13 Eylül 2018 11:06

Adalet Nöbeti: Yargı, yürütme gücünün bir uzantısına dönüştürüldü

Adalet Nöbeti’nin 70. buluşmasında konuşan Avukat Yıldız İmrek, OHAL’in birçok uygulamasıyla 12 Eylül rejimini geride bıraktığını söyledi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Cumhuriyet gazetesinin tutuklu avukatları nezdinde başlatılıp haksız tutuklamalara karşı sürdürülen Adalet Nöbeti’nin 70. buluşmasında konuşan Avukat Yıldız İmrek, 12 Eylül askeri darbesinin yıl dönümünü hatırlatarak OHAL’in birçok uygulamasıyla 12 Eylül rejimini geride bıraktığını söyledi. İmrek, “Ağır ceza mahkemeleri, sulh ceza yargıçlıkları iktidar partisine bağlılığı sınanmış yargıçlarla donatılmış. Yargı, yürütme gücünün bir uzantısına dönüştürülmüştür” dedi.

Hukuk örgütlerinin tutuklu meslektaşları için İstanbul Adliyesi’nde başlattıkları “Adalet Nöbeti” 70. kez tutuldu. Nöbete katılan isimler arasında hukukçuların yanı sıra CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal da vardı.

‘HUKUKSUZLUĞA KARŞI ADALET’

Nöbette ilk olarak Avukat Özgül Beyazıt Kıvanç konuştu. Aylardır adalet talebiyle nöbet tutulduğunu anımsatan Kıvanç, adalet talebinin her dönem mevcut olduğunu söyledi. Kıvanç, “Bir ülkede adalet, kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anlaşılır. Adalet isteyen meslektaşlarımız, onları savunan aydınlar ve sanatçılar tutuklu. Hukuksuzluğa karşı adalet istiyoruz.” dedi.

‘İDAM DEVLET ELİYLE İŞLENEN CİNAYETTİR’

Kıvanç’ın ardından Avukat Yıldız İmrek söz aldı. Dün 12 Eylül askeri darbesinin yıl dönümü olduğunu anımsatan İmrek, 12 Eylül’ün ifade, basın, seyahat, sendika ve grev özgürlüğü ile siyasal özgürlükler açısından ekonomik ve kültürel bir yoksullaşma olduğunu ifade etti. Yeniden gündeme getirilen idam tartışmalarına değinen İmrek, “17 yaşındaki Erdal Eren ile birlikte 49 insanı idam ederek öldüren 12 Eylül rejimi, tarihte kara sayfa olarak yerini aldı. Bugün de idam isteyenlere hatırlatmak isteriz ki, idam devlet eliyle işlenen cinayettir, telafisi yoktur.”  dedi.  

‘OHAL, 12 EYLÜL REJİMİNİ GERİDE BIRAKTI’

12 Eylül askeri darbesi ile halk iradesinin zapturapt altına alındığını hatırlatan İmrek, “12 Eylül anayasası sıkıyönetim koşullarında halkın iradesi teslim alınarak yüzde 92 oranıyla kabul ettirilmiştir. Bu anayasada on yıllara uzanan hak mücadeleleriyle demokrasi ve özgürlükler lehine açılan gedikler, ‘Yeni Türkiye’de OHAL koşullarında gerçekleştirilen tartışmalı bir referandumla yüzde 51 oranıyla Başkanlık rejimi inşasıyla kapatılmış, 12 Eylül otoriterizmi bir başka düzlemde ihya edilmiştir. 32 OHAL KHK’sı ile Anayasa ve pek çok yasa devre dışı bırakılmış, fiili bir rejim ihdas edilmiştir. Toplamda 130 bin kişi ihraç edilmesi, 4 bin 560 hakim-savcının görevden alınması, 2 bin 431 hakim-savcının, 550 avukatın, milletvekillerinin, gazetecilerin tutuklu yargılanmaları ile bazı kategorileriyle OHAL, 12 Eylül rejimini geride bırakmıştır” diye konuştu.

‘ATAMALAR VE YER DEĞİŞTİRMELER İDARENİN KONTROLÜNDE’

Tıpkı 12 Eylül’de olduğu gibi ifade, basın, toplantı, grev ve demokratik siyaset hakkının ağır bir tehlike altında olduğuna değinen İmrek, “12 Eylül’de yargıçlar askeri brifinglere katılmışlardı. Bugün Anayasa yargının bağımsızlığı sıfatı yanına tarafsızlık sıfatı eklendikten sonra, yüksek yargının temsilcileri yürütmenin başı ile çay toplama ile başlattıkları teşriki mesaiyi adli yıl açılışlarını başkanlık rejiminin Cumhurbaşkanlığı Sarayına taşıyarak taçlandırmışlardır. Fiilen siyasi yargılamaların yapıldığı ağır ceza mahkemeleri, sulh ceza yargıçlıkları iktidar partisine bağlılığı sınanmış yargıçlarla donatılmış. Yargı, yürütme gücünün bir uzantısına dönüştürülmüştür. Atamalar ve yer değiştirmeler tümüyle idarenin kontrolündedir” değerlendirmesini yaptı.  

‘BARO GENEL KURULLARI ADALET MÜCADELESİNİN KÜRSÜSÜ OLMALI’

Bağımsız yargının temel şartının avukatın bağımsızlığı ve özgürlük güvencesi olduğunun altını çizen İmrek, 17’si tutuklu 20 Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu üyesi avukatın yargılandığı davayı hatırlattı: “Meslektaşlarımız, avukatlık güvenceleri ihlal edilerek, savunmasına katıldıkları müvekkillerinin örgütleriyle özdeşleştirilmek suretiyle, savunma pratikleri, kanunen mesleki sır olarak korunması gereken müvekkil görüşmeleri nedeniyle yargılanıyorlar. Avukatlar en karanlık zamanlarda halkın ve yönetilenlerin haklarını temsil etmiştir. Baroların yeni genel kurulları, avukatların her türlü baskıya karşı adalet ve özgürlük mücadelesinin, yargı ve avukat bağımsızlığının, demokrasi mücadelesinin kürsüsü olmalıdır.” (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

TMMOB: İstinye Park AVM inşaatı bir an önce durdurulmalı

SONRAKİ HABER

'Denetimli serbestlik hakkını elde edenler neden yararlanamıyor?'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...