07 Ağustos 2018 11:06

HDK Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Evrensel’i ziyaret etti

5 aylık tutukluluğun ardından ilk duruşmasında serbest kalan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Evrensel'i ziyaret etti.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Afrin operasyonuna karşı barış çağrısı yaptığı için 5 buçuk ay tutuklu kaldıktan sonra temmuz ayındaki ilk duruşmasında tahliye edilen HDK Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu Evrensel’i ziyaret etti. Hapishanelerdeki sorunları gündeme getirdiği için Evrensel’e teşekkür eden Prof. Dr. Hamzaoğlu, “Hapishanelerde on binlerce öğrenci esir, rehin edilmiş insanlar var. Evrensel ve Cumhuriyet gazeteleri hapishanedeki insanlar için farklı anlam taşıyor. Yaptıkları haberler sayesinde içerideki tutsaklar unutulduklarını, terk edildiklerini düşünmüyorlar.” dedi.

Prof. Dr. Hamzaoğlu, hapishaneye girdikten sonra hakkında açılan soruşturma sayısının 4’e çıktığını anlattı. Hamzaoğlu, “Buradaki 1 gün orada 1 haftaya denk geliyor. Ertesi gün dışarıdan gelen bilgi gecikmiş oluyor. Dışarıdaki gibi hızlı akmıyor hayat. Zihnin tozu içeride biraz siliniyor. Birbirimize tahammülü arttırıyor. Hapishanelerde on binlerce öğrenci esir, rehin edilmiş insanlar var. Evrensel ve Cumhuriyet gazeteleri hapishanedeki insanlar için farklı anlam taşıyor. Yaptıkları haberler sayesinde içerideki tutsaklar unutulduklarını, terk edildiklerini düşünmüyorlar.” diye konuştu.

‘EŞİTSİZLİK HAPİSHANE KOŞULLARINDA DA VAR’

Hamzaoğlu, 5 buçuk ay tutuklu kaldığı Sincan Ceazevi’nde yaşadığı sıkıntıları ve hapishane koşullarını şöyle özetledi: “Sincan’daki cezaevi kampüsü içinde birçok cezaevi var. Hepsi farklı yapılar. Hiçbir ilişkileri yok. Mesela 2 tane F tipi vardı. F2’de siyasi dergiler serbestti ancak F1’de dergilerin tümü yasaktı. F1’de ayda 1 kez kişi başına 3 kitap düşüyordu. Spor saati ve arkadaş görüş hakkı gibi pek çok haktan mahrumduk. Fethullah faaliyeti ile tutuklananlar, mafya ve birkaç IŞID’li de F1’de kalıyordu. Sincan en eski cezaevlerinden o yüzden her yanı dökülüyor. Suyu renkli akıyor berrak durumda değil. Kantinde var ama parası olan alabiliyor.”

Hapishane koşullarında bile paranın hükmünün geçtiğine dikkat çeken Hamzaoğlu şöyle konuştu: “Eşitsizlik hapishane koşullarında da var. Kantinde kavurması da var balığı da ama parası olana. Sallama çay var ama içmek için bardak yok. Bardağı aldığınız zaman sıcak su için de su ısıtıcısı almalısınız. Onun elektriğine de para ödemek zorundasınız. Paranız varsa okuyabilirsiniz. Gazetelere aylık abone olmanız için paranız olmalı. Evrensel’e abone olmuştum fakat ‘hafta sonu Evrensel gelmiyor’ diyerek vermiyorlardı. Daha sonra arkadaşlarımıza sordurduk geliyormuş. Herhalde ‘abone olmayın’ demek istiyorlar diye düşündük. Cenazeye bile tanıdığım olmasaydı katılamayacaktım. Ben örgüt üyeliğinden yargılanmıyordum ama cezaevi idaresi, ‘terör örgütü ile ilişkisi kesilmemiştir’ diye rapor yazmıştı. Adalet Bakanı ile görüşüldü cenaze için izin alındı ama yetmedi. Denildi ki, ‘Cenazeye 9 kişi ile gideceksin, onların biletleri ve harcırahlarını siz ödeyeceksiniz.’ Dostlarım olmasaydı gidemezdim.”

‘GARDİYANLARIN DURUMLARI ÇOK DAHA AĞIR’

Gardiyanların çalışma koşullarının da kötü olduğuna dikkat çeken Hamzaoğlu, “Gardiyanların durumları çok daha ağır. Çalışma koşulları ve mesai saatleri sorun. İşçi sağlığı ve iş güvenliği itibariyle gardiyanlara sahip çıkılmalı ki gardiyanlar sorunlarını arkadaşlarımıza yansıtmasın. Yüreğindeki insan sıcaklığı soğumamış insanlar var polis ve gardiyan da buna dahil. Kötü her yerde kötü, iyi her yerde iyi.”

‘SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM HAPİSHANELERİ DE VURMUŞ’

Hamzaoğlu, hapishanede sağlık hizmetine ulaşma konusunda sıkıntı yaşayıp yaşamadığına dair sorduğumuz soruyu ise şöyle cevapladı: “Düzenli kullandığım ilaçlar vardı onları almak için revire gidiyordum. Sistemde cezaevi hekimliği yok yerinde hizmet var. Aile hekimleri düzenli gidip hizmet sunuyorlar. Benim kalmakta olduğum hapishaneye gelen hekim, her kişiye tutsak pozisyonu ile yaklaşıyordu. Vermemesi gereken ilaçları muadil sayıp veriyordu.  Hekimden kaynaklı yanlış ilaç verdiler eğer hekim olmasıydım yanlış ilaç alacaktım. Sağlıkta dönüşüm hapishanelerdeki sağlık hizmetini de vurmuş durumda. Özel olarak el atılması gerekiyor. Herkesin durumu tehlikeli çünkü özen yok. Çok kişinin canını yakacak bir durum bu. Kendini kurumun parçası sayan hekim tipolojisi ve uygulaması ile karşı karşıyayız. Gördüklerim hekimlik adına üzücüydü. Şahsi olduğunu umuyorum. Hapishanelerdeki sağlık hizmeti ölüm oruçları döneminde insanlar ölmesin diye ilgilendiğim alandı şimdi yaşadığım deneyimler boşa gitmesin diye bu alanla biraz daha ilgileneceğim.” (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

TTB’den medyaya uyarı: Sağlıkta şiddeti özendiren yayınlardan vazgeçin

SONRAKİ HABER

Er Gökhan Kılıç'ın davasında Adli Tıp ‘Miğferle ölüm mümkün dedi'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...