26 Ağustos 2018 22:22

Tuzla'daki metal fabrikasından mektup: Söz yetki karar işçinin

Tuzla'da metal fabrikasında çalışan bir işçi sendikaya seslendi: 'Söz, yetki, karar işçinin' şiarını hayata geçirin.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Metal işçisi
Tuzla/İstanbul

Tuzla Serbest Bölgede bulunan 550 kişinin çalıştığı bir metal fabrikasından yazıyorum.  Sizlere fabrikamızdaki gelişmelerden bahsetmek ve bu sayede sesimizi duyurmak istiyorum.

Fabrikamız Türkiye’de yeni faaliyete başlayan bir firma. Yaklaşık iki senelik bir mazisi var. Ocak ayı itibariyle patronun iki dudağının arasından kurtulup, güvenceli ve huzurlu bir iş hayatı için DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olduk, sendikalı olduk. Anayasal hakkımız olmasına rağmen bu işler sizlerin de bildiği gibi e-devlet üzerinden sendikaya üye olmakla bitmiyor. Çoğunluğu kazanıp, patrona sendikamızı kabul ettirene kadar bayağı mücadele ettik. Fabrika işgali yaptık, iş yavaşlatma yaptık. Bu süreçlerde bir çok ileri işçi arkadaşımız işten atıldı ama pes etmedik. Sonunda patron kabul etmek zorunda kaldı.

Sendikalı olduğumuzda bütün sorunların biteceğini düşünmüştük ama pek öyle olmadı. Kısmen ücretlerde bir düzelme oldu, ikramiyeleri vermeme durumları vardı onu da ücrete dahil ettiler. Ama başkaca da değişen pek bir şey yok.

Yaşadığımız sorunları anlatmak istiyorum sizlere biraz. Her fabrikada var olan su sebilleri bizim fabrikada da var, yalnız plastik bardak fazlaca kullanıldığı için su sebillerini patron kafasına göre değiştirdi. Bunun yerine iki tane düğmesi var olan, ikili elini kullanarak bastığın, musluktan gelen suyu hayvanlar gibi içmeye çalıştığın sebil getirdi. Bu uygulama fazlaca işçiler arasında huzursuzluk çıkardı. Neyse ki patron eski su sebillerini geri getirdi. Yalnız bir farkla; plastik bardakları kaldırdı, yerine dört tane porselen bardak koydu. Yıkayıp için diye de bir kağıt astı. Bu uygulama da 3 aya yakın sürdü. Bir hafta önce tekrar plastik bardak getirdi.  

Her işyerinde verilmesi gerekli olan iş kıyafetleri bizim işyerinde pek verilmiyor. Verilirse bir tişört veriliyor. O da hak getire, ilk işe girerken veriyorlar ondan sonra ne zaman verileceği belli değil. Önümüzdeki dönemde bir çok arkadaşın senelik izni geldi. Mayıstan beri dört beş sefer kim hangi tarihte senelik izne çıkmak istiyor diye liste oluşturdular. Bir çok arkadaş biletler aldı, rezervasyon yaptı. Vardiya amirleriyle arası iyi olan çıktı, diğerlerinin bir kısmı da senelik izninin hepsini istedi. Ama onlar 10 gün çıkardılar, 1 hafta çıkardılar bir çok arkadaşın biletleri, rezervasyonları yandı. Nasıl oldu ise vardiyayı ikiye böldüler, 12’şer saat üzerinden 2 vardiya yaptılar. İzinleri bayram sonu itibarıyla kullanmaya başladık. 

Dinlenme alanımız yazları çok sıcak, kışları da çok soğuk. Bununla ilgili bir gelişme yok . Sevkıyat bölümünün durumu içler acısı. Toz sıcak havalandırma yok, 2 tane vantilatörle serinlemeye çalışıyorlar. Hücre bölümü dersen, orada da amirlerin baskıları var. Lavaboya gitmek için bile kağıt alıyorsun, dinleme alanına gitmek sıkıntı, asansörü kullandırmıyorlar, gidene kadar zaman kalmıyor. Ancak sigara içenler koştura koştura gidiyor.

Bu sorunların böyle kalmasının kısmı çözümlerle zamana yayılmasının hatta giderek daha kötüye doğru gitmesinin en büyük sorumluları sendika yöneticilerimiz ve temsilcilerimizin “Aman arkadaşlar dikkatli olalım” tutumu. Sorunlar karşısında mücadeleci bir tutum örgütlemek yerine uzlaşmacı ve işçiyi hep oyalayan, zamana yayan “Aman bir şey yapmayalım” tutumları. “Yakınımızda CSUN fabrikası var, durumunu görüyorsunuz. Bir çok fabrika işçi çıkarıyor” diyerek aba altından sopa gösteren tutumlarından kaynaklı bu durumlar sürüp gidiyor.

Arkadaşlar fabrikamızda otomasyon diye bir şeyler dönüyor. Bir kaç yerde hayata geçirdiler daha da geçecek gibi görünüyor. Biliyorsunuz otomasyan insan emeğinin azaltılması demek. İşimizden ekmeğimizden olamamak için, huzurlu güvence bir şekilde çalışmak için, sorunlarımızın üstesinden gelmek için çok geç olmadan özümüze dönelim, sendikamızı nasıl mücadele ederek getirdiysek öyle yapalım birlik ve beraberliğimizi ortaya koyalım.

Buradan temsilci arkadaşlara ve sendika yöneticisi arkadaşlara da sesleniyorum;

Sizler de özünüze dönün, bizleri nesne olarak görmekten vazgeçin, işin öznesi olarak görün. Firma yöneticileri sizleri ciddiye almıyorsa, zamana yayıyorlarsa sizler de bizleri oyalamayın, zamana yaymayın. Yüzünüzü biz işçilere dönünün, sorunların üstesinden gelmek ve işimizden ekmeğimizden olamamamız için sendikamızın da şiarı olan SÖZ YETKİ KARAR İŞÇİNİN şiarını hayata geçirin. Korkunun ecele faydası yok mücadele ise mücadele, müzakare ise müzakare yapalım, kendi göbek bağımızı kendimiz keselim.

ÖNCEKİ HABER

Halep ve Hama’ya saldırı iddiası

SONRAKİ HABER

'İşten atılma kaygısıyla yaşamak korkunç bir şey'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...