15 Eylül 2018 12:31

3. havalimanı işçisine yönelik baskı ve gözaltılara tepki yağdı

3. Havalimanı inşaatında iş bırakan işçilerin gece saatlerinde düzenlenen operasyonla gözaltına alınmasına sendika ve siyasi partilerden tepki geldi.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Vedat YALVAÇ
İstanbul

İş cinayetlerine, servis kazalarına ve insanlık dışı çalışma koşullarına isyan eden 3. havalimanı işçilerine yönelik baskılara her kesimden tepki geldi. Yasalara uymayan patronlar yerine, işçilere baskı yapılmasına tepki gösterilen açıklamalarda, gözaltı emri veren İçişleri Bakanı, vali ve emniyet müdürünün görevden alınması istendi. 

HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm, Erkan Baş, Ali Kenanoğlu, Serpil Kemalbay, CHP Milletvekili Ali Şeker, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, Liman-İş Ambarlı Sorumlusu Sinan Ceviz, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK/Limter-İş Genel Başkanı Kamber Saygılı şantiye bölgesine gelerek işçilerle dayanışmada bulundu.

CHP MİLLETVEKİLİ ALİ ŞEKER: İŞYERİNİN SERVİSLERİYLE GÖZALTINA ALINDI’ 

Arnavuköy İlçe Jandarma Karakoluna giderek gözaltılara ilişkin bilgi alan CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, “Öncelikle tahta kurularına karşı işçilerin yanındayız! İşçilerin çok insani olan karşılanmasını istiyoruz. Gözaltına alınan işçiler son bir hafta içinde işe giren işçiler. İşverenin vermesi gereken şantiye kartlarını göstermedikleri için gözaltına alındılar. Bu işçilerin değil işverenin sorumluluğunda. İşyeri kimlikleri yok diyerek sanki bunlar dışarıdan gelmiş gibi gösterilerek kamuoyu yanıltılmaya çalışılıyor. Öte yandan devletin bu işçilerin haklı taleplerinin ne kadarının doğru olup olmadığını araştırmak için müfettiş görevlendirip, problemlerin giderilmesi için işvereni uyarması gerekirdi. Ama onlar ne yaptılar işverenin servis otobüslerine bindirip gözaltına aldılar. İşveren tarafından zamanında gönderilmeyen servislere, işçileri doldurarak karakola götürdüler.” 

HDP MİLLETVEKİLİ ERKAN BAŞ: İNSANİ TALEPLER

HDP Milletvekilleri Erkan Baş ve Züleyha Gülüm ile HDP İstanbul İl Örgütü yöneticilerinden oluşan bir heyet de işçilere destek olmak ve durumları hakkında bilgi almak üzere Arnavutköy Jandarma Karakoluna gitti. Yaşananlara tepki gösteren Erkan Baş, “İşçilerin taleplerini herkes okusun, insan gibi yemek yemek, düzgün bir yerde yatmak istiyoruz; bunlardan daha insani talepler olabilir mi? Bu talepler suç değil. Bunları yerine getirmeyen patronlar suç işliyor, iktidar suç işliyor. Arnavutköy Jandarma Karakolunda 380 işçi içeride tutuluyor. Milletvekilleri bu kapıdan içeri sokulmuyor. Açıkça söylüyorum bu hukuksuz emirleri uygulayanlar suç işliyor. Eğer iktidar halka hizmet eden bir iktidar olsa bunlar olmaz. İşçiler şirket otobüsleriyle, patronların otobüsleriyle karakola getiriliyor bundan daha büyük suç yok” diye konuştu.

EMEP MYK ÜYESİ LEVENT TÜZEL: 29 EKİM’E YETİŞTİRME BASKISI

Emek Partisi MYK Üyesi Levent Tüzel de, “İşçilerin tutulduğu Arnavutköy Karakoluna geldiğimizde aldığımız bilgi, işçilerin ‘29 Ekim’e yetişmesini sabote etmek için kışkırttığı’ gerekçesiyle gözaltında olduğu yönünde. İşçiler uzun süredir ücretlerin zamanında ödenmemesi, koğuşların pisliği, koşulların ağırlığı, iş cinayetleri konusundaki duyarsızlıktan yakınıyor. Bu nedenle önceki gün de iş bırakma eylemini yaptılar. 3. havalimanını prestij meselesi olarak gören iktidar işçilerin taleplerini görmek ve karşılamak yerine suç üretme yoluna gidiyor. Bu kabul edilemez. İşçilerin talepleri derhal karşılanmalı ve gözaltına alınanlar serbest bırakılmalı. 29 Ekim’e yetiştirme baskısıyla, kölelik koşullarından vazgeçilmeli. Bakanlık müfettiş göndererek buradaki sorunları çözmeli” dedi. 

HDP MİLLETVEKİLİ SERPİL KEMALBAY: TAM BİR SIKIYÖNETİM VAR

“3. havalimanında tam bir kölelik düzeni kurulmuş. İşçilerin kamp yeri bile askeri düzende” diyen HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay şunları aktardı: “Tam bir sıkıyönetim var. İşgal altında büyük bir kamp. İşçilerin kaldığı her konutun önünde çok sayıda panzer, akrep, jandarma var. İşçiler zaten bir operasyonla alınıp götürülmüş. Operasyon olunca kampı terk edenler olmuş. Kalanlar da biz gidinceye kadar jandarma zoruyla servislere bindirilerek çalışma sahasına götürüldü. Gözaltına alınan işçiler son günlerde işbaşı yapan işçiler. Örneğin bir işçi 3 gün önce işe başlamış, şirket kimliği verilmemiş. Bu yüzden de gözaltına alınmış. Zor kullanarak kapılar kırılmıştı. Ellerindeki listeye göre ve telefonlarındaki görüntülere bakarak ya da işverenin vermediği kimlikler bahane edilerek işçilere gözaltı yapıp işçileri kamuoyu gözünde itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Olayı kriminalize etmeye çalışıyorlar. İşçilerin de söylediği gibi, ‘Kimi kime şikayet edeceğiz.’ İşverenin servisleriyle işçilerin karakollara taşındığı bir durumla karşı karşıyayız.”

‘ÇALIŞMA BAKANLIĞI GELMESİ GEREKİRKEN POLİS GELDİ’

3. havalimanı inşaatının Cengiz, Limak, Kolin gibi şirketler tarafından yapıldığına dikkat çeken Kemalbay, “Bu şirketler işçi düşmanlığında ve hak gasplarında yaptıkları ayyuka çıkmış ve deşifre olmuş şirketler. Buna rağmen hiçbir yaptırımla karşılaşmıyor. Burada işçilerin bu masum talepleri karşısında çalışma bakanlığının gelmesi gerekirken jandarmanın polisin şiddetiyle, TOMA’sı, panzeriyle bu işçi kampına gelmesi Türkiye’deki 19. yüzyılı aratmayacak köle koşullarını bir kez daha gözler önüne serdi. İşçiler insani barınma koşulları istiyor” diye konuştu.

HUKUÇULAR: PATRONLAR VE SORUMLU KAMU GÖREVLİLERİ SORUŞTURULSUN

Demokrasi İçin Hukukçular da işçilerin gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Yapılan açıklamada 3. havalimanı inşaatının “Yeni Türkiye”nin köle kampı olduğu belirtildi. Siyasi iktidar sahiplerinin şöhret, siyasi şov hırsı ve patronların kâr hırsı uğruna işçileri ölümüne çalıştırarak inşaatın 29 Ekim tarihine yetiştirilmeye çalıştığına dikkat çekilen açıklamada “İş bırakma, Anayasa ve ILO sözleşmeleri, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları çerçeve sinde, işçilerin meşru hakkıdır. Mevcut yasalar çerçevesinde dahi, hayati tehlike ve kötü iş koşullarına karşı devlet güçlerinin patronları soruşturuyor olması ve tutuklaması gerekirdi” dendi. İşçilere ölümüne çalışma dayatması için gözaltı emri veren İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürünün istifa etmesi gerektiğine dikkat çekilen açıklamada, “İşçiler derhal serbest bırakılmalı, işçi yaşamını hiçe sayan patronlar ve denetimle sorumlu kamu görevlileri soruşturulmalıdır” çağrısı yapıldı.

İNŞAAT-İŞ TEMSİLCİSİ: GÖZDAĞI VERMEK İSTİYORLAR

3. havalimanında yaşanan kötü çalışma koşullarının şehir hastaneleri başta olmak üzere diğer tüm inşaat şantiyelerinde yaşandığını belirten İnşaat-İş Temsilcisi Kadir Kurt: “Başka şantiyelerde de aynı koşullar olduğu için 3. havalimanında yaşanan bu eylemin diğer şantiyelere de sıçramasını istemiyorlar. Bunun için gözdağı vermek istiyorlar. Orada çalışan işçilerin isim isim listesi var kolluk güçlerinin elinde var. Kim oldukları, nerede geldikleri, nasıl insan olduklarını biliyorlar. Fakat buna rağmen sanki yasadışı bir örgüt üyesiymiş gibi, yasadışı eylem yapılmış gibi koçbaşlarıyla kapılarını kırarak koğuşları bastılar ve darp ederek gözaltına aldılar.  İGA yönetimiyle yaptığımız görüşmede kaymakam da vardı. Onlara bu yasal talepleri sunduk. Sanki kanun dışı bir şey istiyor muşuz gibi bir tablo çizilmek isteniyor. Biz burada sadece kanunlar uygulansın dememize rağmen bakarız dediler. Bunu basın karşısında söyleyin dedik onu bile söylemediler” diye konuştu. 

DEV-YAPI-İŞ GENEL BAŞKANI: BASKI İŞÇİLERİN ÖFKESİNİ DİNDİRMEZ

DİSK’e bağlı Dev-Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut, “Hiçbir muhalefetin, hiçbir karşı sesin çıkması bunları çileden çıkarıyor, tahammül edemiyorlar. Yani en gözde projeleriydi, güya dünya kıskanıyordu burayı. Ama işçiler tahtakuruları arasında, kurtlu yemeklerle, tıka basa servislerle ve her gün iş cinayetlerine kurban vererek, bedel ödeyerek o şantiyede çalışıyor. Bunların hepsini gizliyorlardı. Yani bir noktaya kadar bu baskı, sindirme devam ediyordu. En son yaşanan ve 17 işçinin yaralanmasına sebep olan servis kazası bardağı taşıran son damla oldu ve işçiler isyan etti artık bu koşullara. Çok insani talepler. Zaten iş kanununa göre yerine getirilmesi gereken talepleri. Yapılıp yapılmadığını devletin denetlemesi gerekirken denetlemiyor. Bu taleplere polis zoruyla karşılık verdiler. Bu işçilerin öfkesini dindirmez. Bugün 400 işçi gözaltına alınabilir ama yarın bu şantiyede yine öfke, direniş patlak verir, patlak da verecektir” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Kılıçdaroğlu: Alın teri dökenler endişeli

SONRAKİ HABER

Eğitim Sen: Kaynaklar özel okul ve imam hatibe aktarıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa