekçe gösteriliyordu. OHAL kalkmasına rağmen sorunlarımız şu anda olduğu gibi devam ediyor.” Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Ercan Yıldız da kitap kısıtlamasına dikkat çektiği mektubunda, “Artık gazete almakta dahi zorlanıyoruz. Hapishanelere duyarlı, sorumluluk duyan aydınlarımıza, sanatçılarımıza, okurlarımıza çağrı yapıyoruz. Dayanışmanın somut yolları bulunmalıdır. Bizi gazetelere abone yapabilirler. Eski gazeteleri ya da dergileri biriktirip hapishaneye gönderebilirler.” dedi.

‘İFADELERİMİZ ALINMADAN DİSİPLİN CEZALARIMIZ ONAYLANIYOR’

Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nden mektup gönderen Umut Gündüz Aydın isimli mahpus ise en büyük problemlerinin aylık hak gaspları raporlarının hapishane yönetimince engellenmesi olduğunu yazdı. Hapishanedeki hak gasplarına ilişkin gazetelere yazdıkları mektupların “Terör amaçlı haberleşme” gibi gerekçelerle engellendiğini aktaran Aydın, “Bu engellemeler tamamen keyfiyet ve teşhir olmanın hoşnutsuzluğu.” dedi. Adalet Bakanlığı’nın 20 Ocak 2007’de yayınladığı 45/1 nolu genelge ile sohbet hakkının 10 saat olarak belirlendiğini hatırlatan Aydın, hapishane idaresini bu süreyi 2 buçuk saat olarak kullandırdığını söyledi. Havalandırmaya konulan kameraların 24 saat çekim yaptığını anlatan Aydın mektubunun devamında şu ifadelere yer verdi: “İdareden havalandırmaya konulan kameraların kaldırılmasını talep ettik ancak kabul edilmedi. Kendi arkadaşlarımızla aynı bloklara/ koridorlara koymuyorlar. Aynı görüş alanına çıkarmıyorlar. IŞİD, FETÖ gibi halk düşmanları ile beraber çıkarıyorlar. 10 kitap sınırı var. İnfaz Hakimliği duruşmalarımıza götürülmüyoruz. Üstelik sadece 10 dakika uzaklıkta. İfade hakkımız gasp ediliyor. İfadelerimiz dahi alınmadan disiplin cezalarımız onaylanıyor. Ara ara koridorda arkadaşlarımızla denk geldiğimiz zaman selam vermemiz engelleniyor. Gerekçelerini de güvenlik ve disiplin kurallarına aykırı olduğuna dayandırıyorlar. Benim ve mahpus arkadaşlarımızdan Cengizhan Pilaf’ın sağlık sorunları gittikçe ciddileşiyor. Ancak hastaneye gidişimiz engelleniyor. Bir de dergi ve yayınlar var. İdare, haklarında hiçbir yasak ve toplatma kararı olmayan yayınları bizlere vermiyor.”

‘GARDİYANLAR DEMİRTAŞ’IN FOTOĞRAFINI YIRTTI’

Tarsus 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nden mektup gönderen Turgay Ural da, son 3 yıldır siyasi mahpuslara ciddi hak gaspları uygulandığına dikkat çekti. Mektubunda atölye, kurs, sinema ve sohbet gibi etkinliklerinin kısıtlandığını anlatan Ural, “Her koridora çıktığımızda gardiyanlarca tek sıra halinde askeri düzende yürümeye zorlanıyoruz. Aylık açık görüş ve haftalık kapalı görüşlerimiz yarım saatle sınırlandırılmış durumda. Çoğumuzun ailesi bin kilometre uzaklıkta ve ancak 6 ayda bir geliyorlar ve bu durum dikkate alınmıyor. Her oda aramasında sıkıntılarla karşılaşıyoruz. Gardiyanlar eşyalarımızı dağıtıyor, yere atıyor, sözlü tahriklerde bulunuyor. Son aramalarda bir arkadaşımızın defterine yapıştırdığı 6 milyon oy alan bir partinin genel başkanlığını yapmış, son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üçüncü olmuş Selahattin Demirtaş’ın fotoğrafı düşmanca bir tavırla yırtılmıştır. Anlamsız kitap sınırlaması var. Her cezaevinde pulsuz iç mektupları göndermek yasal bir haktır. Ama burada iki oda arasında mektup posta pulu yapıştırılmadan yollanmıyor. Hücreye götürülen arkadaşlarımızın kendileriyle ketıl, vantilatör götürmesine izin verilmiyor. Ne bizi berbere götürüyorlar ne de berber odaya geliyor. Salt tıraş makinesi veriliyor. O da iki haftada bir. Toplu fotoğraf çekilmemize izin verilmiyor.” diyerek koşullarının gün geçtikçe ağırlaştığını ifade etti.

ÖNCEKİ HABER

Cömert ailesinin evine saldırı oldu

SONRAKİ HABER

Pervin Buldan’dan hükümete çağrı: Aftan önce adaleti tartışalım

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...