20 Ağustos 2018 23:14

Fateks yönetimi tazminatımı eksik yatırdı

Fateks’te çalışan Süleyman Akbulut, işten ayrılma sürecinde yaşadıklarını Evrensel’e anlattı.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Süleyman AKBULUT
Fateks çalışanı

Merhabalar ben 26 Nisan 2016 tarihinde İstanbul Esenyurt’ta bulunan Fateks’te beyaz yakalı olarak iş başı yaptım. 2017’nin Şubat ayında o işyerinde çalışmayacağımı idareye bildirdim. Bir sürü iş olduğu için de bir iki ay süre verdim. İki ay sonra İnsan Kaynakları Müdürü beni çağırarak “İşten çıkmayı düşünüyormuşsun. Biz senden çok memnunuz, bir sorun varsa düzeltiriz” dedi. Ben de işyerinde sağlıklı bir ortam olmadığını, insanlara hakaret edildiğini belirttim. Bir de elime yaklaşık 3200 lira civarı para geçtiği halde sigorta primim asgari ücret üzerinden yatırılıyordu. Düzeltiriz deyince de ben de bir görelim diye işten çıkmaktan vazgeçtim.

Toplantımız bittikten sonra personel müdürünün yanına giderek “Ben işi bırakacağıma kesin gözüyle bakıyordum. Daha önce de söylediğim için pek önemsemedim ama madem çalışmaya devam edeceğiz sigorta primimi belli bir rakama çekin, düzeltin” dedim. Bunun üzerine tamam yanıtını aldım. Bu olaydan 2-3 gün sonra makine dairesinin elemanları SGK’ya şikayet etmişler, gece yakalatmışlar. Ay sonu geldi ancak hiçbir şey değişmedi, öteki ayı bekledim yine hiçbir değişiklik olmadı. Bunun üzerine personel müdürünün yanına giderek “Böyle bir şey konuşmuştuk, hiçbir düzelme görmüyorum” dedim. O da “şuan gündemimizde öyle bir şey yok” yanıtını verdi. Bunun üzerine İnsan Kaynakları Müdürü’ne giderek durumu anlattım. “Tamam Süleyman bey bu ay hallederiz” dedi. Bir ay da öyle geçti. Ay sonunda yatan maaşa baktım yine aynı. Ertesi gün gidip elden verilen maaşı aldım. Hiçbir değişiklik yok.

İnsan Kaynakları Müdürü’nü yemekhanede gördüm. Durumu anlattım. Sonra düzelttiler. Ancak yalnızca sigorta primimi 100 lira daha yüksekten yatırmışlar. Köpeğe kemik atar gibi. İnsan Kaynakları Müdürü’nün yanına giderek “Bu ne şaka mı yapıyorsunuz”  dedim. O da “Ya tamam işte ne yapalım, sen kendine özel muamele mi istiyorsun” dedi. Ben de “Bunu kabul etmiyorum. Ben 2 ay önce işi bırakıyordum. Siz de durumu düzelteceğiniz söylediniz. Bana neden yalan söylüyorsunuz” dedim. O da “Biz düzelttik. İşine geliyorsa böyle çalış, işine gelmiyorsa çeker gidersin” dedi. “Bu ne biçim laf” diyerek tepki gösterdim. Sonra personel müdürüne dönerek “Kes şunun hesabını gitsin” dedi.

O gün o odada fabrikanın bir yetkilisi ve kırtasiye işleri ve idare işlerinden sorumlu kişi de vardı. Ben de “İyi tamam aşağı iniyorum kes hesabı” dedim. “Sözünün arkasında dur” dedim.  Bunun üzerine “Ben ne keseceğim ya” dedi ve “Kesme Gülçin, kendi çekip gitsin, istifasını yazsın” dedi. Ben de “Lafının arkasında dur, kes hesabı” dedim. Ondan sonra odadakiler araya girdi. “Ya böyle olmuyor, yapmayın etmeyin” dediler. “Ben aşağıda bekliyorum, gelip kessin hesabı” dedim. Çıktım odadan aşağıda bekledim, bir şey olmadı. 15 gün boyunca hiçbir şey olmadı. Hepsi ses kaydı olarak telefonumda kayıtlı.

Bu arada benim sorumluluğumda olan şahıslar devamlı benden laf götürmeye, ağzımı yoklamaya başladılar. Denetlemekle mükellef olduğum işçiler bana kafa tutmaya, ağızlarını bozmaya başladılar. Ben bunun fabrika yönetimi tarafından yönlendirildiğini anladım. Beni oradan kaçırmaya yönelik baskı kurmaya çalışıyorlardı. Sonra bir akşamüzeri personel müdürü bin arayarak yukarı çağırdı. Daha sonra İnsan Kaynakları Müdürü geldi. “Süleyman biz seninle çalışmayı düşünmüyoruz, bazı arkadaşlardan şikayetler var” dedi. Personel müdürü bir hesap çıkardı, net ücretten hesaplamışlar. Ben de bu hesabın yanlış olduğunu, tazminatın brüt ücretten hesaplanması gerektiğini belittim. O da “Biz herkese böyle ödüyoruz” dedi. Sonra İnsan Kaynakları Müdürünü aradı, o da gelerek “Ne oluyor, problem ne” dedi. Personel müdürü “Tazminatını brütten hesaplanmasını istiyor” dedi. Bu sefer İnsan Kaynakları Müdürü “Sen ne yapmaya çalışıyorsun, problem mi yaratmaya çalışıyorsun” dedi. Ben de “Ben istemiyorum, yasalar öyle diyor. Ne bir lira aşağı, ne de bir lira yukarı istiyorum” dedim. Ondan sonra İnsan Kaynakları Müdürü “Hesabını düzgün yap gitsin” dedi.

2 Kasım 2017 tarihinde çıkarıldım. Yapılan yeni hesabı da yanlış yaptılar. Yapılan hesabın bir nüshasını istedim vermediler. Bir miktar para verdiler. Gerisinin bankaya yatırılacağını söylediler. Aradan 1 hafta geçti param yatmadı. 10 gün geçince arayarak paramın yatmadığını söyledim.  Olur mu ya, muhasebenin yatırması lazım dedi. 15 dakika sonra beni arayarak bugün yatacağını söyledi. Ertesi gün parayı çekmeye gittim. 4-5 bin lira eksik para yatırmışlar. Bunun üzerine mali müşavir olan bir arkadaşıma bütün bilgileri vererek hesap yaptırarak mail attım. Yapılan hesaplamanın yanlış olduğunu söyledim. Bunun üzerine bana tuhaf tuhaf mesajlar attılar. İnsan Kaynakları Müdürü beni arayarak mahkemeye ver diye kışkırttı. Ben de muhasebecileriniz yanlış hesaplama yapmış dedim. Benim ihbarımı 15 gün üzerinden hesaplamışlar. Oysa benim ihbarım 42 gün. Arada 1 aylık brüt maaş oynuyor. Daha sonra personel müdürü aradı, eksik yatırdığını belirterek birkaç güne kadar hesaba yatıracağını söyledi. Birkaç gün sonra hesabıma 3 bin lira civarına para geçtiler. Ancak yine eksik yatırdılar.

Bunlar ya bilerek eksik hesaplıyorlar, ya da bu işi bilmiyorlar. Ben hem muhasebecilere hesaplattırdım, hem de mali müşavire hesaplattırdım. Benim derdim para değil. Yapılan küstahlığa tepkiliyim. Evraklar hepsi elimde. Arkadaşımın aldığı ses kayıtları hepsi elimde, banka dokümanları zaten ortada, SGK primleri de ortada. Bundan sonra gereğini yapacağız karşılıklı olarak. Ya kendileri verecekler ya da ben mahkeme yoluyla alacağım. Öte yandan halen görüştüğüm arkadaşlarım var içeride. Onların sigorta primleri halen asgari ücret üzerinden yatırılıyor.

ÖNCEKİ HABER

Merkel: Türkiye'nin özel bir Alman ekonomik yardımına ihtiyacı yok

SONRAKİ HABER

Trabzonspor, Anthony Nwakaeme ile sözleşme imzaladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...