30 Temmuz 2018 00:30

Onur Hamzaoğlu Evrensel'e konuştu: Tek adama karşı birlikte mücadele

HDK Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ile 5 buçuk ay süren tutukluluğunu, cezaevi koşullarını ve 'dışarıyı' konuştuk.

Fotoğraf: Birkan Bulut/EVRENSEL

Paylaş

Birkan BULUT
Ankara

HDK Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, tek adam rejiminin inşasına karşı ortak mücadele vurgusu yaptı. Hamzaoğlu, “Halk sağlığında önemli olan öncelikle korumaktır. Yani aşıyı insanlar hasta olmasın diye yapıyoruz. Şimdi de daha da kötüye gitmememiz için var olan kurumlarımızın kapısına kilit vurulmadan, daha fazla insanlar ölmeden, eziyet görmeden bu işi geliştirmek gerekiyor” diye konuştu.

HAMZAOĞLU’YA MİSAFİR OLAN KUŞLAR

HDK Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, 5 buçuk ay kaldığı cezaevinden çıktıktan sonra sorularımızı yanıtladı. Editörü olduğu Toplum ve Hekim dergisinin hakem kurulu toplantısı öncesinde konuştuğumuz Hamzaoğlu’ya, öncelikle “içeride” yaşadıklarını sorduk.

Hamzaoğlu, gözaltı ve tutukluluk koşullarının ayrı değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Gözaltında tutulduğu yere ilişkin hazırlanan raporu hatırlatan Hamzaoğlu, “Benim hazırlanmasına katkıda bulunduğum rapor, Terörle Mücadele Merkezi’nin -nezarethane diyemeyeceğim- toplama merkezine, yani spor salonuna ilişkindi. O koşullar ulusal ve uluslararası mevzuatlara uymayan, insanın bedensel ve zihinsel sağlığını riske atan birçok koşulu barındıran, kamusal bir alan olarak görülemeyecek bir yerdi” dedi.

Cezaevi koşullarının ise daha farklı olduğunu belirten Hamzaoğlu, cezaevinde insanın kendi düzenini kurduğunu ve daha insani koşulları yaratmaya çalıştığını söyledi.

5 buçuk ay kaldığı F tipinde havalandırmanın üstünün bile tel örgülü olduğunu belirten Hamzaoğlu’ya “mahkumların uçmasını da engellemek istiyorlar” diye sorduğumuzda gülerek şöyle anlattı:

“Evet, ancak ben uçabilenlerin içeri girmesini sağlamıştım. Sabah saat 8’de açılıyordu havalandırmanın kapısı. 8 metre yüksekliği olan duvarın üzerindeki serçeler içeri girmiyorlardı. Onlara ekmek kırıntılarından bir yemlik yapıp koyunca, birkaç hafta içinde içeri girmeye başladılar.”

CEZAEVİ ÇALIŞANLARININ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

Hamzaoğlu, mahkumların yanı sıra cezaevinde çalışanların da çalışma koşullarına dikkat çekti. Hapishane çalışanlarının çalışma koşullarını da işçi sağlığı ve güvenliği adına değerlendirmek gerektiğini ifade eden Hamzaoğlu, “Çok az sayıda personel çok hareketli ve dinamik bir işin peşindeler. Öyle olunca onların yorgunluğu, sıkışmışlığı ve koşulların kötülüğü ister istemez mahkumlara da yansıyabiliyor. Ben en azından bulunduğum kurumdaki personelin önemli bir kısmının yüreğindeki insan sıcaklığını kaybetmediğini gördüm. Tabi ki her yerde olduğu gibi dikkate alınmayacak sayıda çürük yumurta vardı. Bence sol sosyalistler, yani en fazla dostu, yoldaşı cezaevinde olan kesim olarak bu koşulları gündeme getirmemiz gerekiyor. Bu doğrudan oradaki tutsaklara yansıyacak bir özellik” diye konuştu.

Öte yandan Sincan 2 No’lu F tipi en eski f tiplerinden birisi olduğunu kaydeden Hamzaoğlu,  yenilenmesi ve insanileştirilmesi gerektiğini söyledi. Bu konuda bir halk sağlığı gözlem raporu hazırlamayı planladığını açıklayan Hamzaoğlu, bunu kamuoyu ile paylaşmayı da düşündüğünü belirtti.

15 TEMMUZ ÖNCESİ KHK HAZIRLIĞI

 “Dışarıyı” konuştuğumuz Hamzaoğlu, OHAL’i 3 yıl daha uzatacak yasal düzenlemeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hamzaoğlu, “İlk çıkan KHK’ler OHAL’in hiç de geçici olmayacağını, hatta ilk 5-10 KHK metni iyi incelenirse 15 Temmuz’dan o güne, o kadar kısa sürede yazılamayacağını gösteriyordu. Bu önceden bir hazırlığın da ifade aslında: OHAL en başından beri kalıcı bir sistem olarak, yani özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, keyfi olanların bir yönetim biçimi halini alıyordu zaten” dedi.

KURUMLARIMIZIN KAPISINA KİLİT VURULMADAN...

Hamzaoğlu, 24 Haziran seçimlerinin ardından resmen başlayan tek adam rejiminin inşasına karşı mücadeleye ilişkin ise birlikte mücadele araçlarının yaratılması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

“Bana sorarsanız eğer, bu bir cephe mücadelesi gerektiriyor. Ancak şimdi birlikte mi, yoksa cephe mücadelesi mi tartışmalarına girmeden, en çok  kiminle hangi başlık altında beraber olunabilecekse... Görünen de en azından birleşik mücadelenin kapsamının daha geniş olacağı yönünde. Buna daha fazla zaman kaybetmeden, sağlam adımlarla başlamak gerektiği düşüncesindeyim. Halk sağlığında önemli olan öncelikle korumaktır. Yani aşıyı insanlar hasta olmasın diye yapıyoruz. Şimdi de daha da kötüye gitmememiz için var olan kurumlarımızın kapısına kilit vurulmadan, daha fazla insanlar ölmeden, eziyet görmeden bu işi geliştirmek gerekiyor.”

HALKLAR BARIŞ İSTERSE İKTİDARIN DİRENCİ KIRILIR

Giderek ağırlaşan siyasal koşullarda Kürt sorununun çözümüne dair de değerlendirmede bulunan Onur Hamzaoğlu, iktidarların dünyanın pek çok yerinde ülke içi çatışmaları sonlandırmak adına irade gösterseler de halklar bu konuda kararlı değilse, bunun hiç bir zaman gerçekleşmediğini söyledi.

Halkların bunu talep etmesi durumunda iktidarın direncinin hızlı kırılacağını da anlatan Hamzaoğlu, Türkiye’de barış mücadelesi emek mücadelesiyle, emek mücadelesi de barış mücadelesiyle gündeme gelmeden çözümün gerçekleşemeyeceğini belirtti.

Hamzaoğlu, “Ayrıca Suriye’de savaş devam ettiği, göçmenlerin burada kalması ya da Avrupa’ya gitmesi pazarlığı olduğu sürece Türkiye’de demokrasi güçlerinin işi zor. Çünkü Türkiye’nin nesnel koşullarına rağmen, özellikle AB’nin son birkaç yıldır bu iktidara özel desteklerini görüyoruz” dedi.

ÖNCEKİ HABER

İran'da dolar tarihi rekorunu kırdı

SONRAKİ HABER

Yavuz Bingöl: Beni tanıyanlar bilir; birikimle bu noktaya geldim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...