10 Ağustos 2018 12:06

Siyasi partiler, iktidarın dolar/avro açıklamalarına tepkili

AKP politikalarının sonucu olduğunu dikkat çeken siyasi parti temsilcileri, faturayı krizi neden olanların ödemesi gerektiğine dikkat çekti

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Türk Lirasında değer kaybı devam ederken, siyasetin gündemi de ekonomi. AKP iktidarı yaşanan kur krizini ‘dış güçler’ gerekçeleri ile açıklıyor ancak muhalelefetin buna itirazı var.

Yaşanan krizin demokrasiden, adalete, iç politkadan eğitime ve ekonomiye kadar 16 yıl boyunca sürdürülen AKP politikalarının sonucu olduğunu dikkat çeken siyasi parti temsilcileri, faturayı krizi neden olanların ödemesi gerektiğine dikkat çekti.

EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan krizin sorumlusu olan iktidarın faturayı emekçilere yıkmak istediğini belirterek, sendikalara, demokratik kitle örgütlerine ve siyasi partilere ortak mücadele çağrısı yaptı. AKP’nin sürekli ‘dış güçler’ bahanesine sığınmasını eleştiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, “Türkiye ekonomisini dış müdahalelere açık hale getirip bir de bu zaafiyet haline rağmen “külhan beyi” tavırlarla Türkiye’yi iflasın eşiğine getirenlerin “dış güçler” diye ağlamaya hakkı yok” diye konuştu. Türk Lirasının değer kaybetmesinin “Bugün herkes dünden daha fakir. Yarın ise maalesef bugünden daha fakir olacak” anlamına geldiğini söyleyen HDP Sözcüsü Saruhan Oluç ise ortak mücadeleye çağırdı.

DOLAR UÇTU, ERDOĞAN ‘BİZİM DE ALLAH’IMIZ VAR’ DEDİ

Türk Lirasında sert değer kaybı dün de devam etti. ABD ile görüşmelerin sonucuna ilişkin belirsizliğin etkisiyle önceki gün akşam 5.47 seviyesine doğru çıkan dolar Fitch Ratings’in not açıklamaları sonrası kapanışa doğru 5.50’lere kadar çıktı. Dün sabah saatlerinde ise güne sert bir yükselişle başlayan dolar 6. 46 seviyesinin üzerini gördü. Avro ise 7’nin üzerine çıktı.

Dolarda devam eden yükselişe önceki gün Rize’de “Onların dolarları varsa bizim de halkımız, hakkımız, Allah’ımız var” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da “Ekonomideki savaşı kaybetmeyeceğiz” açıklamasını yaptı.

‘DEMOKRASİ, ADALET, EĞİTİM ÇÖKTÜ’

Ekonomistler yaşanan gelişmlerin daha kötülerinin haberci olduğu değerlendirmesi yaparken siyasi parti temsilcileri ise hükümeti eleştirdi. CHP’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, “Demokrasi ve adalet çöktü, eğitim çöktü, toplumsal barış çöktü, dış politika çöktü” diyerek bugüne kadar gelinen süreci özetledi. İktidarın sürekli ‘dış güçler’ bahanesine sığınmasını eleştiren Erdoğdu, “Türkiye ekonomisi üretimsizlik, güvensizlik ve aşırı borçla zayıf düşürüldü. Müdahaleye açık hale getirildi. Türkiye ekonomisini dış müdahalelere açık hale getirip bir de bu zaafiyet haline rağmen “külhan beyi” tavırlarla Türkiye’yi iflasın eşiğine getirenlerin “dış güçler” diye ağlamaya hakkı yok” ifadelerini kullandı. Erdoğdu devamında şunları söyledi: “Türkiye ekonomisi 16 yıllık bu süreçte ağır hastalıklı hale getirildi. Kalbi, karaciğerleri, iç organları bozuldu ve bugün itibari ile koma görüntüsü veriyor. Türkiye ekonomisi bu hale AKP’nin 16 yıllık politikaları sonucunda geldi.”

YOLSUZKLUKLARININ FATURASINI HALKA KESMEK İSTİYORLAR

Süreçten sadece ekonomik önlemlerle çıkılamayacağını söyleyen Erdoğdu, şu adımların atılması gerektiğini belitti: “Hükümetin istikrar teklifinden anladığı kendilerinin ve yandaşlarının hovardalıklarını, lüks, şafatat ve yolsuzluklarının faturasını geniş halk yığınlarına kesmektir. Atılması gereken ilk adım olarak Saltanat görüntüsünü pekiştiren ve kayırmacılığın zirvesi olarak algılanan Damattan kurtulun. Başta tutuklu Milletvekilleri olmak üzere Anayasaya aykırı haksız tutuklamalara son verilmeli. Hukuk güvenliği sağlanmalı. Yargı bağımsızlığına yönelik ivedi bir paket hazırlanmalı. Kamuda israfın kaynağı olan lüks ve şatafata derhal son verilmeli ve kamu kaynaklarını heba eden yolsuzluklara karşı savaş açılmalı. Merkez Bankasının bağımsızlığına zarar verecek hiç bir açıklama yapılmamalı. Dış politika “üç kuruşluk” siyasi çıkar uğruna iç siyasete alet edilmemeli... Ulusal çıkarlarımızdan asla vazgeçilmeden müzakerelere devam edilmeli.”

‏TAŞ: BAŞKANLIK UÇURA UÇURA DOLARI UÇURDU

Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Başkanlar Kurulu üyesi Alper Taş ise sosyal medya hesabından şu değerlendirmede bulundu: “Başkanlık sistemi uçura uçura doları uçurdu. Türkiye ekonomisinin yapısal krizini Başkan’ın ‘yönetme’ tarzı daha da tetikledi. Çözüm demokratik planlamaya dayalı, toplumsal çıkarları, emeği esas alan kamucu bir ekonomi anlayışında aranmalı.”

HÜKÜMETİN YIKIM POLİTİKALARINA KARŞI MÜCADELE ÇAĞRISI

Türk Lirasının dolar karşısında hızla değer kaybetmesini değerlendiren Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, iktidarı ve iktidarın dış politikalarını eleştirdi. İktidarın faturayı emekçilere yıkmak istediğini belirten Gürkan, sendikalara, demokratik kitle örgütlerine ve siyasi partilere ortak mücadele çağrısı yaptı.

Gürkan, “Dolar krizi diye başlayan kriz aslında hükümetin propaganda ettiği gibi Rahip Brunson üzerinden medyana gelen politik bir krizin sonucu değildir. Kuşkusuz görünen sebebi budur, ama biz ekonomi politikalarından bağımsız düşünemeyiz bunu. Burada, doların yükselmesi krizi milli bir kriz değildir, milli bir sorun değildir, iktidar bunu propaganda etmekte ve sorumluluktan kaçmaya çalışmaktadır. Bu yaşanan kriz doğrudan AKP hükümetinin  politikalarıyla, daha özelde de ekonomi politikalarıyla ilgilidir. Bu ülkeyi dış borç batağına sürekleyen AKP’nin ekonomi politikalarıdır. 500 milyar dolara yaklaşan dış borç varsa bugün bu dış borcu demin eden bu hükümettir ve bu borcu tekellerin emrine sunan da bu hükmettir. Çünkü hükümetin prestif dediği bütün projeler bu krizin tetiklenmesine neden omuştuı, 3. Hava Limanı, Kanal İstanbul, yapılan köprüler ve şehir hastaneleri bu borcu tetikleyen özellikte olmuştur” dedi.

SENDİKALAR TUTUM ALMALIDIR

İktidarin ‘milli birlik’ iddialarıyla kendi yarattığı yıkımı emekçilerin üzerine atmak istediğini belirten Gürkan, “Bu krizin sorumlusu emekçiler değildir. Bu kriz kapitaslit düzenin yarattığı bir krizdir, kapitalist politikaları uygulayan hükümet de bunun sorumlusudur. Ama hükümetin krizin yükünü ücretlerin düşmesi, çalışma saatlerinin artması, temel tüketim maddelerine zam biçiminde sıralayabileceğimiz yöntemlerle halka, emekçilere fatura etmek istediğini görüyoruz. Biz bu faturayı ödememek üzere bütün halkımızı, bütün emekçileri, işçi sınıfını mücadeleye çağırıyoruz. Sendikaları bu konuda tutum almaya çağırıyoruz. Siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini hükümetin bu yıkım politikalarına karşı mücadeleye ve birlik olmaya çağırıyoruz” diye konuştu.

‘100 GÜNDE 400 PROJE GİBİ YALAN RÜZGARLARI DURDURAMADI’

HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, Türk Lirasının değer kaybetmesinin “Bugün herkes dünden daha fakir. Yarın ise maalesef bugünden daha fakir olacak” anlamına geldiğini söyledi.

Oluç ise yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ülke hızla bu hükümet ve tek adam eliyle uçuruma sürüklenmektedir. Enflasyon ve hayat pahalılığı, borçlanma büyümektedir. Ancak yaşanan krizi sadece finansal alanda atılacak adımlarla, para politikalarıyla veya rantçı, talancı ve verimsiz harcamalara dayanan 100 günde 400 proje gibi yalan rüzgarları ile durdurmayı düşünen iktidar yanıldığını çok çabuk görecektir.”

Çözümün sadece ekonomik alanda yapılacaklarla sınırlı olmayacağına dikkat çeken  Oluç, “Çözüm için siyasal adımlar atılması gereklidir. Tek kişi yönetimine ve tekçi anlayışa değil çoğulcu demokrasiye; üstünlerin hukukuna değil hukukun üstünlüğüne; yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına; savaş politikaları yerine barış politikalarına dayanan, İmralı’da tecriti sonlandırıp Kürt sorununda demokratik çözüme yönelen bir siyaset anlayışı ile ancak sonuç almak mümkün olabilir. Rantçı ve yandaşı besleyen açgözlü sermaye düzenine, hukuksuzluk ve tek adam keyfiliğe son verilmedikçe, faşizmin kurumsallaşması karşısında demokratik cumhuriyetin özellikleri geliştirilmedikçe, bu krizin orta ve uzun vadeli olarak aşılması mümkün değildir.

İktidarın yarattığı krizin faturasını halka ödetilemeyeceğini söyleyen Oluç, “Bu iktidarın ekonomi politikalarını ve siyasi kurgusunu kabul etmeyen, itiraz eden herkesi ortak mücadeleye çağırıyoruz. Ülke ve ekonomi çökerken yapılması gereken halklarımızla, emekçilerle, kadınlarla, gençlerle, demokrasi güçleriyle dayanışma içinde faşizme karşı ortak ve birleşik mücadeleyi ve direnişi örgütlemek, barış ve demokrasiyi kurma mücadelesini yükseltmektir” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Kocaseyit’in köyünde taş ocağı isyanı

SONRAKİ HABER

Döviz kurundaki yükseliş ilaç sektörünü de vurdu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...