25 Eylül 2018 23:10

'Sergimde sosyal medyanın bilinçsiz kullanımını eleştirdim'

Yeni sergisi 'Kara Yalanlar'ı Kadıköy Moda Galeri Pasaj'da ziyaretçilere açan Ressam Atilla Kaan Dinç ile sanatı, sanatçıyı ve resmi konuştuk.

Atilla Kaan Dinç (Fotoğraf: Evrensel)

Paylaş

Abdullah KAYA
İstanbul

Kadıköy’deki Moda Galeri Pasaj, Ressam Atilla Kaan Dinç’in “Kara Yalanlar” sergisini sanatseverlerle buluşturdu. Eserlerinde biçimsel olarak arttırılmış gerçekliği tercih eden Dinç; son derece çağdaş ürünler ortaya koyuyor. Toplumsal sorunları pas geçmeyen sanatçı duyarlılığıyla... Dinç’in “Kara Yalanlar” sergisi 30 Eylül’ kadar Moda Galeri Pasaj’da görülebilir.

Yeni sergisi nedeniyle Atilla Kaan Dinç’le bir araya geldik. Sergiden yola çıkarak sanatı, sanatçıyı ve resmi konuştuk. Eserlerinin merkezine sosyal medyayı koyan Dinç, “Aslında sosyal medyanın bilinçsiz kullanımını eleştirmeye çalıştım.” dedi. Söz genç sanatçıda...

Kimi zaman çağın agorası benzetmesiyle meşrulaştırılan kimi zaman da insanı doğal yaşam sürecinden kopartmakla suçlanan sosyal medyayı serginde konu edinmenin sebebi nedir?
Sosyal medya bilinçli kullanıldığında aslında bir çoğumuz için büyük fırsatlar ve kolaylıklar yaratan bir agora. Ressam olarak özellikle hem global olarak diğer ressamlarla bir şekilde etkileşimde kalmamı sağladığı için hem de kişisel olarak kendimi daha büyük kitlelere ulaştırmama imkan kıldığı için benim için vazgeçilemez bir durumda. Sergimde aslında sosyal medyanın bilinçsiz kullanımını eleştirmeye çalıştım. Çağımızın zorunluluğu metropoller, bu metropollerde yaşamak zorunda kalan milyonlar ve bu milyonların aslında sosyal medya aracılığı ile “ben de yaşıyorum, ben de önemliyim” demeye çalışırken kaçırdığı anı göstermek istedim. Yapılan paylaşımlar ile gerçeklik arasındaki tutarsızlığın hepimiz farkındayız, fakat başkasının kara yalanlarına öylesine inanıyoruz ki bazen. İnsanlar eğlenirken ben bir şeyler kaçırıyorum, ben de bir yalan söylemeliyim. Ben de eğleniyor gibi, seyahat ediyor gibi, mutluymuş gibi yapmalıyım duygusuna kapılmamak elde değil. Ve sonuçta ne kadar önemli değil desek de buradan edindiğimiz sanal beğenilerin, yorumların bağımlısı oluveriyoruz fark etmeden.

Tablolarından bir tanesi özellikle dikkat çekici. Tablonda mülteci sorununa vurgu yapıyorsun sanırım?
Dünyadaki insanlar arasındaki tüm eşitsizliklerin bence tek bir kaynağı var o da sınırlar. Çoğunlukla coğrafi bazen de düşünsel sınırlar. Din, dil, ırk, cinsiyet vs. vs... Tercih edilebilen/edilemeyen insana takılabilen tüm sıfatlar ve genellemeler. Bu gibi nedenler dolayısıyla maalesef coğrafyamızda yaşanan insanlık suçuna kayıtsız kalmak istemedim. Günümüzdeki seyahat özgürlüğümüzün giderek azalması, aşık olduğum coğrafyamdaki ayrıştırmacı, dışlayıcı, kutuplaştırıcı tutumdan rahatsız olan, artık dayanamadığı için yeni bir coğrafyaya gitmeye çalışan herkes ne kadar mülteci ise ben de o kadar kendimi mülteci hissediyorum.

Arttırılmış gerçeklikle beraber senin sanatın son derece çağdaş bir üretim. Bir sanatçı olarak çağdaş sanatı ideolojik anlamda nasıl değerlendiriyorsun?
Çağdaş sanatın kendisinden önceki sanatlardan ayırt edilebilmesinin en kolay yolu sanırım onun içinde bulunduğumuz çağın (yirminci yüzyılın ikinci yarısından günümüze) imkanları ve birikimi olmadan üretilebilir olmamasıdır. Eserlerimde çağımızın imkanlarını mümkün olduğunca kullanmaya çalıştım. Aslında bunu çağdaş sanat yapmak için değil, resmetmek istediğim şey bu imkanlar ile daha iyi anlatılabilir olduğu için yaptım. Her zaman en sevdiğim ressamlar klasik sanat yapan ressamlar olmuştur. Bu nedenle ben de estetik kaygıları yüksek bir ressam oldum. Çağdaş sanat aslında çağımızın sanatı demek ve ileride muhtemelen bu yaşadığımız dönemin sanatı başka bir isim ile anılacak. Sanatçı olup olmadığım konusunda pek bir fikrim yok ama kendimi çağından şikayetçi çağdaş bir ressam olarak tanımlamayı seviyorum.

Sanat yapan herkes sanatçı mıdır?  Sanat üreticisi kendine sanatçı unvanını takabilme yetkisine sahip midir?
Bence ifade yöntemi olarak resim dalını seçen insanlara ressam denir, fakat sanatçı unvanı kişinin kendisine takabileceği bir unvan değildir. Sanat sürekli kendi kendini aşan, yeniden tanımlamakla uğraşan ve içinde bulunduğu zamandan soyutlanamaz bir kavramdır. Çağımızın sanat anlayışı bellidir, örneğin klasik sanat ile uğraşan insanlar çağımızca sanatçı kabul edilmemektedir. Sanatçı unvanı toplumun yeteri kadar eseri olan ressamlara ileride taktığı bir unvan gibi geliyor bana, kendimi sanatçı değil az önce de ifade ettiğim gibi “çağından şikayetleri olan çağdaş bir ressam” olarak görüyorum. Ama yanlış anlaşılmak da istemem, az önceki örneğime de dönecek olursam, bu iş ile uğraşan insanlar aslında unvan vb. başka şeyler için değil, kendilerini en güzel bunun ile ifade ettikleri için bu işi yapıyorlar.

ÖNCEKİ HABER

Adnan Özyalçıner: Halk yazarları geçimini ek işler yaparak sürdürüyor

SONRAKİ HABER

Konak Mülteci Derneği'nden yaratıcı ev atölyesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...