11 Eylül 2012 04:15

Gazeteciler için iddianame değil ‘iftiraname’ hazırlandı

20 Aralık 2011 tarihinde Kürt basın kurumlarına yönelik “KCK” adı altında düzenlenen operasyon sonucunda 36’sı tutuklu 44 gazetecinin yargılanacağı davanın ilk duruşması 10 Eylül’de İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Gazeteciler, yazdıkları haberler nedeniyle “örgüt yöneticisi” ve &ldqu

Gazeteciler için iddianame değil ‘iftiraname’ hazırlandı
Paylaş
Güler Can

12 GAZETECİ ‘ÖRGÜT YÖNETİCİSİ’

Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar’ın 27 Nisanda tamamlayıp İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu iddianame mahkeme tarafından 12 Mayısta kabul edildi. 800 sayfadan oluşan iddianamede, gazetecilerden 12’si “örgüt yöneticiliği”, 32’si ise “örgüt üyeliği” iddiasıyla suçlandı. İddianamenin ortalama 100 sayfası “PKK-KCK tarihi ve Basın Faaliyetinden” oluşurken, iddianamede 4 gizli tanık ve 6 itirafçının ifadeleri dayanak yapılarak, gazeteciler suçlandı. İddianamede yer alan “Batuhan Yıldız” adlı gizli tanığın ise, hemen hemen bütün gazetecilere ilişkin verdiği ifadelerin gazetecilerin gözaltına alınması ve tutuklanmasından 13 gün sonra vermesi ise dikkat çekti. “Açık kaynaktan delil” olarak adlandırılan gazetecilerin yaptıkları ve gazete, televizyon, ajanslarda yayınlanan haberler iddianamenin 300’ü aşkın sayfasını kapsıyor.

BASIN AÇIKLAMASI TAKİP ETMEK SUÇ

Gazetecilerin ellerinde fotoğraf makineleriyle basın açıklaması ya da yürüyüşleri takip ederken polis tarafından çekilen fotoğrafları, özel telefon görüşmeleri, haberlere, gündeme ilişkin telefon görüşmeleri, haber kaynağı ile görüşmeleri, haber müdürü ve muhabir arasındaki, iki muhabirin birbiriyle konuşması, çalışanların muhasebeci ile görüşmesi, ajans kimliği istemesi, haber müdürünün muhabiri habere göndermesi, basın açıklamalarında alınan notlar, abonelerin DİHA muhasebecisi ile görüşmesi, muhasebecinin yaptığı harcamaları faturalandırması, haber toplantıları bile “örgüt üyeliği” ve “örgüt yöneticiliği” iddialarına “delil” olarak sunuluyor. Gazetecilerin, kendi çalıştıkları kurumlara yönelik baskılara ilişkin açıklama yapması suç unsuru olarak görülürken, muhabirlerin çalışma arkadaşlarıyla konuşmaları, “Birlikte hareket ettikleri tespit edilmiştir” şeklinde yorumlanarak, suç olarak gösteriliyor.

GENEL YAYIN YÖNETMENİNE DANIŞMAK SUÇ

Özgür Gündem gazetesi editörlerinden Turabi Kişin’in Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol ile gazetede yazı yazacak kişilerin kimler olmasına dair telefon görüşmesi, örgütün üst düzey yönetimindeki şahıslardan bilgi almak, yayınlanacak haberlere karar vermek, Taksim Meydanı’nda düzenlenecek basın açıklamasına ilişkin haber istihbaratı almak, muhabirlerin birbirlerine telefondan, “Neredesin”, “Ajansa geçiyor musun” diye sorması, Venezuela’daki kadın konferansına katılmak, Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirecek basın açıklamasına ilişkin haber bilgisi alınması, Birgün gazetesinden arayan muhabirin gündem istemesi, haber müdürünün gündem paylaşması, DTP binalarına ülkücü saldırıların haberleştirilmesi, akademisyenlerle röportaj yapılması, yasal, dergiler kitaplar dahi suç delili olarak gösteriliyor. Gazetecilerin tutuklu arkadaşlarına gönderdikleri, diş macunu, tıraş bıçağı gibi ihtiyaçlar dahi örgüte sempati kazandırmak olarak yorumlanıyor.

POLİSE BİLGİ VERMEMEK SUÇ

İddianamenin nasıl hazırlandığını ele veren en dikkat çekici kısım ise, DİHA Yazı İşleri Müdürü Fatma Koçak’a ilişkin yapılan bir değerlendirmede saklı. DİHA’yı arayan bir haber kaynağının kendi semtinde DTP’nin kapatılmasının protesto edileceğini bildirmesi ve eylem saatini vermesine ilişkin telefon dinlemelerinin dökümünün verildiği iddianamede, Koçak’ın bu bilgiyi polise vermemesi delil olarak gösteriliyor. Yine iddianamede, telefon dinlemeleri telesekretere kadar dökümünün yapılması da dikkat çeken bir nokta. DİHA Muhasebecisi Pervin Yerlikaya’nın abonelerin ücretlerine ilişkin takibi, aboneleri arayarak, vergi dairesi numaralarını istemesi, abonelerden gelen ücretleri alması, fatura kesmesi, hesapları takip etmesi suç sayılırken, abone olan belediyelerle konuşmaları da suç olarak görülüyor.

GÜNDEMİ TAKİP ETMEK SUÇ!

Gazete dağıtımcıları ise örgüt adına istihbarat toplamakla suçlanıyor. Özellikle Roj TV ile yapılan telefon bağlantılarında haber aktarımlarına bolca yer verilen iddianamede, Roj TV’ye bağlanmak üst düzey yöneticilik olarak değerlendiriliyor. Gazetecilerin Roj TV’ye aktardıkları haberlerin sayfalarca dökümleri iddianamede yer alıyor. DİHA’ya gelen haber istihbaratlarının arkasından illegal eylemlerin düzenlendiği belirtilen iddianamede, işçilerin eylemlerini takip etmek suç olarak değerlendiriliyor. Roj TV’den radyolardan şifreli mesajlar verildiği belirtilen iddianamede, yaşamını yitirenlerin cenaze haberlerinin sadece halkı galeyana getirmek için yapıldığı ve cenazelere katılan milletvekillerinin de bu yüzden katıldıkları iddia ediliyor. İddianamede Kürt basınının PKK ile ilişkisi olduğuna dair Fırat Haber Ajansında yayımlanan haberler ispat olarak gösteriliyor.

DEMİRTAŞ’LA RÖPORTAJ YAPMAK SUÇ

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile yapılan röportaj da suç delilleri arasında gösteriliyor. BDP’nin düzenlediği panellerin haber önerisi olarak sunulması, gündemdeki konulara ilişkin halktan röportaj alınması, Abdullah Öcalan’ın görüşme notlarında söylediklerine ilişkin haberler, söz konusu basın yayın organlarının örgütle bağlantısının ispatı olarak veriliyor.

‘İDDİANAME DEĞİL KOMPLO BELGESİ’

Tamamlandığı günden bu yana tartışmalara konu olan iddianame; hukukçular tarafından da iddianame değil “iftiraname” olarak değerlendirilip, tam bir hukuk skandalı olarak görülüyor. Gazetecilerin avukatlarından Sinan Zincir, iddianamede, çağdaş ceza hukukunun evrensel normlarının, Türk Ceza Kanunu’nun Terörle Mücadele Kanunu’nun içerdiği hükümlerin bile ihlal edildiği bir metin hazırlandığını dile getirdi. Zincir, duruşmada, bu iddianamenin gerçek yüzünü ortaya çıkaracaklarını ve gerçek, hukuki bir metinden yargılanmalarını isteyeceklerini ifade etti. Zincir, “Bu yargılama değil, düşman hukuku, rehin alma mantığıdır” dedi. (DİHA)


KÜRT BASINI TAMAMEN ÖRGÜTE ÇALIŞIYOR! İddianamede, Özgür Gündem gazetesi, Dicle Haber Ajansı, Med TV, Roj TV, Nuçe TV, Stêrk TV, Fırat Haber Ajansı, Azadiya Welat, Yüksekova Haber sitesi, Gün Radyo, Yeni Özgür Politika, Özgürlük Yolu, Xebat, Rizgarî, Roja Welat, Kawa, Ala Rizgarî, Serxwebun, Tîrej Dergisi, Nûdem, Armanc, Kurdistan Press, Berbang, Halk Gerçeği, Yeni Halk Gerçeği, Yeni Ülke, Dema Nû, Deng, Rewşen, Jiyana Rewşen, W, Tiroj Zend, War, Nûbihar, Denge Mezopotamya Radyosu, Rojacivan adındaki gazete, dergi, ajans ve televizyonlar “PKK’nin yayın organı” olarak nitelendiriliyor.

ÖNCEKİ HABER

MEB'den kadın öğretmene: işi bırak çocuğuna bak!

SONRAKİ HABER

Cumartesi Anneleri Kenan Bilgin’in akibetini sordu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...