03 Eylül 2018 10:42

Soma davasının bir kez daha gösterdiği: Yasalar sermaye için işliyor

Soma davasındaki gerekçeli karar ve 301 madencinin ölümünden sorumlu olanların aldığı cezalar yasaların patronların lehine işlediğini gösteriyor.

13 Mayıs 2014'te Soma'daki katliamda 301 madenci hayatını kaybetmişti.
Fotoğraf: Emin Mengüarslan/AA

Paylaş

Soma faciasında 4 yıl boyunca devam eden yargılamanın sonunda sanıklara verilen cezalar tepki çekmeye devam ediyor. Mahkeme heyetinin eksikleri bildiği halde üretim yaptıran Soma Kömür İşletmeleri AŞ ve sahibi Can Gürkan’ı birinci sorumlu olarak tespit ettiği halde sadece 15 yıl ceza vermesinin kabul edilemez olduğunu söyleyen madenci yakınlarından anne Gülsüm Çolak, yasaların sermaye için işlediğini dile getirdi. Avukat Can Atalay, karara karşı istinat yoluna başvurdukları bilgisini verirken, aileler adalet için mücadele etmeye devam edeceklerini bildirdi.

Manisa'nın Soma ilçesinde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 5'i tutuklu, 51 sanıklı davada cezaları içeren kısa kararın ardından mahkeme, gerekçeli kararını da açıkladı.  5 bin 820 sayfadan oluşan kararda, dikkat çekici noktalara vurgu yapıldı. Mahkeme heyeti, yaklaşık 1.5 aylık aradan sonra yazdığı gerekçeli kararda; sanıkların savunmalarından, mağdur ailelerin anlatımlarına, yaralı kurtulanların tanıklıklarından, sanıklara yönelik değerlendirmelerle birlikte birçok maddi gerçeğe değindi.

SOMUT DELİLLER YER ALDI

Kararda; olay, mağdur ve müşteki beyanları, tanık beyanları, sanık savunmaları, bilirkişi raporları, bilirkişi ek raporları, adli tıp raporları, revize projeleri, defterler ve emanet makbuzları gibi birçok somut deliller yer aldı. Ayrıca; iddianameye ilk dayanak oluşturan 5 Eylül 2014 tarihli bilirkişi raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonu (TBMM), Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hazırladıkları raporlara atıfta bulunuldu. Kararda, Soma Kömür İşletmeleri AŞ’nin önceki saha yapısı, işletmenin nasıl denetlenmesi gerektiği, uzman görüşleri, bu konuda yazılmış birçok makale ve davayla benzerliği bulunan emsal kararlara geniş yer verildi.

İşte mahkeme heyetinin gerekçeli kararında bazı tespitleri...

KARBONMONOKSİT ZEHİRLENMESİNDEN CAN VERDİLER

301 madencinin yaşamını yitirdiği patlamada, mahkeme heyeti çıkan yangınla birlikte başlayan karbonmonoksit zehirlenmesi nedenini tespit ederek, sabotaj ihtimali olmadığını kaydetti. Kararda, şu ifadeler yer aldı: “Kanaatimizce elektrik kablolarından veya kömür nakil bandından başlayan kıvılcım ile yangın başlamıştır. Kontrol altına alınamayınca, ahşap ve plastik tahkimata, kömür nakil bandına ve üzerindeki kömür ve kömür tozuna sararak büyümüş, sonrasında eski imalatlardaki gazların tutuşması ile büyük bir felakete dönüşmüş, ocak içerisinde oluşan duman havalandırma eksikliği nedeniyle tahliye edilememiş, kaçış yolu bulunmayan işçiler, içeride mahsur kalmış, oluşan dumanı soluyarak karbonmonoksit zehirlenmesi neticesinde yaşamlarını yitirmişlerdir. Bu oluşa göre kazada sabotaj ihtimaline ilişkin bir delil elde edilememiş ve bu yönde bir tespit yapılamamıştır. İşçilerin karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu yaşamını yitirmesi nedeniyle olaya sebebiyet veren en önemli faktörün maden ocağındaki havalandırma eksikliğinden kaynaklanan yapısal sorunlar olduğu anlaşılmıştır.”

‘FİRMA EKSİKLİKLERİ GÖZE ALARAK OCAĞI İŞLETTİ’

Katliama neden olan yapısal eksiklere dikkat çeken mahkeme; karada, olayın meydana geldiği sahanın yangınlar ve çökmeler nedeniyle yüksek risk içeren bir maden sahası olduğu vurgusunda bulundu. Soma Kömür İşletmeleri AŞ’nin kendilerinden önce maden ocağının işleten firmadan devralan şirketin yöneticileri ve temsilcileri olan sanıkların tüm riskleri bilerek ocakta faaliyet sürdürmeye devam ettikleri belirtildi. Kararda ayrıca, “İşveren ve işveren temsilcisi olan sanıkların ocaktaki yapısal eksiklikleri bilmedikleri yönündeki savunmalarına itibar edilmemiştir. Bu açıklamalar ışığında olayın başlangıç tarihi olarak devir sözleşmesinin yapıldığı 30/10/2009 tarihi esas alınmış ve meydana gelen ölümler ve yaralanmalar ile arasında illiyet bağı olduğu kanaatine varılmıştır” ifadelerine yer verildi.

ÇİZİLEN PROJELER KAĞIT ÜZERİNDE KALDI

Kararda, Soma’da yüklenici firmanın olayın yaşanmasından çok önceden sahada olası yangınlarla ve havalandırma sorunlarıyla nasıl mücadele edeceklerine dair projeler çizdiklerini; ama bu projelerin kağıt üstünde kaldığına dikkat çekildi. Bununla ilgili kısım şöyle: “Yüklenici Soma Kömür İşletmeleri AŞ, Eynez yeraltı ocağının ana nakliye ve hava giriş yolunun 1050 metrelik, hava çıkış yolunun 250 metrelik kısmının kömür içerisinde sürülmüş olması nedeniyle olası bir yangına sebep olabileceğini, yeryüzü bağlantılı ayrı bir çıkış gerektiğini, ocağın yeryüzü ile bağlantılı iki irtibatının yanı sıra sürülmesi planlanan üçüncü galeri ile hava çıkışının sağlanacağını, mevcut galerilerden ocağa temiz hava verileceğini belirterek, yeni galeri için müsaade istemiş, söz konusu talepteki tarafından Haziran 2011 tarihli revize uygulama projesi adı altında uygun görülmüş olup, galeri hazırlıklarına başlandığı ifade edilmesine rağmen kanaatimizce üretim maliyeti nedeniyle öngörülen bu galeri sürülmeden üretime devam edilmiştir. Kömür madenindeki yangın tehlikesi işveren ve işveren vekilleri tarafından başlangıçtan beri öngörülmüştür.”

‘İKİNCİ BAĞLANTI YOLU YOK’

Bir diğer yapısal sorun olarak maden ocağında tehlike karşısında ikinci bir yolun bulunmadığı kararda yazıldı. Mahkeme heyeti, “Ancak, 13 Mayıs 2014 tarihi itibariyle S panosundaki ayakların A ve H panolarında olduğu gibi bağımsız bir nefeslik görevi görecek ikinci bağlantı yolu yoktur. Yukarıda açıklandığı üzere bu eksiklik işveren ve temsilcileri tarafından bilinmektedir” denildi.

S PANOSUNUN HAVALANDIRMASI YAPILSAYDI 269 MADENCİ HAYATTA KALACAKTI

Yüklenici firma tarafından maden ocağı için hayati önem taşıyan S panolarındaki soruna dikkat çeken mahkeme, 269 madencinin sağ olarak dışarıya çıkarılabileceğini hatırlattı. Mahkeme kararında “301 kişinin 269'unun vefat ettiği ve böylelikle en çok ölüm olayının meydana geldiği S panolarında, yüzeye en uzak olmasına rağmen yukarıdaki müdahale ile kirli havanın by-pass yapılması sureti ile hayatları kurtulan A panosundaki işçiler gibi, S panosunda da bu denli çok sayıda ölümlerin meydana gelmeyebileceği, ancak yüklenici şirketin öngördüğü söz konusu proje tadilini uygulamaya geçirmeyerek S panosundaki havalandırma problemine rağmen panoda işçi çalıştırmaya devam ettiği anlaşılmıştır. Bu eksiklik nedeniyle işveren ve işveren vekillerinin bilinçli taksir derecesinde kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır” dendi. Kararda, olay anında Soma maden yetkililerinin “Acil Durum Planı”nın hayata ve fiiliyata geçirmediği, evrak üzerinde bir acil durum planı mevcut olduğunu yazan mahkeme heyeti ama bunların işletilmemesinde iç ve dış denetçileri sorumlu tutmadı.

‘ÜRETİM 2 BUÇUK KAT ARTIRILDI’

Ocakta, üretime eş değer olarak bir alt yapının geliştirilmediğini tespit eden mahkeme heyeti, mekanizasyona bağlı üretim artış talep ve yönelimi doğrultusunda, yıllık 1 buçuk milyon ton asgari üretim miktarı öngörülen şartnamede yazan miktarının 2 buçuk katı oranında arttırıldığını ve söz konusu bandın üretim artışı ile aynı düzeyde gelişmesi gereken alt yapının doğru orantılı gelişmediğine dikkat çekti. TBMM Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporda yer alan, “13 Mayıs 2014 faciasının temel nedenlerinden birisi budur; birkaç yüz bin ton üretim yapmak için gerekli olan araştırma, projelendirme ve uygulama, yılda 3,5 milyon tonluk üretim yapılan bir ocaktakinden tamamen farklı olmak zorundadır” tespitine vurgu yapıldı.

MAHKEME PATRONUN CEZASINI BİLE BİLE AZALTTI

Faciadan birinci sorumlu olarak gösterilen maden sahibi Can Gürkan’ın verdiği, “Aslında ben bilmiyorum soru gelecek mi? Çok konusu geçtiği için, üretim baskısı konusuyla ilgili de bir şeyler söylemek istiyorum daha sonradan ama bu yangın normaldir Soma’da. Yani biz Park’tan burayı devraldığımızda burası yanıyordu, yanıyordu, biliyoruz. Bizim de aldıktan sonra birçok ayağımızda yangın çıktı, kapattık, önlemini aldık, ileride tekrar açtık, devam ettik” şeklinde beyanlarına dikkat çeken mahkeme heyeti, Şirket Yönetim Kurulu Başkanı’nın Eynez Ocağı’ndaki yangınlardan ve ocağın yapısal eksikliklerinden ocağın devralındığı tarihten yani en başından itibaren haberdar olduğunu kaydetti.

‘CAN GÜRKAN BİRİNCİ DERECEDE SORUMLUDUR’

Maden ocağında yaşanan tüm yapısal sorunlardan doğrudan işvereni sorumlu bulmayan mahkeme heyeti, sahada takip görevi bulunan işveren vekilleri, iç denetçiler, teknik nezaretçi ve daimi nezaretçi, dış denetçiler kontrol başmühendisleri ile sahada icra görevi bulunan iş güvenliği uzmanları ve amirlerinin taksir derecesinde kusurlu olduklarını belirtti. Can Gürkan ile ilgili kısımda ise şu ifadeler yer aldı: “Dolayısıyla, zarar doğurucu neticenin ortaya çıkmasına neden olan temel kusurlu hareket olarak kabul edilen, alt yapı ile orantılı gelişmeyen hızlı üretim artışından kaynaklı yapısal eksikliklerden, usulüne uygun olarak bir işletme organizasyonu teşkil edemeyen ve oldukça teknik bir konu olmasına ve madencilik alanına dair herhangi bir formasyonu bulunmamasına rağmen, havalandırma konusunda gerekli alt yapı oluşturulmadan hızla artan üretim miktarı için, mekanizasyon üretim talebi ve işletme politikası ile bizzat karar alma mekanizmasına dahil olan Yönetim Kurulu Başkanı sanık Can Gürkan'ın birinci derecede sorumlu olduğu mahkememizce değerlendirilmiştir.”

BİLİYORDU AMA İSTEMİYORDU!

Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde haklarında “Olası kastla öldürme”, “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma”, “Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davada toplam 51 sanık yargılanırken, suç vasfı aynı mahkeme tarafından değiştirildi. Sanıklara tüm kusur ve ihmallerinden doğan facianın nedenleri sıralanmasına rağmen ödül gibi cezaların verildiği kararda heyet gerekçesini şöyle açıkladı: “Görüldüğü üzere işveren ve temsilcileri maden ocağında yangın tehlikesini öngörmüş ve uygulama projesi doğrultusunda gerekli tedbirleri almaya çalışmış, ancak alınan bu tedbirler yaşanan faciayı önlemek için yeterli olmamıştır. Aşağıda anlatılacağı üzere sanıklar hukuken öngörülebilir bir neticeyi öngörmüş olmasına rağmen gerekli tedbirleri almamış olmakla birlikte dolaylı dahi olsa böyle bir neticenin meydana gelmesini istememişlerdir. Bu nedenle işveren ve işveren vekili olan sanıkların eylemleri olası kast olarak tanımlanamaz, sanıkların taksirli davranışları bilinçli taksir çerçevesinde değerlendirilmiştir.”

Mahkeme, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'a “Taksirle öldürme” suçundan 15 yıl hapis cezası verirken, 3 yıl maden işletme işinden yasaklanmasına karar verdi.

RESMİ KURUMLAR AKLANDI

Mahkeme, Türkiye’ye enerjisine yönelik plan ve programlar düzenleyip, takip etmek, uygulama stratejilerini tespit etmek ve bunların gerçekleşmesi denetlenmesini sağlamakla görevli olan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumunun (TKİ) gibi resmi kurumlara herhangi bir cezai yaptırıma gitmedi.

YASALAR TAMAMEN SERMAYE İÇİN İŞLİYOR

Katliamda oğlu Uğur Çolak’ı kaybeden Gülsüm Çolak, yasanın tamamen sermaye için işlediğini söyledi. Çolak, mahkeme heyeti tarafından suçluların ödül gibi cezalar aldıklarını ifade ederek, “olası kasten” beklerken “bilinçli taksirden” ceza verilmesinin akıl almaz bir durum olduğunu belirtti. Türkiye’nin ölümler ülkesine dönüştüğünü dile getiren Çolak, “Parası olanlara yargı işliyor. Gerekçeli kararını burada açıklamış; ama neden bu cezayı hakim vermedi. En azından biz ağlayacağımıza gülerek mahkemeden çıksaydık daha iyi olmaz mıydı? Mahkemede en azından kişi başına 1 yıl ceza verselerdi 301 yıl ederdi. İçimiz rahat ederdi. Bundan sonraki mücadelemizle istinafa gideceğiz. Karar değişmezse tekrar Ankara’ya yürümeyi düşünüyoruz. Şunu da gördüm gittim Ankara’ya da bir baktım Adalet Bakanlığı da satılmış. Yargı bağımsız değil. Biz bağımsız olduğunu düşünüyorduk” şeklinde konuştu.

İSTİNATA BAŞVURU YAPILDI

Soma davasının mağdur avukatlarından Can Atalay, Can Gürkan’ın taksirle, diğer sanıkların da birinci taksirle hareket ettikleri neden olası kasıt denmediğine ilişkin muğlak ve kamuoyunu ikna edici bir hukuki gerekçelendirme yapılmadığını belirtti. Atalay, “Dosya kapmasında; alınması gereken tedbirleri saptadıkları, bunları projelendirdikleri bu projelendirmeye rağmen ek saha aldıkları ve bütün olanaklara rağmen uygulamadıkları açık bir şekilde ortadadır. Bunun bir olası kasıt olduğu ortada buna rağmen asgari düzeyden ceza verilmesi Can Gürkan için taksir, diğer sanıklar için birinci taksir kabul edilemez. Biz istinat yoluna başvuruda bulunduk. Sonucu bekliyoruz” dedi.

Sosyal Haklar Derneği (SHD) Başkanı Kamil Kartal da, mahkeme heyetinin gerekçeli kararda facianın bir anlık olmadığına yer verdiğini ifade ederek, karara tepki gösterdi. Kartal “Hukukçularımız istinafa, gerekçeli karar üzerinden itiraz gerçekleştirdi. Arkasından da AHİM’e başvuracaklarını söylediler” dedi. (MA)

ÖNCEKİ HABER

Müzisyenlerden İsrail’de düzenlenen festivale boykot

SONRAKİ HABER

Bergama Kozak Yaylası Festivali'nin ilki gerçekleştirildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa